X

“Hayallerine Koşan Kadınlar”: Başarılı Kolektifli kadınlar ile zamanı etkili kullanmak üzerine

Hayallerine Koşan Kadınlar”Hayallerine Koşan Kadınlar” yeni nesil çalışma alanı Kolektif House tarafından başlatılan ve hayalleri peşinde koşan başarılı kadınlara yer veren bir paylaşım serisi. Kolektif House’un “birlikten kuvvet alan” doğasında çalışan ve hayallerine doğru emin adımlarla ilerleyen iş kadınlarının iş-yaşam dengesine, çalışma planlarına ve kişisel hayatlarına küçük birer pencere açan Hayallerine Koşan Kadınlar röportaj serisi; mutluluk ve başarı konusunda ilham olmayı amaçlıyor.

Hayallerine Koşan Kadınlar röportaj serimizde bu ay İstanbul Startup Angels Kurucu Ortağı Gülsüm Çıracı, GEDS Teknoloji Kurucusu Gülay Özkan ve Modakariyeri.com Kurucusu Aslı Özbek yer alıyor. İşte tutkulu, azimli ve yaratıcı bu üç kadının başarı ve mutluluk sırları:

Gülsüm Çıracı – İstanbul Startup Angels Kurucu ortağı

Öncelikle, sizi biraz tanıyabilir miyiz?

​Elbette. Birkaç farklı iş deneyimimi dışında tutarsak, ben kariyerimin büyük bölümünü girişimcilik alanında çalışmalar yaparak geçirdim. Bu mesleğin ilk zamanlarında geçirdiğim gelişim ve farkındalık döneminin ardından, 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz sonrası Dünya Bankası ile birlikte Türkiye’nin ilk girişimcilik projelerinde proje koordinatörü olarak çalıştım. Henüz Türkiye’de ekosistemin olmadığı, hatta girişimciliğin dahi hiç konuşulmadığı bir dönemden bahsediyorum. Sonrasında ise kendi firmamı kurarak yaklaşık 9 yıl boyunca Türkiye’nin hemen her bölgesinde girişimcilik projeleri geliştirip uyguladım. Kamu, özel sektör, Avrupa Birliği gibi kurumlarla genç girişimcilik, kadın girişimciliği, işsizler için girişimcilik gibi konular üstüne çalıştım. Bu süre içerisinde yaklaşık 8.000 girişimciye ulaştım.

Tüm bu birikim ve çalışma sürecinin ardından 2012 yılında ortaklarımla birlikte İstanbul Startup Angels’ı kurmaya karar verdik. Bu o dönem için oldukça radikal bir karardı zira “melek yatırımcılık” kavramı ülke genelinde henüz pek bilinen bir kavram değildi. Yatırımcı sayısının azlığı, girişimcileri yatırımcılara karşı hazırlayan mekanizmaların eksikliği gibi problemlerle karşılaştık. Bunlar karşılaşmayı tahmin etmediğimiz problemler olmasa da, bir hayli efor sarf ettiğimiz de yadsınamaz. 

İlk olarak bu iki kitleyi bir araya getirmek adına “Startupbootcamp” ile iletişime geçerek ilk Türkiye ayağını gerçekleştirme çalışmalarına giriştim. 2013 yılında yaptığımız ilk toplantı sonrasında, yaklaşık 6 ay içinde Startupbootcamp’i kurdum. Tüm Startupbootcamp’ler içinde ilk kadın kurucu ortak olmanın gururu ve azmiyle CEO olarak çalışmaya başladım. Bir yıllık yoğun bir çalışma sürecinin ardından, bu süre zarfında edindiğim tecrübe ve birikimle İstanbul Startup Angels’a daha çok odaklanmaya karar verdim. Sonrasında gelişen süreç ise beni bugün bulunduğum noktaya taşıdı. Bu sene itibariyle İstanbul Startup Angels’da toplam 24 yatırım gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Bu anlamda Türkiye’nin en çok ve hızlı yatırım yapan melek yatırımcı ağı haline geldik.

Nasıl bir çalışma temponuz var? Bu tempo içerisinde kendinize zaman yaratabiliyor musunuz?

​Girişimcilik zaten doğası gereği yoğun bir tempo gerektiriyor. Kendi girişimciliğimin yarattığı yoğunluğa ek olarak, yatırım yaptığımız startupların hız ve yoğunluğuna da uyum sağlamak zorundayım. Bu tempo içinde elimden geldiğince kendime zaman ayırmaya çalışıyorum. Hafta içinde oluşan yoğunluğun, hafta sonuna sirayet etmemesi için özellikle çaba harcıyorum. Böylelikle en azından yoğun geçen haftanın ardından, kendime vakit ayırabileceğim bir zaman dilimi yaratmış oluyorum. 

Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirmeyi tercih ediyorsunuz?

​Bahsettiğim gibi kendimi işime kaptırıp kontrolü kaybedersem kendime zaman ayırmam mümkün olmaz. Bu nedenle zamanın kendiliğinden boşalmasını beklemektense, sevdiğim şeyler için ben vakit yaratıyorum. Öyle vakitlerde ise arkadaşlarımla bir arada olmayı çok seviyorum. Kitap okumak da hayatımın vazgeçilmezlerinden biri. Çok yoğun olsam dahi mutlaka uyumadan önce kitap okurum.

Bununla birlikte dijital detoks yaptığım kısa tatilleri seviyorum. Sadece kitap okuyup gezerek zaman geçirdiğim, mail ve internetten uzak durduğum tatiller beni rejenere ederek enerji depolamamı sağlıyor.

Sizi daha yakından tanıyalım:

  • En son gittiğim şehir: ​En Fethiye’ye bir konferans için Muğla’ya gittim. Sonbahar olmasına rağmen havası ve denizi ile muhteşemdi.
  • En son okuduğum kitap: ​Kazuo Ishıguro’nun “Günden Kalanlar” ​
  • En son gittiğim konser: ​Uzun zamandır maalesef konsere gidemiyorum.​
  • Dinlemeyi en çok sevdiğim müzik türü: ​Müziğin ruh halini dengelediğine inanıyorum ve yumuşak tınılara sahip müzik türlerini tercih ediyorum. ​
  • Şimdiye kadar en çok etkilendiğim kitap: ​Tek bir kitap söyleyebilmem mümkün değil. Farklı kitaplar beni farklı yönlerden etkiledi diyebilirim. Yine de birkaç isim vermem gerekirse beni en çok etkileyenler arasında Michael Ende – Momo, Franz Kafka – Dönüşüm, Amin Maalouf-Semerkant’ı sayabilirim.  ​
  • Kariyer hedeflerimde bana en çok işime olan tutkum, inancım ve hayallerim güç veriyor.​

İş ve özel yaşam dengesini kurmak için nasıl bir formül uyguluyorsunuz?

​İnsan bir makine değil. Bu yüzden de iş ve özel yaşamı birbirinden tam olarak ayırmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Her ikisi de birbirini mutlaka etkiliyor. Ama  ikisinin birbirine karışmaması adına belirli noktalarda kendime bazı disiplinler uygulamaya çalışıyorum. Örneğin, hafta sonları çok önemli bir şey olmadığı sürece çalışmıyorum. Ya da evime gittikten sonra işi gündeme getirmemeye ve düşünmemeye çalışıyorum.

Kolektif House’ta çalışıyor olmanın bu yaşam tarzı ve dengesine etkileri neler?

​Kolektif House’un, yaratıcı insanlarla dolu enerji veren bir havası var. ​Burada olmayı seviyorum.

 

Gülay Özkan – GEDS Kurucusu

Öncelikle, sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Kendi istediğim yaşam biçimine uygun işler, formlar, kavramlar, sesler, renkler, hisler, kültürler yaratmayı seven bir insanım. Güneşli bir Akdeniz ülkesi, gülümseyen insanlar, iyi yemek ve güçlü bir sanat ve tasarım ortamı, yaşam kalitemi belirleyen unsurlar.

Çok sevdiğim ve değerlerime uygun GEDS isimli tasarım danışmanlık şirketini kurdum on yıl önce. İsmi Ursula K. Le Guin’in bir karakterinden. Yaptığım işlere design thinking, service design, human-centric design gibi isimler veriliyor. Başka ülkelerden iş almak, uluslararası bir kulvarda koşmak özel zevklerim arasında.

Hayatımda her zaman tüm bilgilerimi kamusal alana koymaya önem veriyorum. Bu yıllarda da yaratıcı ekonomi üzerine haftalık canlı yayınım Farklı Bakış üzerinden yapıyorum bunu.

Nasıl bir çalışma temponuz var? Bu tempo içerisinde kendinize zaman yaratabiliyor musunuz?

18-19 yaşımdan beri hayatımı çok çalışmaktansa etkili ve stratejik çalışmak üzerine organize etmek konusunda azami çaba sarfediyorum. Genel bir formum yok ancak disiplinli biriyim. Ofis saatlerine dikkat etmek ile birlikte nasıl hissettiğime dikkat ederim. Hafta sonları çalışmıyorum. Ve “yoğunum” kelimesini kullanmıyorum.

Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirmeyi tercih ediyorsunuz?

Bu kavramlar hayatımda yıllar içinde değişiyor. Bu yıllarda boş zamanlarımda duruyorum.

Sizi daha yakından tanıyalım:

  • En son gittiğim şehir: Tallinn
  • En son okuduğum kitap: Kendime düşünceler, Marcus Aurelius ve Nora, Henrik İbsen
  • En son gittiğim konser: GoGo Penguin
  • Dinlemeyi en çok sevdiğim müzik türü: Jazz ve dijital müzik, genel olarak çok beğeniyorum. 
  • Şimdiye kadar en çok etkilendiğim kitap: Her yaşta başka kitaplar var. Zor soru.
  • Kariyer hedeflerimde bana en çok iyimserliğim ve cesaretim güç veriyor.

 İş ve özel yaşam dengesini kurmak için nasıl bir formül uyguluyorsunuz? 

Böyle bir denge olduğunu düşünmüyorum. Sistemin zorunluğu olarak yarattığı bir kavram. İkisinden biri öncelikli bende her zaman. Dönem dönem değişmekle birlikte özel yaşantımı önceliklendirmekten yanayım. İşler bitmez.

Kolektif House’ta çalışıyor olmanın bu yaşam tarzı ve dengesine etkileri neler?

Ben kendimi burada çok rahat hissediyorum. Uluslararası birçok kavramı bünyesinde barındıran, modern ve güncel bir anlayış var burada. Bu sebeple doğal bir uyum ve ahenk hissediyorum. Bu da bir ofis için yeterince iddialı zaten 🙂

Aslı Özbek – Modakariyeri.com Kurucusu

Öncelikle, sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Moda sektöründe eğitim tasarımı ve kariyer koçluğu yapıyorum. Aynı zamanda moda girişimlerine mentörlük verdiğimiz bir kuluçkayı yönetiyorum. Yaklaşık 15 senedir içinde olduğum bu sektörü hem çok seviyorum hem de ona kızıyorum; o nedenle bir sürdürülebilir moda aktivistiyim de diyebilirim. İtalyan Lisesi’nden mezun oldum ve uzun yıllardır yaşadığım İtalya benim ikinci evim.

Nasıl bir çalışma temponuz var? Bu tempo içerisinde kendinize zaman yaratabiliyor musunuz?

Kendi iş tempomu belirleme şansım olduğundan yorgun hissettiğim zamanlarda kaçamaklar yapmam mümkün. Fakat açıkçası genelde patlama noktalarına geldiğimde kendime zaman yaratmayı hatırlıyorum. 

Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirmeyi tercih ediyorsunuz?

Genelde yarattığım zamanda ya hiçbir şey yapmadan fişi çekmeyi ya da bir şeyler keşfediyor olmayı severim. Yazı yazmak, kitap okumak, müze gezmek, arkadaşlarımla zaman geçirmek, köpeğimle yürüyüşe çıkmak genelde boş zamanlarımı dolduran şeyler. 

Sizi daha yakından tanıyalım:

  • En son gittiğim şehir: Milano
  • En son okuduğum kitap: Business for bohemians 🙂
  • En son gittiğim konser: Büyük ev ablukada konseri
  • Dinlemeyi en çok sevdiğim müzik türü: Caz ama çok farklı müzik türlerinden etkilenebilirim 
  • Şimdiye kadar en çok etkilendiğim kitap: Sırça Fanus – Sylvia Plath
  • Kariyer hedeflerimde bana en çok annem güç veriyor.

İş ve özel yaşam dengesini kurmak için nasıl bir formül uyguluyorsunuz? 

Bu formülü hayatım boyunca uygulayamadım ve kendi işimi yapmaya başladıktan sonra da dengeyi tamamen elimden kaçırdım. İşim her an aklımda ve bu bazen sorun olabiliyor. Öğrenmeyi sevdiğim için etrafımdaki kişilerin de iş hayatlarını hep merak ederim; o nedenle iş konuşan bir insana dönüşmem an meselesidir. Denge kurmama yarayan tek şey ortam değiştirmek, o nedenle seyahat etmeyi temel bir ihtiyaç olarak görüyorum. 

Kolektif House’ta çalışıyor olmanın bu yaşam tarzı ve dengesine etkileri neler?

Kolektif’te iş günü içinde sosyalleşmek çok kolay ve farkına varmadan edindiğin arkadaşlarla yeni güzellikler katılıyor hayatına. Bence en büyük avantajı, işten bunaldığın anda kafanı kaldırdığında yakınında sana enerji verecek birinin olması.  Bu paylaşımı çok değerli buluyorum. 

 

Kolektifli “Hayallerine Koşan Kadınlar”ın ilham dolu hikayeleri için buraya tıklayabilir, Kolektif House‘un benzersiz dünyası hakkında fikir sahibi olmak için web sitesini ziyaret edebilir, Instagramburaya tıklayabilir, Kolektif House‘ adresini takip edebilirsiniz. 

İlginizi çekebilir: “Hayallerine Koşan Kadınlar”: Başarılı Kolektifli kadınların iş – yaşam dengesi ve sosyal hayatlarına dair 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale