X

Hayat yolculuğumuzun ayrılmaz parçası “yüklerimiz”: Sizce neden onları taşıyoruz?

Hayat, doğum ile ölüm arasındaki kısa ama içinde yaşarken çok çok uzun gelen bir yolculuk. Yolcusu olmayan yok bu yolculuğun. Kendi isteğin dışında gibi görünen fakat tamamen kendi arzularınla gerçekleşen bir süreç. Bu yolculuğa herkes başka bir noktadan başlıyor ve başka bir noktada bitiriyor. Kimisinin yolu uzun, kimisininki kısa. Eşit başlamayan, eşit devam etmeyen ve eşit bitmeyen bir süreç. Zaten çok anlamsız olmaz mıydı aynı hayatları yaşasak? Güzelliği tek ve eşsiz oluşunda değil mi?

Bu eşsizliğin içinde bazı benzer yanlarımız var. Bu benzerliklerden birisi de YÜKLERİMİZ. Yaşadığımız olaylar sonrası biriktirdiğimiz, sırtımızda taşıdığımız ve artık bazıları karakterimize işlemiş yükler. Yaşanan güzel bir ilişki sonrası tatsız bir ayrılığın yükü, geçirilmiş kazanın hissettirdiği korku yükü, iş hayatında başarısızlığın yarattığı yetersizlik yükü, anne ve/veya babadan yetersiz gelen sevginin yükü, sevilen kişinin ani kaybedilmesiyle oluşan istemsiz ayrılığın acı yükü… Kısaca hayatta başa gelen tüm acı olayların yükleri.

Doğduğumuz andan itibaren her yaşanan olay bize az ya da çok yük bırakır. Bu yüklerimizin farkında değilsek bunları genellikle hayatımız boyunca taşır, her gittiğimiz yere götürür, düşüncemize baharat olarak katar, kullandığımız cümlelerin içine serpiştiririz. Her ne yük taşıyorsak hayatımızın tadı da ona göre olur. Yük olan şeyler genellikle iyi duygu ve hisler değil, negatif olarak değerlendirilen ayrılık, üzüntü, yarım kalmışlığın kırıntılarıdır. Fiziksel olarak görünmeyen içimizde taşıdıklarımız, bizi ağırlaştırır ve rahatsız eder. Altında cam kırıkları bulunan bir halının üzerinde yürümek gibi can yakar. Pürüzsüz ve temiz bir halının üzerinde yürüdüğünü sanırsın, fakat acı çekersin.

Yoga felsefesinde de anlatıldığı gibi zihin ve beden bütün olduğu için, her yükün vücutta da bir yansıması olur. Kendini ağırlaşmış, yorgun ve bitkin mi hissediyorsun? O zaman ilk önce o taşıdığın yükleri fark et. Peki insanlar bu kadar yük taşımaya neden meraklı? Bu sorunun herkes için tek bir cevabı olmamakla birlikte belki de ilk sebep kişinin farkındalık düzeyinin düşük olmasıdır. Dikkati kendinde olmayan, kendi üzerinde mesai harcamayan bir birey, yaşadığı olayları yeterli derecede ilişkilendiremez ve kendi içinde neler döndüğünü pek de algılayamaz.

İkinci sebep ise, yüklerin kişiliği oluşturan ana elementler arasında olması olabilir. Kişi eğer bu yüklerini bırakmaya razı olursa, kendi olarak tarif ettiği birçok şeyi bırakmak zorunda kalacak ve oynamayı seçtiği, herkese gösterdiği karakterden çıkmış olacaktır. Ah şu zihnin bir karaktere tutunup kalma isteği… Karakter pahasına ödediği bedeller ne kadar zor olursa olsun onu bırakmak istemez. Bunun bedeli ise kişi için çoğu zaman acı olur.

Başka bir sebep ise bu acı duygusundan beslenmek ve bu duyguya tutunma isteği olabilir. Kulağa anlamsız mazoşist bir tutum gibi gelse de, durum tam da bu şekildedir. Kişi kendi yüklerinin acısı sayesinde yaşadığını hisseder ve bu durum onu daha da çok kamçılar. Yani bunu bir nevi hayat yakıtı olarak kullanır. Acı veren fakat canlı tutan bir yakıt.

Bir başka sebep olarak da bu durumu avantaj olarak kullanma isteği olabilir. Kişi hayatındaki yükleri sayesinde başka insanlar tarafından ilgi ve şefkat görüyorsa bu yüklerini pek de bırakmak istemez. Çünkü bu sayede seviliyor ve ilgi objesi olabiliyordur. Her insanın en temel isteklerinden birisi olan başkası tarafından sevilme arzusu, bu sayede gerçekleşiyor olabilir.

Başka bir senaryoda ise, kişinin kendini güçlü ve duyarlı olarak görme isteği olabilir. Kişi etrafındaki insanların yüklerini de yüklenerek (ki bu genelde insanın en yakın çevresi oluyor) kendini güçlü bir kahraman gibi hissetmek ister. Oysa ki kendini gereksiz yere yorar, çünkü hayatta kimse başkasının adına onun yüklerini taşıyamaz. Burada yazdıklarım kısıtlı tespitler olmakla birlikte, dediğim gibi kişiye özgü olarak değerlendirmek gerekir.

Şu ana kadar yüklerimiz, olması istenmeyen bir durum olarak görünse de, bize aynı zamanda hizmet ederler. Hizmet etmiyor olsa emin ol yaşanmaz ve birikiyor olmazdı zaten. Çünkü hayatın karışık matematiğinde gereksiz hiçbir şey yoktur. Yükler, kişinin hayatta daha dirençli, güçlü olmasını sağlayarak, onun hayat yolculuğunda büyüyerek ilerlemesini sağlar. Bütün yaşanalar bu yüzden yaşanmıyor mu zaten?!

Fakat burada ince bir çizgi mevcut. İnsan yüklerini ne zaman bırakacağını bilmeli. Hizmet ettiği ölçüde taşıyabilir, ancak vakti zamanı geldiğinde onları bırakmayı da bilmeli. Çünkü insan nefes almaya devam ettikçe, onu daha da ileriye götürebilmek için yeni yükleri olacaktır. Alacağı dersi alarak, yola mümkün olduğunca en hafif şekilde devam edebilmeli insan.

Bu yazıdan alman gerekeni eminim kendine göre aldın. Ancak senden çok küçük bir ricam var sevgili okuyucu. Al kağıt ve kalemini, şu soruları cevaplamaya başla.

  • Senin yüklerin neler?
  • Kendine yük edindiklerinden hangileri sana hizmet ediyor, hangileri seni sadece ağırlaştırarak yoruyor?
  • Yüklerin hayatında neye hizmet ediyor?
  • Hayatında içsel alanda nelerle uğraşmayı bırakmak istiyorsun?
  • Yüklerini gerçekten bırakmak istiyor musun?
  • Yüklerini nasıl bırakabilirsin?
  • Yüklerini bırakmak için hayatında ne gibi eylemlerde bulunacaksın?
  • Hayatındaki yükleri bıraktığında sen kim olacaksın?
  • Yaşadığın sürece yaşayarak biriktireceğin yeni yüklerin farkında olmak için ne yapacaksın?

Lao Tzu’nun güzel bir sözüyle bitirmek istiyorum;

“Bilgiye ulaşmak için, her gün bir şeyler ekleyin.
Bilgeliğe ulaşmak için, her gün bir şeylerden kurtulun.”

Hafif ve keyifli bir hayat yolculuğu dileğiyle…

Sevgilerimle!

İlginizi çekebilir: Tüm cevaplar sende gizli: Bedeninin bilgeliğini ne kadar dinliyorsun?

Burak Ayhan: 1987 yılında, Akdeniz'in sıcakkanlı şehri Mersinde gözlerini dünyaya açan Burak, kendi kişisel öyküsüne başlamış. Herkes gibi kendi öyküsünün kahramanı olan bu şahıs, üniversitede tıp okumayı seçerek etrafındaki kişilere şifa vermeye niyetlenmiş. Sonrasında Radyoloji dalında uzmanlaşarak yolculuğuna devam etmiş. Fakat bu süreçlerde içinde hep bir şeylerin eksik olduğu duygusunu taşıyan kahramanımız, çeşitli kişisel gelişim seminerlerine, ruhsal öğreti danışmanlıklarına katılmış ve bu alanlarda bilgi sahibi olabileceği araştırmalar yapmış. Ta ki bir gün bütün öğretilerin dediği gibi "KENDİNİ BİL, KENDİNİ TANI" ifadesini uygulamaya ve gerçekten sadece kendi içine yönelmeye karar verip, meditasyon yapmaya başlayana kadar. Meditasyon yapmaya başlayıp kendini anlamaya ve tanımaya başladıkça, onun için süreç hızlanmış, işinin onu ifade etmediğine karar vererek işini bırakmış ve bir süre sonra da yolunu aydınlatan öğretmeni ile tanışıp YOGA yapmaya başlamış. Artık kendisi Yoga yolunda kendine giden bir yolcu. Bu yolda bir yandan öğretmeye devam ederken kendisi de bir yandan öğrenmeye, kendini keşfetmeye devam ediyor. İnsanlara artık bu yolla şifa vermeye ve aslında insanların kendi şifalarını bulmalarına destek oluyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale