X

Kabak detoksu: Hızlı kilo verdiren sağlıklı tarife dair tüm merak edilenler

Üç günde üç kilo verdirdiği iddia edilen kabak detoksu, kısa sürede fazla kilolarından kurtulmak isteyenlerin son zamanlardaki gözde tarifi. Vitamin değeri yüksek ancak kalorisi oldukça az olan kabak, diyetlerde sıkça karşımıza çıkıyor. Kabak detoksu nedir, kabak detoksunun faydaları nelerdir, kabak detoksu yağ yakar mı, kabak detoksu nasıl yapılır? Tüm bu soruların yanıtları ve diğer merak edilenler için yazımızı okumaya devam edin.

Detoks nedir?

Asıl konumuzu detaylı bir şekilde açıklamadan önce, detoks nedir; yanıtlamakta fayda var. Vücuttaki serbest radikallerin nötrlenmesi ve vücuttan atılması için gerçekleşen işleme detoks adı verilir. Aslında metabolizmamız aracılığıyla, vücudumuz her saniye serbest radikaller ve toksinler üretir; sonra da bu maddeleri etkisiz hale getirerek kendisinden uzaklaştırır. Yani vücudumuz kendi kendine detoks yapan kusursuz bir sistem içerisinde çalışıyor. Yine de çeşitli detoks diyetleri ile onu bu konuda destekleyebilirsiniz.

Özellikle günümüz yaşam koşullarında detoks, vücudun kendi kendini arındırmasına yardımcı olacak antioksidan maddelerin mevcut detoks sistemine dışarıdan takviye olarak sağlanması anlamına geliyor. Bu ise sıklıkla katkısız, işlem görmemiş detoks içecekleri, yiyecekleri ve beslenme programları ile sağlanıyor.

Kabak detoksu nedir?

Kabak detoksu, sağlıklı sebze kabak ile hazırlanan bir tarifin üç gün süresince, günde iki öğün şeklinde tüketilmesi esasına dayanıyor. Kabak, zengin besin değerleri ve az kalorisi sebebiyle, zaten diyetlerin vazgeçilmezi. Bununla birlikte kilo vermeyi destekleyici özellikleri de var. Tüm bunlar bu tarifin kısa zamanda kilo verdirmesi ile ün kazanmasına neden oldu. Peki, gerçekten böyle mi? Kabak detoksu, üç günde üç kilo verdirebilir mi?

Her insanın metabolizma hızı, kilosu; kilosundaki yağ ve kas oranı; genel sağlık durumu farklı. Dolayısıyla diyet dediğimiz şey de mutlaka kişiye özgü olmalı. Bazıları kabak detoksu ile üç günde üç kilo verebilirken, bazılarında bu kilo kaybı oranı farklı olabilir. Kilo vermek istiyorsanız öncelikle sağlık durumunuza uygun, bir uzman tarafından yazılmış; sağlıklı ve dengeli bir beslenme programı benimsemelisiniz. Bununla birlikte kabak detoksunun zayıflama garantili olduğunu söyleniyor. Eğer sağlık durumunuz, bu tarifi tüketmeye elverişliyse kabak detoksunu uygulayarak sonuçlarını görebilirsiniz.

Kabağın besin değerleri

Bir adet kabak (yaklaşık 150 gr) şu besin ögelerini içerir:

  • 29 kcal
  • 3.08 g karbonhidrat
  • 2.4 g protein
  • 0.6 g yağ
  • 1.65 g lif
  • 1.5 mg sodyum
  • 300 mg potasyum
  • 45 mg kalsiyum
  • 87 iu A vitamini
  • 24 mg C vitamini
  • 2.25 demir

Görüldüğü üzere kabak, lif zengini besinler arasında yer alıyor. Bu değerli sebze potasyum, fosfor, kalsiyum, magnezyum, demir gibi önemli elementler de içermekte. Ayrıca kabağın çekirdeğinin iç kısmında rezin, sabit yağ, steroller ve amino asit bulunuyor. Zengin içeriğiyle sağlığınıza sayısız fayda sağlayan kabağı, siz de detoks tarifi içerisinde kullanarak çeşitli faydalarından yararlanabilirsiniz.

Kabak detoksu tarifi

Gelelim söz konusu tarife… Bu sağlıklı detoks tarifini, evdeki malzemelerle kolayca hazırlayabilirsiniz. İşte kabak detoksu için gerekli malzemeler:

  • 2 adet orta boy kabak
  • 2 yemek kaşığı yağsız yoğurt
  • 2 adet ceviz içi
  • İsteğe göre dereotu, nane, kırmızı biber, karabiber, kekik

Hazırlanışı:

  • Öncelikle kabaklarınızı ince ince rendeleyin.
  • Rendelediğiniz kabakları yağsız tavada kısık ateşte pişirin.
  • Piştikten sonra altını kapatın ve soğumaya bırakın.
  • Kabakların üzerine yoğurt ve ceviz içlerini ekleyin. Karıştırın ve isteğe göre dereotu, kekik gibi baharatlar ilave edin.

Bonus!

Farklı bir pişirme önerisi olarak kabakları rendeleyip tavada kavurmak yerine küp küp doğrayıp haşlayabilirsiniz. Haşlanmış kabakları yine tarifteki gibi yoğurtla karıştırıp tüketmek mümkün. Ancak haşlama yönteminin, besin değerini bir miktar da olsa düşürdüğünü belirtelim.

Başka bir alternatif olarak ise rendelediğiniz kabakların içine bir tane rendelenmiş havuç, ince ince doğranmış kapya biber de ekleyebilirsiniz. Sotelediğiniz sebzeleri yine yoğurtla karıştırıp tatlandırabilirsiniz. Eğer öğle öğününde bu tarifi yaparsanız, akşam sadece yoğurtlu tarifi tüketmeyi unutmayın.

Kabak detoksu nasıl yapılır?

Tarifi hazırladıktan sonra, ihtiyacınız olan bir diğer bilgi nasıl uygulayacağınız. Hazırladığınız kabaklı tarifi beslenmenize üç gün boyunca, şu şekilde dahil edebilirsiniz:

  • Sabah kahvaltısı: Diyetinize uygun sağlıklı bir kahvaltı
  • Öğle yemeği: Kabak detoksu karışımı
  • Ara öğün: Diyetinize uygun sağlıklı atıştırmalık
  • Akşam yemeği: Kabak detoksu karışımı

Kabak detoksuyla her ne kadar kilo vermeyi amaçlasanız da önce “sağlık”! Dolayısıyla detoks yaparken gün içinde ihtiyacınız olan besin ögelerini yeterli şekilde almalısınız. Özellikle kahvaltı öğününe daha fazla özen gösterin. Protein, vitamin ve mineraller gibi yararlı maddeler bakımından zengin bir kahvaltı yapmanız oldukça önemli.

Ayrıca bu detoks tarifi ile fazla yağ ve toksinlerden kurtulmayı hedeflediğiniz için diğer öğünlerinizde de kalorisi düşük ancak besleyici besinlerden oluşan bir beslenme programı benimsemelisiniz. Bunun için bir uzmandan yardım almak en doğrusudur.

Kabak detoksu faydaları

Kabak detoksu nedir, kabak detoksu nasıl yapılır; açıkladıktan sonra en merak edilen konuya geldik… Kabak detoksunun faydaları saymakla bitmiyor. Kabak detoksu öncelikle yukarıda da belirttiğimiz gibi vücudunuzu yağ ve toksinlerden arındırmaya yardımcı oluyor. Böylece kabak detoksu yağ yakar mı sorusunu da cevaplamış olduk. Bununla birlikte bu sağlıklı sebzenin tüm faydalarını da vücudunuza kazandırmış oluyorsunuz. Kabağın faydalarını kısaca şu şekilde açıklayabiliriz:

  • Serbest radikallerin çoğalmasını engeller.
  • İçeriğindeki lutien maddesi sayesinde göz sağlığını korur, göz hastalıklarıyla savaşır.
  • Vücudunuzdaki toksinlerin idrar ve dışkı ile dışarı atılmasını sağlar.
  • Omurga yapısının güçlenmesine yardımcı olur, eklem ağrılarını azaltır.
  • İçeriğindeki demir, magnezyum ve çinko ile kemik erimesinin ortaya çıkma olasılığını azaltır.
  • Vücuttaki kötü kolesterol seviyelerinin düşürülmesine yardımcı olur.Kalp hastalıklarının görülme sıklığını azaltır.
  • Alerjilere karşı bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Bağırsak tembelliğini önleyerek bedeni temizler.
  • Mide ve bağırsakları yumuşatır, kabızlığı giderir.
  • Cinsel gücü ve doğurganlığı arttırır.

Kabak detoksu yaparken dikkat edilmesi gerekenler

Kabak detoksu yaparken bazı dikkat noktalarını göz önünde bulundurmanız faydalı olabilir.

  • Kabak detoksu hamileler, emziren anneler, çocuklar ve kronik hastalıkları olanlara önerilmez.
  • Vücudun toksinlerden arındırılmasına yardımcı olmak için bu üç gün boyunca kahve, alkol, çay gibi içecekler tüketilmemelidir.
  • Şeker ve şeker içeren yiyecek, içeceklerden uzak durulmalıdır.
  • Günde 2- 2,5 litre su tüketilmelidir.
  • Gün içinde ağır egzersizlerden kaçınılmalı, ancak hareketsiz de kalınmamalıdır. Yürüyüş ve hafif tempolu koşu, bu süreçte yapabileceğiniz en ideal egzersizlerdir.
  • Detoks aylarca yapılmaz, bu yüzden kabak detoksu da üç günlük süreden daha fazla yapılmamalıdır.

Önemli Not: Başta kabak detoksu olmak üzere tüm detoks programlarını uygulayabilmek için herhangi bir sağlık sorununa sahip olmamak veya doktordan izin almak gerekir. Sağlığınızı korumak için şok diyetlerden ve sağlıksız beslenme alışkanlıklarından kaçının. İdeal kilonuzu korumak için yaşamınızdaki hareketi arttırabilir; bir uzmandan size özgü bir beslenme programı desteği alabilirsiniz.

Kabak detoksu ile zayıflayanlar, kabak detoksu yorumları şeklinde aramalar yaparak bu uygulamadan fayda görenler olup olmadığını araştırıyor olabilirsiniz. Kabak detoksu hakkında tüm merak edilenleri yukarıda açıkladık. Bununla birlikte hiçbir detoks programı, tek başına sizi zayıflatamaz. Bu, mutlaka sağlıklı yaşam alışkanlıklarıyla da desteklenmelidir.

İlginizi çekebilir: Detoks nedir: Detoksa dair merak ettiğiniz her şey ve kilo verdiren detoks suyu tarifleri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale