X

Karmaşık düşünme kapasitesi nedir, nasıl geliştirilebilir?

Çıplak gözle gördüğümüz ama anlayamadığımız ya da en başından beridir tanıklayamadığımız evreni görünür kılabilmek için inanılmaz keşifler yaptık. Çıplak gözlerimiz ne yazık ki bu dünya için bize en güvenilir rehberler olamadı. Sadece gözlerimize inansak belki de bir bitin dünyadaki en küçük şey olduğu sonucuna varabilirdik, ancak en azından bu duyusal kısıtlamalarımızın farkına vardık ve bakteri gibi mikropların varlığını dahi belgeleyebilen mikroskoplar bulduk. Teleskoplarla evrene bakışımız değişti. Işığı bileşenlerine ayırmamızı sağlayan tayfölçer sayesinde yıldızların ve gezegenlerin kimyasal bileşenlerine dair sonuçlar bile ortaya koyabildik.

Ve yine de, sayılan sayılmayan tüm teknolojik gelişmişliğimize rağmen, ortaya çıkarılacak daha çok şey var. En basit maddelerin yahut küçücük mimik ve ya sözlerin bile ötesini hala tam olarak anlayamıyor, hayatın kaosunda karşımıza çıkan sorunları çözemiyoruz.

Var olanın ötesini görmek duyular yoluyla gelen “bilgi” dediğimiz şeyin yüzeyinin altındaki fenomenleri fark edebilmektir. Bu nedenle, bir durumun arka planını anlamak istiyorsanız hemen size görünen ilk bilgi ile yetinmeyin.

Bazı insanlar doğal bir sezgi yeteneğine sahiptir ve sıklıkla orada olanın ötesini görebilir. Bazı meslekler vardır örneğin; avukatlık, psikologluk vb., bu uzmanların odak noktaları nihai bir sonuca varmak için yüzeyin ötesini görebilmektir. Ancak çoğumuz için bu oldukça yok sayılan bir algıdır.

İnsanlar bir konu hakkında bilgi aldıklarında, neredeyse otomatik olarak onu basitleştirme, keyiflerince yorumlama eğilimindedirler. Daha karmaşık alternatifler aramak için nadiren kolları sıvarız. Konforlu alışkanlıklarımız yetmezmiş gibi bir de teknolojik erişilebilirlik sayesinde sorunların ve onların çözümlerinin gerçekte olduğundan daha farklı görünmesi yanılsamasıyla da konumlanırız. Bu, orada olanın ötesini görmemizi ve gerçeğe yaklaşmamızı engeller. Bu nedenle karmaşık düşünme kapasitemizi geliştirmek ve onu uygulamak bizler için kendimize verebileceğimiz güzel bir hediye gibidir.

Karmaşık düşünce nedir?

Karmaşık düşünce, farklı fikir ve kavramların temellerini anlama eğilimiyle oluşturulan bir süreçtir. Ayrıca farklı kaynaklardan gelen bilgiler arasındaki ilişkiyi de bulabilmek için hayal gücünü devreye soktuğumuz, bunun yanında kanıta dayalı argümanları temel aldığımız ancak onları aşabilme fikrini de sahiplendiğimiz bir düşünme halidir. Satır aralarını okuyabilmektir.

Karmaşık düşünce yollarına yakınlaşabilmek için “karmaşıklık” ve “karmaşık düşünce” konusundaki çalışmaları ile uluslararası alanda tanınan Fransız filozof ve sosyolog Edgar Morin’den bahsetmek yerinde olacaktır. Morin karmaşık düşünmeyi anlamak için önce “sistemler” hakkında konuşmak gerektiğini söyler. Aristoteles’in dediği gibi; “Bir sistem, parçalarının toplamından daha fazlasıdır.”

Sistemler hakkında düşünürken dikkat edilmesi gereken konu sistemlerin halihazırda zaten kaotik olmasıdır. Sistem, çeşitli parçalardan oluşsa da o aslında bir bütündür. Bu bütünü görmek için içinde yaşanılan toplumun ayrıntılarını bilmek gerekir. Aksi takdirde zihin gerçeklikten kopar ve kolayca yönlendirilir. Derinlikli bir algı diye de tanımlayabileceğimiz karmaşık düşünme mekanizması, gerçeğe ulaşmak için ezbere düşüncelere dalmak yerine, tam tersini deneyimlemeye çalışmaktır. Bunun da en ulaşılabilir yöntemi sahip olduğumuz bilgilerin miktarına bakmaktır. Neler olduğunu anlamak için yaşanan gerçekleri küçümsemek yahut yok saymak hepimizi yaşamdan uzaklaştırır. Ayrıca sadece birkaç kanıta dayalı olarak nihai bir pozisyon seçmemiz de aynı oranda tehlikelidir.

Karmaşık bir konuya baktığınızda, klasik mantığın sınırlarını hemen görürsünüz, çünkü sistemin aynı anda hem parçalarının toplamından daha fazlasını hem de daha azını içerdiği ortaya çıkar. Bir sistemin parçalarında bulamadığımız bazı nitelikler ve özellikler vardır. Bu nitelikler sistemin organizasyonundan gelir. Sistem ayrıca, parçaların davranışlarına kısıtlamalar getirmesi anlamında, parçaların toplamından daha azdır, böylece parçaların bazı nitelikleri veya özellikleri bir türlü ifade edilemez. Örneğin sosyal yaşamımızda, sosyal olarak belirlenmiş yasalar veya grup normlarından kaynaklanan kısıtlamalar nedeniyle sergileyemeyeceğimiz birçok davranışa ve potansiyele sahibiz.

Karmaşık düşünceye ulaşabilmek için üç temel beceride yani temel, eleştirel ve yaratıcı akıl yürütme konularında zihnimizi eğitmemiz büyük bir dönüşümü de beraberinde getirir. Temel akıl yürütme; doğumdan itibaren edindiğimiz deneyimler, içinde yaşadığımız kültür, inançlar, çevremizin sosyal kuralları ve edindiğimiz bilgi kümesine dayanır. Neyi ne kadar bildiğimizi ya da bilmediğimizi gösteren temeldir. Ancak akıl yürütme sürecinde geçmişin birikimini bir kelepçe gibi değil de şu anı anlamada bir araç olarak kullanmak muhakeme yeteneğini geliştirir. Tersi halinde ise sadece yeniliğe kapalı bir zihne yol açarız.

Eleştirel düşünmeyi yani bilginin güvenilirliğini ve geçerliliğini analiz etme becerisini ve bunu yapabilecek niyeti kendimize aşılamak da karmaşık düşünce yetimizi besler. Eleştirel bir düşünür, birisini veya bir şeyi sürekli olarak eleştirmeyi günlük anlamıyla kullanılan mutlak olumsuzluk hali olarak uygulamaz. Eleştirel düşünen kişi kilit sorular sorar, fikirlerin kanıtlarını, sorunların nedenlerini hem mantıksal hem de nesnel olarak değerlendirir ve fikirleri ve sonuçlarını açık bir şekilde ifade eder. Son olarak eleştirel düşünür bu zihin alışkanlıklarını birden fazla yaşam veya bilgi alanında uygulayabilir.

Yaratıcı düşünce de bizleri ezberletildiğimiz şemaların ötesinde yaşamaya iter. Temel akıl yürütme ve eleştirel düşünme konularında eğitilmediğimiz müddetçe yaratıcı düşünce sürecine giremeyiz. Her tepkimize bakıp acaba başka türlü bir yetiştirilme tarzımız olsaydı bu tepki nasıl farklılaşırdı diye düşünebiliriz. Aslında hiçbir şeyin kesinlik taşımadığını ve doğru saydıklarımızın bizleri nasıl yaratıcılıktan yoksun bıraktığını görebiliriz. Bu asla her fikre eşit mesafede olacağız anlamı taşımaz. Tam tersine şu soruları sormamızı sağlar:

  • Neleri biliyorum?
  • Bunları nasıl biliyorum?
  • Neyi kanıtlamaya, çürütmeye, eleştirmeye vs. çalışıyorum?
  • Neyi gözden kaçırıyorum?
  • Neyi, nasıl değiştirebilirim?

Bunun yanı sıra karmaşık düşünce metodunda;

  • Çevresel bağlamı göz önünde bulundurmak,
  • Her kararın sonuçlarının ne olacağının belirsizlik içerdiğini kabullenmek ve bu kaotik alandaki belirsizliğin içinde yol almaya niyetlenmek,
  • Diğer insanları daha iyi anlamanın yollarını aramak,

elimizdeki en büyük kozlardır.

Anlamak, insan iletişiminin hem aracı hem de amacıdır. Gezegenimiz her yönden karşılıklı anlayış için çağrıda bulunuyor. Kaynaklarında, yöntemlerinde ve etkilerinde yanlış anlamanın sonuçları üzerine kafa yormalıyız.

Disiplinlere bölünmüş parçalı eğitimin baskınlığı çoğu zaman parçaları ve bütünü birbirine bağlayamamamıza yol açar; bu parçaları kendi bağlamları, karmaşıklıkları ve bütünlükleri içinde kavrayabilen bir öğrenme süreci ile değiştirmeliyiz. Bu gereksinimleri karşılayan öğrenme fırsatları aramalıyız. Aksi takdirde manipülasyon tekniklerinin mağdurları olmamıza izin veren kapıları açarız. Manipülasyonların etkinliğini daha önce edinilmiş olan tüm fikirleri doğrusal bir şekilde ezberleyerek, hatırlayarak ve uygulayarak sağlarız.

Özellikle çocuklarımıza karmaşık düşünebilmeyi öğretebilmemiz, onun harika bir ağ olduğunu gösterebilmemiz toplumsal anlamda da yakalanabilecek huzuru artıracaktır.

Hem kendimizi hem de çocuklarımızı belirgin olmayan bilgileri aramaya davet etmeliyiz. Aslında hiçbir şey bilmediğimizi kabul etmek karmaşık düşünmenin en önemli bir unsurudur. Düşünceler, sezgiler, niyetler ve edinilmiş bilgiler ışığında neyin orada olduğunu görmekten çok neyin orada olmadığına bakmak asıl rehberliği sağlayacak olan yaklaşımdır.

İnsan zihni harikalar yaratır, ancak o zihnin kendini gerçekleştirdiği hız çoğu zaman en büyük dezavantajımızdır. Hepimizin önyargıları var. Bunların farkında olmanın yollarını aramalıyız.

Karmaşık düşünme kapasitesine örnekler:

  • Bir anlaşmazlık halinde tüm taraflara adil davranarak, alternatifleri özetleyerek bir anlaşmazlığı çözerken mümkün olduğunca objektif olmaya çalışan bir yönetici.
  • Veri toplamak ve analiz etmek için karmaşık bir deney yoluyla büyük bir hassasiyetle çalışan bilimsel bir araştırma ekibi.
  • Bir hikayenin konusu için fikirlerini organize eden ve kurgusal karakterlerin karmaşık motivasyonları ve kişilikleriyle ilgilenen yaratıcı bir yazar.
  • Satışları artırmanın veya maliyetleri düşürmenin çeşitli yollarının olası ekonomik ve insani sonuçlarını tahmin etmeye çalışan küçük bir işletme sahibi.
  • Tehlikeli bir askeri görev için taktiksel planlar üzerinde çalışan bir asker.
  • Belirli bir sonuca ulaşmak için kullandığı metodolojiyi ya da belirli bir metodolojinin veya kanıt standardının neden ve nasıl uygulandığını akranlarına net bir şekilde açıklayan bir öğrenci.
  • Bir öğrenciyi yeni içgörülere yönlendirmek için akıllı sorgulamayı kullanan bir eğitimci.
  • Suçun tespitinde elde edilen kanıtları sistematik olarak araştıran, sorgulayan, inceleyen ve değerlendiren kolluk kuvvetleri, avukatlar ve hakimler.

Somut ve hızlıca gözlemlenebilir olana odaklanmak çoğu zaman işlevli olsa da dünyanın karmaşıklığının farkına varmak, etrafımızdaki dünyayı algılamamıza ve bunun ötesinde de gerçek anlamda bütünlüklü bir yaşamın keyfine varmamıza gerçekten yardımcı olacaktır.

Kaynaklar:

California Academic Press- Examples of Complex Thinking
Michael Brooks- How to see beyond sight
Ronald Pine- Basic Reasoning Skills
Deepak Chopra- Beyond Perception
Tony Schwatrz- What It Takes to Think Deeply About Complex Problems

İlginizi çekebilir: Bilgelik paradoksu: Bilgelik kavramını nasıl tanımlamalıyız?

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale