X

İnsan doğasına aykırı yerler ve zamanın şizofrenikleştirilmesi

Hızlı gelişen postmodern mimari ile birlikte insanlarda zaman ve uzam kavramı farklılaştı. Artık her işimizi hallettiğimiz alışveriş merkezleri bunun en çarpıcı örneği. Temel ihtiyacımız olarak yemeğimizi yediğimiz, suyumuzu içtiğimiz, sosyalleşmek için arkadaşlarımızla kafelerinde buluştuğumuz,  hatta eksik olmaması adına sinemaya giderek kültürel aktivitemizi dahi tamamladığımız sentetik bir yaşam alanından söz ediyoruz.  Doğa içindeki her şeyin sınırlandırılarak, başkalaştırılarak önümüze sunulmasından; başka bir deyişle zamanın şizofrenikleştirilmesinden bahsediyorum aslında.  Alışveriş merkezlerindeki bu süreç, tıpkı Fransız Psikanalist Jacques Lacan’ın zamanın şizofrenikleştirilmesi kavramında anlatıldığı gibidir. Devam etmekte olan şimdi ile geçmiş ve gelecek arasındaki ilişki kırılır. “Şimdi” içinde kayboluruz.

“Şimdi ve burada” olmanın önemini her zaman vurgulayan ben, bu sefer “şimdi” içinde kaybolmayın diyorum. Çünkü bu sefer aksi söz konusu. Yapay hava, yapay ışık, yapay zemin ve yapay görüntüler eşliğinde “şimdi” içinde kaybolmamak imkansız. Bu tür yerler, bir süre sonra baş ağrısı, halsizlik, aşırı yorgunluk gibi bedensel işaretlerle de doğamıza aykırı olduğunu gösterir.

Son zamanlarda görüşmelerimde, ebeveynlere, çocukları ile nasıl vakit geçirdiklerini sorduğumda; sıklıkla alışveriş merkezlerinde geçirdikleri zamanı söylüyorlar. Bu gibi yerlerin sadece yetişkinler veya çocuklar için değil, genel anlamıyla insanların doğası gereği, birbirimize verimli zaman ayırmak adına uygun bir koşul yaratmadığını söyleyebilirim. Üstelik dikkat ve iletişim becerileri gelişimi devam eden çocuklar için daha da verimsiz bir ortamdır.

Dolaylı olarak etkisini hissediyoruz aslında…

Son yıllarda sahil kasabasına taşınacağını söyleyen çok insan var etrafımızda.  Bunun nedeni oralarda daha güzel yemekler veya daha eğlenceli yerlerin olması değil yaşadığımız yerlerin git gide daha çok insan doğasına aykırı olmasıdır aslında.

Bu bana 17. yüzyılda, İngiltere’de ortaya çıkan Diggers topluluğunu düşündürüyor. Diggers topluluğu, mülkiyetçiliğe karşı doğan ve sonrasında ormanda kazı yaparak, tarım ile ilgilenip çiftlik kurarak yaşamını sürdürmüş olan bir topluluktur. Öncüleri Gerrad Winstanley’e göre insanoğlunun toprakla ve doğayla özgür ilişkisi sayesinde gelişmesi ve hayatta kalması mümkündür. Her ne kadar ilerleyen zamanlarda destekleyenleri ve katılımcıları arttıktan sonra saray için bir tehdit unsuru oluşturup yok edilseler de, bu konuda örnek niteliğinde bir topluluktur.

Toplumları, Türkiye’yi, etrafınızdakileri düşününce doğayla iç içe olma isteğinin farklı dönemlerde farklı şekillerde ortaya çıktığını görüyoruz. Bu anlamda Lacan’ın deyişiyle zamanınızın şizofrenikleşmesini istemiyorsanız, hayatın içinde özünüze uygun, doğanıza yatkın zaman dilimleri için doğaya vakit ayırmanızı tavsiye ederim. Psikoloji; duygu, beden ve düşünce bütünlüğü olduğu için, hayata mola vermek istediğinizde neden doğanın daha iyi bir tercih olduğunu artık biliyoruz. Özellikle plazada çalışan ve spor merkezlerine giden kişilere, soğuk kış günlerinde doğa olmasa da doğal olan yerleri tercih etmelerini bahsettiğim bütünlüğün bedensel boyutu için özellikle tavsiye edebilirim.

Uzm. Klinik Psikolog Berfin Bozkurt: Berfin Bozkurt, Fransa Strasbourg Üniversitesi’nde Psikoloji eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye’de Klinik Psikoloji dalında yüksek lisans derecesi almıştır. Fide Danışmanlık Merkezi’nde çocuk, genç ve yetişkinlerle psikoterapi yapmaktadır. Fransa’da travma konusu üzerine yaptığı doktora eğitimini İstanbul’dan yürüterek devam etmektedir. Ayrıca okullara danışmanlık kapsamında eğitim ve seminerler vermektedir. Terapi çalışmalarında bilişsel davranışçı terapi, EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme), oyun terapisi kullanmaktadır. berfinbozkurt@gmail.com

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale