X

Hayatımızdaki “ben”ler arasında bir yolculuk: En güzeli en gerçek olanı

Çok fazla “ben” biriktiriyoruz. Biriktirmek de tam anlamı karşılamıyor aslında, dönüştürüyoruz demek daha uygun sanki. “Eski ben”, “bugünkü ben”, “5 dakika önceki ben”, hepsi birbirinden bir o kadar farklı… Bir yandan da hepsi birbirinin içinde, birbirine geçmiş, birbirinden parça taşıyor, birbirini seviyor, birbirini mütemadiyen eleştiriyor, hatta bazıları birbirini tanımıyor belki de.

Ne kadar çok “ben” var hayatımızda, değil mi? Ne kadarını tanıyoruz? En çok hangisini seviyoruz? Umarım en az birini sevmişizdir/ seviyoruzdur.

Neleri dönüştürdük şimdiye kadar? Nelere tutunduk, bırakamıyoruz? “Şimdiki aklım olsa” diye başlayan cümleleri ne sıklıkta kuruyoruz? Tek başına akıl da yetmiyor esasen. Bazı duyguları ne kadar kabul etmişiz, hangilerini yok saymışız, biliyor muyuz? “Hani bugünkü gibi açık olsaydım o duyguya…” diye başlayan cümleler nasıl tamamlanıyor?

Hiçbiri sabit değil, hep değişiyor, bazen gelişiyor, bazen de aynı döngüde turuna devam ediyor. Kimisi zamanla iç içe geçiyor ve biz de matruşka bebekler misali, istediğimizi, istediğimiz kadar gösteriyoruz karşımızdakine.

Savaşımız da en çok kendimizle. Savaşlar bitmez en nihayetinde ancak yeri gelince de barış ilan etmezsek eğer, o savaşlardan çok hasar alırız. İlk ve tek barışı da “ben” ile yapmak gerekiyor. Diğer tüm barış halleri onun ardından geliyor.

Ve içinde bulunduğumuz bu dönem de, “ben”lerin en kırgın olduğu, çünkü özünden en çok uzaklaştığı dönem belki de. Pek, “ben” dediğini tanıyan da kalmadı zira… Kimsenin gerçeğiyle pek ilgisi kalmadı ki, suretler çevreledi etrafımızı. “Esas ben”lerin üstüne yeni birer “ben” giydirme peşinde çoğu. Dışındakinin öyle gözükmesi yetiyor, içindekinin gerçekten öyle olmasına pek gerek kalmıyor bu düzende. Sonra sıkılıyoruz, ya da o “ben”in modası geçiyor artık, eskisi kadar beğenilmiyor diye düşünüyoruz ve açık büfeden yeni “ben”ler seçiyoruz kendimize. Her şeyin sürekli tüketildiği bir toplumda en çok da kendimizi tüketiyoruz farkında olmadan.

Gerçek bağlara ihtiyaç duymadan, birbirine yabancı insanların sanal dünyalarda varoluş çabaları, kendilerini değil de avatarlarını geliştirmelerine sebep oluyor. Birer sosyal medya fotoğrafına indirgenmiş beğeniler, seyircisi olmadığında yaşandığı hissedilmeyen anlar, artarak dışa bağımlı hale gelen onaylanma ihtiyacıyla suretler en yüzeyinden birer yaşanmışlık peşindeler. Derinlerden olabildiğince uzak, adeta sadece ayaklarını suya sokar gibi yaşanan hayatlar, “ben”leri giderek sönük, kişileri de onlardan uzak kılıyor.

Oradan oraya savrulan kimlikler “ben”liklerini kaybetmeden bir an önce harekete geçmek gerekiyor. Belki de önce, bizi bize övdüğü kadarıyla benimseyip, bizi bize anlattığı sürece yanımızda olmasından memnun olduğumuz kişilerle uydu ilişkilerden sıyrılmak, bize gerçekten ayna tutanlarla yola devam etmek gerekiyor. Aranacak şeyler de, bulunacak şeyler de aslında dışarıda değil, içeride. Sakladığımız, bir süredir sesini dinlemeyi bıraktığımız ya da zaten artık tanımadığımız “ben”le yeniden buluşmak lazım. Sahici olanı, sahte olanından çok daha güzel zaten. Bir tanısan seversin belki de…

İlginizi çekebilir: Tazelenme zamanı: Neler size ait, neler değil?

Ceyda Tepret: İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği bölümü mezunudur. Koç Üniversitesi’nde MBA eğitimi alıp, Madrid’deki IE Business School’da International MBA programında eğitimini tamamlamıştır. Pazarlama alanında bir kariyer tercih etmiştir ve bu alandaki çalışmalarına devam etmektedir. İnsan davranışları ve psikolojiye duyduğu ilgi onu koçluk eğitimi almaya yöneltmiştir. ICF sertifikalı profesyonel bir koç olarak, danışanlarına kendi yolculuklarında destek vermektedir. Pazarlama profesyoneli kimliğiyle marka hikayelerinin, profesyonel koç kimliğiyle de insan hikayelerinin peşindedir.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale