X

İdeal benlik: Olmanız gereken değil, olmak istediğiniz kişi kim?

Doğduğunuz aile, bulunduğunuz coğrafya, yaşadığınız koşullar, eğitim aldığınız okullar, çalıştığınız kurum gibi faktörler mevcut kişiliğinizin şekillenmesine ya da dönüşümüne büyük katkı sağlar. Kimi zaman benliğiniz bu dış faktörler nedeniyle siz farkına varmadan tercih etmediğiniz bir yöne doğru da evrilebilir. Bazı insanlar kendini dış dünyaya kapatarak durumu yönetirken, bazıları ona karşı savaşır, bazıları ise uyumlu olmayı seçer. Bu tercihlerin altında, özerkliği koruma, aidiyet eksikliği, onay arayışı, kabul görme isteği, koşullu sevgi gibi birçok sebep olabilir. Hangi yolu seçerseniz seçin, bir süre sonra içinde bulunduğunuz koşullara uyum sağlamış bir ben ile baş başa kalabilirsiniz.

Çevrenizdeki olumsuz olayların artışı ya da konfor alanının rahatlığı da memnun olmadığınız bu durumu görmenizi engelleyebilir. Kendinizden uzaklaştıkça, yaratıcılıktan ve içtenlikten uzaklaşırsınız. Hatta zamanla bu tutarsızlık nedeniyle suçluluk ve ikiyüzlülük hissine kapılıp kısır bir döngüye girebilirsiniz.

Örneğin kendinizi tanımlarken sorumluluk sahibi, çalışkan, başarılı gibi sıfatları kullanıyorsanız ama işinizde bir sebeple (kötü yönetici, yetersiz maaş vb.) bunları gösteremediğiniz bir ortamdaysanız, git gide kendinizi tembel ve başarısız hisseder, bir süre sonra da buna dönüşebilirsiniz. İdeal kimliğinizle tekrar buluşabilmek için bu durumu fark etmeniz ve gerçek duygularınızı anlamanız önemlidir. Örneğin öfkenin altında yatan çaresizlik ya da yetersizlik duygusunu göremedikçe iç dünyanızda neler yaşandığını ya da öz benliğinizi neyin rahatsız ettiğini anlamayabilirsiniz.

İdeal benlik, öz benliğiniz, gelecekte arzu ettiğiniz yaşamınız ve umudun ahenkli bir karışımıdır. Mevcut iç dünyanıza ve özünüze ulaşmanın yanında “Gerçekten nasıl bir insan olmak istiyorum?“, “Hayatımda neyi yapmak istiyorum?” gibi sorulara sınır koymadan verdiğiniz cevaplarla ideal benliğinizin temel yapı taşlarını keşfedebilirsiniz. İdeal benliğiniz, olmanız gereken değil, dış faktörlerden bağımsız olarak gerçekten olmak istediğiniz kişidir.

Nasıl biri olmak isterdin?” sorusunu danışanlarıma sorduğumda genelde mevcut sınırları içerisinde ya da öğrenilmiş korkular ya da kaygılar çerçevesinde cevaplarını şekillendiriyorlar. Hâlbuki ideal benliği tanımlarken “olmam gereken ben” tuzağına düşmemek çok önemlidir. Sorulara verdiğiniz “-meli, -malı” ekli eylemleri ya da “lazım, gerekli” ile biten cümleleri fark edip “Bunlara rağmen ya da bunlar olmasaydı nasıl biri olmak isterdin?” sorusunu irdelemek doğru cevaba ulaşmanıza yardımcı olacaktır. Gereklilik eklerini kullandığınız cümlelere kök neden analizi yaparak, altında yatan kalıplaşmış duygu ve düşüncelerinizi irdeleyebilirsiniz.

Kök neden analizi için gereklilik içeren bu cümleleri bir deftere yazın ve “Neden?” ya da “Yapmazsam ne olur?” diye sorun, cevabı not alın. Bulduğunuz cevaba tekrar aynı soruları sorun ve not alın. Artık cevabınız bu soruların sorulamayacağı noktaya geldiğinde, gereklilik hissinizin altında yatan kök nedeni ve aslında neyi yöneteceğinizi görebilirsiniz. Burada bir noktaya dikkat çekmekte fayda var. İçinde bulunduğunuz koşullar sizi daha fazlasını yapamayacağınıza şartlandırmış olabilir, bu nedenle bu sorgulamayı tek başınıza yaparken istemeden de olsa öğrenilmiş kaygılarınız arasına sıkışıp kalabilirsiniz. Cevaplarınızı irdelerken farklı ya da geniş bir bakış açısına sahip, fikirlerine güvenebileceğiniz birinden destek ve görüş almanız faydalı olur.

Sonsuz ve sınırsız kaygı üretebilme kapasitemiz göz önünde bulundurulduğunda, bu tarz hayal kurma egzersizleri için pozitif duygusal çekim merkezinin aktif olmasında yarar vardır. İdealinizi hayal etmeden önce parasempatik sinir sisteminizi devreye sokacak bir nefes egzersizi yapabilirsiniz. Doğru nefes tekniklerini öğrenmek ve uygulamak birçok fiziksel sağlık etkisinin yanında, derin düşüncelere dalmanıza, olayları daha iyi analiz etmenize ve gerçeği net görmenize yardımcı olur.

İdeal benliğinizi oluşturmanıza yardımcı olacak bir başka egzersiz ise 5-10 yıl sonraki ideal hayatınızdan bir kareyi detaylarıyla hayal etmektir. Nasıl bir evdesiniz, nasıl bir işte çalışıyorsunuz, nasıl bir eşlesiniz, o gün keyif almak için neler yapıyorsunuz? Düşlediğiniz bu karedeki sizi dışarıdan gözlemleyip nasıl biri olduğunu ve buraya nasıl geldiğini tanımlayabilirsiniz.

İdealinizdeki benliğinizi keşfe çıkarken, etrafınızdaki insanlardan da beslenebilirsiniz. Çevrenizde hayranlık duyduğunuz, sizin hayatınıza dokunmuş ya da etki bırakmış kişileri belirleyip bu kişilerin sizin için neden önemli olduğunu düşünün. Onların sahip olduğu bu özellikler neden sizin için bu kadar etkileyici ve hangilerini kendi yolculuğunuza dâhil etmek istersiniz?

Bu egzersizleri yapmak için yaşadığınız şehirde kaçamak bir köşe bulun. Örneğin sessiz, şirin bir kafe, doğanın içinde bir piknik masası, şehrin ortasında sıkışmış olmasına rağmen yemyeşil bir park, denize karşı gözlerden uzakta bir bank… Telefonunuzu uçuş moduna alın ve bu anı tamamen ideal benliğiniz üzerine düşünmeye adayın. Aklınıza gelenleri ve yukarıda tavsiye edilen egzersizleri not almak, tekrarlayan kalıpları ve ipuçlarını yakalamanıza yardımcı olacaktır.

Mevcut ve gelecekteki benliğiniz arasındaki farkları gidererek, istediğiniz ideal benliğe ulaşmak için uzun ve kısa vadeli planlar belirleyip bunları uygulamaya geçirmek bir sonraki aşama. Unutmayın, planlama aşamasını mutlaka ideal benlik hayalinden sonraya bırakmalısınız. Aksi halde hayal etme sırasında sebepsiz yere kaygılanabilir, idealinizdeki beni daha kısıtlı bir alana hapsedebilirsiniz.

Bir etkinlik haberiyle yazımı noktalıyorum. THINK House bünyesinde 7 Nisan Çarşamba günü 20.30’da Nefes Farkındalık Atölyesi düzenliyorum, biletleri Biletix’tenBiletix’ edinebilirsiniz. 

İlginizi çekebilir: Kendine hizmet eden önyargı: Başarı sizden, başarısızlık dış mihraklardan mı?

Ayşe Nazar Çoban: ODTÜ Kimya Mühendisliği bölümünden 2008 yılında mezun olduğumdan beri petrol sektöründe çalışıyorum. 3 yaşında başladığım spor ise hayatımın merkezinde. Bugün hala aktif olarak antrenman yapıyor ve rüzgarı yakaladığım her an büyük bir tutkuyla uçurtma sörfü (kitesurf) yapıyorum. Öğrenmek, kendimi geliştirmek ve öğrendiklerimi çevremdekilerle paylaşmaktan oldukça keyif alıyorum. Peki, Upwind hikayem nasıl başladı? Çalışmakta olduğum şirketin yetenekli kadınlar programına seçildim ve bu programda bir koç ile çalışma fırsatı bulduğum zaman, bu işi profesyonel olarak yapmaya karar verdim. ICF onaylı koçluk, NLP eğitimlerinin yanı sıra Toronto Üniversitesi ve Yale Üniversitesi Psikoloji bölümünden eğitimler aldım. Şu an kurucusu da olduğum Upwind çatısı altında yaşam, kariyer ve nefes koçluğu desteği veriyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale