X

Hawaiililerin iyi yaşam sırrı: Huna Felsefesi’nin 7 ilkesi

Mutlu yaşamlarıyla dünyaya ün salmış Hawaiililerin iyi yaşam sırlarını hiç merak ettiniz mi? ‘Coğrafi avantaj!’ diye düşünüyor olabilirsiniz… Haklılık payınız da vardır illaki. Kim istemez her gün masmavi sularda yüzmeyi, tablo gibi manzaralara karşı yaşamayı, yumuşacık kumlarda yürümeyi… Ama bu güzel adanın insanlarının mutlulukları yalnızca yaşadıkları coğrafyayla sınırlı değil.

Eski Hawaiililerin dünyayı daha mutlu bir yer haline getirmek ve iyi yaşamak için benzersiz inançları vardı. Hawaaiice bir kelime olan ve ‘sır’ anlamına gelen Huna ise onların inançlarını anlatıyordu. Bu inançlar, bir dinin yapıtaşları değildi; bir yaşam felsefesiydi. Yıllar boyunca nesilden nesle aktarılan Huna Felsefesi, zaman geçtikçe dünyanın dört bir yanına kadar ulaşmayı başardı. Ve bugün herkesin merak ettiği bir konu haline geldi. Biz de bu güzel insanların dünyaya tanıttığı bu felsefenin ilkelerini bir araya getirdik. İşte hayata basit ve etkili 7 ilkeyle yaklaşmayı anlatan Huna Felsefesi’nin ilham veren inanışları:

1. IKE: Dünya, düşündüğünüz gibidir

Dış dünya, kendi düşünce ve duygularınızla kendiniz için yarattığınız dünyanın bir yansımasıdır. Düşüncelerinize dikkat edin, negatiflerin üzerinde fazla durmamaya çalışın, çünkü bu sizin varlığınıza getireceğiniz her şeyle ilgilidir. Hayatınızda olumlu şeylerin olmasını bekliyorsanız, bunun olmasına izin vermek için hayatınızda olumlu düşünceleri ve eylemleri kullanmanız gerekir; aksi halde hep tersini çekersiniz. Nasıl düşündüğünüzün farkında olmayı öğrenin çünkü düşünme şeklinizi değiştirerek dünyanızı değiştirebilirsiniz. Ike’nin hatırlatması: “Farkındayım”.

2. KALA: Limit, sizsiniz

Neyi tasavvur edebilirseniz, başarabilirsiniz. Kendi durumunuzun yaratıcısı sizsiniz ve eğer kafanıza koyarsanız mümkün olan her şeyi yapabilirsiniz. Kısıtlamalar, kendi sınırlı görüşlerinize bağlıdır. Mucizelere inanmazsanız, hayatınızda görünmezler; inanırsanız gerçek olurlar. Kendi gerçekliğinizin tek sınırı sizsiniz. Yani, limit sizsiniz. Bunu fark ettiğinizde başarmak, ulaşmak, elde etmek istediğiniz her şeyin erişilebilir olduğunu anlayacaksınız. Kala’nın hatırlatması: Özgürüm”.

3. MAKIA: Enerjiniz, dikkatinizin gittiği yere akar

Enerjiyi yönlendirmek için farkında olmasanız dahi inanılmaz bir gücünüz var. Bu nedenle o gücü doğru kullanabilmek için düşüncelerinizi ve enerjinizi nereye yönlendirdiğinize dikkat etmelisiniz. Olumlu ya da olumsuz bir şeye ne kadar çok odaklanırsanız, ona o kadar çok enerji verirsiniz ve hayatınızda daha fazla yer tutmasına neden olursunuz. Zamanınızı hayatınızdaki kötü şeylere değil, iyi şeylere odaklanarak geçirmeye çalışın. Kötü düşünceler, durumlar ve duygular her zaman olacaktır, ancak önemli olan olumsuzluğa ne kadar enerji verdiğiniz ve sizi etkilemesine ne kadar izin verdiğinizdir. Bunun yerine olumluda kalmayı seçerseniz, hayatınızın nasıl değiştiğini fark edebilirsiniz. Makia’nın hatırlatması: “Odaklandım.”

4. MANAWA: Güç ‘şimdi’de

Geçmiş geçmiştir, bitmiştir; gelecek ise henüz gelmemiştir, oradadır. Elinizdeki tek şey ve sahip olduğunuz en gerçek an, ‘şimdi’dir. Geçmişi arkanızda bırakmalı ve şu ana odaklanmalısınız. Geçmiş, unutulacak bir şey değildir ancak öğrenilecek bir şeydir. Sizi şu andaki siz yapan, geçmişinizde olan olaylara karşı davranışlarınız veya tepkilerinizdir. Şimdiye odaklanarak dilediğinizi gerçekleştirme gücüne sahipsiniz. Geçmişe veya geleceğe dolanmış düşünceler dünyasına kaçmak yerine ‘şimdi’yi yaşamaya başlayın. Manawa’nın hatırlatması: “Şimdi buradayım.”

5. ALOHA: Sevgi, her şeyin özüdür

Sevgi, hayatın en büyük bileşeni, o olmadan her şey anlamsız, çünkü sevgi bizi bu dünyayı anlamlı kılan en büyük ruhsal güç. Sevginin ilahi, rahatlatıcı ve iyileştirici gücü, dünyadaki her şeyin yapı taşıdır. Olduğunuz halinizi, yaptığınız şeyleri, yanınızdaki insanları seviyorsanız, hayat o zaman keyiflidir. Aloha, kendini sevmek kadar başkalarını da sevmekle ilgilidir ve ona göre dünyaya getirilişinizin tek sebebi sevmek ve mutlu olmaktır. Aloha’nın hatırlatması: “Mutluyum.”

6. MANA: Tüm güç içeriden gelir

Hawaaii inancına göre Mana, evrende var olan tüm gücün tek kaynağının adıdır. Bu güç evrenseldir ve sadece sizden değil, hayvanlardan ve bitkilerden, dünyanın temellerinden, göklerden ve gezegenlerden ve var olan her şeyden akar. Mana, bir yaşam enerjisidir, içinizden akar ve size yapabileceğinize inandığınız her şeyi yapma gücü verir. Bu nedenle, Mana’nızın farkında olmak sizi cesaretlendirir. Mana’ya sahip olmak ve cesareti kucaklamak için kendinize inanmanız gerekir. Mana’nın hatırlatması: “Kendimden eminim.”

7. PONO: Doğruda ve dengede kalmak için öze dönmek gerekir

Pono, oldukça çok anlamlı bir terimdir. Yaklaşık 83 tane çevirisi olduğu bilinmektedir. Bu nedenle Huna felsefesinin en derin ve kavraması zor ilkelerinden biri olarak kabul edilir ve özetlemesi zordur. Ama Hawaii’lilerin çoğu, Pono’yu tüm Huna İlkelerinin en değerli ilkesi olarak görür. Pono, kendi gerçekliğinizle ilgilidir ve en yüksek ahlaki değerlere göre yaşamaktır. Hem kendinize hem başkalarına fayda sağlayan eylemler Pono’nun özünde vardır. İltifat etmek, doğruyu söylemek, kibar davranmak, gönüllü olmak, Pono’yu yaşamaktır. Ayrıca, dengeyi bulmaktır. Pono, dengeli bir hayat yaşamakla ilgilidir. İleri-geri gidip geldiğimiz yaşam yolculuğunda, hayattaki ibremiz karanlık tarafta çok fazla kaldığında rotayı düzeltmek ve iyi olana çevirmek için bir şeyler yapmamız gerektiğiniz anlatır. Pono, hem hayatın nasıl gittiğine dair farkındalık yaratmayı amaçlar hem de küçük olumsuzlukları büyük bir soruna dönüşmeden çözmeye odaklanır. Hawaiililer’e göre Pono, aslında bir yaşam tarzından çok ‘fiil’dir. Eyleme geçmek, doğru tepki vermek ve dengeyi bulmak için hareket etmek anlamına gelir. Özellikle işler ters gittiğinde bir şeyler yapmaktır. Pono, tam olarak ne yapmamız gerektiğini söylemez ancak derinlerde bir yerde her zaman ne yapmamız gerektiğini fısıldayan bir ses olduğunu ve o sesi gerçekten duymak istersek duyabileceğimizi söyler. Pono’ya göre tek yapmamız gereken işaretleri fark etmektir. Ponu’nun hatırlatması ise “İyi şeyler yapıyorum.”

Hawaiililerin mutlu yaşam sırları Huna felsefesinin bu 7 ilkesiyle sınırlı değil. Tropik havasıyla dünyanın dört bir yanında yaşayan herkesi kendine hayran bırakan Hawaii’nin ilham veren başka yaşam felsefeleri de var. İşte en yaygın mutlu yaşam felsefeleri:

  • Ho’oponopono: Ho’oponopono, yapıcı eylemlerde bulunmanın ahlaki bir değer olarak görüldüğü bir yaşam felsefesi. Kırılmış, yara almış, hırpalanmış ilişkileri yeniden ele almak ve düzeltmek için çaba harcamak gerektiğine odaklanan bu yaklaşım, sevgi, güven ve anlayışla sağlıklı bağlar kurulabileceğine dair etkili bir rehber niteliğinde.
  • Ha’aha’a: Ha’aha’a, alçakgönüllülük anlamına gelse de, aslında daha derin bir anlam içerir. Pek çok insan, belirli bir konuda bir dereceye kadar yetkinliğe sahiplerse, kendilerine hızlı bir şekilde uzman diyebilirken, Hawaiililer kendilerine herhangi bir konuda uzman demeye isteksizdir, çünkü sürekli öğrenci olduklarına inanırlar. Bu anlayıştaki alçakgönüllük de ömür boyu süren öğrenmeden gelir.
  • Nānā ka maka, ho’olohe ka pepeiao, pa’a ka waha: Bu uzun ve karmaşık ifade kafanızı karıştırmasın, aslında oldukça basit ve anlamlı bir tanımı var. Hawaiili çocukların çoğuna küçük yaşlardan itibaren “Gözlerinle gözlemle, kulaklarınla dinle, ağzını kapat” anlamına gelen Nānā ka maka, ho’olohe ka pepeiao, pa’a ka waha öğretilir. Bu öğreti, biraz sınırlayıcı görünse de, Hawaiililer her zaman oyunculuk yapmak yerine önce sadece izlemenin ve dinlemenin gücünde çok fazla güzellik olduğuna inanırlar. Yani, sahneye geçmeden önce izleyici koltuğunda oturmanın önemine vurgu yaparlar. Böylece iyi bir gözlemci olarak hayatı daha iyi anlayabileceklerini düşünürler.
  • Kuleana: Kuleana fikri, binlerce yıl öncesine, eski Hawaililerin toplumun işleyişini sürdürmek için çok özel rolleri olduğu ve topluluğun hayatta kalması için bu rolleri yerine getirmenin ‘kuleana’ları olduğuna inandıkları zamana kadar uzanır. Kuleana, kelime olarak sorumluluk ve ayrıcalık anlamına alır, fakat daha derin bir şeyi ifade eder: Hayat amacını anlamayı. Hawaiililer, bunu yapmanın günlük yaşamda daha fazla anlam bulmaya yardımcı olacağına inanırlar. Bugün birçok Hawaili, bu fikri Hawai dilindeki “He wa’a he moku; he moku he wa’a, yani “Kano bizim adamız ve ada da bizim kanomuzdur.” sözü ile anlatır. Onlara göre kano, yaşam amaçlarını anlatan bir metafordur; kanoyu yürütmek, sorumluluklarıdır ve kanoda oturdukları yerler ayrıcalıklarıdır; çünkü herkesin kendi için ayrılmış bir yeri vardır.

Hawaii adasında güvenilir bir kültürel savunucu olan Desiree Cruz; “Kuleana’nızı aramayı bilin, çünkü o gelip sizi bulmayacaktır. Size ait olduğunu hissettiğiniz bir kuleana bulana kadar aramaya devam edin, çünkü o dünyaya vermeniz gereken şeydir”. diyor ve ekliyor “Kuleana’nız çok büyük olmak zorunda değil; üstünüze düşeni yapmak için başkanlığa aday olmanıza gerek yok, bu, yeğenlerinize bebek bakıcılığı yapmak kadar küçük de olabilir. Önemli olan ister evinizi ister dünyanızı, daha iyi bir yere getirme sorumluluğunuz olduğunu bilmektir.”

Hawaii’nin kültür mirasını belki de en güzel şekilde aktaran kişilerden biri olan Desiree Cruz’un söylediklerinden ve tüm bu iyi yaşam felsefelerinden çıkarmamız gereken çok şey olduğu kesin. Hayat bizim olduğu kadar herkesin de. Mutlu, huzurlu yaşamak, bir grubun parçası olmak, yardım elimizi esirgememek ve her zaman daha iyisi, güzeli için bir şeyler yapmaya devam etmek, anlam arayışlarında boğulduğumuz çağımızda hepimize rehberlik edebilir.

İlginizi çekebilir: Dünyanın farklı bölgelerinden ilham veren yaşam felsefeleri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale