X

Her şey mükemmel olsaydı yine bu kadar mutlu olabilir miydik?

“Her şey mükemmel olsaydı hiç daha derindeki kişiliklerimizi inceler miydik, onlara önem verip onlarla uğraşır mıydık, onları araştırır mıydık ve hayatlarımızda değişiklik yapmaya girişir miydik?” Debbie Ford

Her şey mükemmel ve her şey olması gerektiği gibi… Evet, hadi itiraf edelim kaçımız bu cümleyi tam olarak gönül rahatlığı ile, bugün tam anlamıyla inanarak söyleyebiliriz? Kaçımız gerçekten şu anda hayatının “tam anlamıyla” olması gerektiği gibi olduğuna inanıyoruz? Kaçımız gerçekten her şey mükemmel diyebiliyoruz? Kaçımız öncelikle “olmayan” şeylere odaklanıp sonrada onların “yokluğu” dolayısı ile mükemmel bir hayata layık olmadığımızı düşünmekteyiz? Kaçımız gerçekten bugün tezahür etmemiş o mükemmel olmak şartları yüzünden mutsuz oluyoruz ve mutsuz ediyoruz?

Ben bugün sizlerle birlikte mükemmelliğe ve kendi kendimize yüklediğimiz mükemmellik kavramına daha derinden bakalım istiyorum… Daha akıllı, daha zengin, daha varlıklı, daha hırslı, daha anlayışlı, daha açık, daha hırçın olmadığımız için mükemmel değil miyiz?

Şimdi gelin bir adım daha ileri gidelim, kendi kendimize yüklendiklerimize bakalım, belki de kimseye itiraf edemeyip “kendi kendimize” kendimiz olmaktan utandığımız şeylere… Örneğin, son dönemlerde sizlerden gelen mesajlarda sıkça karşılaştığım yemek bağımlılığı… Kendimizi iyi hissetmediğimiz zamanlarda yemek yiyoruz. Yediğimiz yemeği daha sindirilmeden vücudumuzdan çıkartmaya çalışıyoruz.

Kendi kendimizi cezalandırıyoruz, bedenimizi daha az sever hale geliyoruz… Fakat şunu hiç düşünmüyoruz; neden bunu yapmaktayım? Nedir mükemmel olmayanım? Nedir kendi kendimde kabul edemediğim? Nedir bugün bu halimle her şeyin olması gerektiği gibi olduğuna inanmıyor olmamın sebebi? Neden bedenime bunu yapıyorum? Kendimle ilgili neyi kabul edemiyorum? Kendimi neye layık göremiyorum ve kim ile ne ile kıyaslıyorum? Dünyaya bugün olduğum halimle geldiğim için neden kendi kendimi kendi mahkememde yargılıyorum? Neden kendimce kendimdeki en “mükemmel olmayan” yanlara odaklanıyorum?

İşte tüm bu sorular, mükemmel olmayan yanımızdan bize ulaşan ve kendi kendimize özümüze, ne istediğimize, neye inandığımıza daha yakından bakmamız için bizimledirler… Bizi, yani kendi kendimizi daha iyi tanımamız için… Karanlıkta kalmış hiç kimseye ama hiç kimseye göstermeye cesaret edemediğimiz yanlarımızı göstermek için bugün tam olarak karşımıza çıkmışlardır…

Bizler ne yaparız “görmezlikten” geliriz. Saklarız ve tüm dünyadan kendimizi sakınırız. Ayıp deriz çirkin deriz mükemmel olmayan deriz… Kendi kendimizi yalnız başımıza cezalandırmaya devam ederiz… Peki, bu ne kadar doğrudur? Beklediğimiz gibi her şey mükemmel olsaydı bu soruları kendimize sorabilir miydik? Kim olduğumuzu, ne olduğumuzu, bu dünyada ne için bulunduğumuzu, kendi kendimizle ilgili gerçekten “neyi görmemiz” gerektiğini, bunları sorgulayabilir miydik? Mükemmel olmayanlar hayatımıza dahil olmasaydı, öğrenmemiz gerekmeseydi, kaybetmemiz ve kazanmamız gerekmeseydi, addetmemiz gerekmeseydi, terk etmemiz gerekmeseydi, yeniden doğmamız gerekmeseydi, göz yaşı dökmeyi bilmiyor olsaydık, paylaşmayı görmeseydik ve vefayı, merhameti, bağlılığı deneyimlemeseydik, bugün olduğumuz “insan” olabilir miydik?

Yıllar önce yaşadığım boşanmadan sonra hayatımın o “mükemmel” gidişatına kocaman bir kara delik açılmıştı… Ben bu başıma gelenden sakınmaktaydım, ondan saklanmaktaydım, incinmiştim… Uzun süre bunu neden hak ettiğimi düşündüm, ne yaptım da bu derece üzülmeyi hak ettim? Sonra gördüm ki aslında dünya üzerinde hepimizin muhteşem sınavlarımız var… Benim öğrenmem gerekiyordu öncelikle kendi değerimi, ne kadar mükemmel olduğumu, kendi ayaklarım üzerinde nasıl durduğumu, cesaretimi… Bu olaydan sonra uzunca bir süre kendime döndüm, hayatımda hiç bakmadığım kadar çok kendi kendime baktım, kendimi dinledim… Kendimi tanıdım eve evet itiraf edeyim, otuz yaşımda ancak kendimi idrak edebilmiştim…

Bu mükemmel olmayan olay, bu “mükemmel” hayatımın gidişatına adeta bir meteor gibi düşüveren, yakıp yıkan bu olay benim kendimle tanışmam olmuştu… Evet, öncelikle karşımdaki suçluydu, egom konuşmuştu uzunca süre… Sonra kendimi tanıdığımda sadece “Ben neyi yanlış yaptım?” oldu sorum… Evet, kendimi bulmuş ve özüme dönmüştüm; dışarıda aranacak bir suçlu yoktu, o bendim… O gün mükemmel olmayan olarak nitelendirdiğim bu tecrübe, şimdilerde hayatımda bana birçok anlam ve ders öğretmiş, kendi kendime olan bakış açım kadar hayata olan bakış açımı da değiştirmeme sebep olmuştu…

Bizler hayatımızda karşımıza çıkan gerçekleri tecrübeleri kendimizce yorumlayarak mükemmel olmayanlar yaratırız. Her şey mükemmel olduğunda kendimizce tasarlayabildiğimiz gibi olduğunda “gerçekten” doğru olacak diye düşünürüz… Fakat hayat böyle işlememektedir, o bakmamızı, görmemizi, sorgulamamızı ve değişmemizi ister. O bizlerin her daim en iyi halimize en mükemmelimize ulaşmamızı ister…

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız karşınıza çıkan “mükemmel” olmayanlarınıza yeniden bakmanızı dilerim. Sizi nasıl değiştirdiklerine, nereden nereye gelmenize yol olduklarına, neleri size öğretmek için hayatınızda olduklarına ve en önemlisi kendiniz ile ilgili neleri görmeniz için karşınıza çıktıklarına yeniden soran gözlerle bakmanızı dilerim…

Bugün mükemmel olmayan her şeye şükürle ve cesaretle… Her şey mükemmel ve her şey olması gerektiği gibi…

 

İlginizi çekebilir: Hayata geri sayım: Kalan tek bir haftamız olsaydı, ne yapmayı seçerdik?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale