X

Hatırlamak istediğiniz anılarınızı kaydedebilmeniz mümkün

Hatırlamak istediğiniz anılarınız

 

Büyük anneniz Facebook kullanıcısı olabilir, ki son yıllarda yaşlıların sosyal ağlara olan talebi ile gençlerin bu ağlara ilgilerini kaybetmesi aynı hızda gerçekleşti. Fakat bu onun banyoda çekilmiş selfiesini paylaşacağı anlamına gelmiyor. Yaşadığımız çağda her ne kadar sosyal ağ paylaşımları artık bir rutin olsa da, anı paylaşma fenomeni yaşlılarda genç nesildeki kadar popüler değil.

Biz her anımızı diğer insanlara göstermeyi ve bunu yaşamımızın bir parça haline getirmeyi sorgulayaduralım; iki bağımsız şirket -OMG Life ve Music and Memory- birbirinden ilginç fikirlerle Alzheimer gibi hastalıklardan muzdarip olanlar için çözüm yolları üretmeye çalışıyor.

Sound Vision

2006 yılında, Long Island’da çalışan sosyal görevli Dan Cohen, huzur evlerinde iPod kullanımının yaratacağı etkileri düşünmüş. Evlerimizde müziğe rahatlıkla ulaşabiliyorken huzur evleribde bu her zaman mümkün olamayabiliyor. Bu yüzden Cohen bunama, alzheimer veya yalnızlık çeken yaşlılara, onların sevdiği müziklerin bulunduğu küçük aletlerle yardım etmeyi amaçlamış.

“Huzur evi ve iPod diye internette arattığımda, Amerika’daki 16,000 merkezden hiç birinde yaşlılara böyle bir hizmet sunulmadığını gördüm.” diyor Cohen. Bunun üzerine en yakındaki huzurevine gidip bu planını uygulayıp uygulayamayacağını soruyor. Her yaşlı için en sevdiği parçalardan oluşan kişisel playlistler hazırlayor ve iPodlara yerleştiriyor. Sonuçlar çok başarılı. Ellerinde kişisel bir müzik kutusu olması fikri yaşlı bireylerin çok hoşuna gidiyor çünkü birçoğu en sevdiği parçaları yıllardır dinleyemiyor.

Cohen, iPod projesini genişletmek için sadece anekdotlara dayalı kanıtlarla değil, daha geniş kapsamlı araştırmalarla çalışmak istedi. Bundan dolayı, müziğin bunama yaşayan hastaların belleklerine olan etkisi araştıran  Institute for Music and Neurological Function (Müzik ve Nörolojik Fonksiyon Enstitüsü) ile çalışmaya başladı.

Enstitüdeki araştırmalar kişisel olarak oluşturulmuş müzik listelerini dinlemenin yaşlılar üzerinde pozitif etkilerinin olduğunu ortaya çıkardı. Bunun üzerine Cohen, “Music and Memory” isimli kar amacı gütmeyen bir organizasyon kurdu ve bu organizasyon ile Alzheimer gibi hastalıklardan muzdarip yaşlılara iPod edindirmeyi amaçladı. Her ne kadar ailesinde bunama veya Alzheimer hastalığı yoksa da, Cohen hayatının müziksiz nasıl olacağını düşünemediğini söylüyor. “Yaşlı bakım merkezlerindeki yaşlıların yarısı ziyaret edilmiyor ve bunun sebebi ailelerinin olmaması değil; aile bireylerinin yaşlıları tarafından tanınmamasının yarattığı hayal kırıklığı. ‘’

Cohen’e göre, yaşlıların gençliklerinde dinlediği müzikleri dinlemesi onları hem zinde hem de sakin kılıyor: “Uzun zamanlı hatıralar hala orada ve onların duygusal sistemleriyle konuşuyor. Bu durum insanlar için bir arka kapı olabilir ve yaşlıların ilişkilerini düzeltmek için harika fırsatlar yaratabilir.”

Müzik terapisi hakkında yayımlanmış araştırmalar ne yazık ki 2010 yılından sonra epey azaldı. Cohen bu konudaki hayal kırıklığını şöyle ifade ediyor: “Bu hastalık için bir çözüm bulmak önemli; fakat şu an 5 milyondan fazla kişi Alzheimer hastası ve ortalama %40ı hayattan herhangi bir zevk almıyor.”

Cohen’in işi huzurevlerini yaşlıların iPod edinebilmesi için teşvik etmek. Müzik ve Hafıza Kurumu şimdiden 400’den fazla huzurevinde, 40 eyalette faaliyete geçti.

Cohen, yaşlılara uygulanan bu yöntemin etkilerini gösterebilmek için küçük bir video da hazırladı. Henry, tekerlekli sandalyesinde güçlükle oturan, katatonik belirtilere sahip bir yaşlı. Fakat müzik başlayınca ayağa kalkıyor, gözlerini kocaman açıyor, sorulan tüm soruları mantıklı bir şekilde cevaplıyor ve hatta şarkının bir kısmına mırıldanarak eşlik ediyor.

View Finders

Müzik geçmişteki hafızlarımızın derinlerde saklı kilidini açsa da, bunama ve Alzheimer hastalığına sahip kişiler eskiden yaşanmış şeyleri yeniden hatırlamada büyük güçlük yaşıyor.

Oxford Metrics Group’ta çalışan ve Gravity filmindeki becerisiyle Oscar alan Simon Randall, hayatında bir çok Alzheimer, bunama ve bunun gibi zihinsel hastalıklar ve travmalarla karşılaşmış. Randall’ın ifadeleriyle: ”Bir şeyin yaşandığını hatırlamadığınızda, o anı sizin için var olmamıştır. Biriyle evlendiğinizi bildiğiniz halde, onun kim olduğu, nerede evlenildiğinizi veya o gün ne yediğinizi hatırlamamak, beyinle ilgili hastalıklara sahip bir çok insan için normaldir.”

Peki, kahvaltınızı ve sizinle ilgilenen sosyal görevliyle ilişkinizi kaydedebilseydiniz nasıl olurdu? Bunun için giysiye monte edilebilen bir kamerayla etrafınızdaki değişen koşulları fotoğraflanabilir ve bu zihinsel hastalıkları olan bireylerin zeka aktivitelerini artırabilir.

Şirket Vicon Revue isimli kamerayı geliştirdi. Bu kamera bir çok kamusal ve özel medikal klinikler, enstitüler, üniversiteler, araştırma merkezleri ve tekil şahıslar tarafından kullanılıyor. Kamera tüm gün boyunca hastalar tarafından taşınıyor ve önemli anları fotoğraflıyor. Hasta bu görüntüleri bir gönüllü, doktor veya sevdiği bir kişiyle birlikte inceleyebiliyor. Randall’a göre yakın zamanda gerçekleşen olayların yeniden incelenmesi, kısa süreli beyin fonksiyonlarını -diğer bir isimle yansıtıcı hafızayı- harekete geçiriyor ve somut aktiviteler hakkında mantıklı tartışma zeminleri hazırlıyor.

Her ne kadar yapılan ilk araştırmalar sadece anekdot seviyesinde kanıtlar sunsa da, Randall’a göre: “Vicon Revue’yle bir çok hasta hafızalarını saklayabiliyor.”

Bu fikir tutunca OMG’ye olan ilgi arttı ve hedef kitle doğal olarak genişledi. Bir çok kişi kamera fikrini çok sevdi ve bunu müzik festivallerine, egzotik tatillere ve maceralara götürmeyi, aktivitelerini ve her gün yaptığı eylemleri kaydetmek istedi. Bunun üzerine şirket, aynı sensor teknolojisine sahip, sadece önemli anları kaydeden ve giysiye monte edilebilen bir başka kamera fikri geliştirdi.

OMG Life Autographer adlı yeni kamera teknolojisi kullanıcının hareketlerini, lens önündeki hareketleri ve ısı, sıcaklık, ışık değişimleri gibi değişimleri dikkate alarak ne zaman ve nasıl fotoğraf çekilmesi gerektiğine karar veriyor. Kullanıcı ne kadar fotoğraf çekilebileceğini de seçebiliyor. Ayrıca cihaz GPS sistemine bağlı. Bu sayede eskiden çektiğiniz fotoğrafların nerede çekildiğini anlayabiliyor, aktivitelerinizi birbiriyle bağlayarak haritada nasıl bir şekilde hareket ettiğinizi görebiliyorsunuz.

Cohen gibi Randall da Autographer’ı hafıza kayıplarını azaltmak için önemli bir adım olarak görüyor. Önemli anlarımızı akıllıca kaydetmek, onları ileride yeniden yaşamamız için iyi bir başlangıç noktası olabilir. Randall’a göre: “Hepimiz yaşadığımız anıları zaman zaman aklımızda canlandırıyoruz ve hangi anılarımızı saklayacağımız bizim elimizde.” 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale