X

Harvard araştırmasına göre uzun yaşamın sırrı olabilecek 4 diyet

Hiç düşündünüz mü? Acaba daha sağlıklı beslenmek için motivasyonunuz ne? Cevaplarınız arasında daha fazla enerji, kilo kaybı, hastalıkları önleme ve tabii ki daha uzun bir yaşam sürme şansını artırma gibi şeyler bulunabilir. Hatta daha uzun bir yaşam sürmenin, tüm yaşam tarzı değişiklikleri konusundaki nihai motivasyonunuz olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Eğer yanıtınız evetse dört diyet türünü uzun yaşamla ilişkilendiren bu yeni Harvard çalışması, çok ilginizi çekecek! Hadi, hemen başlayalım.

Beslenme alışkanlıkları yaşam süresini nasıl etkiler?

Bu Harvard çalışması için araştırmacılar, 75.000’den fazla kadın ve 44.000 erkekten alınan verileri analiz ederek belirli beslenme kalıpları, bu kalıplara bağlılık ve uzun vadeli sağlık sonuçları arasındaki bağlantıları inceledi.

Katılımcılar tam 36 yıl boyunca takip edildi (her dört yılda bir sağlık anketleri doldurdular) ve çalışmanın başında hiçbirinde kardiyovasküler hastalık veya kanser yoktu.

Gelelim çarpıcı sonuçlara! Bu ay JAMA Internal Medicine 1‘de yayınlanan sonuçlar, 4 sağlıklı beslenme modelinden birine uyma konusunda daha yüksek puan alan katılımcıların, çalışma süresi boyunca ölüm risklerinin %20 daha az olduğunu gösterdi.

Ayrıca, bağlılık puanları düşük olan katılımcılara göre, önemli ölçüde daha düşük kardiyovasküler hastalık, kanser ve solunum yolu hastalığı oranları yaşadılar.

Sonuçlar ayrıca, diyetlerini sadece %25 daha sağlıklı yapan katılımcıların kardiyovasküler hastalıktan %6 ile %13, kanserden %7 ile %18, nörodejeneratif hastalıktan %7 ve solunum hastalığından ölme riskini %7 oranında azaltabileceğini gösterdi. %35 ile %46 arasındaki bu rakamlar, oldukça dikkat çekiciydi!

Şunu da açıklamakta fayda var: Araştırmanın bazı sınırlamaları vardı. Örneğin, katılımcıların beslenme alışkanlıklarını kendi kendilerine bildirme yeteneklerine dayanıyordu, bu da bazı yanlışlık potansiyelleri olabileceğini gösteriyor.

Ayrıca sonuçlar, beslenme kalıpları ile daha uzun bir yaşam veya korelasyon arasındaki bağlantıyı göstermekte. Dolayısıyla bu çalışma, diyetin doğrudan daha uzun bir yaşam sağladığını kanıtlayamaz…

Uzun bir yaşam için en iyi diyet hangisi?

İşte hepinizin beklediğini bildiğimiz soru: Uzun yaşamı desteklediği düşünülen bu beslenme modelleri hangileriydi? Çalışmaya konu olan 4 diyet şekli şunlardı:

1. Akdeniz diyeti

Akdeniz diyetinin onlarca yıldır en sağlıklı diyetlerden biri olarak gösterilmesinin nedenleri var. Meyve ve sebzeler gibi yüksek antioksidan besinler tüketmeyi içeriyor ve tahılların, fasulyelerin, baklagillerin, kabuklu yemişlerin, tohumların, zeytinyağının, şifalı otların ve baharatların önemini vurguluyor. Ayrıca kümes hayvanları, yumurta, peynir ve yoğurdun da düzenli ancak sınırlı tüketimine izin veriyor.

2. Bitki bazlı diyet

Bitki bazlı bir diyet, adından da anlaşılacağı gibi, hayvanlardan değil, yalnızca bitkilerden gelen yiyeceklere odaklanan bir beslenme planını ifade ediyor. Bu da bolca fındık ve tohumlar, meyve ve sebzeler, baklagiller ve tahıllar tüketmek anlamına geliyor.

Unutmayın: Bitki bazlı beslenenler, birçok bitki bazlı gıdaya gizlice eklenebilen yapay içeriklerden ve ilave şekerden kaçınma konusunda dikkatli olmalı.

3. Geleneksel sağlıklı beslenme

Bu, USDA ve ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Departmanı tarafından yayınlanan ve bitki temelli beslenmenin yanı sıra yağsız hayvansal ürünlerin tüketimini, işlenmiş et alımını azaltmayı teşvik eden Amerikalılar için Beslenme Yönergelerinden geliyor. Ayrıca enflamatuar yağlar (trans yağlar gibi) ve alkolün, şekerin bırakılmasını savunuyor.

4. Harvard’ın alternatif sağlıklı beslenme indeksi

Bu diyet, Harvard araştırmacıları tarafından özellikle bu çalışma için geliştirildi ve farklı gıdaların kronik hastalık risk faktörleriyle bağlantıları açısından derecelendirilmesini içeriyordu.

Özetle bu diyet taze sebze ve meyveleri, kuruyemişleri ve baklagilleri, balıkları ve sağlıklı yağları teşvik etmesi açısından Akdeniz diyetine çok benziyor. Alternatif sağlıklı beslenme indeksi ile ilgili öne çıkan şey, özellikle patatesten (tamamı ama özellikle patates kızartması), meyve suyundan ve rafine edilmiş tahıllardan kaçınılmasını önermesi.

Sağlıklı beslenmenin birden fazla yolu var!

Çalışmayla ilgili tüm detayları açıkladık. Bu Harvard araştırması, bize son derece önemli iki çıkarım bırakıyor.

Birincisi, uzun vadeli bir sağlıklı beslenme stratejisine bağlı kalmanın sağlığınız üzerinde büyük bir etkisi olabileceği gerçek. Bunu zaten biliyor olsak da araştırmadaki sayıları görmek, sağlıklı beslenme alışkanlıklarımızı artırmamız için harika bir motivasyon. Görüldüğü gibi, bu diyetlerin tamamı tam tahıllar, meyveler, sebzeler, kuruyemişler ve baklagiller içeriyor. Elbette böyle bir diyetin faydaları, diğer sağlıklı yaşam tarzı faktörleriyle iki katına çıkarılabilir.

Bu çalışmanın bize öğrettiği ikinci ve en ömemli şey de şu: Sağlıklı beslenmenin birden fazla yolu var! Çalışmanın ortak yazarlarından Dr. Ph.D. Frank Hu, CNN’e verdiği ropörtajdCNN’a, bunu şöyle açıklıyor:

“Sağlıklı bir diyet, bireysel gıda tercihlerine, sağlık koşullarına ve kültürlere göre uyarlanabilir.”

Hepimiz biliyoruz; hiç bitmeyen “Bunu ye, şunu yeme” döngüsüne kapılmak çok kolay. Ancak bu çalışma bize, bol miktarda kepekli tahıllar, meyveler, sebzeler, kuruyemişler ve baklagiller gibi birkaç temel ilkeyi takip ettiğimiz sürece, esneklik ve değişime izin verebileceğimizi gösteriyor.

“Örneğin, sağlıklı bir Akdeniz diyeti benimsiyorsanız ve birkaç ay sonra farklı bir şey denemek istiyorsanız geçiş yapabilirsiniz.”

Tam tahıllar, meyveler, sebzeler, kuruyemişler ve baklagillerle dolu bir diyete bağlı kalarak sağlığınızı büyük ölçüde destekleyebilirsiniz. Hu’nun da açıkladığı gibi, “Sağlıklı beslenme kalıplarını benimsemek için hiçbir zaman geç değil ve sağlıklı beslenmenin faydaları, erken ölümler ve farklı erken ölüm nedenlerini azaltmak açısından önemli olabilir.”

İlginizi çekebilir: Dünyanın en uzun ömürlü insanlarının yaşadığı Blue Zone bölgelerinden uzun yaşamın sırları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale