X

İyileşme öyküleri: Kalbimdeki çatlaklar

Mutfak radyosunda Debussy dinliyorum. Saat sabaha karşı üç buçuk, ay yok, yıldızlar pencerede rüzgârda üşüyen çiçekler gibi titreşiyor. Gözlerimi kapıyorum ve müziğin kalbimdeki çatlaklardan içeriye dolmasına izin veriyorum. Kalbimi tamir etmesine. Bana kendimi, bedenimde evimdeymiş gibi hissettirmesine…

Hayatım boyunca daha açık olmak istedim sevgiye. Onu içeriye almak, ona ev sahipliği yapmak. Müzik bana bunu öğretebilir mi? Bilmiyorum. Ama her notayla birlikte, hikâyemin yeniden şekillendiğini hissediyorum.

Bu yeni hikâyede ben kalbi taşlaşmış bir kurban değilim. Bu yeni hikâyede ben, yavaş yavaş da olsa, yeniden sevmeyi öğrenen biriyim. Yazdıkça şekilleniyor hikâyem ve sımsıkı tutunduğum, canımı yakan, beni aşağıya çeken eski mitler de bununla birlikte yerle bir oluyor.

Ben yazdıkça, geçmişim de geride kalıyor. Tıpkı deri değiştiren bir yılan gibi kurtuluyorum ondan. Ve birden hafiflemiş buluyorum kendimi. Yoksa şimdiki zamanda yaşamak böyle bir şey mi?

Bu hikâyede kendi kendimin şövalyesi oluyorum birden. Kendimi kötü kalpli ejderhadan kurtaracak olan kişinin yine sadece ve sadece kendim olduğunu anlıyorum. Ve o ejderhanın gerçekte sadece sevilmek isteyen küçük bir kız olduğunu…

Pencerede bekledim hayatım boyunca. Ama kimi? Bir şeylerin özlemini çektim hep. Ama neyin? Hangi hayatın? Hangi dünyanın? Ve pencerede beklemekten başka, ne yaptım onu elde etmek için? İşte, mutfak radyosunda Debussy dinlerken, bunu hiçbir zaman bilmediğimi fark ediyorum.

Şimdi düşünüyorum da, hayatımın ipleri daima ellerimdeydi aslında. İstediğim yere gidebilirdim. İstediğim her şey olabilirdim. Ya da şöyle söyleyeyim: İstediğim yere gidebilirim. İstediğim her şey olabilirim.

Bir fincan kahve yapmak için kahve makinesini çalıştırıyorum. Kahve makinesi sessizce homurdanırken, kendi kendime gülümsüyorum. Çünkü o anda anlıyorum: Ben sadece kendim olmak istiyorum.

En sevdiğim kupama sıcak kahve dolduruyorum. İçine biraz da badem sütü ekliyorum. Nasıl kendim olacağımı henüz bilmesem de, yolda bir yerlerde bunu keşfedeceğime inanıyorum. Badem sütü kahvenin içinde dağılırken, hayatım boyunca kalbimin derinliklerinde hissettiğim koyu kahverengi melankolinin de dağılıp gittiğini duyumsuyorum.

“Bunu başarabilirim” diyorum kendi kendime, kahvemden bir yudum alırken. “Kendim olmayı başarabilirim.”

İçimden bir ses bunun sırrının bütün sahte benliklerimi terk etmem olduğunu söylüyor. Öğrendiğim ve bana ait olmayan her şeyi geride bırakmam gerektiğini. Bu yüzden yazmaya devam etmek zorundayım. Bu yüzden sabaha karşı üç buçukta mutfak masasında oturuyor, mutfak radyosundan Debussy dinliyor ve kendi hikâyemi yazmaya devam etmek için güç topluyorum.

Müzik bana güç veriyor ve ben sadece yazarak iyileşebileceğimi artık biliyorum. Notalar kalbimdeki çatlaklardan içeriye ay ışığı gibi dolarken, kalbim de beyaz çiçeklerle dolu bir ay bahçesine dönüşüyor.

Geriye bir tek bu bahçeye davet edebileceğim birini bulmak kalıyor. Sevebileceğim, benim diyebileceğim birini. Üstelik, onun kim olduğunu da biliyorum. Yani, işe kiminle başlamam gerektiğini…

Elimi kalbimin üzerine yerleştiriyorum, sıcaklığının gün ışığı gibi göğsüme ve oradan bütün vücuduma yayılmasına izin veriyorum. “Seni seviyorum” diye fısıldıyorum kendime, biraz utana sıkıla. Alışkın değilim bunu söylemeye ne de olsa. “Seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum.”

Ve bütün hücrelerimle, bunun doğru olduğunu, sözcüklerimin kalbime ulaşacağını umuyorum. Çünkü deri değiştirdikten sonra çırılçıplak kalan bu yılanı sevebilmeyi her şeyden çok istiyorum.

Zeynep Alpaslan: Zeynep Alpaslan 1983’te İstanbul’da doğdu. Hem çocuklar hem yetişkinler için öykü, roman, şiir ve karikatür alanında eserler verdi. Tokyo (2018) isimli ilk çocuk romanı KYÖV Çocuk Edebiyatı ödülünü kazandı. Plüton Sakinleri isimli müzik grubu için şarkı sözleri yazdı. Resimleriyle karma sergilere katıldı. Zeynep kedileri Pogo ve Yoko ile birlikte İstanbul’da yaşıyor, boş zamanlarında resim yapıyor ve kendi çizgi romanlarını yazıp çiziyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale