X

Hayallerinin peşinde bir tasarımcı: Ceylan İnsel

Ceylan İnsel

Çocukken öğretmenlerinin hayalperest olduğunu söylediği küçük bir çocuğun, hayallerinin peşinden koşup sevdiği hobisini aşkla işine dönüştürmesinin hikayesidir burada okuyacaklarınız. Ceylan İnsel sohbeti keyifli, çok içten ve pozitif enerjisini size de geçiren, dünya tatlısı biri.

Uplifers için onunla bir araya gelip hikayesini dinledim. Gelin hayallerinin peşini bırakmayan Ceylan İnsel’in hikayesine birlikte bakalım.

Sizi tanımayanlar için Ceylan İnsel kimdir, birinci ağızdan dinleyebilir miyiz?

New York’ta grafik tasarımı okudum, aynı zamanda da resim dersi aldım. Oradayken  resme çok merak saldım. Sonrasında İstanbul’a döndüm ve burada Orhan Taylan’ın yanında çalıştım. Sonra da kendi atölyemi açtım. Sergiler açtım. Burhan Doğançay bir sergimi gördü ve bana ” Sen neden Moda okumuyorsun?” dedi. Çünkü hep kadın çiziyordum, tüm figürlerim kadındı. Oradan aklıma böyle bir fikir girmiş oldu.

Daha önceden İtalyancam vardı. onu geliştirmek için 3 aylığına Milano’ya gittim ama 5 sene kaldım. 1 sene moda tasarımı okudum, illüstrasyon yönü daha ağırlıklıydı. Bir arkadaşımla atölye açtık orada. İstanbul’dan aldığım kumaşları burada diktiriyordum. Elimde valizlerle dükkanlara gittim. “Benim böyle ürünlerim var. İster misiniz?”dedim ve iki dükkandan sipariş aldım.

Bir dükkan sırf keten üzerineydi. Diğeri de koton ile yaptığım çalışmalarım vardı, onları sattı. Bu çalışma iki sezon civarı devam etti. 5 sene sonra döndüm Türkiye’ye. Geleli iki yıl oldu. Buradan geçerken buranın kiralık olduğunu gördüm ve bayıldım. (Bebek Yokuşu sonundaki müthiş sevimli showroom’undan bahsediyor.) İçi felaket haldeydi.

Peki döndüğünüzde ne yapmak istediğinizi biliyor muydunuz?

Zaten bir resim atölyesine ihtiyacım vardı. Ben çizimlerimi hep kumaşa çizip daha çok günlük olarak kullanılabilir hale getirmek istiyordum. Aklımda da, ben de çok giydiğim için, hep t-shirt vardı. Bu showroom’u bulunca hem resim yapabileceğim, hem de yaptıklarımı satabileceğim bir yer de olsun dedim ve burayı açtım. Annem ve teyzemle birlikte başladık. Onlar da takıları yapıyorlar, ayrıca ev aksesuarlarını görünce ‘bunlardan da olsun’ diyerek ekledik. Bizim beğendiğimiz her şeyin olduğu bir yer oldu.

T-shirtlerin üzerine tek tek resim çiziyorum. Arada resim workshopları veriyorum, öğrencilerim var. Ayrıca yeni projeler yapmayı da seviyorum. Bir fuarda Fransız bir çocukla tanıştım, onun çantalarını çok beğendim. “Chocolate Hills”. Ondan çantaları alıp üzerlerini boyadım. Organik t-shirt üreten başka kişilerle tanıştım, onlarla bir projemiz var.

Bunun dışında erkekler çok sormaya başladı bana “Erkek tshirtu neden yapmıyorsun?” diye; bugün de onların siparişini verdim hatta, onlar da dikiliyorlar. Erkekte daha standart şeyler oluyor genelde. Ben daha modern, yani daha herkesin giyebileceği bir şeyler çizmeyi, bu şekilde hazırlamayı planlıyorum. Kadın daha kolay aslında. Salaş da giyiyoruz, bazen dar giyiyoruz bir şekilde adapte ediyoruz. Ama erkekte öyle olmuyor, zor.

Yaz için de keten kumaşlara yaptığım tunikler, gömlek elbiseler var.
Tabi benim t-shirtlerimde farklı olan şey, el boyaması olduğu için, örneğin her iki t-shirte de kelebek çiziyor olsam bile biri bir diğeriyle aynı olmuyor, fırça darbeleri fark ediyor. Yaptığım işe aslında “Giyilebilir Sanat” da diyebiliriz. T-shirtleri tuval gibi kullanıyorum. Sanat günlük hayata girmiş oluyor.

Web sitenizde sufi görselleri de gördük…

Çok seviyorum Mevlevi düşünceyi. Konya’ya da gittim Şeb-i Aruz’a. Bir de ben normal bir turist olarak da değil, sufi müzisyen grubuyla gittim. Akşamları onlarla farklı mekanlara gittik, bir anda müzik çalıyor ve bir anda dönmeye başlıyorlardı. Çok değişik bir tecrübe oldu benim için, gerçekten çok güzeldi. Bunları t-shirtlerime de yansıtıyorum ve elimde hiç kalmıyor. Ben böyle bir ilgiyi hiç beklemiyordum. Başta denedim acaba nasıl olur diye.  Ama yapıyorum t-shirtü ve anında gidiyor. O kadar çok sattım ki bu t-shirtlerden.

Sizin aslında tasarımlarınızı oluştururken, ürünlerin sanatla olan bağlantısı ve ruhunuza nasıl işlediği yansıyor. Bir de kişiye özel tasarımlar var, bunlar nasıl oluyor?

Evet, özel sipariş verenler oluyor. Hediye olarak ya da kendilerine özel olarak yaptırıyorlar. Kız arkadaşlarına bir sürü hediye yaptıran oluyor. Bana fotoğraf yolluyorlar, istedikleri modelleri iletiyorlar. Ama zaten fotoğrafla birebir yapmıyorum. Kendi tarzımda yapıyorum, tabi bunu yapmadan önce de bilgi veriyorum.

Burcunuz nedir? ( Burada bizi bir sürpriz beklediğini anlıyoruz:) )
Bu t-shirtlerde burç simgeleri bulunuyor, onları stilize ettim. Bir de kadın figürleri var arkasında. Bunlar dökümlü duran t-shirtler.

İşin içine burç girince galiba ilgi çekici oluyor değil mi? Hiç ilgilenmiyorum diyen birini bile astroloji sayfasına denk geldiğinde kendi burcunu okurken bulabiliyoruz.

Ben sergilerimi temalı açıyorum. Mesela bir sergim fal üzerineydi. Hikayesi, bir kız sevgilisini kaybediyordu ve fal ile onu bulmaya çalışıyordu. Bir çok farklı fal çeşidi varmış. Bu sergi o kadar çok kişinin ilgisini çekti ki, fal olunca gerçekten de etkili oluyormuş dedim.

Bir yaz Amerika’da bir kampa katıldım, her hafta farklı kurslar oluyor, ders seçiyorsun. Bende bir hafta tarot kursunu seçtim. Orada biraz öğrenme fırsatım oldu.

Peki tüm tasarımlarınıza nereden ulaşabiliyoruz?

Burada showroom’umda, Galata’da Nicole’de, netlence.com’da, Atölye 26’nın kendi web sitesinde satılıyor. Alaçatı’da bir butikle görüştüm bugünden itibaren orada da satılıyor olacak. Zaten tek tek boyadığım için çok farklı yerde de olması mümkün değil.

Peki ya çok sipariş gelirse ne yapacaksınız? İşi büyütmeyi düşünüyor musunuz?

Hepsini kendim yapacağım, yani yanıma birini alayım da o boyasın gibi bir şey istemiyorum. Öyle bir düşüncem yok. Belki bazı şeyleri ‘limited edition’ olacak serigrafi yöntemiyle bastırabilirim. 50 adet boyayabilirim, ama diyelim daha fazla istendi o şekilde yapabilirim. Ama seri üretime geçmeyeceğim. Serigrafi yapılsa bile numaralandırırım 3/50 gibi.

Peki modaya dönecek olursak, çok seviyorum dediğiniz marka, tasarımcılar var mı?

Fransa’da CoteLac, Celine B diye bir marka, bir de Shanghai Tang diye bir marka. Bir de MaxMara var.

Uplifers okuyucularına iyi yaşam için önerileriniz ne olur?

Hobilerinin olması en önemli şey. İnsanı gerçekten hayata bağlayan bir şey bu. Sevdikleri hobi olduğu zaman insanlar daha mutlu oluyor. Bir de basit şeylerden zevk alınca hayat güzel geçiyor.

Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Röportajı yapmamızın ardından Ceylan İnsel’in Temmuz ayında t-shirtleriyle Who’s Next’te yer alacak olduğunu öğrendik. Bunun da haberini buradan verelim sizlere:)

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Özge Çelik: Enerjisi bitmek bilmeyen, kabına sığmayan, deli dolu, gezmeye ve yeni yerler keşfetmeye bunları da paylaşmaya bayılan, moda ve takı aşığı, kazara bankacı, bir yandan da moda editörlüğü okuyan, iletişimi çok seven, pazarlama iletişimcisi, voleybolcu, yarış hakemi, amatör wakeboardcu, izci( hem de oymakbaşı ), yazmayı seven, bunu yaparken çok, hem de çok mutlu olan blogger.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale