X

Her günümüze kalpten teşekkür edebilme sanatı

Ne kadar basit gelir hepimize; gözlerimizi açtığımız sabahların hepsi birer rutindir değil mi? Hepimiz gece uykuya dalarken “zaten sabah kalkabileceğimizi” ve aynı bütünlükle, aynı şekilde aynı kolaylıkla uyanabileceğimizi düşünürüz. Bu bize “zaten verilmiş olan”, “zaten elimizde olan” ve çoktan elde ettiğimiz bir durumdur ne de olsa… Nefes alabiliyoruz bir kere, bir diğer sabah oldu diye içimizden geçiriyoruz, bizim sağlıkla uyanabildiğimiz, her istediğimizi yapabilecek kadar özgür olduğumuz ve kimseye muhtaç olmadığımız bir sabah daha.

Ta ki kaybedinceye kadar… Örneğin bir sabah muhteşem sağlıklı bir şekilde spor yapabiliyorken, aynı gece ateşler içerisinde yanıyorsak, ertesi sabah için planladığımız şehirler arası seyahate değil gitmeye, gözümüzü bile açmak için halimiz kalmamışsa, veya bir cumartesi sabahını muhteşem bir kahvaltı keyfi ile yaşamayı planlarken, bir hastahanenin acil servisinde geçiriyorsak, kolumuzda yakıcı serumlar, kan tahlilleri, kulağımızda hastanenin diğer misafirlerinin varlığı varsa… Bu iki resim arasında sizce bizler hangi noktada durmaktayız?

Yaşamınızda farkında bile olmadığınız küçük ayrıntıların her biri ayrı bir teşekkürü hak ediyor.

Daha da ileri gidelim, hepimiz için oldukça basittir değil mi su içmek, sadece bir bardağa su koymak ve oradan içmek gerekir. Peki ya o içmenin bile çok acı verici olduğu anlar gelip çattığında, öncelikle bir başkasına “ihtiyaç” duyuyorsanız yani bir suyu içecek kadar bile gücünüz kalmadıysa, sonra her damla boğazınızda muhteşem bir acıya dönüşüyorsa, siz ağrılar içinde kahroluyorsanız… Su içmek halen bu derece basit midir, bu derece kolay mıdır, öyle ‘su içmek işte ne olacak kim bunun için “teşekkür” eder ki’ diyebileceğiniz kadar önemsiz bir eylem olabilir mi?

Bu hafta, benim için son derece zorlu geçti sağlık anlamında, bu yazı benim çok daha önce, bundan yaklaşık beş yıl önce kaçınılmaz şekilde yaşadığım ameliyat, kanser başlangıcı ve hayatın dalga dalga muhteşemliği ile beni akışına dahil ettiği birçok üzüntülü durum geçirdiğim zamanlara benzerlik gösteren şeyler yaşamama değindiğim bir yazı oldu. ‘Pınar nereye varacaksın, ne anlatmak istiyorsun, evet hastalık var sağlık var’ diye düşünebilirsiniz…

Ben bu yazımda bana eşlik eden sizlerle bu yazı boyunca hayatımızın, günümüzün, “o bizlere çok olağan” gelen bir sabahımızdan başlayarak uykuya dalıncaya kadar geçen o “çok kolay ben bunu her zaman yapıyorum’’, “benim için bu çok doğal bir şey bana bahşedilmiş bir olanak değil nasıl olsa gücüm yetiyor, benim kimseye ihtiyacım yok”, “bunu yapmak ne kadar kolay canım bu da bir şey mi” dediğimiz her şeye; örneğin kaşıkla yemek yiyebilmek gibi kendi kendimize yapabildiğimiz fakat işte o “her gün” diye nitelendirdiğimiz, o her gün içerisinde muhteşemliğini “unuttuğumuz”, bizlere “bahşedilmiş” olan sağlıklı olmak durumunda “teşekkür etmeye” tenezzül etmediğimiz her şeye teşekkür etmek istiyorum.

Bu yazıya eşlik eden, bu yazımı şu anda soluyan, okuyan, öylesine bakan, belki sadece bir kelimesine denk gelen herkes için sesli olarak, sonuna kadar, teşekkür ediyor olacağım, “bana, bize, yaşayan varlıklara” bahşedilmiş sağlık için, muhteşemlik için ve “özgürlük” için…

Sabah uyanma anıma teşekkür ederim

Sabah uyanma anıma teşekkür ederim, sağlıkla nefes alabiliyor olduğum için, bu nefes sağlıkla ciğerlerimi dolduruyor olduğu için, bu nefes kalbimin sağlıkla atmasını sağlıyor olduğu için, kalbimden geçen tüm güzel düşüncelerin beynime taşınmasını sağlıyor olduğu için… Bu nefesi şu anda aynı “sağlıkla” alamayan binlerce hatta on binlerce kişi için şifa dileyerek, sadece bir nefesi “sağlıkla” içime çekebildiğim, ve aynı “sağlıkla” ateşler içinde yanmadan, öksürmeden, tıkanmadan, herhangi bir hastalık ile kavrulmadan sadece “sağlıklı olma” hali ile bir nefesi daha verebildiğim için teşekkür ederim…

Sabah uyanma anıma, gülümseyerek güne başlayabildiğim için, gözlerimi açabilecek enerjim olduğu, o günün güzelliğini henüz daha güneş doğmadan uyanan ben olarak “sağlık” ile bilmek halinde olduğum için, gece 3:15’te başlayan meditasyonumu, her nefesimi, her anımı, “sağlıkla” yanan mumların ışığındaki netlik, güzellik ve sadelik kadar olağanüstü olan hayatımın bu anı için teşekkür ederim.

Sabah uyanma anıma, bu sabaha başlarken, kalbime “sağlıkla” pompalanan kan için, kendi kendime hazırlanabildiğim, sabah henüz saat 5:00 olmadan evden çıkabildiğim, kendi ayakkabılarımı yine kendi kendime bağlayabildiğim, heyecanla spor yapmaya koşabildiğim, bu bir saatimi sadece kendi kendime kendi bedenimin akışında yine dakikaları kendimce, kendi gücümle geçirerek “kimseye ihtiyaç duymadan” tamamlayabiliyor olduğum için, teşekkür ederim…

Sabah uyanma anıma, sağlıkla varabildiğim işimin başına, gün boyunca bana sorulan binlerce soruya, binlerce sevgili karmaşık duruma, karşılaştığım tüm insanlara, kendimce kendi gücümle kimseye ihtiyaç duymadan yapabildiğim tüm paylaşımlara, kendi kendime içebildiğim çayıma, kahveme, gülümseyebildiğim her şeye, ıslandığım yağmura, altında yürüdüğüm güneşe, karıştığım toprağa, üşüdüğüm rüzgara, gündüzün geceye varışına, emek harcadığım her şeye, göz yaşıma ve insan olmaya teşekkür ederim…

Sabahları uyandığınızda sağlığınıza teşekkür edin.

Sabah uyanma anıma, kendimce faydalı olmaya çalıştığım tüm annesiz çocuklara, ailesi olmayan tüm güzel çocuklarıma, çocuk olup da kanser gibi çok yorucu bir hastalıkla savaşmak durumunda kalan tüm çocuklarıma, hayatta dokunabileceğim, ömürlerinde bir anı değiştirmek ateşiyle yanıp tutuştuğum muhteşem güzellikteki belki ismini bile bilmediğim gencecik insanlara, gecenin bir saati oturup yazmak aşkıma, bir kişinin bile okuduğu bir cümle ile hayatının değişebilmek olasılığına, bu olasılığın beni “sağlıkla” kitaplar defterler yazılar arasında kaybolmama, gecenin bir yarısında yılmadan yine yazmak üzere bu sayfaların başında olabilmeye, teşekkür ederim…

Sabah uyanma anıma, ben yaşadım, başka insanlar aynı şeyleri yapmasınlar, belki bir arkadaş bulsunlar yanlarında, hayatlarında tutunacak bir dalları olabilsin, bir dost onları dinlesin, kalplerinden geçenlere tercüman olsun, en yakın olsun, nefeslerine eşlik etsin, dertlerini hafifletsin, hayatlarını güzelleştirsin, güç versin, değerlerini yeniden inşa etsin, güzelliklerini göstersin, aynalarla barıştırsın, yol olsun, gün olsun, gece olsun diye kendimi ter dökmeye vurduğum ve her yorulmanın ardından sayfalara döktüğüm geceler için “sağlıkla” dünyada tezahür etmiş olan binlerce kelimeye, teşekkür ederim…

İşte hayatımızda her günümüzün o bizim “çok bulunabilir”, “kolayca zaten elde edilir”, “kaybedilemez” dediğimiz her şey, “varlığının ne kadar değerli olduğunun bile farkında olmadığımız” her an ve en önemlisi bugün şu anda nefes alırken sahip olduğumuz “sağlığımız’”aslında her zaman kalpten teşekkür etmemiz gereken en önemli varlıklarımızdır. Bizler hayatın akışında “yarın yapacaklarımız”, “öbür gün için planladıklarımız” gelecek ay gideceğimiz seyahatler, bizi bekleyen projeler derken bugün en küçük işimizi bile “tek başımıza”, “sağlıkla” ve herhangi bir şeye ihtiyaç duymadan gerçekleştirebiliyor olmanın ve muhteşem bir sağlık durumuna sahip olmanın ne derece kıymetli bir değer olduğunu unutuveririz…

Oysa hayat her sabah, her akşam ve her an “kalpten bir teşekkürü” hak eder. “Hayat, ben sana teşekkür ederim” diyebilmenin muhteşemliği bizi işte böyle saracaktır. Sadece “beklediklerimiz” gerçekleştiğinde değil, olduğumuz halde sabah sağlıkla gözlerimizi açabildiğimizde, sağlıkla su içebildiğimizde, bir arkadaşımız ile kavuşabildiğimizde, bir aşkı görebildiğimizde, bir çocuğu kucaklayabildiğimizde veya deniz kokusunu içimize çekebildiğimizde…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale