Karmaşadan ve kaostan sonra ne var: Hoş geldin sonsuz dinginlik

Aslında çok da zor bir şey değildir düşündüğmüzde sakinlik, dinginlik, kalmak, durmak, hareket etmemek, belki bir beş dakika için bile olsa nefes almak, nereye koşacağım, hangi işi bitireceğim diye kendi kendimizi yıpratmadan, hani o delirmiş gibi oradan oraya koşturmaya devam ettiğimiz zamanlar bir an olsun bırakabilmek! Kaos, evet, bugün hayatımızın içerisinde! Karmaşa, evet, bugün hayatımızın adeta kalbinde!

Ben bugün sizlerle birlikte durup kendi kendimize dışarıdan bakalım istiyorum. Bir günümüzü ele alalım birlikte. Öncelikle uyandığımız ve işe yetişmeye çalıştığımız dakikalarla başlayalım. Otobüse binmek, servisi kaçırmamak için koştura koştura indiğimiz merdivenler, geçtiğimiz dönemeçler… Sonra işe vardığımızda, kendimizi içinde bulduğumuz o yoğun akış hali… Tamamlanması gereken sunumlar, cevplanması gereken e-postalar… Bu kadarıyla da kalmayacak tabii ki, saatlerce süren toplantılarımız, onlar bittiğinde başlayan yeni mevzularımız…

Bir günümüzün en önemli dönemini işte bu derece yoğun bir karmaşanın içerisinde geçirmekteyiz. Peki sonra ne oluyor? Evet, nihayet işten çıkıyoruz ve koşa koşa spora yetişmeye çalışıyoruz örneğin. Veya bir arkadaşımızla, sevgilimizle, eşimizle buluşacağız. İstiyoruz ki sakin vakit geçirelim ama trafik yakamızı bırakmıyor. Kaos biz kaçtıkça bizi içine çekiyor!

Oraya vardığımızda ise aklımız eve nasıl döneceğimizde oluyor! Şu yoldan mı gitsem, trafiği nasıl atlatırım, eve en çabuk nasıl yetişirim, sabah yine erkenden kalkacağım! Ve buna benzer binlerce düşünce beynimizde yankılanıp duruyor! Düşündükçe düşünecek daha fazla şey buluyoruz ve işte tam o anda, o etrafımızdaki karmaşa ve kaos çoktan bizi ele geçirmiş oluyor! Bir de bu döngüyü her gün yaşadığımız aynı çemberi, her hafta çizmekte olduğumuz hayatımızı düşünün! Sizce de biraz dışarıya çekilip kendimizi nasıl bu hale getirdiğimize bir bakmamız gerekmiyor mu?

Peki bu kadar büyük bir karmaşanın içinde nasıl sakin kalabiliriz? Kalbimizin sesini, aldığımız nefesin güzelliğini, sahip olduğumuz bu mükemmel sağlık halimizin değerini nasıl kendi kendimize hatırlatabiliriz? Şimdi gelin gün içerisinde uygulayabileceğimiz önerilere bakalım.

Kaostan uzaklaşmak için neler yapabiliriz?

  • Herhangi bir ayna ile karşılaştığımızda bir dakika ara vermek! Evet, yanlış okumadınız, aynadaki yansımanıza en az bir dakika gözlerinizi kaçırmadan bakmanızı istiyorum. Yüzünüze, detaylarına, mimiklerinize ve bu ifadenin size ne düşündürdüğüne. Sadece bir dakika ayırabilirsiniz, ve gördüğünüz şey hoşunuza giderse ne mutlu, fakat gitmezse istiyorum ki hemen ufacık bir tebessüm ederek aynadaki yansımanıza gülerek veda edin. Ve mutlaka son göz göze geldiğiniz noktada hatırlayın: Siz eşsiz, mükemmel, benzeri olmayan, her ne istiyorsa orada olabilecek kadar çok güçlü olansınız…
  • Herhangi biri ile konuşmak üzere durduysanız o anda olun ve o kişiyi tüm ayrıntısıyla inceleyin! Evet, yine yanlış okumadınız, çoğu zaman bu olduğunda yetiştireceğimiz işler, koşacağımız toplantılar nedeniyle sadece şöyle bir merhaba diyerek uzaklaşıyoruz. Karşımızdaki kişinin farkında olmuyoruz. O farkındalık aslında kendi kendimizin de farkında olmamızı sağlayacaktır. Bir an için bile olsa gerçekten durun, karşınızdaki arkadaşınızın yüzüne, gözüne, giyimine dikkat edin, dikkatinizi o ana verin, eğer beğendiğiniz bir detay varsa bunu dile getirin. Ve önemli olan ise mutlaka o anın farkında olarak oradan ayrılın.
  • Her anınız dünyanın en önemli anı, her adımınız dünyanın en önemli adımı! Bu sözü kendi kendinize hatırlatın. Bu sözle birlikte uğraştıklarınızın, yapılmakta olanın, size ulaşmakta olanın farkına varabilirsiniz. Gelecek endişesi, yetiştirilecek işler ile değil, olduğunuz anda yaptıklarınızın mükemmelliğini görerek ilerleyebilirsiniz. Bu sözü kendinize hatırlattığınızda yarın elde edeceklerinizle mutlu hissetmek yerine, bugün, bu halinizle ne kadar şanslı olduğunuzun bir kez daha farkına varabilirsiniz. Çünkü siz, her an, her adımınızla, her yaptığınızla, dünyanın en güzel, en mükemmel, en muhteşem işlerini yapmaktasınız. Bir karıncayı düşünün: Aştığı ufacık yol bile (bize göre ufak olan!) imtina, özen ve mükemmellik taşımakta!

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, şu an durun ve bir dakika için bile olsa gözlerinizi kapatın! Burnunuza gelen kokulara, kulağınıza gelen seslere ve içinizde, damarlarınızda, sağlıkla akmakta olan kana tekrar teşekkür edin! Fark edin, sakin ve dingin… Hayat, siz o hayatın o anında olduğunuzda güzel. Bırakın yarın yarında, beş dakika sonrası beş dakika sonrasında ve geçmiş de geçmişte kalsın…

 İlginizi çekebilir: Hayat nedir: Satın alamayacağımız zenginliklerle dolu bir yolculuktur

Pınar Özeken (Ulus)
2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini ... Devam