X

Hayata geri sayım: Kalan tek bir haftamız olsaydı, ne yapmayı seçerdik?

“Hayat bu, bir bakarsın, her şey bir anda son bulur…” Şems-i Tebrizi

Genç yaşlarımızda sonsuza kadar yaşayacağımızı düşünürüz. Yirmilerimize vardığımızda hayat çok hızlanmıştır. Günler ve ne yazık ki yaşlar birbiri ardına koştura koştura geçiverir… Ve bizler, itiraf edelim “büyümek” ile tanışırız. Büyümek biraz da hayat demektir değil mi? Artık “hayatı” gerçekten yaşamaya başlamışızdır… Üniversiteden mezun olduğumuz yirmili yaşlarımızın ortalarından sonra “asıl” hayat gelir çatar… İş bulma zamanı gelmiştir. Geçimimizi sağlayabileceğimiz bir iş bulmak, su faturası, elektrik faturası ve kira vardır hayatımızda artık… Bunlar büyüme sürecinin, diğer bir anlatımla sevgili hayatın yüklediği sorumlulukların bir nevi olmazsa olmazlarıdır bizler için…

Sonra otuzlarımız geliverir. Artık yirmiler geride kalmıştır… Gençlik diye iç geçirmelerimiz başlamıştır bile… Gürültülü müzikleri daha az tercih eder oluruz. Daha az insan ile mutlu olabilmeyi öğreniriz. Hayat dediğimizin ne olduğu konusunda daha derin sorular sormaya başlarız… Nitekim aldığımız cevaplar da daha derin olur…

Ne zaman bugüne geldik diye sormak kalır bizlere. Geriye dönüp baktığımızda bu dünya üzerinde kocaman otuz yılı devirmiş olanlarızdır… Bir aile kurmak isteriz. Bu da “yeni” sorumluluklarıyla gelir. Eş olma sorumluluğu vardır bir kere… Sonra anne – baba olmak isteriz… Bir çocuğu, bir insanı yetiştirmenin o en ağır sorumluluğu da yükleniverir omuzlarımıza… Yaş kırklara işte bu koşturmaca ile yaklaşır…

Kırklara geldiğimizde (henüz gerçek hayatta gelmediğim için nasıl hissedildiği konusunu siz okurlarıma bırakıyorum, ben burada kendimce hayalimdeki kırklı yaşlarımı yazmaya çalışacağım) “yolun yarısı” aşılmıştır. Bir yarısı daha kadar yaşamaya vaktimiz olacak mıdır bilemeyiz… Ama sorumluluklar aynı sorumluluk olur, koşturmaca aynı koşturmaca… Yaşlanan bedenimiz hafif hafif sinyallerini verir… Koskocaman kırk yılı devirdim diye bağırdığı günler olur, bazen her zaman yürüdüğümüzden daha uzun yürümek istediğimizde, her zaman yaptığımız spor antrenmanından biraz daha ağır çalıştığımızda… Dinlenmeyi bir kenara bırakalım bir gece az uyusam da olur dediğimizde…

Ben bugün sizlerle birlikte hayatımızın tüm bu koşuşturmacasına inat, bir hayal kuralım istiyorum… Biraz da farkına varalım diyorum, zamanın nasıl geçtiğinin, günlerin birbirini nasıl izlediğinin ve en önemlisi bizim bu günlerimizi “nasıl” ve “ne ile” yaşamayı tercih ettiğimizin… Bana bu yazımda ilham olan bu sabah gördüğüm bir vefat haberiydi. Henüz bir ay önce sapasağlam olan bir kişinin, şu anda bu dünya üzerinde olmadığı gerçeği…

Şimdi hep birlikte güzel bir yolculuğa çıkalım istiyorum.  Bir melekle karşılaştık ve bize şunu söyledi: “Bu hafta dünya üzerindeki son haftan olacak. Sana bu gerçeği iletiyorum çünkü bu zamanı en iyi şekilde değerlendirmek veya istediklerini gerçekten istediğin şekilde yapmak sana bırakılmış bir tercih… Bu haftanı güzel yaşa…

Ve melek yanımızdan ayrılır… Evet, baş başa kaldığımız gerçeğe biraz daha yakından bakalım. Son yedi günümüz dünya üzerinde. İlk aklımıza gelen ne olurdu? Ben sevdiklerime bunu nasıl açıklayacağım? Ben bu sabah eşimi neden kırdım hem de hiç değmeyecek bir şey için? Dün toplantı sırasında bana ulaşmaya çalışan ve sadece hatırımı, nasıl olduğumu merak eden sevgili annemi neden azarladım? Neden ona sadece bir saniyeye sığacak kadar kısacık bir süreliğine ‘Annecim ben de seni çok seviyorum seni beş dakika sonra arayacağım’ demek yerine ‘Zamanım yok sonra konuşuruz’ diyerek geçiştirdim?

Neden bugün sahip olmadığım o kocaman ev için kendi kendime üzülmekteyim? Neden bu borcu nasıl ödeyebiliriz diye ailemi karamsarlığa sürükledim? Neden bitmeyen işler yüzünden bu yıl çıkacağım sadece bir haftalık tatilimi yine erteledim? Neden yarına yetiştirilecek sunumlarım sevgili kızımla zaman geçirmekten, bir hikaye kitabı okumaktan “çok daha” değerli benim için? Neden bu sabah bir kafeye oturup sadece ve sadece kendim için mis gibi kokan bir kahve içmek bana “nedensiz” geldi? Neden bu kadarını bile hak etmediğimi düşündüm? Yıllardır görmeyi hayal ettiğim o muhteşem Çin diyarına bu geçtiğinde şu olduğunda o bittiğinde diyerek neden bugüne kadar hiç gidemedim?

Neden elimi tutmaya çalışan insanları hep hayatımdan uzaklaştırdım, bir kere bile onlara daha yakından bakarak tanımayı bir şans vermeyi düşünemedim? Neden itmek yerine sevgiyi tercih edemedim? Neden bugüne kadar “doğuramadığım” çocuklar için çırpınmaktansa anne sevgisine aç binlerce çocuktan sadece bir tanesine bile dolu dolu sarılmadım? Neden kendimden önce bir başkasını mutlu etmek için sadece bir günümü ayıramadım? O gülümsediğinde ben de en az onun kadar neşesine ortak olamadım?

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, yukarıda okuduklarınıza kendi hislerinizi eklemenizi diliyorum… Bugün bu melek hayatınızın son haftasında olduğunuzu paylaşsaydı gerçekten nasıl yaşamayı tercih ederdiniz? Dün yaptıklarınızı tekrarlar mıydınız, içinizde tutmayı tercih ettiklerinizi açıkça paylaşır mıydınız? Bu dünyaya verebileceklerinizi tam anlamıyla vermeden gitmeye gönlünüz razı olur muydu? Kalbinizdeki tüm sevgiyi buradakilerle paylaşmadan bırakıp gidebilir miydiniz?

Bugün son bir haftanız olduğunu öğrenseydiniz, sizin o muhteşem hikayeniz ne olurdu?

 

İlginizi çekebilir: Her şeye sahip olmaktan hiçbir şeyin sahibi olmamaya: İyi ki varsınız dediklerimiz

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale