X

İşin uzmanlarından girişimcilerin hayatını kolaylaştıracak tavsiyeler

Hızla gelişmekte olan startup dünyası, her geçen gün yeni girişimcilerle daha da büyüyor. Yaratıcı ve dinamik fikirler ve girişimler, iş dünyasının alışık olmadığı yaratıcı oluşumlar ve iş becerilerine tutkularını katan genç girişimciler, girdikleri yolda daha emin adımlarla yürümek istiyor. Fikirlerini ve oluşumlarını özgürce ve başarıyla hayata geçirmek için yeni yollar arıyor.

Yeni nesil yaratıcı ortak çalışma alanı Kolektif House, iş hayatına kattığı yeni yorumla ve bünyesinde barındırdığı başarılı girişimcilerle ve şirketlerle, genç girişimciler için başlı başına bir ilham kaynağı.

Biz de Uplifers olarak, genç girişimcilerin yolunu aydınlatacak ve onlara ilham verecek tavsiyelerini öğrenmek ve oluşacak gelişimlere katkıda bulunmak için, işlerinde uzman 3 kişiye sorular sorduk.

Kolektif House Workup mentorları Ata Uzunhasan, Kaan Akın ve Serkan Ünsal, tecrübelerini, başarılarını ve motivasyonlarını sizlerle paylaştı.

Serkan Ünsal – startups.watch Kurucusu
Serkan Ünsal

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Merhaba, ismim Serkan Ünsal. startups.watch’un kurucu ortağıyım. Yatırımcılar ve kurumlar için analizler sağlayan bir platformumuz var. Daha öncesinde ise dakick.com adlı bir etkinlik öneri girişimimiz vardı. 2013 yılında sattık. ODTÜ mezunuyum. 2 yıl Ericsson, 8 yıl Turkcell’de çalıştım. 2010 yılından beri ise girişim ekosisteminin bir oyuncusuyum. Girişimcilik ve ürün yönetimi ile ilgili dört kitabım yayınlandı. Hepsi ücretsiz ve ekosistemin gelişmesi için yazdığım kitaplar. Bir ara üniversitelerde girişimcilik ile ilgili ders verdim fakat öğrenciler biraz yordu beni, tembel öğrenciye katlanamadığım için şimdi ders vermiyorum, sadece girişimimle ilgileniyorum. 

Nasıl bir çalışma temponuz var? Ne kadar uyuyor, bedeninize nasıl bakıyorsunuz?

Evlenmeden önce haftada 65 saat çalışma kuralım vardı, şu anda 50 saat civarında. Yapmamam gerekiyor ama gece gündüz iş düşünüyorum. Uyku düzenim 00:00 – 08:00 şeklinde. 2008-2010 yılları arasında lisanslı yüzücüydüm ama yüzmemek bu aralar bedenimi iyice yıprattı diyebilirim.

İyi hissetmek için özel bir formülünüz var mı?

Pozitif insanlarla vakit geçirmek iyi hissettiriyor. Yüzmek de iyi hissettiriyordu fakat son 2-3 yıldır fazla işe kaptırdım kendimi. Zorla birinin beni yakamdan tutup yüzmeye götürmesi lazım.

Gelelim kısa sorulara;

Sizce çok çalışmak mı, akıllı çalışmak mı: Akıllı çalışmak (ya da verimli çalışmak)

Mükemmel fikrin 3 kelimelik tanımı: Mutlu, ücretli, rakipsiz

Fikir aşamasındaki bir girişimin atması gereken ilk adım: Müşteriyi keşfetmek için onunla konuşmak

Fikrinizi hayata geçirirken yanınıza önce kimi almalı: Müşteriyi

Verimli çalışmanın formülü: Çok iyi organize olmak

İş takibi yapmak için kullandığınız uygulama ve araçlar: Apple Reminders, Notes

Gerçekçi olmak mı, hayal kurmak mı: Gerçekçi olmak

Genç girişimciler için tek cümlelik motivasyon: Her şey mümkün.

Kolektif House’ta çalışıyor olmanın iş temponuz üzerinde nasıl bir etkisi var? Girişimciler için paylaşımlı ofislerin avantajları sizce neler?

Öncelikle konumu süper, özellikle Kanyon civarına gelen tüm müşterilerimi ofise davet edebilmek, oldukça iyi ilişkiler kurmak için önemli. İçerideki firmalarla aynı binada olmak, birkaç adım yakınlarında olmak da işlerimizi ve ilişkilerimizi artıyor. O nedenle Kolektif House’u en değerli kılan aynı sektörden insanlar için bir buluşma merkezi olması. 

Ata Uzunhasan – Galata Business Angels Yönetici Direktörü
Ata Uzunhasan

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

İtalyan Lisesi’nden sonra Koç Üniversitesi İşletme ve Ekonomi bölümlerinden mezun oldum. Özellikle üniversitede çok ders çalıştım. Bunun meyvesini özel derslerden kazandığım paralarla aldım. Mezun olduğumda karşımda üç yol vardı; akademisyen olmak, sadece özel derslerle para kazanmaya devam etmek ve profesyonel iş hayatına hızlı bir başlangıç yapmak. Sonuç olarak, üçüncüsü daha vizyoner ve heyecan verici geldi. Önce denetim ve ardından danışmanlık olmak üzere 5 yılımı pwc’de geçirdim. 2010 yılında, Türkiye’nin en önemli banka birleşmelerinden biri olan TEB-Fortis birleşmesini yönetecek ekibe danışman olarak katıldım ve bankayı dönüştüren bir çok projede yer aldıktan sonra, girişimcilerle banka müşterileri bir araya getiren çalışmalar yaptım. Bu çok heyecan verici alana gönlümü kaptırdıktan sonra da 2016 yılbaşıyla beraber Galata Business Angels’taki görevime başladım. Bütün bu dönem boyunca istikrarlı olarak yaptığım şey, her organizasyonun içerisinde bir müzik grubu kurmak veya parçası olmak oldu. 4 ayrı müzik grubunda gitar çalıp solistlik yaptım ama sanırım en parlağı, kendi “Sistin Şapelim” (Cappela di Sistina) dediğim TEB Band oldu. 

Nasıl bir çalışma temponuz var? Ne kadar uyuyor, bedeninize nasıl bakıyorsunuz?

Galata Business Angels, idari olarak küçük bir organizasyon ve bir startup gibi hareket eden, Minimum Viable Product (MVP) oluşturup deneyen bazen beceren bazen beceremeyip tekrar deneyen bir yapımız var. Ofisten içeri bakarsanız, beni, kimi zaman milyon dolarlık bir yatırım hakkında konuşurken, kimi zaman makbuz keserken, kimi zaman da klasör düzenlerken görebilirsiniz. Özetle, her girişimde olduğu gibi “ne iş olsa yaparım” mantığıyla çalışıyorum… ve evet bu yoğun olmak demek. Zamanımın önemli vaktini girişimlerle görüşmeler alıyor. Girişimcilerin heyecanlarına şahit olmak, onları anlamaya çalışmak ve sonunda bir yatırımı tamamlamak bana zevk veriyor ve bunun sayesinde enerjik olabiliryorum.

Günde 7 saat uyumaya çalışıyorum ancak küçük kızımız Melisa gecede iki veya üç defa beni özlediğini ağlayarak dile getirince genelde uykusuz kalıyorum. Az uyumakla kesilen uyku arasında ciddi bir fark var. İnanın ikincisi çok daha kötü ve verimsiz. Bazen uykum kesilmesin diye 1 buçuğa kadar çalışıp Melisa’nın ilk uyanmasından sonra uykuya dalıyorum. İyi ki Kolektif House’un kahveleri var.

Bedene bakma konusunda çok özel bir şey yapamıyorum. Vakit yaratsam bile her konuda olduğum gibi sporda da kendime çok yüklenip kısa sürede sakatlanıyorum. Bu yüzden yapabileceğim en kolay yöntemle “iyiyim, iyi görünüyorum, kendimi iyi hissediyorum” diyerek formda kalmaya çalışıyorum.   

İyi hissetmek için özel bir formülünüz var mı?

Kesinlikle aile ile zaman geçirmek. Bunun haricinde sosyalleşmek, uzun zamandır dinlemediğim bir şarkıyı dinlemek ve kendimi küçük hediyelerle şımartmak.

Gelelim kısa sorulara;

Sizce çok çalışmak mı, akıllı çalışmak mı: Bence akıllı şekilde çok çalışmak

Mükemmel fikrin 3 kelimelik tanımı: Etkisi büyük, uygulanabilir, anlaşılabilir

Fikir aşamasındaki bir girişimin atması gereken ilk adım: Sorulması gereken bazı sorular var: Neyi çözüyorum? Başkası yapmış mı? Fikrimi nasıl hayata geçiririm? (ipucu vereyim: sorunun cevabı para değil). Sonrasında da ilk yapılacak şey harekete geçmek.   

Fikrinizi hayata geçirirken yanınıza önce kimi almalı: Aileniz ve arkadaşlarınızı. Onların maddi manevi desteği girişimciyi ayakta tutacaktır. İnanın bana karşınıza almaktan çok daha iyidir. Diğer taraftan girişimcilik demek ekip kurmak demek. Bu yüzden ilk aylarda varsa yoksa ekip kurmak için çalışın.

Verimli çalışmanın formülü: Sonuç odaklılık. Arada bir durun ve “ben ne yapıyorum” diye sorun. Yaptığınız anlamsız geliyorsa yeni hedef belirleyin.

İş takibi yapmak için kullandığınız uygulama ve araçlar: To do list, To do list matrix (Eisenhower’s Principle), Trello, belki de yaşlandığımı gösterecek ama post-it

Gerçekçi olmak mı, hayal kurmak mı: Gerçek nedir ki gerçekçi olalım? Her an değişecek ve doğrusu bile geçici olan bir yaklaşımı benimsemek bana çok akıllıca gelmiyor.  Hayal kurmaya devam… ama harekete geçmek şartıyla.

Genç girişimciler için tek cümlelik motivasyon: Tek cümle yazamayacağım. Herkes zaman olarak aynı 24 saati, haftayı, ayı, yılı yaşıyor… Atatürk gibi 57 yılına bir ülkenin geleceğini, Steve Jobs gibi 56 yılına dünyayı değiştirebilmeyi, Mozart gibi 35 yılına sonsuza kadar var olmayı sığdırabilirsin. Ya da sadece 80 bilemedin 90 yıl yaşarsın. Zamanını iyi kulan! Harekete geç.

Kolektif House’ta çalışıyor olmanın iş temponuz üzerinde nasıl bir etkisi var? Girişimciler için paylaşımlı ofislerin avantajları sizce neler?

Kolektif House ile kendimi Türk girişimcilik ekosisteminin kalbinde hissediyorum. Herkes iki adım mesafede ve ekosistem kapımın önünden geçiyor (burada erken ve akıllı davranıp mevcut odayı almamın büyük payı var). Verimli olmanın benim için olmazsa olmazı Kolektif House’da çalışmak.

Girişimcilik dalgalı bir deniz.  Bir gün iyi bir gün çok kötü hissedebiliyorsunuz.  Ayrıca güncel kalabilmek; kim ne kadar yatırım almış, nasıl almış haberlerini birinci elden yaşayabilmek çok önemli. Bu sebeple girişimcilerin kabuklarına çekilmeleri yerine, dayanışması, sorunlarına ortak çözümler bulması ve birbirlerini çok iyi tanımaları bir girişimin devamlılığı arttıran konular. Paylaşımlı ofis de bunu en kolay sağlayacak model.

Kaan Akın – Hackquarters Kurucusu 
Kaan Akın

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Kurumsal hayatta ve startuplarda çalışmış bir melek yatırımcı ve mühendisim. 2015 yılında Hackquarters isimli girişim hızlandırma şirketini kurarak tam anlamıyla bir girişimci oldum. Hackquarters bünyesinde 10 girişim ve Workup, Yıldız Teknik Üniversitesi gibi partnerlerimizin girişim programlarında da 100’ü aşan girişimlerle birebir çalışan bir ekip hale geldik. Bunun yanında da Türkiye ve dünyanın büyük şirketlerinin dijital transformasyona ayak uydurması ve inovasyon kaslarının gelişmesi için programlar, eğitimler ve etkinlikler yapıyoruz.

Nasıl bir çalışma temponuz var? Ne kadar uyuyor, bedeninize nasıl bakıyorsunuz?

Kendimi bir işkolik olarak tanımlasam bile, bu sene benim için dahi biraz fazla yoğun geçti. Genelde hafta içi tüm güne yakın çalışıp, hafta sonları da etkinlikler yaptığımız için 7×24 işle geçiyor. Bunun sağlıksız olduğunu bilsem dahi, yaptığım işi çok sevdiğimden hala şikayet etmesem de, bu sene kendime ve bedenime kötü baktığımın çok farkındayım. Yaklaşık 4 aydır spor salonuna uğrayamadım, ama uyku konusunda kendime kötü davranmamak için daha erken uyumaya başladım. Ortalama 7 saat uyuyorum diyebilirim

İyi hissetmek için özel bir formülünüz var mı?

Ağırlıklı olarak birlikte çalıştığımız girişimlerin başarıları beni mutlu ediyor. Çalışma tempomu şu an için azaltamasam bile, en azından sevdiğim yerlerde çalışarak kendimi daha iyi hissediyorum. Mesela bu cevapları da yine çok sevdiğim bir yerden çalışırken veriyorum. 

Gelelim kısa sorulara;

Sizce çok çalışmak mı, akıllı çalışmak mı: Çok çalışmak bir mecburiyet, ama doğrusu akıllı çalışabilecek yolları bulabilmekten geçiyor. Bazen akıllı çalışsanız dahi çok çalışmanız gerekebiliyor. 

Mükemmel fikrin 3 kelimelik tanımı: Problemi gördüm, deneyimlerle doğruladım, şimdi çözümü yapıyorum. 

Fikir aşamasındaki bir girişimin atması gereken ilk adım: Problemin doğrulanması. Ne yazık ki girişimcilerin %50’si olmayan bir problemi çözüyor. Eğer bir problem çözmüyorsanız, insanlara sunduğunuz şey bir çözüm değildir. O yüzden bir fikriniz varsa, gidin insanlarla konuşun; fikrinizi anlatmanız gerekmez, en azından problemin gerçek olduğunu ve aktif olarak insanların bunu çözmek için çalıştığını öğrenmelisiniz. 

Fikrinizi hayata geçirirken yanınıza önce kimi almalı: Mümkünse sizinle aynı vizyona inanan bir ekip, sonra kötü geçecek günler için (ki girişimciyseniz çok fazla kötü gününüz olacak) sizin yanınızda olacak dostlarınız, aileniz, sevgiliniz. Eğer iş ile ilgili daha büyük problemleriniz olacaksa Hackquarters :). Bir mentor, bir yatırımcı bulmak için acele etmenize gerek yok. Özellikle mentorlük konusu oldukca karışık. Birçok insan kendisine mentor diyor, fakat değil. Birçok insan mentor ne demek bilmiyor ama mentor. 

Verimli çalışmanın formülü: Girişimcilikte en önemli şey odaklanmak. Bir fırsatı keşfedince insan gerçekten çok mutlu oluyor. Doğal olarak da daha fazla fırsat görmeye ve bunlar için heyecanlanmaya başlıyor. Ama eğer odaklanmazsanız, kesinlikle verimli olamazsınız. Bu odağınızı seçtikten sonra, yapmanız gerekenlere bakın, %80’ını yapmayacak olmasanız, hangilerini yapmayacağınızı seçin ve diğerlerinden başlayın. 80’e 20 kuralını mutlaka okuyun.

İş takibi yapmak için kullandığınız uygulama ve araçlar: Farklı projelerde farklı ürünler kullanıyoruz, bugüne kadar Trello, Wunderlist, Asana, Google Docs, Not defteri ve daha nicelerini kullandık. Benim en zorlandığım konu bu tarz programlara bağlı kalabilmek. Bu kadar çok ürün çıkmasından global olarak da bu problemin çözülmediğini anlayabilirsiniz. Güzel bir girişim olan Atina.io’yu da göz atabilirsiniz 🙂

Gerçekçi olmak mı, hayal kurmak mı: Gerçekçi olan bir girişimci tanıdığımı düşünmüyorum. Eğer bir girişim yapacaksanız birçok insanın göremediği bir dünyayı hayal etmeniz gerekir, AMA (bu amayı özellikle büyük yazdım) bu hayaller de birileri tarafından gerçekleştirilmeli. O yüzden gün içerisinde hayalperest ve gerçekçi olarak gidip gelmek en güzeli.

Genç girişimciler için tek cümlelik motivasyon: Başarırsanız harika şeyler olacak, başaramazsanız harika bir eğitim almış olacaksınız; girişimcilikte kaybetmek yok.

Kolektif House’ta çalışıyor olmanın iş temponuz üzerinde nasıl bir etkisi var? Girişimciler için paylaşımlı ofislerin avantajları sizce neler?

İlham aradığınızda size ilham verecek çok fazla insana rast gelebiliyorsunuz, fakında olsanız da farkında olmasanız da. Benim durumum özellikle biraz farklı, her gün bir sürü toplantı ve girişimcilerin isteklerinden kaçabilecek bir alanım olmuyor. Bazen saklanıp çalışacak yerlere ihtiyacım var.

 

Kolektif House, işi tutkusu olan, hayallerinin peşinden koşmak isteyen, yaratıcı fikirlerini ve oluşumlarını hayata geçirmek isteyen herkese kapısını açıyor. Eğer siz de bu keyifli çalışma alanından faydalanmak ve girişimlerinizi sosyal yaşamınızla yoğurarak geliştirmek istiyorsanız web sitelerini ziyaret edebilir, Instagram adreslerini takip edebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Hayallerine Koşan Kadınlar: Başarılı Kolektifli kadınların iş-yaşam dengesi ve sosyal hayatlarına dair

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale