X

İlişki doktoru 6: Öfkenizin kaynağı başkaları değil, sizsiniz

Öyle bir nokta gelir ki, çok sevdiğimiz bir insana karşı haykırmak isteriz: Neden beni anlamıyorsun? Neden istediklerimi yapmıyorsun? Neden ben hep üzülüyorum? Neden sözümü dinlemiyorsun? Neden beni ciddiye almıyorsun? Neden benimle daha fazla vakit geçirmiyorsun? Neden benim kıymetmi bu kadar değersizleştiriyorsun? Neden ilişkimize yeterince özen göstermiyorsun?

Evet, işte bu soruların hepsinde bulunan ortak noktaya değineceğiz bugün. Sinir, evet hem de en sevdiğimize; erkek arkadaşımız veya kız arkadaşımız, sevgilimiz, eşimiz… Canımız dediklerimize karşı sinirli olduğumuz zamanları inceleyeceğiz. Biliyorum çok kolay olmayacak çünkü birçok şeyi kendimize sormamız gerekecek!

Öncelikle sinirli olma halimizden başlayalım istiyorum. Bizler neden sinirlenmekteyiz? Yani ne olduğunda o dikenlerimizi çıkartıveriyoruz? Ne olduğunda cinlerimiz tepemize çıkıveriyor? Ne olduğunda o diğer kişiye yönelttiğimiz bu duygularımıza daha yakından bakmamız gerekiyor? Evet, bir hatırlayalım “keskin sirke küpüne zarar” demiş atalarımız, içimizde yaşadığımız, barındırdığımız, olduğumuz “sinir hali” de işte ancak ve ancak bizlere zarardır…

Bunu daha iyi anlayabilmek için yine çuvaldızı kendimize batıralım istiyorum sizlerle… Neden bir başkasına kızmakta, bir başkasını kontrol etmeye çalışmakta, bir başkasının hayatına karışmakta, bir başkasının tercihlerine müdahale etmekteyiz? Aynısı bize yapıldığında ve sırf bir başkası öyle istiyor diye hayatımızı değiştirmemiz gerektiğinde nasıl hissederdik? Bu sinir halini (hatta sinir harbini!) gerçekten anlayabilir miydik? Bu sinirlilik hali gerçekten bizi yansıtan bir durum olur muydu? Sırf yaşadığımız için nefes aldığımız için bile bize “kızmak” “sinirlenmek” “rahatsız olmak” potansiyeli olan bir kadın veya adam ile yaşamaya devam etmeyi ister miydik?

Şimdi gelin konuyu biraz daha yakından inceleyelim; karşımızdakine sinirli olduğumuz bir durum yoktur… Kızdığımız, yanıldığımız, memnun olmadığımız her şey “kendimizdedir”… Bu yüzden her ne olursa olsun, sinirlendiğimiz anlarda öncelikle kendimize bakmamız gerekiyor.

Örneğin, salonda dağınıklık istemiyoruz fakat etrafı dağıtan bir eşimiz var; “değişiklik” isteyebiliriz. Değişiklik olmadığında, uyarabiliriz, bunun bizim için anlamını anlatabiliriz. Peki yine değişiklik olmadığında “bir başkası ile paylaştığımız bu ortak alanda” sadece bizim istediklerimiz uygulanmadığında sinir olmak yerine ne yapabiliriz?

Örneğin, birlikte dağıtıp birlikte toplamayı bir aktivite haline getirebiliriz, örneğin bir yardımcı alarak bu dağınıklığı iki kişi dışında bir kişinin toplaması yöntemine gidebiliriz. Örneğin, normal koşullarda kabul edemeyeceğimiz bu durum hakkında kendimize gelişim alanı belirleyerek daha anlayışlı, bu konuda daha az takıntılı olmayı seçebiliriz. Örneğin sinirlenmek yerine, hayatımızda dağınıklığını toplamayı bile sevebildiğimiz bir adam veya kadın olduğu için şükretmeye odaklanabiliriz.

İşte aslında ilişkilerimizde “sinir” olduğumuz her an dönüp kendimize bakmamız gerekir. Bir başkasını sadece kendisi olduğu için suçlamaktayızdır ne yazık ki… Bir şeyden memnun değilsek bunun sorumlusu bir diğer kişi değildir, sinirimizin sebebi o diğer kişi olamaz. Seçeneklerimiz yine bize aittir; yapamıyorsak ayrılırız, devam edebileceksek kendimizi değiştiririz, yapabileceksek ortak bir yol bulmaya çalışırız. İşte bu yüzden sinir olduğumuz her an aslında, kendimizle olan bir “aksiyona” ihtiyacımız vardır; kendimize şunu soralım bugün: Bu sinirli durumu benim içimde, kendimde, bende hangi soru, sorun veya memnuniyetsizlik oluşturuyor?

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, ilişkilerinize daha yakından bakmanızı diliyorum; nedir sizi delirme noktasına getiren? Sinirlendikleriniz, hani “Dayanamıyorum” dedikleriniz… Bir de daha yakından bakalım: Nedir değiştirebilecekleriniz, iyileştirebilecekleriniz veya iyileşmesine izin verebilecekleriniz?
Sinirlenmek kadar sinirlenmemek de bizim elimizde!

İlginizi çekebilir: İlişki doktoru 5: Bu ilişkide suçlu kim?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale