X

Hamilelikte stres bebeği nasıl etkiler?

Hamilelik döneminde yaşanan fiziksel değişimler, bilinmeyen geleceğe dair kaygılar, yenilikler ve yapılacak pek çok şey maalesef anne adaylarının stres altında kalmasına sebep olabiliyor. Bu durum aslında çok normal ve genelde bir endişe kaynağı da değil. Fakat bazı komplikasyonların riskinde artışa sebep olabilen bazı stres türleri de mevcut.

Hamilelikte stres sebepleri

Aşağıda hamile kadınların hissettikleri stresin bazı yaygın kaynakları mevcut:

  • bebeğin kaybından korkmak
  • doğum konusunda korku yaşamak
  • bulantı, yorgunluk, ruh hali dalgalanmaları ve ağrılar gibi rahatsız edici fiziksel değişimler
  • işinizi annelik iznine göre ayarlama çabaları
  • bebek bakımı konusunda korkulara sahip olmak
  • çocuk büyütmeye dair finansal stres yaşamak

Elbette buna bir de stres olmaktan kaynaklanan stres de genelde ekleniyor.

İlginizi çekebilir: Gebeliğin ilk aylarında rahim ağrısı neden olur?

Stres türleri

Tüm stres türleri birbiri ile aynı değildir. Stres hayatın normal bir parçasıdır ve her zaman kötü de değildir. Bebeğiniz ve gebeliğiniz hakkında endişelere sahip olmak iyi bir ebeveyn olmaya hevesli olduğunuzu gösteren işaretler arasındadır.

Ayrıca iş yerindeki bir sıkıntı veya eşinizle küçük bir anlaşmazlık bir kalp ritminizde artışa sebep olabilir. Ancak bu tip şeyler genelde bebeğinizi uzun vadeli olarak etkilemezler. Stresi aşabilir ve rahatlarsanız hiç bir sorun olmaz. Ancak hem gebelik hem de normal yaşantıda ortaya çıkabilen kronik stres, kolayca atılamaz. Bu durum erken doğum veya düşük doğum ağırlığı gibi komplikasyonların ihtimalini arttırır. Çünkü bedeniniz savaş veya kaç modunda kalır. Bir yığın stres hormonu salgılarsınız ve bu da bebeğinizin stres yönetimi sistemini etkiler.

Sizi ve bebeğinizi etkileyebilecek ciddi stres kaynakları şöyle:

  • ailede ölüm, boşanma, iş ve ev kaybı gibi büyük hayati olaylar
  • finansal problemler, sağlık problemleri, depresyon gibi uzun vadeli zorluklar
  • felaketler, depremler ve diğer travmatik olaylar
  • ırkçılığa maruz kalmak
  • doğumdan normalden fazla korkmak, bebeğin sağlığına dair endişeler gibi bazı ciddi gebelik stresleri

Ayrıca daha önce felaket yaşamış olanlarda travma sonrası stres bozukluğu yaşanabilir. Bu durumda bebeğin erken doğması veya düşük doğum ağırlığına sahip olması riski artar. Eğer böyle bir durum varsa doktorunuzla konuşmanız uygun olacaktır.

Araştırmalar hamilelikte stresle ilgili neler söylüyor?

Bedeninizde biriken stres kendisini baş ağrısı, uyku problemleri ve aşırı yeme olarak gösterebilir. Aynı zamanda bebeğinizi de etkileyebilir. Peki gebelikte stresin oluşturduğu riskler nelerdir?

Preeklampsi: Preeklampsinin kendisi de bir stres kaynağı olabilir ancak hali hazırda yüksek tansiyonu olanların gebelikte preeklampsi riski daha fazladır. Ancak kronik stresin uzun vadeli yüksek tansiyona sebep olduğuna dair yaygın bir inanış da mevcut. Dolayısıyla sadece stres olarak preeklampsiye yol açtığınızı düşünmeyin. Stres tansiyonda kısa vadeli artışlara sebep olur. Ayrıca kronik yüksek tansiyonu olan herkeste de preeklampsi görülmez. Preeklampsi, tansiyon ve organlarınızı etkileyen bir gebelik komplikasyonudur ve bebeğin erken doğumuna sebep olabilir. Dolayısıyla ona dair stres yapmanız gerekmez ve hamile kadınların sadece %5’inde görülür. Stresli olmak tansiyonunuzu uzun vadeli yükseltmez ve preeklampsiye yol açmaz.

Düşük: 2017 yılında yapılan bir çalışmaya göre gebelikte stres ve düşük riskinde artış arasında bir bağlantı görülmüştür. Araştırmacılar hayatında büyük olumsuz olaylar olan veya psikolojik stres altında olanların düşük riskinin iki kat daha fazla olduğunu belirtiyorlar. Aynı incelemede iş yeri stresi ve düşükler arasında da bağlantı görülmüş ve bu da huzurlu bir iş ortamının önemini gösteriyor. Bu durum özellikle gece vardiyasında çalışanlar için önem arz ediyor.

Erken doğum ve düşük doğum ağırlığı: Başka bir küçük çalışmada ise erken doğum ile stres arasında bağlantı görülüyor. Erken doğum gerçekleştirmiş bebeklerin öğrenme bozuklukları ve gelişim gecikmeleri yaşamaları ihtimali daha fazladır. Yetişkinlik döneminde ise kronik sağlık problemleri yaşama riskleri vardır. Ayrıca stresle düşük doğum ağırlığı arasında da bağlantı vardır. Buna karşın her gün pek çok bebek erken doğum yapar ve büyük kısmı sorunsuzca yaşar. Temel nokta stres gibi risk faktörlerinden kaçınmak. Ne kadar az risk faktörü olursa, sonuç o kadar iyi olur.

Gebelikteki stresin çocuk üzerindeki doğumdan sonraki etkisi: Maalesef bazı durumlarda gebelik dönemindeki stresin pek çok sene sonra çocuk üzerinde etkilerinin olması mümkün. 2012 yılında yapılan bir çalışmaya göre doğum öncesi strese maruz kalmış çocukların dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu yaşama ihtimali daha yüksek. 2019 yılındaki bir çalışmada ise ergenlik döneminde depresyon gelişimi ile muhtemel bir bağlantı görülüyor. Elbette bebeğiniz doğduktan sonra yeni stres kaynaklarınız da olacaktır. Eğer bebeğinizin bakımında stres yaşarsanız, biraz daha uyumaya çalışın ve sağlıklı gıdalara odaklanın. Eşinizden yardımcı olmasını isteyin ve böylece biraz yürüyün, günlük tutun veya arkadaşlarınızla konuşun.

İlginizi çekebilir: Hamilelikte pastil kullanımı: Dikkat edilmesi gerekenler

Hamilelikte stresi azaltma yöntemleri

İyi haber: İllaki strese maruz kalmak zorunda değilsiniz. Bazı rahatlama yöntemleri mevcut ve bunlar şöyle:

1. Güvendiğiniz insanlarla konuşun

Bu kişi eşiniz olabilir, en iyi arkadaşınız, doktorunuz, terapistiniz, başka bir gebe kadın bile olabilir. Annelerin oluşturdukları online gruplara girebilirsiniz. Sıkıntılarınızı atmak ve duyulmak çok değerlidir ve illaki soruna bir çözüm bulunması da gerekmez.

2. Yardım isteyin

Yardım istemek kötü bir şey değildir. Aileniz, arkadaşlarınız, komşularınız ve iş arkadaşlarınız yardım etmek isteyebilirler ama nereden başlayacaklarını bilemeyebilirler. Eğer sorarlarsa, tekliflerini kabul edin.

3. Mindfulness

Gebelik yogası veya meditasyon uygulayabilirsiniz. Bir dizi derin nefes alın, her nefes verişte zihninizi sakinleştirin. Sizi odaklayan bir mantrayı tekrar edin. Bebeğinizle hayatınızı hayal edin. Her gün küçük şeylerden keyif alın. Düşüncelerinizi yazın. Rehberli kas rahatlatma uygulayın.

Bunlar düşüncelerinizi yavaşlatmanın yollarıdır ve zihniniz çok hızlı çalışırken tam da ihtiyacınız olan şeydir.

4. Sağlıklı kalın

Dinlenin ve spor yapın. Yatağa normalden daha erken gidin veya biraz kestirin. Yüzme ve yürüme gibi düşük yoğunluklu sporları uygulayın veya hamilelik yogası yapın.

5. Yemeklerinize dikkat edin

Bu dönemde aşermeniz ve bazı yemekleri hemen istemeniz çok mümkün. Fakat stres de yeme isteğine yol açabilir. Bu nedenle en azından yedikleriniz dengeli ve sağlıklı şeyler olsunlar.

Şekerden olabildiğince kaçının ve bol bol su için. Kahvaltı yapmayı unutmayın.

6. Gerçekleri bilin

Hamilelik pek çok korkuyu beraberinde getirir. Düşük korkusu bunlardan birisidir ancak gebelikteki her hafta düşük riski azalır ve özellikle 13. haftadan sonra oldukça düşer. Bu nedenle saatler boyunca daha fazla strese sebep olacak araştırmalardan kaçının.

Endişelerinizden doktorunuza bahsedin. Sizin durumunuza özel öneriler ve tavsiyelerde bulunabilir, bilgiler verebilir.

7. Müzik dinleyin

Günde 30 dakika kadar müzik dinlemek bile bedenin temel stres hormonu olan kortizolü azaltabilir.

8. Gülümseyin

Gülümsemek bir ilaçtır. Sizi gülümseten şeyler okuyun veya izleyin. En iyi arkadaşınızla sohbet edin. Gözyaşlarınızı içinizde tutmayın ve doya doya ağlayın. Bazen stresi iyi bir ağlamadan daha fazla azaltacak şey yoktur.

9. Kendinizi şımartın

Ilık bir banyo yapın. Gebelik masajı yaptırın veya eşiniz biraz ayaklarınızı okşasın. Bunlar gebelik ağrılarına iyi gelirler ve stresi de azaltırlar.

10. Yavaşlayın

Kendinize biraz yavaşlamak için müsaade edin. Bazı işleri tanıdıklarınıza paslayın veya erteleyin. Eğer taleplere hayır demekte zorlanıyorsanız eşiniz bu konuda size destek olsun.

11. Pratik yapın ve planlayın

Doğum, bebek bakımı gibi konularda derslere gidin. Hastanenizi ziyaret edin ve ortamı önceden görün.

Doğum planınızı hazırlayın.

12. Stres düzeylerinize dikkat edin

Eğer stres çok yüksek gibi geliyorsa bundan doktorunuza bahsedin. Terapi ve diğer tedaviler ile depresyon ve anksiyetelerin üstesinden gelmeniz için sizi yönlendirebilir.

Sonuç olarak hamilelikte stresliyseniz yalnız değilsiniz ve bu durum çok normaldir. Ancak günlük stres kaynakları genellikle anneyi veya bebeği etkilemezler. Fakat kronik stres konusunda dikkatli olmak gerekir. Sadece sizin sağlığınızı etkilemez. aynı zamanda bebeğin doğumunu zorlaştırabilir ve gelişimini etkileyebilir.

İlginizi çekebilir: Anne Karnındaki Bebek, Sesleri Ne Zaman Duyar?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale