X

Ice Bucket Challenge: Baştan aşağı buzlu su dökmenin ardındaki psikolojik nedenler

ALS hastalığına dikkat çekmek amacıyla yapılan ve sosyal medyada büyük yankı uyandıran ‘’Ice Bucket Challenge’’ videolarından en az birini izlemiş, ya da size meydan okuyan arkadaşınız aracılığıyla bu akımın içinde bir şekilde yer almış olabilirsiniz.

Yalnızca bir gecede hızla tüm dünyaya yayılan bu akımın nasıl popüler olduğu merak konusu olsa da, hastalığa dikkat çektiği ve büyük yankı uyandırdığı ortada.
Eğer psikolojiyle ilgili bir mesleğiniz varsa ya da davranış değişimi ile ilgili teorilere aşinaysanız, bu trendin bir anda nasıl yayıldığı ve viral hale geldiği sizin için anlaşılabilir olmalı.
Uplifers olarak, psikoloji teorileriyle insan davranışlarındaki değişimi ve ‘’Ice Bucket Challenge’’ın neden bir anda bu kadar populer hale geldiğini sizle için inceledik;

1. Eğlenme isteği

Birinin kafasından aşağı bir kova buzlu suyu dökmesini izlemek ve bunu başkalarına yaşatmak oldukça eğlenceli. Farklı insanların farklı reaksiyonları oldukça merak uyandırıcı. Ayrıca uygulaması oldukça basit ve sosyoekonomik düzeye, coğrafi koşullara ya da eğitim durumuna bakmaksızın herkes yapabilir.

2. Beklenen davranışın belli kurallar çerçevesinde ve belli bir zaman aralığı içinde yapılma zorunluluğu

Herhangi birine meydan okumak, kurallar çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini söylemek ve ona bunu yapması için bir zaman dilimi sınırlaması getirmek, karşıdaki kişinin psikolojisinde oldukça farklı etkiler yaratan bir davranış. Amerika’da her şeyin yalnızca bir günlüğüne indirimli satışa sunulduğu ‘’Black Friday’’in pazarlama stratejisi de aynı şekilde işliyor.

3. Herkesin görebildiği bir ortamda meydan okumak

Kime meydan okuduğunu kendinden emin ve istekli bir şekilde söyleyerek videoya çekmek ve bu videoyu sosyal medyada paylaşarak herkesin görmesini sağlamak, meydan okunan kişinin anında reaksiyon vermesine sebep oluyor. Herhangi bir iş yapılması gerektiğinde grupta sorumluluk dağılımı yapılırken hangi işi kimin yapacağına karar vermek oldukça zordur. Ancak bu durumda ortada büyük bir sorumluluk var ve bu sorumluluğu üstlenmesi istenen kişiler açıkça belirtiliyor. Meydan okunan kişiden de 3 kişiyi bu olaya dahil etmesinin istenmesi, sorumluluğun dalga dalga büyüyerek yeni insanlar tarafından paylaşılmasına olanak sağlıyor.

4. Bağış olarak toplanan paranın miktarının ödenebilir olması

ALS Derneği tarafından yapılması gereken bağış miktarı, Amerika’da 100 dolar olarak belirtilmişti. Türkiye’de ise 100 tl olarak uygulanıyor. Bu miktar, internet kullanıcısı olan birinin ödeyebileceği bir miktar. Tabi ki miktarı ödeyemeyecek durumda olan internet kullanıcıları da var. Bu nedenle paranız olmasa bile daha az bağış yaparak ya da yeni insanlara meydan okuyarak derneğe katkıda bulunabiliyorsunuz.

5. Suçluluk duygusu

Az da olsa bir durum hakkında kendini suçlu hissetmek, davranış değişimini önemli derecede motive eden bir faktör. Maydan okumaya davet edilen kişilerin bu görevi yapmaması, kendilerini suçlu ve sorumsuz hissetmelerine neden olacağı için bir çok kişi meydan okumayı kabul ederek kampanyaya destek verdi.

6. Toplum üzerinde etkili olan kişileri kullanmak

Ünlü kişilerin, yakın arkadaşların ya da iş arkadaşlarının bir davranışı yapıyor olması, bu kişileri rol model alarak aynı davranışı bizim de yapmamıza olanak sağlar.
Psikolojideki ‘’Gözlemle öğrenme’’ teorisine göre birey, ‘’eğer X kişisi bunu yapıyorsa, ben de yapmak istiyorum.’’ mantığıyla hareket eder. Özellikle bizim gibi bireysellikten çok toplumculuğun ön planda olduğu kültürlerde bu trendin nasıl yayıldığını anlamak çok da zor olmamalı.

Görüldüğü gibi kişilerin ‘’Ice Bucket Challenge’’a katılmasının ardında bir çok psikolojik sebep var. Siz de kafanızdan aşağı bir kova buzlu su dökerek ve arkadaşlarınıza meydan okuyarak bu kampanyaya destek verebilirsiniz. Her ne kadar işi eğlenceye çevirdikleri için ağır şekilde eleştirilen kişiler olsa da, siz ne amaçla yapıyor olursanız olun bağış yapıldığı ve kampanya daha fazla kişiye ulaştığı sürece bu başarılı proje amacına ulaşmış demektir.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale