X

Human Design’a göre çocuğumuzun yaşamına nasıl yaklaşmalıyız?

Aileye yeni bir birey geldi, hoş geldi. Peki, hikâye burada bitiyor mu? Aksine daha burada başlıyor. Yeni bir can. Anne babadan öğreneceği çok şey var. Dünya dolusu tecrübe, davranış, bakış açısı… Liste o kadar uzun ki. Bize şu yaşımızda yap deseler yapmakta zorlanacağımız bir sürü şey öğreniyor. Yürümeyi, koşmayı, okumayı, yazmayı, hiç bilmediği ve referans noktası olarak kullanacağı başka bir lisan olmadan anadilini. Bir düşünün, nasıl zorlu bir süreci bıkmadan, yılmadan gerçekleştiriyor. Hepimiz bu aşamalardan geçtik. Peki, geldiğimiz noktada en çok ne istiyoruz?

“Bunun kolay yolu yok mu?”

Human Design bilgisini paylaştığımda çok fazla karşılaştığım konular var. “Bunun bir hapı yok mu? İçsek, bütün dertlerimiz çözülse. Hiç çaba sarf etmesek.” “Birkaç kez denerim, sonra ‘Hadi ya bununla mı uğraşılır?’ derim, başka yola geçerim.”

Kendimi Human Design konusunda bu bakış açısında hiç görmediğim ve bulmadığım için şanslı kişilerden sayıyorum. Hatta sabırla, hatalarımın üzerinden geçip, nerede yanlışım olduğunu görüp düzeltme süreci en keyif aldığım parçalardan oldu benim için. “Bu bir süreç” derken benden bunalan öğrencilerim de oldu, deney zor geldiği için “Biz koptuk biraz” diyen de ve pes etmeden yola devam ederek kazananlar da oldu.

Bunun kolay yolu yok. “Bir hap içtim kendimi buldum” yok. Çocukluktaki o şevkimiz, azmimiz nerede? Nereye kayboldu? Kendimizi o kadar tükettik mi ki kaybettiğimiz kanı geri almak bu kadar zor geliyor? Sistemimizi doğru kullanmamanın yükü bu kadar bizi ezdi geçti mi ki, hayatı gittiği yere kadar diye görür olduk. Boks maçında nakavt oldu da bize mi kimse haber vermedi? Hmm… Bir düşünün, inanılmaz bir güçle ayaklarımızın üzerinde durmayı öğrendiğimiz, sistemimizin en az bozulmayla enerji dolu olduğu süreçte biri bize kendimiz olmanın yolunu gösterseydi neler olurdu?

“Çocuğum, bak senin tipin bu. Stratejin bu. Otoriten bu. Seni senden uzaklaştırıp problemlerin içine çekecek bu.” Konuşmayı, yürümeyi, okuyup yazmayı öğretirken en önemlisi kendimiz olmayı öğretseydi… Derin bir nefes alıp düşünün. Başınıza gelen bir sürü sorunu belki hiç yaşamamış olmayı, size zararı dokunan kişileri ve alışkanlıkları hayatınıza hiç yaklaştırmamayı, sevmediğiniz bir işe veya ilişkiye mecburiyet hissinden yönelmemeyi, yaşamın size köstek değil destek olacağı hissini kaybetmeden öz olmayanın homojen dünyasından öz dünyaya devşirilmeyi, ilişkilerinize zarar vermeden sürekli karşılıklı saygı ve sevginin olduğu bir yaşamı… Ve dibine kadar kendimizi sevebilmeyi. Gözlerimizin içindeki pırıltının hiç sönmeyişini… Muhteşem bir his değil mi?

Human Design Sistemi’ne göre çocuk ile yetişkin arasındaki temel fark tecrübe eksikliğidir. Anne babanın görevi kendi sistemine uygun yaşama konusunda çocuğun yolunu açmaktır. Onun kendisi olması için gereken donanımla hareket etmesine olanak sunmasıdır. Kâğıt üzerinde çok kolay olan bir şey ama icraat… O kısım o kadar da kolay değil gibi.

Neden mi?

Örneğin, Türkler 900’lü yıllarda İslam’a geçti. Yani, yuvarlak hesap yaklaşık 1100 yıldır, yani 11 asırdır İslam dinindeyiz. Dilek ağaçlarına çaput bağlayan, nazara geldik deyip kurşun döktüren, köpek ulumasını uğursuz sayan, nazar değmesin diye her şeye bir nazar boncuğu takan, bir yere girerken sağ ayak kullanmaya özen gösteren, misafir tez elden geri gelsin diye arkasından su döken ve tahtaya vuran bir halkız. Bunların hepsinin İslamiyet öncesinden gelen adetler olduğunu bilen kaç kişi vardır?

Böyle sessiz sedasız hayatımıza sızan acaba kaç davranış, kaç bakış açısı, kaç sınırlayıcı kalıp var hayatımızda? Bu şekilde damıtılarak homojen kurguda hayatımıza sızmış kaç alışkanlık ve koşullanma var? Ve en önemlisi de bunlar bize ve hayatımız boyunca yaşam amacımıza hizmet etmek için var olan enerji stoklarımıza ve bedenimize nasıl zararlar veriyor?

Tüm bunlara ilaveten, kültürümüzün bir parçası olmaya devam eden çocuğu ilerideki bakıcımız olarak görme eğilimimiz var bir de. Hayatındaki kararlar konusundaki otorite olduğumuza dair inancımız. Belki kendi yaşantımızda ulaşamadığımız hedeflere onların ulaşmalarının vereceği “vekil” tatminini deneyimleme ihtiyacı ile onların isteklerini, arzularını ve amaçlarını göz ardı etmek, yaşamlarını bizim hırslarımız ve arzularımız için harcamalarını beklemek… Farkında olarak veya olmayarak onlara şiddet uygulamak, “Beni seviyorsan bunu yaparsın” sömürüsünde bulunmak. Liste o kadar uzatılabilir ki… Belki siz bunları deneyimlemiş olabilirsiniz veya farkında olmadan yapıyor olabilirsiniz. Bir de benim başıma bunlar geldi, ben böyle olmayacağım diyerek zıt noktaya doğru yönelmenin getirdiği başıboşluk durumları. Bizim hayatımız bize ait. Onlarınki onlara.

Human Design’a göre çocuğun tam potansiyeline ulaşabilmesi için doğduğu andan itibaren onun bir birey olarak özgünlüğünü yaşamasına olanak sunacak şekilde yetiştirilmesi gerek. Onların yapısının gerektirdiği hassasiyetle ele alınması gerek. Bunu yaparken ortaya çıkabilecek çelişkileri de iki taraf için de sağlıklı şekilde ele alabilmeyi ebeveynlerin öğrenmesi gerek. Algılarının tam gelişmesi için nelere dikkat edilecek, uyku düzeni nasıl ayarlanacak, arkadaş seçimleri konusunda dikkat edilecek şeyler var mı, okul seçiminde özellikle dikkat edilmesi gereken şeyler neler olacak?

Derya deniz olan bir sistemin belki de en önemli konularından biri bu. Çocuklarımızın KENDİ potansiyelleri olabilmesine nasıl olanak sağlayabileceğimiz…

Human Design çalışmalarında iş birliği yaptığım arkadaşım Ayşe ile birlikte “Nasıl katkı olabiliriz?” sorusuna karşılık bazı çalışmalara başladık. Bunlardan ilki 17.01.2022 saat:15.30-16.30 arası YouTube kanalımda Jeneratör & Ebeveyn ile canlı yayın sohbetlerine başlıyoruz. Her hafta aynı saatlerde bir aura tipi ve ebeveynliği hakkında sohbetlere katılabilir, sorularınızı sorabilirsiniz. Dilediğiniz zamanda kanalı ziyaret ederek canlı yayınların tekrarını izleyebilirsiniz.

İkinci olarak @humandesignizmir Instagram adresinde duyurularını yaptığımız ve yapacağımız Human Design ile Çocuklar atölye programları düzenledik. Çocuğunuzu yaşamın içinde daha memnun, daha başarılı, daha mutlu, daha barışçıl görmek için çocuğunuzun var oluş sistemine saygı duymayı öğrenmek çok önemli. Hiçbirimiz aynı değiliz ve ayrı da değiliz. Sizin aracılığınızla dünyaya gelmiş bir çocuğun sadece rehberisiniz, sahibi veya yöneticisi değilsiniz. Çocuğunuza homojenleşmiş toplum kurallarının, yani sırf çoğunluk doğru kabul ediyor diye normalleşmiş anormallerin ötesinde destek olmanız dileğiyle…

İlginizi çekebilir: 2022’ye girerken Human Design bizlere neler söylüyor?

Nalan Kahraman: Merhaba, Ben kimim? – Neden varım? – Önemli olan akıllı olmaksa hissettiklerim niye var? türünden bitmek bilmeyen sorularımın cevaplarını 2008 yılında tanıştığım Human Design sisteminde bulmaya başladım. Tam bir adanmışlıkla sistemi öğrenme yolculuğuna adım atarak 2018 yılında Uluslararası Human Design okulundan mezun oldum. 3 yıldır Human Design okulundan aldığım profesyonellik lisansımla online Human Design eğitimleri ile “Zihni Anlamak” üzerine atölyeler düzenliyorum. Yaşam deneyimlerimle edindiğim kazanımları sosyal medya hesaplarımdan paylaşıyorum. Aynı zamanda “EUREKA Yorumunu değiştir hayatın değişsin” kitabının yazarıyım ve yeni kitaplarım yolda. Kendini bilmek üzerine yola çıkanlar için elimden ne geliyorsa…

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale