X

“Kanser depresyona neden oluyor”: Kanserin psikolojik etkileri

Depresyon, dünya genelinde 300 milyondan fazla kişiyi etkilediği bilinen bir ruhsal bozukluk. Hepimiz maruz kaldığımız yaşam olaylarının etkisiyle zaman zaman kendimizi üzgün ve tükenmiş hissedebiliriz. Bazen sorun ortadan kalktığında özümüze döneriz, bazen de yeni koşullara rağmen onlarla baş edebilir oluruz. Ancak konu depresyon olduğunda, yaşanılanlar bir süreliğine kendini kötü hissetmekten daha ötesidir. Bu nedenle başa çıkılamayan ve yönetilemeyen duygudurumlarında bir uzmandan destek almak büyük önem taşır. Özellikle de kanser gibi hassas bir hastalıktan söz edildiğinde, hastalığın birçok farklı duyguyu beraberinde getirebileceği göz ardı edilmemelidir.

4 Şubat Dünya Kanser Günü kapsamında kanserin psikolojik etkileri ve sürecin doğru yönetilmesi adına önemli açıklamalar yapan Moodist Hastanesi’nden Klinik Psikolog Damla Özcan, depresyonun onkoloji hastalarında en sık görülen psikiyatrik rahatsızlıklardan biri olduğunu belirtiyor. Kendisi, kanser ile depresyon arasındaki bağlantıyı şöyle açıklıyor:

“Kanser tanısı fiziksel bir hastalık tanısı olarak ele alınsa da hastanın psikososyal yaşantısına, gündelik rutin işlevselliğine olumsuz birçok yansıması oluyor. Dolayısıyla kanser tanısı bireyin yaşantısında iş gücü kaybı ile psikososyal alanlarda meydana gelen olumsuz durumları da içerisinde barındırıyor. Kronik hastalıklar içerisinde yer alan kanser tekrarlayan ve nüksedebilen bir yapıya sahip olduğundan geleceğe yönelik kaygılı, endişeli, umutsuz düşüncelerin oluşmasına sebep olabilir. Bu düşüncelerle kişi baş etmekte zorlandığında depresif bir duygudurum meydana geliyor. Kanser sürecinde bireylerde fiziksel olarak meydana gelen ağrılar, uygulanmakta olan tedavilerin yan etkileri, zaman zaman gündeminde olan hastane yatışları, bedeninde imajına yönelik değişimlerin söz konusu olması kanser ile depresyon arasındaki bağlantıyı oluşturan etmenler arasında yer alıyor.”

“Hem hasta hem aile bireyleri etkileniyor”

Kanser hem hastayı hem de aile bireylerini fiziksel ve ruhsal olarak etkiliyor. Bu durum kanser tanısı ile karşı karşıya kalan birey için duygusal stresi yönetmek ve kontrol etmek noktasında oldukça zorlayıcı olabiliyor. Tedavi süreci içerisinde olan hastanın birtakım kişilik özellikleri, baş etme yöntemleri, kanser sürecine yüklemiş olduğu anlam ve bu sürece yönelik bakış açısının psikiyatrik rahatsızlıklar açısından oldukça önemli olduğunu belirten Özcan, “Hastanın bu süreçte dışsal kaynakları olarak ele alabileceğimiz aile üyeleri ve arkadaş çevresinin bulunup bulunmaması, mevcut dışsal kaynaklarının destekleyici ve empatik yaklaşımının olup olmaması yine ortaya çıkabilecek bir depresyon süreci için risk faktörüdür. Bir diğer önemli risk faktörü, hastanın sık sık temas içerisinde kaldığı tedavi ekibi ile olan iletişimidir. Çünkü bu noktada da tedavi ekibinin kendisine yönelik güven verici, destekleyici ve iş birliği içerisinde olan bir tutum sergilemesi oldukça önemlidir” diyor.

“Depresif belirtiler dikkate alınmalı”

Kanser hastası kişilerde görülen depresif belirtilerin zaman zaman tedavi ekibi ve çevresindeki kişiler tarafından sürecin çok doğal bir parçasıymış gibi kabul edildiğini belirten Klinik Psikolog Damla Özcan, “Klinik anlamda kişide gözlemsel olarak da fark edilebilen bir depresyon tablosunun yer alması kesinlikle sürecin bir parçasıymış gibi doğal kabul edilmemelidir. Kişi ruhsal sağlığını korumak ve psikolojik sağlamlığını güçlendirmek adına eski rutinine yönelik aktivitelerine mevcut yaşantısı içerisinde yer vermelidir. Çevresi tarafından da psikososyal aktivitelere yönlendirilmeli, bu aktiviteler kapsamında desteklenmelidir. Kişiye tedavi süreci dışında da bir sosyal yaşantısının olduğu hatırlatılarak bu sosyal yaşantı için teşvik edilmelidir. Başlangıçta kişiler aktivitelere yönelik ilgi ve keyif alamadıklarını belirtebilirler. Burada ilk amaç ve hedefin keyif ve hazdan ziyade aktivitelere yönelik davranışlarda bulunmak olduğunu unutmamak gerekir. Kanser hastası olan kişilerin, tedavi sürecinin başlangıcından itibaren bir psikoterapi desteği alarak tedavi sürecini yönetmesi, tedavi sürecinin olası inişli çıkışlı seyri açısından ve kişinin psikolojik sağlamlığını güçlendirmek açısından oldukça önemlidir. Beraberinde klinik tablo açısından medikal bir tedavinin gerekli görüldüğü noktada ise eş zamanlı olarak psikiyatrist ve psikolog ile beraber koordineli olarak ilerlenmeli ve hastanın fiziksel sağlığı ruhsal sağlığından bağımsız ele alınmamalıdır” diyor.

İlginizi çekebilir: Kanser hastalığında psikolojik sağlamlığın önemi

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale