X

Kanser hastaları ve hasta yakınları için pratik günlük yaşam rehberi

Tıp dünyasında kanser tedavisiyle ilgili yaşanan gelişmeler, her geçen gün kanser hastalarının tedavilerini evlerinde sürdürebilmelerine olanak veren yeni tedavi yöntemlerinin ortaya çıkmasına da olanak sağlıyor. Bunun sonucunda da tıp eğitimi almamış olan hasta yakınları da, sevdikleri kişilere eğitimli doktorlar ve sağlık uzmanları kadar etkili bakım hizmetleri sunabiliyorlar.

Kanser nedir? Diğer organlara nasıl yayılır?

Tüm dünyayla birlikte Türkiye’de de kanser hastalığı geçmiş yıllara oranla katlanarak artıyor. Bu hızlı artış sonucunda sağlık sisteminin kanser hastalarına sağladıkları olanaklar da, her geçen gün daha kısıtlı hale gelmeye başladı. Bu nedenle kanser hastası yakınları olanlar için, onlara nasıl yardımcı olabileceklerine dair bir rehber hazırlamak istedik. Rehberdeki bilgilerin tamamı www.cancer.org’tan alınmış olup, bu bilgiler dışında uzman olmayan hiç kimsenin herhangi bir eklemesine yer verilmediğini özellikle belirtmek istiyoruz.

Listede kanser hastalarının yaşadığı genel problemlere, bu problemler yaşanmadan önce hastanın verebileceği sinyallere ve problem yaşandıktan sonra bu problemle nasıl başa çıkabileceğinize yer verdik. Aşağıdaki bilgiler kanser hastası bakımında hasta yakınlarına ve hastalara rehber olacak nitelikte, ancak bu bilgilere sahip olan kişilerin doktor ya da hemşirenin yapabileceği işi üstleneceği anlamına gelmediğinin de altını çizmekte fayda var.

Gerginlik, korku ve duygusal rahatsızlık hali 

Gerginlik, korku, belirsizlik, öfke ve üzüntü kanser hastalarının ve hasta yakınlarının en çok yaşadıkları duygu durumları. Özellikle ilk tanı konulduğunda, hem hastada hem de hasta yakınında ani duygusal değişimler yaşanabiliyor.

Aileyle ve evle ilgili görevlerin yerine getirilmemeye başlaması, günlük olaylarda kontrolün kaybedilmesi, kişinin dış görünüşündeki ani değişimler ya da kişinin hiç beklemediği bir anda ölüm gerçeğiyle yüzleşmesinin yarattığı şok etkisi, kanser hastalarında ve hasta yakınlarında korku ve gerginlik yaratabilir.

Hasta birey, gelecekle ilgili belirsizlik hissine kapılabilir ve hastalıkla başa çıkma, acı ve bilinmezlik konusunda tedirgin olabilir. Bazı hastalar, bedenindeki ani değişimleri kolay kabullenemeyerek kendisine yabancılaşabilir. Sürekli birilerine bağımlı olarak yaşama fikri, sevdikleriyle kurduğu ilişkideki değişimler, çevresindeki diğer insanların hastaya normalden fazla ilgi gösteriyor oluşu hastayı bunaltabilir ve aile ilişkilerinde değişim yaratabilir.

Aynı şekilde aile yakınları da ellerinden geleni yapıp yapmadıkları konusunda kendilerini suçlayabilir ve hastayla aynı duyguları yaşayabilir. İş yaşamlarını, çocuk bakımını, öz bakımlarını ve yaşamla ilgili diğer sorumluluklarını kanser hastası kişiye göre dengelemek durumunda kaldıkları için özellikle hastalığın ilk zamanlarında bocalama ve karmaşa yaşarlar.

Bazen kanser hastası olan kişiler gereğinden fazla sinirli ya da depresif olabilirler ve günlük yaşamdaki sorumluluklarıyla başa çıkmakta zorlanabilirler. Hastanın ve hasta yakınlarının anlamakta ve kontrol etmekte zorlandığı durumlarda profesyonel yardım almak çok daha kısa sürede daha etkili ve uzun süreli sonuçların alınmasını sağlayacaktır.

Belirtileri:
  • Panik sonucu ortaya çıkan gerginlik ve bunalmışlık hissi
  • Düşünmede, problem çözümünde ve karar almada problem yaşama
  • Sinirli ve huzursuz olma
  • Duyguların yoğun yaşanması
  • Kontrolü kaybetme korkusu
  • Olaylara olumsuz tarafından yaklaşma
  • Titreme
  • Baş ağrıları
  • Diğer insanlara karşı öfkeli olma
  • Yorgunluk, acı, mide bulantısı gibi fiziksel semptomlarla başa çıkamama durumu
  • Uyku problemleri
Hastanın yapabilecekleri:
  • Kendinizin ve ailenizin korkuları ve duygularıyla ilgili çevrenizdekilerle konuşmayı deneyin. Üzgün ve karmaşık hissetmeniz çok normal olduğunu unutmayın.
  • Ailenizle ya da bakımınıza yardımcı olacak kişiyle birbirinize nasıl destek olabileceğinizi konuşun.
  • Gerginlik ve korku hissettiğinizde kendinizi ya da başkalarını suçlamayın. Bunun yerine düşüncelerinize, endişelerinize ve inançlarınıza odaklanarak bu duyguları yaşamanıza sebep olan şeyi bulmaya çalışın.
  • Grup çalışmalarına katılın ya da bireysel olarak psikolojik destek alın.
  • Kendinizin ve ailenizin psikolojik destek alabileceği bir uzmana yönlendirmesi için doktorunuzla konuşun.
  • Dua, meditasyon gibi manevi yönden sizi besleyebilecek aktiviteler yapın.
  • Nefes ve rahatlama egzersizleri yapın.
  • Gerginlik semptomlarını artıran kafeinden uzak durun.
Hasta yakınlarının yapabilecekleri:
  • Hastanın korkularını ve endişelerini sizinle paylaşabileceği sohbet ortamları yaratın.
  • Hastayı hazır olmadan konuşmaya zorlamayın.
  • Ciddi boyuta ulaşan endişe durumunda, hastayı mantıklı açıklamalar yaparak rahatlatamazsınız. Bu nedenle gözlemlediğiniz semptomları doktorla paylaşmayı deneyin.
  • Başa çıkamadığınızı hissettiğiniz durumlarda psikolojik destek almayı deneyin.

İştahın azalması 

Kanser hastası olan kişilerde iştahın azalması sıklıkla görülen bir durum. Yeme isteğindeki bu azalma yutkunmada zorluk yaşanması, depresyon, acı, baş dönmesi ya da kusmaya bağlı olabiliyor. Aynı şekilde koku ya da tat duyusundaki değişimler, tok hissetme, tümör büyümesi, vücuttaki su kaybı, kemoterapi ve radyoterapinin yan etkileri de kanser hastalarında iştahın azalmasına sebep olabiliyor.

Belirtileri:
  • Yiyeceklere duyulan ilginin azalması
  • Sürekli yediği ve sevdiği yiyecekleri yememe isteği
  • Kilo kaybı
Hastanın yapabilecekleri:
  • İştahınızın azalmasının sebebinin ne olabileceğini doktorunuzla konuşarak bulmaya çalışın.
  • Yiyebildiğiniz kadar yemeye çalışın ancak çok yemek için kendinizi zorlamayın.
  • Kahvaltıyı asla atlamayın.
  • Sevdiğiniz yiyecekleri az ve sık yemeye çalışın.
  • Yemesi kolay ve besin değeri yüksek yiyecekler tercih edin (puding, dondurma, yoğurt, milkshake gibi).
  • Etleri küçük parçalar halinde tüketin ve sos kullanın.
  • Yediğiniz yiyeceklerin kalorisini artırmak için tereyağı, bitkisel yağlar, şeker ve süt gibi eklemeler yapın.
  • Yemeklerin tadını güçlendirmek için bol baharat kullanın.
  • Tek başınıza yemek yerine diğer aile üyeleriyle birlikte masaya oturun.
  • Yemeklerde değil, öğün aralarında sıvı alın.
  • Yemekten bir saat kadar önce hafif fiziksel aktiviteler yapın.
  • Yatmadan önce bir şeyler atıştırın.
Hasta yakınlarının yapabilecekleri:
  • Hastaya günlük olarak 6-8 öğünlük bir beslenme programı yapın.
  • Yemeklerde ekmek, makarna, patates gibi yüksek karbonhidratlı besinler, balık, tavuk , et, hindi, yumurta, peynir, süt, yoğurt, kuruyemiş, baklagiller gibi protein yönünden güçlü besinler kullanın.
  • Soğuk içecekleri ve meyve sularını hastanın her zaman erişebileceği noktalarda bulundurun.
  • Yemek saatlerini hasta için eğlenceli hale getirmeye çalışın. Mümkün olabildiğince kalabalık ve ilgi çekici sofralar hazırlayın.
  • Hasta yemek yemek istemediği zamanlarda meyvelerden smoothieler, milkshake ya da puding gibi kolay yiyebileceği aperatifler hazırlayın.
  • Hastanın yemek yememe isteğinin sizin suçunuz olduğunu düşünmeyin.

Depresyon

Kanser hastalarının ve hasta yakınlarının, zorlu tedavi sürecinde depresyon belirtileri göstermeleri oldukça normal bir durum. Duygulardaki ani değişim, üzüntü ve belirsizlik kanser hastalarındaki depresyonun en önemli sebeplerinden.

Depresyon belirtileri uzun süreli devam ettiğinde ve günlük hayatı etkilemeye başladığında, hastaya ve hasta yakınlarına zarar verebilecek seviyelere ulaşabiliyor. Ancak klinik depresyon, her 4 kanser hastasının birinde görülen ve tedavi edilebilecek bir hastalık. Özellikle ilk teşhisten sonra hastalarda ve hasta yakınlarında depresyon belirtileri yoğun olarak görülmeye başlayabiliyor.

Depresyon tedavisinde ilaç kullanımı, psikolojik yardım ya da her ikisi birden kullanılabiliyor. Bu tedavide hastanın hayat kalitesini artırmaya ve hastanın kendisini daha iyi hissetmesine yönelik çalışmalar yapılıyor.

Belirtileri:
  • Günün büyük çoğunluğunda üzgün ya da boşlukta hissetme
  • Daha önce zevk alarak yapılan aktivitelerden uzaklaşma
  • Yeme bozuklukları (kilo kaybı ya da artışı)
  • Uyku düzeninde değişimler (uykusuzluk ya da aşırı uyuma)
  • Hiç bitmeyen yorgunluk hissi
  • Enerji düşüklüğü
  • Hastanın kendisini suçlu, değersiz ve çaresiz hissetmesi
  • Odaklanmada, hafızada ve karar vermede zorluk yaşama
  • Ölüm düşüncesi ve intihara yatkınlık, intihar girişimleri
  • Yukarıdaki semptomlardan 5’ine ya da daha fazlasına 2 haftadan daha fazla süredir sahipseniz klinik depresyon yaşıyor olabilme ihtimaline karşı mutlaka bir uzmana danışmalısınız.
Hastanın yapabilecekleri:
  • Endişeli ve korkuyor olmanızın oldukça normal olduğunun farkında olun. Korkularınızı ve endişelerinizi size yakın olan ve güvenebileceğiniz kişilerle konuşarak paylaşmaya çalışın.
  • Psikolojik destek gruplarına katılın ya da bireysel olarak psikolojik danışmanlık hizmetlerinden yararlanın.
  • Her gün düzenli olarak nefes ve rahatlama egzersizleri yapın.
  • Doktorunuzla görüşerek olası depresyon tedavileriyle ilgili bilgi edinin.
  • Tedavi için gerekli olan ilaçları aksatmadan kullanın.
  • Doktorunuzdan antidepresan kullanımının yan etkileriyle ilgili bilgi alın.
  • Alkol tüketimini mümkün olabildiğince azaltın.
Hasta yakınlarının yapabilecekleri:
  • Hastanın sizinle paylaştığı duyguları özenle ve yargılamadan dinleyin.
  • Hastayı kendisini hazır hissetmeden konuşmaya zorlamayın.
  • Birbirinize nasıl destek olabileceğiniz konusunda fikir alışverişi yapın.
  • Gerekli olduğu durumlarda birlikte, bir uzmandan psikolojik destek almaya çalışın.
  • Hasta ilaç tedavisine başladıysa, ilaçlarını düzenli olarak almasına yardımcı olun.
  • Kendi ruh sağlığınıza da özen göstermeyi ve gerektiğinde psikolojik destek almayı ihmal etmeyin.
  • Sizi mutlu eden ve yapmaktan zevk aldığınız aktiviteleri yapmak için kendinize zaman ayırın.

Fiziksel egzersiz ve spor 

Kasların ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için tedavi sürecinde fiziksel egzersiz ve spor oldukça önemli. Tedavi sürecinde uzun süre yataktan çıkamama durumu eklemlerde, kaslarda, solunum sisteminde, iştahta ve hastanın ruh halinde önemli değişimler yaratabiliyor. Bu problemleri önleyebilmek için, tedavinin başladığı günden itibaren her gün düzenli olarak egzersiz yapılması gerekiyor. Hastanın güvenliği için, egzersizlerin mutlaka doktor kontrolünde yapılması gerekiyor.

Hastanın yapabilecekleri:
  • Kişisel bakımınızı aksatmayın.
  • Her gün açık havada, en az 20 dakika yürümeye çalışın.
  • Yorgunluk hissini azaltmak ve kendinizi daha enerjik hissetmek için yapabileceğiniz egzersizler hakkında bir uzmandan destek alın.
  • Size acı veren ve mutsuz hissettiren aktiviteleri yapmaktan kaçının.
Hasta yakınlarının yapabilecekleri:
  • Hastanın yaptığı egzersizlerde ona eşlik edin. Her gün düzenli olarak birlikte yürüyüşe çıkın.
  • Eğer hasta yataktan çıkamayacak durumdaysa, ona pasif olarak yaptırabileceğiniz egzersizler hakkında bir fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanından destek alın.

Kanser, erken tanı ve tedaviyle önlenebilecek bir hastalık. Bu nedenle kanser belirtilerini iyi analiz etmek ve mümkün olabildiğince erken tanı alabilmek hayat kurtarıcı. Aynı şekilde, yaşam tarzımızda yapacağımız küçük değişikliklerle kanser riskini en aza indirebilmek mümkün. Kanser riskini azaltmak için yapabilecekleriniz hakkında ‘Kanser riskini azaltmak için 13 öneri’ makalemizde basit ve etkili öneriler bulabilirsiniz.

Kanser hastalığında medikal tedavinin yanı sıra psikolojik destek de büyük önem taşıyor. Hastanın ve hasta yakınlarının psikolojik olarak güçlü kalabilmeleri için en etkili yöntemlerden biri, daha önce de bahsettiğimiz psikolojik destek grupları. Bireysel ve grup terapilerinin yanı sıra, kanser hastalarının ve hasta yakınlarının paylaşımda bulundukları online platformlar, bu konuda oldukça etkili. Bu psikolojik dayanışmanın güzel bir örneği olarak ‘Kanserle Dans’ platformuyla ilgili ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Aynı şekilde, hastanın motivasyonunu yüksek tutmada ve psikolojik olarak kendisini iyi hissetmesinde en önemli rol hasta yakınlarına düşüyor. Sevdiği insanların yanında olması ve onu hayata bağlayan kişilerin bu zorlu dönemde hastayla el ele yürümesi, hastanın iyileşme isteğini artıran, ruh sağlığını destekleyici bir unsur. Fotoğrafçı Bob Carey’nin , karısı Linda’ya kanser teşhisi koyulduktan hemen sonra hazırlamış olduğu muhteşem sürpriz, bunun en güzel örneklerinden.

1-7 Nisan Kanser Haftası’na özel olarak, kanser hastalığıyla ilgili farkındalık yaratmak için hazırlamış olduğumuz bu yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, kanser hastalarına ve hasta yakınlarına destek olabilirsiniz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale