X

Her gün yeni bir ‘ben’e uyanıyorum: Sen güne nasıl başlıyorsun?

Sabahlar çok güzeldir. Tüm kötülükler uykudayken erkenden uyanmak… O sessizliğin içinde dumanı tüten bir kahve yapıp, pijamalarınla belki camın kenarına, belki o en sevdiğin koltuğa oturup, yumuşacık örgü bir battaniyenin altında kahveni yudumlayıp günü karşılamak bir iki sayfa bile olsa bir kitap okumak, zira henüz kafanız dinginken orada yer alacak cümleler sizi güne hazırlar, sadece kendinizi, sorunlarınızı değil de, onun çok üstünde bilgilerle hayata bakış açınız genişler. Her yeni güne, yeni kararlara ve yeni bakış açısına uyanır insan, tam da o uyanma anlarıdır bu anlar.

Evet, dün bitti. Yaptığım, duyduğum, öğrendiğim her şeye rağmen bitti ama biterken farkında olsam da olmasam da bana biraz daha lezzet kattı. Acı yemeğin bile bir lezzeti vardır, faydası vardır. Dünden beri bakışım bile değişmiş olabilir, daha anlamlanmış… Geçen hafta, o da uzak geçmişler arasında, müdahale edemeyeceğim, değiştiremeyeceğim bir yerde, o da bitti. Orada yaptığım yanlışlar ve hatalar için kendime sadece şefkat gösterebilirim. Evet yaptım! Ama geçti.

Peki geçen yıl? Geçen yılki insanla, bugünkü sen aynı mısın? Bırakın fiziksel değişimi, her yönüyle bambaşka biriyim ben. İki yıl önceki beni hiç tanımadığıma yemin edebilirim. O kadının zevkleri farklıydı, hayata bakışı, beklentileri, doyumları, her şeyi ile bambaşka biriydi. Şimdiki ben çok daha farklı. Gelişmeyi durdurursan geri gitmeye başlarsın. Geri gitmediysen bil ki ileridesindir. Daha yüksek bir standardın vardır artık, hayatın bir üst katına çıkmışsındır, daha özelsindir.

Tüketerek yaşamaktansa böyle sabahlara uyanmalı insan, sadece tüketerek, haz alarak, hedonistik zevklerle mutsuzluğunu örtmeye çalışan, ait olmadığı düşlerin hayalini kuran edilgen insanlar haline gelmek? Kaçınmamız gerekenler arasında olmalı. Telaşımızın, anksiyetelerimizin nedeni ne? Uyandığımız bu güzel sabahları farkında olmadan nasıl mahvediyoruz şimdi oraya geleceğim, bunun için ise bakın size ne anlatacağım: Sosyal medyanın bizde yarattığı nur topu gibi bir anksiyetemiz daha oldu: “Kaçırma kaygısı” diye yeni bir kaygı türedi girdi yaşamımıza. Siz uykudayken bir şeyleri kaçırdığınızı düşünüp gözünüzü açar açmaz telefonu eline alıp bakmak.

Maalesef telefonların, tabletlerin içine hapsettik hayatlarımızı, sadece Instagram’da yaşayan, orada hayat geçiren kadınlar hatta onlardan bile daha çok erkekler var. Gerçeklerden kopmuş. Elinden sosyal medyasını alsalar hayatın anlamını kaybedeceğini düşündüğüm insanlarla çevrelendik.

Mutlu olduğundan emin olmayanlar, mutluluklarının teyit edilmesine ihtiyaç duyuyor. Sizde sabah gözünüzü açar açmaz ‘ben uyurken neler olmuş’ diye sosyal medyaya bakanlardansanız size de hayırlı olsun diyorum. Girdaba girmiş savruluyorsunuz.

Sanki hayat bir panayır yeri, herkes her an eğlenmekte ve bu manzaraları sosyal medyadan ilan etmekte. Bu kadar mı? Gerçekten hayat bundan ibaret olabilir mi? Biraz derinlere açılsak mı? Sığ sularda yüzülmez zira, yürüyerek geçilir ve gidilir. Bir kaşık suda boğulmanın anlamı var mı? En azından sabahlarımızı korusak böylece duygularımızı, düşüncelerimizi temiz tutarak güne başlayabiliriz.

Katıldığım bir yoga kampında, gün doğumu ile uyanıyorduk, saat 7’de yoga yapmak için buluşuyorduk, o arada sadece meyvelerden oluşan hafif bir kahvaltı ve sonrasında yoga. Tek bir şey istenmişti bizden: Uyandığımız andan yoga bitene kadar, kimse ile konuşmamamız, birbirimize selam dahi vermememiz ve göz göze gelmememiz.. Amaç; duygusal ya da enerjisel alışveriş  olmadan sadece kendinde kalabilmek. (Telefonlar zaten yasaklı maddeydi.) Açıkçası hiç kolay değildi, rutininden çıkmak ve sevdiğin insan yanından geçerken göz göze gelmemek ‘günaydıınnnn’ diye cıvıldayamamak ama bunun sonu öyle güzel bitiyor ki, şöyle ki; yoga bitince, o müthiş yenilenmiş, yükselmiş enerjinizle en sevdiğinizin yanına gidip, diyemediğiniz o ‘günaydın’ın yanına bir de sarılmak ekleyip, kocaman kucaklayarak diyorsunuz. Bu öyle harika bir duygu ki… Sabahları enerjini korumak için, sadece kendinle kalmanın güzelliğini keşfetmek için sizin de bir ritüeliniz olsun. Sizin yarattığınız size özel bir ritüel.

O zaman; güzel sabahlara ve o güzel sabahlar içinden doğan, büyüyen, gelişen ve tabii ki değişen yeni ‘ben’lere uyanırsınız…

İlginizi çekebilir: En başa dönelim mi: Senin hikayen nasıl başladı?

Çiğdem Acarsoy: Okur-yazar, vejetaryen, iflah olmaz bir optimist, gezenti bir yay burcu, kahvekolik, duygu durumu değişken... Okuma aşkı okumayı öğrenince başladı ve bitmiyor; yanına yazma aşkı da geldi. Kendini bildi bileli yazıyor. İnsan sevgisi onu Davranış Bilimleri okumaya yöneltti, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde yaptığı psikoloji stajı hayatının dönüm noktası oldu. Hayata bakışı değişti. Birçok psikoloji ve koçluk eğitimlerine katıldı, hayatın yaşamaya değer olduğunu anlatmaya çalıştı, motivasyon ve kişisel gelişim üzerine bir kitap yazdı. Kurumlara eğitimler veriyor ve yazıyor, yazıyor, yazıyor… :)

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale