X

İçimdeki dişi, tüm onaylardan bağımsız kişi

Bu yazı her ne kadar bağlılıktan girip, dişi ve maskülen ayrımına değiniyormuş gibi olsa da bazı ciddi sorgulamaları içeriyor olacak. Bu yüzden sevgili dişi kişiler bunu okurken lütfen alınmayınız, sevgili maskülen kişiler lütfen dikkatlice okuyunuz, belki sizin hayatınızda “anlayamadığınız” veya bir türlü anlam veremediğiniz ilişkilerinizin temeli dişi kişilerin o muhteşem “beklenti” halinden kaynaklanmaktadır…

Bizler dişi kişileriz değil mi? Nedir hayatımızın bizi göklere çıkaran oluşu; bir maskülen kişiden duyacağımız “saçların muhteşem, ne güzel bir parfüm, bu kıyafet sana çok yakışmış” veya “çok güzel görünüyorsun sana hayranım” sözleri… Peki sevgili dişi kişi bunlara, bu onaylanmalara ne kadar muhtaçsın, ne kadar duymaya açıksın veya duyduğunda teşekkür edebiliyor musun? İşte hepimizin “dişi kişi” oluşumumuzda, özellikle küçük yaşlarımızdan bu yana biriktirdiğimiz inançlarımız ve adeta içimize işlemiş dediğimiz bazı davranış kalıplarımız vardır. Şimdi bir yelpazenin en uç noktasından diğer bir ucuna seyahat edeceğiz sizlerle. Bakalım sizler bu yelpazenin hangi noktasında yer alacaksınız ve bu yazımı okurken “evet ben tam olarak bu şekilde davranıyorum” diyeceksiniz misiniz veya çokça yaptığımız bir diğer önemli kavram olarak “diğer bir dişi kişiyi” eleştirdiğiniz o kalıplarınıza bambaşka bir anlayış ile eritmeye fırsat bulabilecek misiniz, onun da aslında sadece sizin kadar bir “oluş” olduğunu ve buna hizmet ettiğini anlayabilecek misiniz?

Bir dişi grubu olarak onaya ihtiyaç duymak, yani her ne yaparsak yapalım hayatımızda bir maskülen ile olan ilişkilerimizde sürekli verici olan olmak ve dişiliğimizi aslında “vermek” ile özdeşleştirmek. Bunu bir açıdan “acı çekmek” ile özdeşleşmek, “anne gibi sevmek” ile özdeşleşmek, “seven kişi beni üzer” kalıbı ile yetişmiş olmak veya “azıcık aşım kaygısız başım” yani hangi maskülen muhteşem ki benim ilişkim muhteşem olsun bakış açısı ile hayatının merkezine “katlanmayı” koyan kendi olmaktan fersah fersah uzak “dişi kişi”… İşte bu grup hayatta maskülen kişiden alacakları onayın katlanmayla özdeş olduğuna inan gruptur. Üzgünüm bu grupta iseniz, bu paragrafı okurken “ah” ediyorsa içiniz, sizin ne hissettiğinizi çok iyi anladığımı bilmenizi isterim. Fakat bir çıkış yolu var; tüm “onay” beklentilerinizden bağımsızlaşmak… Eğer üzülüyorsanız bunu ifade etmek, söylemek, değiştirmeye çalışmak. Durum değişmiyor ise, aksiyon almak ve böyle bir ilişkiden size zarar veren ve sizi “en azından nötr” bırakmayan yani hep “eksi” yazdığınız bu ilişkiden cesaretle ayrılabilmek…

Bir diğer örneğimiz ise, belki mutlu olan ama hep bir diğer maskülen kişinin onayı için yaşıyor olmak. Belki iki çocuklu bir annesin sen dişi kişi, belki içinden çıkıp sahnede şarkı söylemek geçiyor, belki bir moda tasarımı kursuna katılıp moda çekimleri yapmak istiyorsun, belki sadece buradan kalkıp Brezilya sahillerinde kumda yürümek kadar mahsum bir hayalin var; ama bir maskülen bunu “onaylamıyor” ki bu eşimiz olabilir, erkek arkadaşımız veya nişanlımız olabilir… Kendinden vazgeçmekte misin? Kaç yaşındasın “anne oldun” işte “evli olsun” veya “kocaman kadın” oldun değil mi, hayal kurmayı da unuttun; sırf o hayatındaki maskülen bu hayali “onaylamamaktadır” diye… Bu paragrafta işte ben dediyseniz, şunu kalbinizle hissetmenizi dilerim tüm hayaller güzeldir, her ne yaşta her ne kimlikte olursak olalım kimse ama hiçkimse hayal etmek yeteneğimizi ve hakkımızı bizden alamaz. Onay vermek veya vermemek bizim diğer kişilere sağladığımız bir özgürlüktür, bu yüzden hayatınıza bakmanızı diliyorum, eğer o can-ım hayallerinizden sırf “onay görmüyor” diye vazgeçmekteyseniz (ki bu yine sizin özgür iradeniz sonucudur) kaybedeceğiniz ne kalmıştır…

Bir diğer örneğimiz, tam tersi bir uca bizi götürür. Hayatında bir maskülenin onayına ihtiyaç duymayan, sadece olduğu gibi olan dişi. İşte aslında hepimizin birer dişi kişi olarak gelmek istediğimiz nokta burasıdır. Hayatta onaylanmaya özellikle dişiliğimiz için, hayallerimiz için, kim olduğumuz için, saçımız başımız için, vücudumuzun güzelliği için, ojemiz için, makyajımız için, etek giydiğimiz için, çekici olduğumuz için yani bizi “dişi” yapan herhangi bir özelliğimiz için bir maskülenin onayının “gerekmediğini” bunun ‘’yaradılışımız’’ ie zaten bizlere bahşedilmiş muhteşem bir güç olduğunu idrak edebilen dişi…

Eğer siz bu tanıma uymakta iseniz, yolunuz açık olsun. Hayatınız her daim bağımsız, bağımsız hayalleriniz kadar güzel, güzel vücudunuz kadar, başkasının onayı ile “güzel” olduğuna inanmadığınız bedeniniz, bunu zaten içinizden gelerek hissettiğiniz ve bildiğiniz kadar güzel olmaya devam etsin, kalbiniz tüm bu “güzellik” ve kendi olmak bilinci ile dolup taşsın… Ve ancak işte biz dişi kişiler, bu son aşamaya ulaştığımızda dünya muhteşem bir yer olabilecektir; eğer yaradılışınızın gereği olan güzelliğinizi bir maskülenin sözlerinde arıyorsanız bu arayışınız evet uzun bir yol gerektirmektedir; sonunda varacağınız nokta yine başladığınız yer olacaktır yani kendiniz…

Dişi olmak çok büyük sihirli bir lütuftur, sevebilme yeteneği, hayatı güzel görebilme yeteneği, hayat verebilme yeteneği, merhamet edebilme yeteneği, büyütebilme yeteneği, anne olma yeteneği ve en önemlisi “kalbi görebilme” yeneteği tüm dişi kişilere bahşedilmiştir… Bu kelimeler size ulaştı ise, içinizde kocaman bir dünya taşıdığınızı bir an bile unutmamanız ve tüm “onay” beklentilerinizi hayatınızdan silmeniz dileklerimle…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale