X

‘İşte öyle bir şey’

Paylaşılan son yazımı okuyorum iki gündür, ne hayallerle, ne umutlarla başlamışım meğer bu yıla. Geçirdiğim o zor yılın ardından hayalini kurduğum ruh hali tam da oydu aslında ama olmadı ne yazık ki, yapamadım…

Şimdi iki Gizem var karşımda; biri umudunu kaybetmeyen ve mutluluğu arayan o neşeli kadın, diğeri ise son yazısını yazdıktan sonra bir türlü toparlanamayan, karamsarlık, umutsuzluk, yalnızlık üçlüsünün adeta kanını emdiği Gizem…

Peki ne oldu da birden bu hali aldı hayata sımsıkı sarılmış olan o kadın derseniz, yalanlar, ihanetler ve elbette insanlar. Tabii derinlere gizlenmiş duyguların ve acıların da rolü büyük diyebilirim bu değişimde.

Hem kimseyle paylaşamıyordum hem de herkesle  paylaşıyordum aslında. Çok garip değil mi? Ne demek ki o?

Paylaşıyordum da ne işe yarıyordu? Adeta uzatma der gibi “Geçecek, olabilir, senin kararın…” cümleleri eşliğinde geçti aylarımız. Her konuyu açtığımda, her kötü hissettiğimde kaçıyordu insanlar benden sanki, en azından bana hissettirilen ya da benim hissettiğim bu yöndeydi. Mantıksız bir ruh hali içerisinde, kendimi bir saplantının içinde yiyip bitirdiğim içindi elbette onların da bu tavırları. Benim gibi onca acı yaşamış biri için aşk acısı bir sitcomdan farksızdı oysa ki. Ben değil miydim insanlara yıllarca, aşk acısının saçmalığını, sana değer vermeyen, seni hayatında istemeyen insan için bir damla gözyaşının bile değmeyeceğini söyleyen?

Öyleydi de ne değişti ki bir anda?

Yalnızlık… Yalnızlık duygusu girdi yeniden hayatıma, kalbime, aklıma…

Şu hayatta ne şanslıyım ki gerek aile, gerek dostlar, gerekse yakın çevre açısından hep sarıp sarmalanmışımdır. Yıllar içerisinde biriktirdiğim dostlar, hayatımda belli bir dönem bana yoldaş olmuş insanlar, canım ailem ve sevdiğim birçok kişi bazen ışık, bazen umut oldular bana. Ama hep eksik bir şey vardı sanki hayatımda. Bu his, hayatımın ilk ve tek gerçek aşkı olan anneciğimi kaybettikten sonra ortaya çıkan bir şey de değildi ki, hep vardı bir yerlerde. Hayatımın en mutlu dönemlerinde bile hep eksiktim sanki, tıpkı şarkıda dediği gibi…

Ancak onu kaybettikten sonra, bitmeyen bir acı, her an artan özlem ve büyük bir yalnızlık kapladı içimi, işte o zaman anladım her şey tammış da, önceki hislerim sadece şımarıklıktanmış meğer. Ve o andan sonra eksildi hayatım… Bu satırları yazarken gözlerimin dolu dolu olduğunu da paylaşabilirim, madem tam anlamıyla içimi dökmeye, tüm duygularımı anlatmaya karar verdim…

Dediğim gibi anneciğim ile hayatımı büyük bir yalnızlık kapladı, çünkü artık gözüme bakınca ne hissettiğimi anlayacak, yalnızca sesim çatallı olduğunda değil de, gözlerimin içi gülerken dahi hüzünlüysem, moralim bozuksa anlayabilecek biri yoktu hayatımda. Ve yıllar bu şekilde akıp giderken hiç beklemediğim bir anda hayatıma girmişti o adam.

Önce çok yakın iki arkadaş olmuştuk, sonrası ise tam anlamıyla madly in love. Bu serüvende bizi bilenler de tanıklarımız oldu bu aşka. Herkesi çok şaşırtan bir ikiliydik ne de olsa, birlikte olma ihtimali sıfır olan bambaşka iki karakterdik, dedim ya madly in love adeta…

Son zamanlarda hayatımıza giren love bombing tam olarak yaşadığımızın özetiydi. Kimler Geldi Kimler Geçti dizisi ile daha da anılıyor olsa da, birkaç yıldır birçok ‘ilişkide’ uygulanan bir terim olduğunu düşünüyorum bunun.

Ama bizdeki bambaşkaydı sanki, hayatımda hiç hissetmediğim duyguları yaşarken buldum bir anda kendimi. Neredeyse her şeyiyle hayalimdeki erkek girmişti hayatıma, hem de ne giriş. Çok hızlı gelişmişti her şey. Bir akşam kolumdan tutup aşkını ilan ettiği gün adeta gözlerimden kalpler çıkmıştı… Ve o gün itibariyle başlamıştı ilişkimiz.

Annemden sonra ilk defa biri gözlerime bakıp gerçek hislerimi anlayabiliyordu. En büyük etken de buydu ona aşık olmamdaki. İyiyim sevgilim dediğimde bile can sıkıntımı kendi kalbinde hissedebiliyordu, görüyordum bunu gözlerinde. İşte böyle bir adamdı ve bunun yanında daha birçok güzellik katmıştı hayatıma birlikte olduğumuz yolculuk boyunca. Kimse bana öyle dokunmamıştı, kimse beni her firsat bulduğu an sol kaşımın üzerinden defalarca öpüp koklamamıştı, annem dışında kimse bana ‘her sabah’ kahvaltı hazırlamamıştı. Bunlar neydi ki, daha neler neler yapmıştı benim mutluluğum için, gözlerimi her fırsatta güldürebilmek için. Birçok söz, birçok bakış, birçok mesaj. Yıllarca hayalini kurduğum kişi girmişti en sonunda hayatıma. Elbette tartışmalarımız da oluyordu, ama her tartışmamız birbirimizle empati kurarak, birbirimize sarılarak son buluyordu. Hani derler ya eskiler, ne olursa olsun yatağa küs girmeyin diye, tam da öyleydi işte bizimkisi… Sarılmadan bir gece dahi uyuyamayan bir erkekten bahsediyorum size burada…

Uzatmanın alemi yok, her güzel şey gibi son buldu bu da. Nasıl ve neden olduğu değil de, asıl konu ne biliyor musunuz? Sanki hayatımdan çıkması ile birlikte büyük bir yalnızlık içerisinde buldum yeniden kendimi. Etrafımda güzel dostlarım vardı elbet ama sadece kalabalıktan ibaretmiş gibi gelmeye başlamıştı sanki her şey. Ben ise aralarında yalnızca bir siluetmişim gibi hissettim uzun süre kendimi. Yaşıyordum, ama öyle boştu sanki her şey. Geziyordum ama sanki bildiğim insanlar değildi yanımdakiler, beni photoshop ile oraya eklemişsiniz gibi, bir aitsizlik hissetmeye başlamıştım hayatıma karşı.

Bir girdabın içinden ne yaparsam yapayım çıkamıyordum… 2 gün iyiysem 5 gün ağlıyor kendime gelemiyordum asla ve asla. Tam iyiyim diyor hemen akabinde yeniden düşüyordum o boşluğa, umutsuzluğa, yalnızlığa. Çok dostumu kırdım bu süreçte, elbette hatam vardı ama gerçekten konuşmak istediğimde kötü olduğumu bile bile kaç kişi yanımdaydı ki. Onlar masal gibi başlayan ve sonrasında toksikleşen bir ilişkiden çıktığım için mutlulardı benim adıma, çok iyi biliyordum bunu. Ama anlam veremiyorlardı yaşadıklarıma. Aynen benim, zamanında başkalarının duygularına anlam veremediğim gibi…

Geçmiyordu, bitmiyordu, sanki kimse beni sevmiyordu. Yalnızlıktan ölecekmişim gibi hissediyordum çoğu zaman… Elbette öyle değildi ama en yakınlarım bile benden uzaklaşıyor gibi hissetmeye başlamıştım. Saçma bir haller, tavırlar içerisinde işe gidip geliyordum sadece. Ruhumun yorgunluğu bir kenara, işim de oldukça yoğundu. Sıkılmıştım, bunalmıştım, kaçıp gitsem dedim defalarca. Avrupa’da iş baktığım günler de oluyordu, hemen bilet kesip gideyim dediğim de…

Sonra diyordum kendi kendime, otur oturduğun yerde. Şu an kaçmak değil, senin tek ihtiyacın sevdiklerine sımsıkı sarılmak, budur sana iyi gelecek olan çünkü. Onların yanında bile kendini bu kadar yalnız hissediyorsan, bilmediğin bir şehirde kim bilir neler hissedersin bir düşünsene…

Yalnız kalmayı ne kadar sevdiğimi beni tanıyanlar çok iyi bilir. Ama yalnız kalmayı tercih etmiş gibi değil de, yalnız bırakılmış gibi hissetmeye başlamıştım… Bir sinemaya, bir konsere, bir bara yalnız gitmeyi seviyor olsam da, bunları kimseyi bulamıyor olduğumdan dolayı yalnız yapıyor olmak, işte buydu benim canımı yakan, bana kimsesiz hissettiren…

Çok normaldi bu durum, herkesin bir hayatı vardı ve elbette hayatlarında öncelikleri olacaktı. Kimse aradığım her an bana vakit ayıramazdı elbette. Ama belki de bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar gerçekleşmiş olan bu durum bana yüzlerce kez gerçekleşmiş gibi geliyordu o dönemde. Dostlarımın her an yanımda olduklarını bilsem de, olmuyordu, içimdeki o tarifsiz duyguya söz geçiremiyordum. Her neyse yaşadığım, beni kemirip bitirme noktasına getirmişti artık…

Çok kalp kırdım son zamanlarda, çok da kalbim kırıldı ya neyse. Ama beni gerçekten hayatında tutmak isteyenler her şeye, her kaprisime, her kızgınlığıma rağmen oradaydılar bu süreçte. Diğerleri ise ya uzaktan el salladı ya da arada bir bakıp çıkacaktık demekle yetinip yoluna, hayatına devam etti, ne yaşadığımı bilmeden ya da bilmemezlikten gelerek…

Yanımda olanlara elbette hem özür hem de teşekkür borçluyum, çok iyi biliyorum…

İşte bu şekilde geçen beş buçuk ay kaldı geride… Ve yalnızca 2 hafta kaldı yılın ortasına varmamıza…

Birbirinden tamamen farklı iki Gizem var şu an karşımda. Biri 2024 Ocak ayında o yazıyı yazan gözlerinin içi parlayan, diğeri ise son dört buçuk aydır peşimi bırakmayan o cadı. Şu an ruhum hangisinin bedeninde olmayı seçiyor dersiniz? Peki siz hangisini seçerdiniz?

İlginizi çekebilir: ‘Bu yıl kendimi seçiyorum’: Hayal varsa, umut vardır

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale