X

Hala olması gerektiği kadar LGBTQIA+ dostu olmayan bir dünyada, nasıl LGBTQIA+ dostu olunur?

Onur Ayı’nda birçok markanın logolarını renklendirerek LGBTQIA+ destekçisi olduklarını anons ettiklerine özellikle sosyal medyada mutlaka denk gelmişsinizdir. Peki, bu kadarı LGBTQIA+ topluluklarını desteklemek için yeterli mi? Elbette ki hayır. Her yıl dünyanın birçok yerinden farklı kültürlerden, ırktan, etnik kökenlerden gelen sayısız insanın katılımıyla gerçekleşen Onur Ayı yani Pride Month kutlamalarında yürümenin yanı sıra güçlü bir LGBTQIA+ müttefiki olduğunuzu göstermenin daha birçok yolu var. İşte LGBTQIA+ arkadaşlarınızı, sevdiklerinizi, topluluklarını, haklarını desteklemek için yapabilecekleriniz:

Kendinizi eğitin

Eğitim, şüphesiz ki her şeyin başı. Hiçbirimiz her şeyi tam anlamıyla bilmek zorunda değiliz ama her zaman öğrenmek için fırsatlar yaratmak mümkün. Kendinize araştırma yapmak, LGBTQIA+ tanımları, tarihi, hakları, deneyimleri, çalışmaları hakkında merak ettiğiniz bilgileri toplamak için zaman tanıyın. Dilerseniz bu konuda deneyimlerini paylaşmaya gönüllü olan birilerinden dinleyin, LGBTQIA+ haklarını destekleyen kuruluşlara danışın, eğitimin uzun soluklu bir yolculuk olduğunu ve bir günde her şeyi halletmek zorunda olmadığınızı unutmayın.

İyi bir dinleyici olun

Merak ettiğiniz, öğrenmek istediğiniz birçok şey olabilir. İyi bir müttefik olmak için mümkün olduğunca çok dinlemeye özen gösterin. Paylaşımlara katılın, yeni bilgiler edinin. İlk ağızdan dinleyeceğiniz deneyimler iyi bir destekçi olmanız için size yardımcı olabilir. Bilmediğiniz konuların doğrusunu öğrenmek için soru sormaktan kaçınmayın, ancak sorduğunuz soruların ‘saldırgan’ olmamasına özen gösterin ve karşınızdaki kişinin kimliğini incitecek, onu yargıladığınızı, eleştirdiğinizi düşündürecek şekilde iletişim kurmadığınızdan emin olun.

Size açılmalarını bekleyin

Tanıdığınız veya sevdiğiniz birinin LGBTQIA+ olduğunu düşünüyorsanız onu bu konuda sorgulamayın veya size söylemesi için baskı yapmayın. Açılması için zorlamayın. Sizin desteklediğinizin ve onlar için orada olacağınızın farkında olsalar bile bu konu size güvenip güvenmediklerinden, sizi umursayıp umursamadıklarından daha çok kendileri ile ilgili. O yüzden kişisel algılamayın, konuşmaları için sıkıştırmayın, sadece bekleyin ve zamanı geldiğinde orada olun. Henüz kendi çözemedikleri bir şeyler varsa bunu size anlatmalarının ne kadar zor olacağını düşünün.

Varsayımlarda bulunmayın

Alışılagelmiş bir durum olarak insanların heteroseksüel olduğunu varsaydığınız zamanlara dikkat edin. Herkes benzersizdir ve bunu yargılamadan kabul etmemiz gerekir, birinin cinsel yönelimini bildiğimizi varsaymamalıyız. Başkalarının ilişkilerinden bahsederken kız arkadaş, erkek arkadaş gibi kullanımlardan kaçınmak en iyisidir, bunlar yerine ‘partner’ ya da ‘eş’ gibi cinsiyetten bağımsız isimler kullanmayı deneyebilirsiniz.

Stereotiplerden uzak durun

Yaşamlarımızın birçok alanında ister istemez stereotiplerin yani klişelerin, kalıplaşmış düşüncelerin esiri olabiliyoruz. Ancak LGBTQIA+ desteği söz konusu olduğunda bu kalıplardan uzak durmakta fayda var. Dizilerden, filmlerden gördüğünüz; kıyafetleri, davranışları, tutumları unutun. LGBTQIA+ olan insanlar son derece çeşitlidir; hayatın her kesiminden gelebilirler ve herhangi bir ırktan, etnik kökenden, milliyetten, dinden veya sosyoekonomik arka plandan olabilirler. Beklediğinizden, kurgularda gördüğünüzden farklı giyinebilirler. O yüzden açık fikirli olun ve kalıplaşmış fikirlerden kendinizi arındırmaya çalışın.

Kimsenin kimliğini sorgulamayın

Yaygın klişeleri bir kenara bırakmanız için bir başka neden de alışık olduğumuz kalıplarla aynı çizgide olmayan LGBTQIA+ insanlarla tanışabilecek olmanızdır. Biri size cinsel yönelimini veya cinsiyet kimliğini söylerse, ona inanın. Beklediğiniz şeye uymadıkları için kimliklerini sorgulamayın veya daraltıcı sorular sormayın. Örneğin, biri size biseksüel olduğunu söylerse, ona gerçekten sadece gey olmadıklarından emin olup olmadıklarını sormayın. Benzer şekilde, trans olan birine ameliyat olup olmadığını sormayın. Karşınızdakini gücendirmemek için her zaman söylemlerinize dikkat edin.

Doğru zamirleri kullanın

Türkçe’de ‘o’ dediğimizde yanlış zamir kullanma ihtimalinden kolayca uzaklaşıyor olabiliriz ancak başta İngilizce olmak üzere farklı dillerde bu durum pek geçerli değil. Özellikle trans bireylere hitap etmekte kısa bir kafa karışıklığı yaşamak mümkün olabilir. İlk buluşmada LGBTQIA+ bireye saygıyla tercih ettiği zamiri sorabilir; yanlış kullandıysanız özür dileyebilir, bir başkasını da doğru zamiri kullanması için teşvik edebilirsiniz.

Tedbirli olun

Sevdiğiniz biri sizinle cinseli yönelimini paylaştığında ya da siz birinin LGBTQIA+ topluluğunda olduğunu öğrendiğinizde bu bilgiyi ifşa etmemeye özen gösterin. Birinin size cinsel yönelimi veya cinsel kimliği hakkında bilgi vermesi, bunun açık bilgi olduğu anlamına gelmez.  Her ne kadar dünyanın birçok ülkesinde yasal çalışmalar ve koruyucu politikalar işletilmeye çalışılsa da ayrımcılık, önyargı ve şiddet hala fazlasıyla yaygın. Bu nedenle onları tehlikeyi atmamak adına kimliklerini açığa çıkaracak türde paylaşımlar yapmaktan kaçının.

Etiketlerden uzak durun

Cinsel yönelimleri, kişilerin kimliklerinin bir parçası olmasına rağmen, kişiliklerinin tamamı bundan ibaret değildir. O yüzden ‘trans arkadaşım’ ya da ‘lezbiyen dostum’ gibi etiketleri kullanmamaya özen göstermelisiniz. Sadece her zaman olduğu gibi ‘arkadaşınız’ olduklarını bilmeniz ve söylemeniz yeterli.

Çiftlere cinsiyetçi sorular sormayın

LGBTQIA+ çiftler söz konusu olduğunda, onları heteroseksüellik kalıplarına sığdırmaya çalışmayın. Eşcinsel çiftler, geleneksel olarak “erkek” veya “kadın” olarak tanımlanan eski ve genellikle cinsiyetçi niteliklere veya sorumluluklara atfedilmeden evlenebilir, birbirlerini partner olarak destekleyebilir ve çocuk sahibi olabilirler. Kalıplardan uzak durmaya bu konuda da özen gösterin.

Tanımların ötesinde ilişkiler kurun

İlk bakışta tüm mesele doğru terimleri, anlamları öğrenmekmiş gibi gelebilir. Ancak, gerçekten destekleyici olmak istiyorsanız öğrenmenin ötesine geçerek güçlü ilişkiler kurmalısınız. ‘Trans, gay, biseksüel’ gibi kimlikler hakkında temel bir anlayışa sahip olmak önemli olsa da, bunlar sağlam bir ilişki kurmak için yeterli değildir. LGBTQIA+ bireylerin deneyimlerini dinlemek, onlarla uzun soluklu arkadaşlıklar kurmak, yaşamınızı zenginleştirecek etkinliklere katılmak iyi bir başlangıç olabilir.

Davetkar olun

Hala olması gerektiği kadar LGBTQIA+ dostu olmayan bir dünyada LGBTQIA+ bireyler yalnızlaşabilir. LGBTQIA+ arkadaşlarınızı planlara dahil ederek, ailenizle tanışmaya davet ederek veya genel olarak onlarla takılarak sosyalleşmelerine, keyifli zaman geçirmelerine yardımcı olabilirsiniz. Saklamak veya sosyal çevrenizden uzak tutmak istediğiniz biriymiş gibi hissettirmeyin.

Yapıcı paylaşımlarda bulunun

LGBTQIA+ sorunlarını ve kimliklerini yeterince anlamayan, kabul etmek istemeyen arkadaşlarınız veya aile üyeleriniz olabilir. Hatta LGBTQIA+ insanlara karşı önyargılı ve ayrımcı da yaklaşabilirler. Onları bilgilendirmek için paylaşımlarda bulunarak LGBTQIA+ topluluklarını destekleyebilirsiniz. Kulağa zor gibi geliyor olabilir ancak, uygun bir zaman ve mekanda yeterince sakin kalmayı başararak ve karşınızdaki kişinin/kişilerin de fikirlerine saygı göstererek yapıcı konuşmalar sürdürebilirsiniz. Değişimi, en yakınınızdan başlatmak sizin elinizde.

Bağış yapın

Birçok LGBTQIA+ kuruluşunun gönüllülere ve bağışlara ihtiyacı var. Düzenli bağışlar ile onların gelişmelerine, seslerini duyurmalarına, güçlenmelerine, büyümelerine katkıda bulunabilirsiniz. Üstelik sadece paranızı değil, mümkünse zamanınızı ve emeğinizi de bağışlayabilirsiniz. Çalışmalarına katılarak, aktif olarak bu tür kuruluşlarda rol alarak desteğini gösterebilirsiniz. Ülkemizde bu konuda destek vereceğiniz kurumlar arasında Boğaziçi LGBTİA+, Bilkent Renkli Düşün, Pembe Hayat Derneği, İstanbul LGBTI + Onur Haftası, ÜniKuir Derneği ve Cinsel Şiddetle Mücadele gibi kuruluşlar yer almakta. Dilerseniz sosyal medya hesaplarından ve/veya internet sitelerinden haklarında daha detaylı bilgilere erişebilirsiniz.

Bonus: LOVE IS LOVE!

Sevginin, aşkın dili, rengi, cinsiyeti, ırkı, kültürü, cinsiyeti yoktur. Her tene en çok yakışan duygu ‘sevgi’dir. İnandığınız şeyleri savunmaktan vazgeçmeyin.

İlginizi çekebilir: Cinsel yönelim, romantik yönelim, cinsiyet kimliği, ilişki türleri ve ilişki davranışları sözlüğü

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale