X

Kanser hastalığında psikolojik sağlamlığın önemi

Tıbbi hastalıkların psikososyal boyutları her geçen gün araştırmacılar tarafından kanıtlanmaktadır. Çünkü daha 1946 yılında Dünya Sağlık Örgütü sağlığı şu şekilde tanımlamıştır: Sağlık; sadece bir hastalığın veya maluliyetin olmayışı değil; aynı zamanda bedenen, zihnen ve sosyal yönden tam bir huzur ve iyilik içinde olmaktır. 

Bu tanıma göre insan ve sağlığı, psikolojik ve sosyal yönüyle bir bütün olarak ele alınmaktadır. Tabii en önemli kavram olan “tutumlar” yani bir objenin olumlu ya da olumsuz değerlendirilmesi sağlığı koruyucu ve geliştirici davranışlara direkt etki etmektedir. Bu konuyu aslında bir toplum sorunu olarak görülen ve aynı zamanda görülme sıklığı ve ölüm nedenleri arasında da ön sıralarda yer alan kanser hastalığı açısından bir inceleyelim. Ancak durum yaşamı tehdit eden tüm hastalıklar için geçerlidir. Dr. Ayşegül Çoruhlu kanseri tanımlarken “Basite indirgediğinizde kanser mekanizması şu şekilde çalışır” diyor… “Vücuttaki asit miktarı artınca, asidin biriktiği bazı hücreler hasar görüp ölüyorlar. Burada bir sorun yok… Çünkü yerlerine yenisi geliyor… Fakat bazı hücreler, kendilerini ilkel bir hücreye çevirip, duruma adapte olurlar (kanserli hücreler). Böylece bu asitli oksijensiz dokuda çoğalmaya devam edebilirler… Bu tür hücreler, hiçbir görevini yerine getirmez, bağışıklık sisteminden saklanabilir, sonsuz kez çoğalabilir, çevresindeki hücreleri de kendisine benzetebilir. İşte bu kanser hücresidir.

Toplumun kansere bakış açısını sorguladığımızda; kanser olma düşüncesi bile kişiyi korkutmakta ve kanser genel olarak ölümle ilişkilendirilmektedir. Ve her nedense birçok kişi kanser hastasını suçlayıcı (kendine bakmadı, her şeyi stres yaptı, hep başkalarını düşündü, sağlıksız beslendi vs.) tavırlar içinde olmaktadır. Bu tavırları ayrıntılı olarak incelemek gereklidir; aslında kişi kanser hastasında kendisini mi görmektedir, geleceği için mi kaygılanmaktadır da suçlayıcı, aynı zamanda kaçıngan bir tutum sergilemektedir? Aktarılan tutumlar hastanın kişilerden uzaklaşmasına kendi içine kapanmasına neden olmaktadır. Aslında kişi için en önemli şey anlaşıldığını hissetmesi, durumu üzerine rahatça konuşabilmesi, duygusu ne ise onu yaşayabilmesi ve psikolojik sağlamlığı gerçekleştirebilmesidir. Çünkü bilinçlenmeye de bu şekilde ulaşacaktır. Genel olarak tutumlara baktığımızda da kişide inkar etme, endişe, diğer kişilere öfke, pişmanlık vs. ile karşılaşılmaktadır. Yapılan bazı araştırmalara göre kanserin nedenleri arasında en çok stres faktörü öne çıkmış ve ardından dengesiz/sağlıksız beslenme, alkol ve sigara kullanımı sırayı takip etmiştir. Bunlarla birlikte kanser hakkında neden, tedavi üzerine yüksek oranda yetersiz bilgi düzeyleri ile karşılaşılmaktadır. Toplumda çoğu kanser hastası kendisine yapılan tedavi işleminin ne olduğunun, ne işe yarayacağının bilincinde olmadan tedavi olmaktadır. Çok kısa ve genel bir bilgi vermek gerekirse tedaviler; iyileştirici yani kanseri tamamen ortadan kaldırmaya yönelik, destekleyici yani cerrahi girişimle tümör alındıktan sonra etrafında kalmış olan kanserli hücreleri yok etmek,  palyatif tedaviler yani kemoterapi ileride olabilecek metastasları ve radyoterapi yani belirli bölgedeki kanser oluşum riskini azaltmak için uygulanmaktadır. 

Kemoterapi, radyoterapi ve immünoterapilere (kanserle savaşmak üzere vücudun doğal savunmasını arttırmak için tasarlanmış bir kanser tedavi türüdür) aktif tedaviler denmektedir çünkü amaç tamamen yavaşlatmak ya da iyileştirmektir (Özkan, 2007). Ancak kişi kendini o kadar çıkmazda hissetmektedir ki neyi nasıl yapacağını, kimden ne desteği alacağını, nasıl davranması gerektiğini bir türlü algılayamamaktadır. Halbuki bu süreçte en önemli şifa kaynağı psikolojik destektir. Ancak bu bakış açısıyla umut geleceğe bir tampon görevi yapabilir. Bu bilgilerin ışığında toplumsal bilinçlendirme, koruyucu faktörler üzerine farkındalık geliştirme, eğitimde hedeflendiği gibi hastalıkta da bireysel ve bütünsel hareket etmenin iyi olma yolunda en önemli adımlar olacağı aşikardır. Bu sayede kanserin nedenleri, korunmak/önlemek için neler yapılabileceği ve tedavi edilebilirliği üzerine olumlu etkiler olacaktır. Çünkü negatif tutumlar hastalığa bakışı, tedaviyi her zaman için olumsuz yönde etkilemektedir. İnanç ve pozitif tutum ise kanser tedavisinde ve sağ kalmada çok önemli bir yere sahiptir. Tam bu noktada kanseri yenmiş bir kişinin şu cümlesi çok etkileyicidir: “Kanser olduğunuz size söylendiğinde bir korku yaşıyorsunuz. İlk zamanlar, teşhisinizden başka bir şeyi düşünmek çok zor. Sabahları aklınıza gelen ilk şey bu oluyor. Kanser hastalarının, durumun gerçekten iyiye gittiğini bilmesini istiyorum. Kanseriniz hakkında konuşmak yaşadığınız yeni duygularla baş etmenize yardımcı oluyor. Unutmayın, üzülmeniz çok normal.” – Delores (NeoLife)

Bir hastanın tedavi olacağına dair inancı olumlu yönde etkilendiği vakit motivasyonu da artacak ve tedavi süreci de bu pozitif tutumdan nasibini fazlasıyla alacaktır. İyi olma yolunda bilinçlenmek ve şifayı psikolojik sağlamlık temelinde bulmak dileğiyle…

 

İlginizi çekebilir: Stres uyanıklığı: Bir kişinin gözündeki ne ise tepki de odur

İdil Arasan Doğan: İstanbul doğumlu olan Öğr. Gör. İdil Arasan Doğan, Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans programı ile başladığı akademik yaşamını Psikoloji Doktora Programı ile sürdürmektedir. Yüksek Lisans Bitirme Tezini, Prof. Dr. A. Oğuz Tanrıdağ danışmanlığında "Alzheimer Hastaları Bakım Veren İyi Oluş Psikoeğitim Programının Bakım Verenlerin Tükenmişlik Sendromu Üzerine Etkisi" konusunda vermiştir. Üsküdar Üniversitesi Anne & Bebek Ruh Sağlığı Merkezi ve Türkiye Alzheimer Derneği’nde yönetim kurulu üyeliği bulunmaktadır. Akademik çalışmalarına; geriatri, anne & bebek ruh sağlığı, kişilerarası ilişkiler, pozitif psikoloji bağlamında devam etmekle birlikte özellikle yaşlanma, demans; Alzheimer, kişilerarası ilişkiler alanlarında yoğunlaşmıştır. Yapılandırmış olduğu "Hasta Yakınları İyi Oluş Programı"nı Kadıköy Alzheimer Merkezi’nde 3 yıl boyunca uygulamıştır ve halen aynı merkezde ayda 1 kez olmak üzere "Hasta Yakını Destek Programı"nı yürütmektedir.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale