X

Karmaşa ve derinliğin bir arada olduğu animeler

2016’nın son anime yazısını, iki sevdiğim yönetmenin toplamda 4 farklı animesine ayırmak istedim. Sondaki bonus animede de güzel bir tesadüf mevcut. Bu yıl bitmeden bu listede yer alan animelerden en az birini izlerseniz, eminim ki pek çok şeye karşı bakışınız, algınız değişecektir.

Yönetmenlerden ilki 2010 yılında kaybettiğimiz Satoshi Kon. Kariyerine mangaka (Japon çizgi romanı sanatçısı) olarak başlayan ünlü yönetmen, pek çok animenin de arka planlarını resmeden isim olarak karşımıza çıkıyor. Bu değerli yönetmen, kendisinin ya da değerli başka isimlerin de yönettiği animelerin hikayelerini de yazdı.

Satoshi Senpai deyince aklıma öncelikle iki animesi gelir: Biri Paprika, diğeri de Perfect Blue. Bunun haricinde Satoshi Senpai’nin Sennen Joyuu (Millenimum Actress), Tokyo Godfathers, Mousou Dairinin ve Roujin Z gibi çok önemli animeleri de bulunuyor. Bugün, Satoshi Kon’un Perfect Blue ve Paprika filmlerini tanıtacağım:

1. Perfect Blue

  • Tür: Psychological, dementia, drama, horror
  • Kategori: Film
  • Bölüm sayısı: 1
  • Bölüm süresi: 1 saat 20 dakika
  • Myanimelist puanı: 8.23
  • Imdb puanı: 7.9
  • Kaynak: Novel
  • Anime yayın yılı: 1998

Chami isminde popüler bir grup vardır ve bu grup üç genç kızdan oluşur. Grubun ağır topu olan Mima Kirigoe, bir karar alarak artık şarkı söylemek istemediğini hayranlarına duyurur; o artık oyuncu olmak istemektedir ve hayranlarından kendisini desteklemesini arzu etmektedir. Menajeri Rumi Hidaka, Mima’yı uyarmış olsa da Mima verdiği karardan vazgeçmez ve Rumi’ye de onu desteklemek düşer.

Fakat Mima’nın hayranlarından biri, bu konudan oldukça rahatsızdır ve Mima’yı da rahatsız etmek için elinden geleni ardına koymaz. Tüm bunlar olurken Mima, gerçeklik ve hayal dünyasını iyice birbirine karıştırmaya başlar ve sanrılarla dolu günler onu bekler. Artık ne gerçek, ne hayal kestirememekte ve delirmenin eşiklerinde gezmektedir. Mima’nın rol aldığı fimlerde ekip arkadaşlarının ve kendisinin başına gelen garip şeyler, sizleri de çok rahatsız edecek. Bu garipliklerin ve Mina’nın ruh durumunun kaynağı o rahatsız edici hayran mıdır?

Baştan sona ‘Şüpheliyi feci enseledim’ algısı ile filmi izleseniz de sonunda, ‘Satoshi Senpai beni iyi kandırdı.’ diyeceksiniz.  

Perfect Blue, Satoski Kon’un aynı zamanda ilk uzun metraj animesidir. Bu hikayenin devamı niteliğinde çekilen Sennen Joyuu da izlemenizde fayda var. Karakterler aynı olmasa da hikaye bütünlüğünü seveceksiniz.

2. Paprika

  • Tür: Fantasy, horror, mystery, psychological, sci-fi, thriller
  • Kategori: Film
  • Bölüm sayısı: 1
  • Bölüm süresi: 1 saat 30 dakika
  • Myanimelist puanı: 8.15
  • Imdb puanı: 7.7
  • Kaynak: Novel
  • Anime yayın yılı: 2006

Dr. Atsuko Chiba son derece akıllı bir psikoterapisttir. Dr. Tokita da DC-MINI isimli bir psikoterapi cihazı icat eden mucit bir araştırmacıdır. DC-MINI sayesinde Atsuko, başka insanların rüyalarına kolayca girebiliyor ve anksiyete ile nevroz kaynaklarının bulunmasına ve onarılmasına yardımcı oluyor. Dr. Atsuko, bu işlemi alt benliği Paprika sayesinde başarılı bir şekilde tamamlıyor.

Her şey gayet güzel giderken DC-MINI’nin prototiplerinden çalınır ve Dr. Atsuko’nun asistanlarından Himuro da eş zamanlı olarak ortadan kaybolur. Asistanından şüphelenen Atsuko ve Tokita’yı son derece karmaşık bir olaylar dizisi beklerken, bu esnada laboratuvarda pek çok bilim adamı akıl sağlığını yitirmeye başlar. Bundan sonra iş Atsuko’nun alt benliği Paprika’ya düşer ve Paprika, rüya dedektifliği için insanların rüyalarına girmeye başlar. Rüya makinesi DC-MINI ciddi hasarlar vermeden Paprika’nın esas suçluyu bulması ve bu duruma bir son vermesi gerekecektir.

Paprika, Satoshi Kon için rüyaların ne denli önemli olduğunu gözler önüne seren bir film ve ilk izleyişinizde fazla karmaşık gelebilir. Bir de not düşmek isterim ki, Inception için esin kaynağı olmuş olabilir. Buyrunuz: http://9gag.com/gag/aYW9qrm/paprika-2006-vs-inception-2010

Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim, Susumu Hirasawa şahane bir soundtrack hazırlamış. Şuradan buyurun.

Hiroshi Nagahama, hikaye anlatıcılığna hayran kaldığım yönetmenlerden biri. Animeleri, filmleri hep tertemiz akar ve her şey yeterlidir, bir şey daha eklenmesine gerek yoktur. Yönetmen Hiroshi, anime dünyasına 1993 ve 1994 yıllarında yayınlanan The Cockpit isimli 3 bölümlük Ova (Orijinal video animasyonu: Özellikle ev videosu formatında sürülmek için yapılan Japon kökenli filmler ve serilerdir.) ile giriş yapar, kendisi animenin mekanik tasarımcısı ve kurgu animasyoncusudur.

Hiroshi Senpai’nin en sevdiğim iki filmi de Mushishi ve Aku No Hana’dır. Bunun haricinde yönetmenin meşhur başka yapıtları vardır; Fruits Basket, Guilty Crown, Kimi Ni Todoke, School Rumble gibi.

İlgili yazı: Japon animelerine Fransız yaratıcılığını katan sanatçı: Louise Terrier

1. Mushishi

  • Tür: Adventure, fantasy, historical, mystery, seinen, slice of life, supernatural
  • Kategori: TV Serisi
  • Bölüm sayısı: 26
  • Bölüm süresi: 25 dakika
  • Myanimelist puanı: 8.78
  • Imdb puanı: 8.5
  • Kaynak: Manga
  • Anime yayın yılı: 2005

1 special ve 2 devam sezonu ile devam sezonunun 1 special’ı bulunan Mushishi, Mushi’lerin ve insanların dünyasında yaşayan Mushishi Ginko’yu hikaye etmektedir. Mushi’ler, her insanın göremediği dünyadaki en temel yaşam biçimidir. Sayısız şekilde insan dünyasına karışabilirler; bitki, hayvan, yağmur.

İnsanlar bu varlıkları görememekte ve bu varlıkların hepsi iyi olarak tanımlanmamaktadır. Gezginimiz Ginko, kulağına takılan her şüpheli vakanın peşine düşerek mushi’leri araştırmaya ve anlamaya çalışır. Bu esnada da, izleyicisine bolca karakter ve hikaye bırakır. Ginko’nun bir gözüne ve saçlarına dikkat ederseniz hikayenin esas yerini yakalamış olursunuz.

Bu animenin benim için yeri özeldir; çünkü küçükken böyle hikayeleri büyüklerimden çok duymuşumdur. Tam da bu nedenle mistik hikayeleri sevenlerin izlemesi gerektiğini düşünüyorum.

Mushishi de kendisi kadar rahatlatıcı müziklere sahip. Set halinde şuradan dinleyebilirsiniz.

2. Aku No Hana

  • Tür: Drama, psychological, romance, school
  • Kategori: TV Serisi
  • Bölüm sayısı: 13
  • Bölüm süresi: 24 dakika
  • Myanimelist puanı: 7.22
  • Imdb puanı: 7.8
  • Kaynak: Manga
  • Anime yayın yılı: 2013

Çizimlerinin gerçekliği ile listemizdeki diğer animelerden ayrılan Aku No Hana, bence her ebeveynin izlemesi gereken bir seri, özellikle ergenlik zamanında olan ya da bu zamana yaklaşan çocukları varsa.

Takao Kasuga, kitap okumayı seven sıradan bir ortaokul öğrencisidir. Özellikle Baudelaire’s Les Fleus du Mal isimli kitap onun için neredeyse kutsaldır. Sınıf arkadaşları ile pek iletişime geçemeyen Takao, Saeki Nanako’ya aşıktır ve Saeki sınıfın en güzel ve akıllı kızıdır. Sawa Nakamura da Takao’nun hemen arkasındaki sırada oturan sınıfın en asi ismidir.

Takao ders çıkışında kitabını sınıfta unuttuğunu fark eder ve Baudelaire’s Les Fleus du Mal’ı eline aldığında bir çanta düşer ve bu çantada Saeki’nin yaz eşofmanları vardır. Takao, bu tesadüfe çok sevinir ve eşofmanlara dikkatlice bakarken bir ses duyar, o panikle eşyayı evine götürür. Tüm olaylardan bundan sonra başlar; Sawa, Takao’nun sapkın kabusu olacaktır. Saeki’nin saf aşkı Takao’yu bu acımasız kızdan kurtarabilecek midir? Yoksa esas acımasız olan Saeki midir?

Sıradan gibi görünen bir olay ancak bu kadar ustaca anlatılabilirdi! Anime, açılış ve kapanış müzikleri de dahil tam bir bütün içinde.

Aku No Hana ile bütünleşen ve herkesin diline düşmüş ending’ini de şuradan dinleyebilirsiniz. Hediyuki Senpai çok yaşa!

Bonus

Hayatın güzel karşılaşmalarının biri de 1995 yılında Satoshi Kon ve Hiroshi Nagahama arasında yaşanıyor. Memories isimli sci-fi, horror, psychological ve drama animesini mangadan uyarlıyorlar. Bu uyarlamada Satoshi Kon; senaryoyu yazıyor, layout’ları çiziyor ve sanat yönetmenliğini üstleniyor, Hiroshi Nagahama ise karakterleri tasarlıyor ve animasyonları yapıyor. İkilinin karşılaştığı bu anime 3 farklı hikayeyi anlatıyor ve benim favorim ilk film; Magnetic Rose. Karmaşanın ve derinliğin iki ustasının bu ortak yapımına göz atmanızda fayda var.

Serpil Şahin: Serpil Şahin, üniversite yıllarından beri medya işi ile ilgileniyor. Radyo ve TV ile başlayan yolculuk, İstanbul’a döndüğünde gazete ve dergi ile devam eder. Bir süre sonra dijital medyayı öğrenmeye karar verir ve 2006’dan bu yana dijital medya üzerinde çalışır. Dijital medyanın hem mutfağında, hem restoran bölümünde bulunan Serpil, 2013 yılında kendi ajansı Happygen’i kurar. Happygen’in kurulduğu dönemlerde ilk kitabı Aşk Yemeği Acılı Sever çıkar, şimdilerde 2.kitap için çalışmaları devam ediyor. Tam bir müzik aşığı olan kadın, anime ve mangaya karşı koyamıyor. “Hayatlarımızda tiyatro, masal, sinema ve sevgi bolca olsun.” dileğini her gün evrene yolluyor. Umarız o uzaylı bu güzel dilekleri yutmaz.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale