X

Havacılık sektöründe SAF (sürdürülebilir havacılık yakıtı) ile ilk uçuşlar başladı

Yolculuklarınızda, iş gezilerinizde ya da tatil seyahatlerinizde uçakla mı yolculuk etmeyi tercih ediyorsunuz? Peki, tercihiniz uçaktan yanaysa, çevreyi nasıl etkilediğini biliyor musunuz? Havacılık endüstrisi, küresel karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde dördünden sorumlu. Üstelik, sadece yolcu uçakları değil, özet jetler de bu payın önemli bir kısmına sahip. Örneğin, Londra ve San Francisco arasındaki bir uçuşun ekonomi bileti başına yaklaşık 1 ton CO2 karbon ayak izine sebep olması, sizce de fazlasıyla şaşırtıcı ve bir o kadar da üzücü değil mi? Bu nedenle, doğaya verilen zararı göz önünde bulundurunca bu konuda bir şeyler yapılması gerektiğinin farkında olmamak imkansız. Dünya devi birçok hava yolu şirketinin yanı sıra ülkemizde de isimlerini sık sık duyduğumuz büyük havacılık şirketleri doğaya duyarlı seçimler yapmak için SAF’ı yani açılımıyla “Sustainable Aviation Fuel” olarak literatürde yerini alan “Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı” konusunu yakından takip etmeye başladı.

Sustainable aviation fuel nedir?

SAF yani sürdürülebilir havacılık yakıtı, en basit tanımıyla fosil jet yakıtlarının temiz içerikli bir alternatifi. SAF, petrolden rafine edilmek yerine biyolojik kökenli atık yağlar, tarım kalıntıları veya fosil olmayan CO2 gibi sürdürülebilir kaynaklardan üretiliyor. Yani, yemeklerde kullanılan hayvansal ve bitkiler yağlar, evlerden ya da iş yerlerinden çıkan ambalaj, kağıt, tekstil, gıda ve benzeri atıklardan elde edilen yağlar SAF’ı oluşturabiliyor. Normal şartlar altında çöpe gidecek olan bu atık yağlar, yakıta dönüştürülerek sürdürülebilir havacılığa imkan tanıyor. Böylece, isterse her havayolu şirketinin de kendi SAF’ını oluşturması için fırsat doğmuş oluyor. Ayrıca, orman atıkları (algler, hızlı büyüyen bitkiler vb.) da SAF’ı oluşturan diğer potansiyel kaynaklar arasında yer alarak seçenekleri genişletebiliyor. Karbon ayak izini azaltılmasına birçok şahıs ve kuruluş sürdürülebilir havacılık yakıtı konusunda büyük ve önemli adımlar atarak destek veriyor. Peki, SAF ne kadar önemli ve gelecekte havacılık sektörünü neler bekliyor, dersiniz?

Doğaya saygılı uçuşlar için sürdürülebilir havacılık yakıtı

Geleneksel fosil yakıtlar, daha önce rezervuarlarda depolanan ek karbonu serbest bırakırken SAF, daha önce yayılan ve ardından biyokütle üretimi sırasında atmosferden emilen CO2 emisyonlarını geri dönüştürüyor, böylece yaklaşık yüzde 80 daha az CO2 emisyonu oluşmasını sağlıyor.

Toplam yaşam döngüsü CO2 emisyonlarının azaltılmasına ek olarak, SAF, doğrudan emisyonları (%90’a kadar partikül madde (PM) ve %100 kükürt (SOX)) da azaltmayı hedefliyor. Böylece, uçuş hareketlerinin fazla olduğu bölgelerdeki hava kalitesinin de iyileşmesine de katkı sağlıyor.

Araştırmalar, sürdürülebilir havacılık yakıtının geleneksel jet yakıtından daha yüksek bir enerji yoğunluğuna sahip olduğuna da dikkat çekiyor. SAF, daha ağır yük koşullarında veya daha uzun menzilli uçuşlarda geleneksel yakıtlardan daha fazla verimlilik sağlıyor. Böylelikle, sürdürülebilir havacılık yakıtı sadece karbon emisyonunu azaltarak doğaya katkı sağlamıyor ayrıca enerji tasarrufu için de zemin oluşturuyor.

Türk Hava Yolları ve Pegasus Hava Yolları SAF ile ilk uçuşlarına başladı

Başta Amerika menşeili olmak üzere uluslararası uçuşlar düzenleyen birçok havayolu firması, yakın gelecekte kullandıkları tüm uçak yakıtlarını SAF’a çevirmeyi planladıklarını belirtiyorlar. Bununla birlikte birçok ülkede sürdürülebilir havacılık yakıtı ile gerçekleştirilen uçuşların haberlerine rastlamak da mümkün. Türkiye de bu örneklerden bir tanesi. Önde gelen isimlerden biri olan Türk Hava Yolları, ilk defa 2 Şubat 2022 tarihinde İstanbul-Paris uçuşunu sürdürülebilir havacılık yakıtı ile gerçekleştirdi. Öte yandan, Pegasus Hava Yolları da Mart (2022) ayı boyunca her gün İzmir’den bir yurt içi uçuşu SAF ile gerçekleştireceklerini belirtti.

Paris İklim Anlaşması gereği, 2030 yılına kadar karbon emisyonunun %50 azaltılması öngörülürken, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) “2050’ye kadar Net Sıfır Karbon Emisyonu” kararı doğrultusunda dünya üzerindeki birçok ülke de benzer örnekler için harekete geçmiş durumda. Bakalım, yakın zamanda hedeflenen yenilikler gerçekleştirebilecek ve planlandığı gibi karbon emisyonu ciddi seviyelerde azalma gösterebilecek mi… Merakla ve heyecanla beklemedeyiz.

Kaynak: Skynrg, IATA, Matador Network

İlginizi çekebilir: Karbon ayak izini azaltmak için etkili ipuçları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale