X

İyileşme öyküleri: Geçmişin hayaletleri

Çocukluğumu düşündüğümde, aklıma tek bir sahne geliyor öncelikle. Akşamüstleri, okuldan sonra, evin salonunda, kaloriferin yanındaki o kendime ait küçücük köşemde, güneş içeriye altın rengi bir nehir gibi dökülür ve babaannem yeşil kanepede şekerleme yaparken, kareli defterime kendi Casper maceralarımı yazıp resimlerken görüyorum kendimi.

Casper’ı seviyordum, çünkü o da yalnızdı benim gibi. Casper sevilmek isteyen küçük, sevimli, zararsız bir hayaletti ve ben ümitsizce arkadaş olmak istiyordum onunla. Buna karşılık yapabildiğim tek şey ise, defterimi onun için uydurduğum hikâyelerle doldurmaktı. Casper hikâyeleri yazıp çizmek yardımcı oluyordu yaralarımı sarmama.

Hayaletlere olan aşkım, yazar olduğumda da devam etti. Gotik öyküler, hayaletli çocuk romanları, hayalet karikatürleri, çizgi romanlar… Sanki ürettiğim, yazıp çizdiğim her şeyde hâlâ Casper vardı. Bilmiyorum, belki de doğrudur bütün yazarların aslında her kitapta aynı hikâyeyi anlattıkları.

Ama tıpkı dedikleri gibi, yaşamın kendisi de eninde sonunda sanatı taklit ediyor. Zamanın durmuş gibi göründüğü bu sessiz pazar akşamüstünde, bir zamanlar sevip de kaybettiğim herkesin hâlâ benimle olduğunu fark ediyorum mutlulukla ve üzüntüyle.

Evet, tıpkı çocukluğumun o altın rengi akşamüstlerine benziyor bu tuhaf, tatlı zaman dilimi. Zaman yok, hava yok, etrafımı saran hiçbir şey yok sanki. Kanepede oturmuş, sessizlik içinde çamaşırları katlıyorum. Derken hafif bir ürpertiyle birlikte, geçmişimin hayaletlerini yanı başımda hissediyorum.

İşte, bir kez daha yanımda oturuyorlar ve ilgiyle izliyorlar beni. Görünmez gözlerini üzerimde hissedebiliyorum. “Neden gitmemize izin vermiyorsun?”, diye soruyorlar bana. “Neden bize tutunmakta bu kadar ısrar ediyorsun? Senin için yapabileceğimiz hiçbir şey yok, bunu anlayamıyor musun?

Gözlerimden yaşlar akarken, kendi kendime gülümsüyorum. Kendimi aynı anda hem özgür hem de yapayalnız hissediyorum. Belki de özgürlük yanında daima bir parça yalnızlık getiriyor, bilmiyorum… Bildiğim tek şey, uzun zamandır hayaletlerle yaşadığım. Ve ev işleriyle geçirdiğim bu sıkıcı pazar gününde, artık onları göndermeye hazırım.

Pekâlâ!” diyorum sessizce, çamaşır sepetini bir kenara kaldırarak. “Gitmenize izin vereceğim. Ama hemen değil. Tek bir şey istiyorum sizden. Bu gece benimle kalmanızı… Bu kadarını yapabilirsiniz, öyle değil mi?”

Hayaletlerin sevinçten titrediğini hissedebiliyorum. Plaklarımı çıkarıp yere, kilimin üzerine koyuyorum. Bir zamanlar birlikte dinlediğimiz albümleri yeniden dinlemek istiyorum. Bir David Bowie plağı koyuyorum. Ve çok sevgili hayaletlerimle dans ederken, Bowie’nin de şimdi bir hayalet olup olmadığını merak ediyorum.

Arka arkaya plaklar çalıyoruz birlikte. Dans ediyoruz müziği sonunda kadar açıp. Bir zamanlar hayatımı güzelleştiren ve asla benden vazgeçmeyeceğini sandığım herkes şimdi evimin salonunda, benimle. Ve merak ediyorum; onları çok sevdiğim için mi, yoksa onlarsız yapamayacağıma inandığım için mi bunca zamandır onları tuttum yanımda? Yoksa… Yoksa yalnız kalmaktan mı korktum sadece?

Bowie dinliyoruz. Lou Reed, Leonard Cohen ve bütün diğer hayaletlerin müziğini çalıyoruz bütün gece. Gece yarısı olduğunda ise, ne yapmam gerektiğini anlıyorum birdenbire. Müziği kapatıyorum, gözlerimi kapatıyorum, mutlulukla gülümsüyorum ve “Her şey için size teşekkür ederim.”, diye fısıldıyorum. Ve gözlerimi açtığımda, gitmiş olduklarını fark ediyorum.

Az sonra, plakları yerine yerleştirirken, derin bir boşlukla sarılıyor etrafım. Ve ben, hayaletlerimden geriye kalan bu kocaman boşluğu doldurmak için kullanabileceğim onca harika şeyi düşünmeye başlıyorum.

Japonca öğrenebilirim.”, diyorum kendi kendime. “Bir seramik kursuna yazılabilirim. Seyahatlere çıkabilirim…” Sonra sevinçle kendime sarılıyorum: “Artık gittiklerine göre, kendimle daha çok zaman geçirebilirim.”

Tatlı bir yorgunluk çöküyor üzerime birden. Birilerinden vazgeçmek yorucu bir iş ne de olsa, bunlar hayalet olsa bile. Kanepeye uzanıyorum, katlanmamış çamaşırların arasına. Casper’ı düşünüyorum. “Yalnız değilsin…” diye fısıldıyorum ona. Sonra yeni yıkanmış çamaşır kokusunu içime çekerek, gözlerimi kapıyorum usulca.

İlginizi çekebilir: İyileşme öyküleri: Kitapları seven kız

Zeynep Alpaslan: Zeynep Alpaslan 1983’te İstanbul’da doğdu. Hem çocuklar hem yetişkinler için öykü, roman, şiir ve karikatür alanında eserler verdi. Tokyo (2018) isimli ilk çocuk romanı KYÖV Çocuk Edebiyatı ödülünü kazandı. Plüton Sakinleri isimli müzik grubu için şarkı sözleri yazdı. Resimleriyle karma sergilere katıldı. Zeynep kedileri Pogo ve Yoko ile birlikte İstanbul’da yaşıyor, boş zamanlarında resim yapıyor ve kendi çizgi romanlarını yazıp çiziyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale