X

İyi yaşam üzerine: İyi ve kötü dengesinin hayat döngüsündeki hükmü

Öncelikle iyi yaşamak için birey felsefesinin üzerine kurulması gereken önemli bir dengeye değinmek istiyorum: İyi ve kötü…

Bu iki kavramın hangi taraftan bakıldığına göre ne kadar kıvrak bir şekilde kılıf değiştirdiği beni her zaman çok düşündürmüştür. Bu kadar düşündürmesinin altında yatan sebep ise hayat döngüsünün doğru bir şekilde işlemesi üzerine bu dengenin nasıl bir hükmü olduğu gerçeği…

Tabi ki de benim için iyi olan bir şey bir başkası için iyi olmak durumunda değil, hatta onu geçtim kötü bile olabilir. Bu durumun tam tersi de geçerli tabi. Bu da iyi ya da kötünün gerçek bir tanımı olmayacağının en büyük ve basit ispatı; bunu kavramak için hiçbirimizin alim olmasına gerek yok.

Her zaman iyiliğin kazanması istenir… İşte bence en büyük çelişki bu cümlede zaten; şöyle ki iyiliğin kazanması demek ortada verilen bir mücadele, bir savaş olduğuna dalalet eder. Bu da demektir ki kazanmak için karşıt ideolojiyi zayıf düşürmek, o ideolojiye kan kaybettirmek elzemdir. Bunda ters bir durum yok, nihayetinde tüm savaşlarda bu genel kuraldır. Bu durumda iyilik kazanmış olsa da resmin geneline bakıldığında dökülmüş kanlar ya da kaybedilmiş değerler söz konusudur; şayet iyilik bu kadar isminin arkasında ise herhangi bir kayıp olmaksızın kendini yaymak durumunda olmalıdır. Edinilmesi için uğrunda kayıp verilen iyiliklerin ne derece samimi olduğundan şüphe duyarım.

Yukarıdaki paragraf biraz kafa karıştırıcı gelse de aslında toplumsal hayatta ne kadar içimize kapanıp bencilleştiğimizi, başkalarının düşüncelerini hiçe saydığımızı, empati yeteneğimizi genel olarak yitirdiğimizi anlatmaya çalışıyorum. İktidar ve güç diğerleri üzerinde hüküm kılma yetisi getirmiyor halbuki… Trafikte yeşil yanarken birini ezip canına kıymanın haklı bir durum olmadığı gibi.

Malesef bu hoşgörüyü edinmek sadece genetik olarak gelmiyor ve bir takım birikim ve eğitim gereksinimlerine de ihtiyaç duyuyor…Hepimiz stres altında kuyruğuna basılmış kedi olabiliyoruz ve resmin tamamına bakamıyoruz…Kolay bir şey de değil zaten…

Kendi iyi değerlerimiz için mücadele ederken karşımızdakinin değerlerinin bunun tersi olabileceğini düşünüp incecik bir empati çizgisi çizebilirsek, bireysellikten topluma uzanan genel bir huzur ve rahatlama ortaya çıkacağına adım gibi eminim… Acaba yapabilmek çok mu zordur?

Bu kadar felsefe yaptıktan sonra sağlıklı yaşam kurallarımızdan vazgeçmeyelim diye size bir kupon hediyem var: www.hecha.com.tr adresinden yapacağınız alışverişlerde uplifers kupon kodunu kullanarak %15 indirim+ ücretsiz kargo fırsatından yararlanabilirsiniz.

 %15 indirim, satın alacağınız indirimsiz ürünler üzerinden sepetinize uygulanacaktır.

Yağız İzgül: Onun ağzından kendisi tam bir ‘’Profesyonel Yemek Yiyici’’ ve ‘’Lezzet Düşkünü’’, ayrıca Şef, Yazar, Jüri Üyesi ve İş Adamı. İstanbul Teknik Üniversitesi Jeofizik Mühendisliğinden mezun olduktan sonra, yemek tutkusu ağır bastığı için kariyerini bu alanda şekillendirmeye karar verdi ve ilk restoranını Kanyon Avm’de açarak sektöre giriş yaptı. İlk girişimi ise ailesinin işi olan demir çelikle kendi işi yemek sektörünü birleştirerek yarattığı Hecha tava markası olmuştur. Türkiye’deki ilk döküm tava markası olan Hecha ile restoran lezzetleri evlere girmeye başladı ve marka 2 sene içinde 10 kat büyüdü. Yağız İzgül, Türkiye’nin en ünlü şefleriyle beraber Hecha ürünlerini kullanarak tarifler hazırladı, yemekler yaptı, ve Hecha’nın tüm mutfaklara girmesi için uğraştı. Bu çalışmalarıyla dikkat çekti ve Show Tv’de yayınlanan Şeflerin Düellosu programı için gelen teklifi kabul ederek yarışmada jüri üyesi oldu. Yemek konusunda bir kitap hazırlamak her zaman hayalimdi diyen Yağız İzgül, 2014 yılında ‘’Hikayesi Tadında Yemekler’’ kitabı ile bu hayalini gerçekleştirdi. Kitapta pratik bilgiler, püf noktaları ve gülümseten hikayeleri ile 50 enfes tarif yer alıyor. Şimdilerdeyse onu workshoplarda, Hecha ofisinde, televizyon programlarında ya da kendi restoranı olan Burger Project’in Ataşehir ya da Etiler şubesinde görmek mümkün.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale