X

İyileşme öyküleri: Yazmak için yazmak

Bilgisayarım kucağımda, kedilerim yanımda, tam da derin bir nefes alıp bu yazıyı yazmaya oturmuşken, okunmayı düşünmeksizin, sadece yazmanın mutluluğu için yazdığım günleri özlediğimi fark ediyorum. Okuldan sonra kahvemi yanıma alıp kendimi odama atar, müzik açar, tütsü ve mum yakar ve günlüğüme yazmaya başlardım. O günleri daha dünmüş gibi hatırlıyorum.

Gizli bir arkadaşımla buluşmuş gibi hissederdim kendimi öyle zamanlarda. Sadece bana ait bir zaman dilimiydi bu. Mutlulukla, tutkuyla, kimsenin okumayacağını bile bile, hatta belki de kimsenin okumayacağını bilmenin rahatlığıyla, durmadan bir şeyler yazardım defterlerime.

O katıksız, amaçsız, çılgın yazma sevinciyle kendimden geçerdim. Günlüklerimi doldururken, kendimi bir ayindeymiş gibi hissederdim. Arada sırada başımı kaldırıp yanan mumun alevini izlerdim mesela. Tütsünün dumanı odamı doldururken, çok sevdiğim Hermann Hesse’nin kitapları yatağımın üzerinde seriliyken, kendi kendime gülümser ve kendimi gerçek bir yazar gibi hissederdim.

Şimdi anlıyorum ki, zaten öyleydim. O zamanlar bugün hiç olamadığım ve belki de bir daha asla olamayacağım kadar gerçek bir yazardım. Çünkü yazdıklarım, yazmaya olan sevgimden başka hiçbir gizli maksat barındırmıyordu içinde. Sırf yazmanın verdiği haz için yazıyordum. Bir okurum, bir editörüm, bir yayıncım, bir ajansım, bir planım yoktu. Ben ve günlüğüm vardık sadece.
Şimdi yazmayı sevmediğimi söylemeye çalışmıyorum bu arada. Yazmayı her şeyden çok seviyorum hâlâ. Sadece artık o eski ben olmadığımı, o ruhu kaybettiğimi hissediyorum. Yazdıklarımı başkalarının gözünden de okumaya başladığım gün kaybettim onu. Yetişkin olduktan sonra, yazmak bir ayin olmaktan çıktı benim için galiba.

Zamanı geri alamayacağımı biliyorum. Şeylerin durmaksızın değiştiğini ve bizim de onlarla birlikte değiştiğimizi. Günlüklerin yerini blog’ların, blog’ların yerini Instagram ve Twitter’ın aldığını…

En azından benim bildiğim kadarıyla durum böyle. Belki günün birinde bütün bunların da yerini bambaşka şeyler alacak. Sanırım artık kimse kendi kendine, sadece kendisi için yazmıyor kısacası.

Hayır, hiçbir zaman geri alamayacağım zamanı. Kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım, Hesse okuyan o kız olamayacağım bir daha. Bunu biliyorum. Ama keşfettiğim bir şey var ki, o da onun hâlâ içimde bir yerlerde yaşadığı. Çünkü resim yapmaya başladığımda, yeniden başını uzatıp merhaba dedi bana.

Bir mola vermek, biraz dinlenebilmek, biraz da eğlenebilmek amacıyla başladım resim yapmaya. Kendi kendimi eğlendirmekten başka hiçbir amacım yoktu bu işe başlarken. İyi olmadığımı biliyordum ve bu umurumda bile değildi. Ben sadece renklerle ve o güzel fırçalarla oynamak istiyordum, tıpkı çocukluğumdaki gibi.

Yemek masasının üzerine tuvallerimi, boyalarımı, fırçalarımı, kâğıtlarımı, çizim kalemlerimi sermekle başladım işe. Çocukken çizdiğim prensesleri, deniz kızlarını, mağara adamlarını, hayaletleri, vampirleri, kovboyları, Vikingleri hatırladım sonra.
Müziğin sesini açtım, kalbim heyecandan çılgınlar gibi çarparak fırçamı boyaya batırdım ve onların resmini yapmaya koyuldum. Ve zamanın nasıl geçtiğini bile anlamadan, saatlerce, canla başla çalıştım durdum.

Kendimizi bulabilmek için, önce onu kaybetmemiz gerektiğini düşünüyorum bazen. Ve kaybolmanın da bir sanat olduğunu… Yoko Ono, “Kaybolmak için bir harita çiz” diye yazmış ya hani; işte, kaybolmak için önce bir kılavuza, bir işarete, yolumuza serpeceğimiz ekmek kırıntılarına ihtiyacımız olduğunu.

Hayır, kolay bir şey değil kaybolmak. İnsanın, zihnini çok da haklı olarak meşgul eden bütün o sorular ve sorunlardan bir süreliğine kurtulup kendini oyuna kaptırması zor zanaat. Ama bunu bir kez yapınca, yani dünyayı unutmayı bir kez başarınca, zamanı gerçekten de geri alabilmiş gibi hissediyor insan.

Benim için mutluluğun, yatağına uzanmış, günlüğüne yazan o kızla temas kurduğum ölçüde mümkün olduğunu öğrendim yıllar içinde. Belki resim yapmanın yerini başka şeyler alacak ileride. Bahçecilik, dikiş nakış, seramik, yemek yapmak, ukulele çalmak, örgü örmek ya da bilmiyorum, herhangi bir şey işte.

Ama o amatör ruhu asla kaybetmeyeceğimi biliyorum artık çünkü ona ihtiyacım var yaşadığımı hissedebilmem için. Üzerimde yaptığım işte iyi olma baskısı olmaksızın, sadece kendim için bir şeyler yapmaya ihtiyacım var. Başkalarını kafaya takmadan, sırf canım istediği için bir şeyler yaratmaya.

Hayır, Hesse’yi ilk kez okuyormuş gibi hissedemeyeceğim bir daha asla. Günlüğüme yazıyormuş gibi yazamayacağım kitaplarımı. Ama biliyorum ki, yeni şeyler için heyecanlanmayı sürdürebilirim yaşadığım sürece. Ve bir şeyleri kendime saklamanın hazzıyla coşabilir, kendi kendimin sırdaşı olabilirim. Ne de olsa, hiçbir zaman gerçekten büyümüyoruz aslında. Dünyayı keşfetmeye çalışan o çocuk hâlâ içimizde bir yerlerde.

İlginizi çekebilir: İyileşme öyküleri: Güneşli sabahlar

Zeynep Alpaslan: Zeynep Alpaslan 1983’te İstanbul’da doğdu. Hem çocuklar hem yetişkinler için öykü, roman, şiir ve karikatür alanında eserler verdi. Tokyo (2018) isimli ilk çocuk romanı KYÖV Çocuk Edebiyatı ödülünü kazandı. Plüton Sakinleri isimli müzik grubu için şarkı sözleri yazdı. Resimleriyle karma sergilere katıldı. Zeynep kedileri Pogo ve Yoko ile birlikte İstanbul’da yaşıyor, boş zamanlarında resim yapıyor ve kendi çizgi romanlarını yazıp çiziyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale