X

İnsanın omuzundaki yük: Toplumun, coğrafyanın, tarihin yargılarından özgürleşmek

Toplumun, coğrafyanın, tarihin yargıları üzerimizde çığ gibi. Kendimizin inançları ve değerleri diye belirlediğimiz şeyler bu üç belirleyicinin ilmekleri genelde. İnsan olma yolunda, yani hayvan bilincinden insan bilincine yürüyen bu yolda, ayağımıza bağlanmış kalın prangalar.

Burada oluşan yargılardan kurtulmak için bunların tam olarak ne anlama geldiğini kavramak ve keskin çizgiler ile dış hatlarını belirlemek gerekiyor. Geçen hafta kadınların cinsel dogmaları üzerinden yazdığım hikayeden çok daha farklı bir şey yazmayacağım aslında.

Kadın, “ağır, kuvvetli, itaatkar, hizmet eden, namuslu, aynı zamanda açık, kendine güvenli, toparlayıcı, şefkatli, gizli” vb. olmalıdır. Hani şu “yatakta fahişe, mutfakta aşçı, dışarıda hanımefendi” olma hali kastım. Kimlikleri arasında dolaşan, olduğu hali belirli yerlerde göstermeye izni olan, sınırları çizilmiş bir varlık. Cinsel kimliği toplum tarafından “tanınmamış.” 

Oysa bir insan cinsi, cinsiyeti. Kendisini yaşaması ne kadar yanlış olabilir?
Kendi arzu ve isteklerini kendi dilinde ortaya koyması toplumun, coğrafyanın ve süregelen tarihin kuralları ile sınırlanmış ve yasaklanmış. Elbette zihni de, bu kurallar ile manipüle edilmiş ve dönüştürülmüş.

Aynı şeklide, erkekler de, “güçlü, kapsayıcı, koruyucu, duygularını göstermeyen, hatta duygularını dağlamış, sorumlu, avlayıcı” vb. olmak, bu çerçeve içinde yaşamak durumunda.
Aksi, eziklik, yetersizlik, güçsüzlük olarak yargılanmasına sebep olacaktır. Cinsel kimlik olarak ise, maksimum özgürlüğe açıktır. Haktır! Hayvan güdülerini koruma ve yaşama hakkı ona verilmiştir.
Peki ya gerçekler? Doğalın getirdiği, insanın manipüle etmediği haller nasıl olurdu?
Yargılardan uzak yaşamak nasıl olurdu?
Türkiye’de doğmuş büyümüş biri olarak genel coğrafi imajından sıyrık yaşamak?
Kültür diye addettiğimiz dinsel, töresel, coğrafi alışkanlıklardan sıyrılmak?
Politik alışkanlıklardan sıyrılmak nasıl olurdu?
Yüzyıllardır süregelmiş inancın dışında davranmak?
Yanlış kabul edilmiş olmasına rağmen bazı şeyleri içine sindirip her şeye rağmen hareket etmek nasıl olurdu?

Elbette minik ve ağır gelişmeler sağlıyoruz. Üzerimizdeki toprak ağır. Üzerimizde taşıdığımız her şey, yüzyılların birikimi. Bu kurallara inanan, bu uğurda ölen milyonlarca insanın fikrine, inancına verdiği enerjinin ağırlığı. Altından kalkmak çok da kolay değil.

İşte bu yüzden, söyleyeceğini bir çırpıda söyleyemeyen, hissini “düşüncede boğulmadan” ifade edenler olamadık. Akıl süzgecimizin ağları, bu öğrenilmişlerden oluşuyordu çünkü ve daha da kötüsü biz de bunları doğru hanesinde saklamıştık.
İnsanın en güzel ve en rahatsız edici özelliğidir şüphe! Doğrunun bile kesin olmadığını hep bilmesi.
Ancak kendinden şüphe edersen bulursun kendi yolunu. Aksi, bir yere demirlemek ve “konfor alanı” dediğimiz yerde ömrü tüketmek olmaz mı?

Ufak bir ayrıntı daha, asla doğru olmayacağıdır. Doğrunun her an değişeceği, manzaranın her kattan farklı görüneceğidir. Tabii ki bu düşünce, bir yere sabitlenip güvenlik arayan herkes için korkutucu gelecektir. Oysa, her şey gibi her an da geçicidir.
Fakat fikirler… Sürekli akıldan akıla seyahat edip bir kar topu gibi büyüyen fikirler, bizi anda devinmekten alıkoyarlar. Gün gelir, kendi fikrinden öteye adım atanlar olmayı becerebilirsek, o zaman o çığ, yanımızdan boşluğa yuvarlanır gider.
Bu yüzden, kendi başkaldırımıza ilk adımlar zihinde ve minik eylemlerde başlar.
Canını yakana “hayır” deme cesaretini gösterdiğinde!

Hani o, cici kız, anlayışlı insan, bilge ruhlu, uyumlu, sorunsuz, herkesin sevdiği, güçlü vs. diye tanımladığın kendinin -ki aslında toplumun, kültürün senden beklentisinin karşılığıdır bunlar- dışına adım attığında, ilk başkaldırı başlar!
“Hayır!” dediğinde.
Canının istediğine “evet!” dediğinde.
Kendine “evet” dediğinde.
Bu bir savaştır ve topsuz, tüfeksiz bir savaştır. Fikrin sahiplerine bir savaş değildir, kendi içindeki inanca bir savaştır.
Bunlardan sonra gelebilirsin, “yaşamak istediğim hayat bu ve hak ettiğim bu” noktasına.
Ondan önce isteklerini gösterdiğin yer, yine toplumun, kültürün, coğrafyanın senin için istediğinin laciverti olur en fazla.
Aklımızı kullanma zamanı. Zihni bir kenara koyacağız diye, aklımızı ertelemeyelim. Zekamızı küçümsemeyelim. Kendini araştırmak, inançlarının nereden geldiğini bulmak ve sana ait olmayanları ayıklamak senin sorumluluğunda. Bunu “hayat bu” diyerek kabul eder ve sinersen, kendine acıma, gücünü küçümseme ve varlığına şirk koşmanın alasını yapıyorsun demektir.

Kim ne der?“den de öte, yalnızlık korkusu bu noktada durmaya itecektir elbet!
Ama bir şey söyleyeceğim, isyancılar çoğalıyor!
Yalan bir hayattansa gerçek bir sen ile ömür çok daha lezzetli olabilir, ne dersin?
Benim” dediğin noktada, dışarıdaki her şeye, herkesin senin hakkındaki “muhtemel” fikrine karşı durmuş olursun. Zira o muhtemel fikir de, senin kendi süzgecinin tortusudur ya!
Bilemezsin ve hiçbir zaman bilemeyeceksin kimin ne düşündüğünü.
Bilebileceğin tek şey kendinsin. O zaman kazanma ihtimalinin olduğu yerden başla, kendinden!
Soru “ben kimim?” değil!
Soru, “ben neyim?
Cevabın “benim” olduğu güne kadar, hiçbir şeyiz ve tabii ki hiçkimse!

Kendinize dürüstlük ışığınız olsun!

İlginizi çekebilir: Çağların yükünü üzerimizden atma zamanı: Kadınlar zevk aldığını göstermekten neden utanır?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale