X

Güvenli ve pratik sterilizasyon için saf su ve tuzdan gelen çözüm Hypo Clean

“Acaba marketten aldıklarımı silmiş miydim, meyve-sebzeleri ne ile yıkasam gerçekten steril olurlar, kapı kollarını dezenfekte ettiler mi?” ve benzeri birçok soru sizin için de tanıdık mı? Eğer öyleyse, tahmin ediyoruz ki yalnız değilsiniz. Pandemi sürecinin hayatımıza kattığı en önemli kavramlardan biri şüphesiz ki “dezenfeksiyon”.

Evde veya dışarıda dokunduğumuz her yerin, satın aldığımız her şeyin, hatta yediğimiz her gıdanın dezenfekte edildiğinden emin olmak istiyoruz. Virüsün bulaşıcı etkisinden korunmak; hem kendimizi hem sevdiklerimizi hem de evimizi güvende tutmak için çeşitli temizlik ipuçları arayışlarına giriyoruz. Kolonya, kimyasal içerikli el dezenfektanları ya da çeşitli sterilizasyon ürünleri ilk bakışta ihtiyacımıza cevap veriyorlar gibi görünseler de aslında cilde olan zararları ve her canlıya, her yaş grubuna uygun olmamaları nedeniyle doğru bir tercih olamıyorlar.

Minik dostlarımızın patileri, bebeklerimizin elleri ya da satın aldığımız meyve sebzeleri kimyasaldan uzak ama dezenfekte özelliği yüksek bir içeriğe sahip ürünle temizlemek istiyoruz ve bunları kolonya ya da el dezenfektanları ile yapamayacağımızı biliyoruz. İşte tam da bu noktada doğal dezenfeksiyon konusunda adeta çığır açan bir keşifle karşınıza çıkıyoruz: Tuz ve musluk suyu ile çok kısa sürede doğal bir dezenfektan hazırlamanızı sağlayan Fakir Hypo Clean. Gelin; gönül rahatlığıyla kendinizi, sevdiklerinizi, eşyalarınızı ve hatta yiyeceklerinizi güvenli bir şekilde sterilize etmenizi sağlayacak Fakir Hypo Clean’ı daha yakından tanıyalım.

Tuz ve sudan gelen doğal temizlik

Hypo Clean, elektroliz teknolojisi ile sadece su ve yarım gram sofra tuzunu kullanarak 1 dakika içerisinde tamamen doğal sterilizasyon sağlayan elektrolize bir sıvı elde etmenizi mümkün kılıyor. Yalnızca saf su ve tuzla çalışan Hypo Clean, hızlı ve pratik kullanımı, özel geliştirilmiş teknolojileri ve şık tasarımı ile hayatınızı kolaylaştıracak bir yardımcı rolü üstleniyor.

Hypo Clean sayesinde 0,5 gram sofra tuzu ve 400 ml musluk suyuyla kendi dezenfektanınızı üretebilirsiniz. İki farklı modu bulunan Hypo Clean’in düşük mod ayarıyla 1 dakika içinde, yüksek mod sistemiyle ise 3 dakikada ihtiyaç duyduğunuz doğal dezenfektanı elde edebilirsiniz. Dokunmatik kontrol paneli, sade tasarımıyla oldukça basit bir kullanıma sahip olan Fakir Hypo Clean’in yalnızca çalıştırma tuşuna basmanız yeterli. Böylelikle evinizde kolayca ve çok hızlı bir şekilde zararlı kimyasallar içermeyen bir dezenfektan hazırlayabilirsiniz.

Suyun elektrolize edilerek, vücutta enfeksiyonlarla savaşmak için bağışıklık hücreleri tarafından üretilen en etkili sterilizasyon bileşiği olan hipokloröz asidin elde edilmesiyle; mikroorganizmaların üzerinde parçalayıcı etkiye sahip antibakteriyel özelliği dezenfektasyona katkıda bulunuyor. Hiçbir kimyasal etkisi bulunmayan bu dezenfektan sıvı, sıktığınız yüzeylerde koku, bakteri, mikrop ve mantar oluşumuna izin vermeden, maksimum hijyen sağlıyor.

Herkes ve her şey için uygun çözüm

Belki çoğu zaman kendi elinize kolonya sürüp işinize devam ediyorsunuz ya da içeriğine bakmadan herhangi bir el dezenfektanı kullanıyorsunuz; peki ama ya bebeğiniz, dışarıdan yeni gelmiş minik patili dostunuz için ne yapıyorsunuz? Hem kendi cilt sağlığınızı korumak hem de sevdiklerinize kimyasal içerikli ürünlerle zarar vermemek için Hypo Clean’den elde ettiğiniz doğal ve temiz dezenfektan sıvıyı her yerde kullanabilirsiniz.

Sürekli kullandığınız cep telefonu, tablet ya da bilgisayar ekranınızı; çocuklarınızın oyuncaklarını, evinizdeki süs eşyalarını, giysilerinizi, aklınıza gelen her şeyi kolayca Hypo Clean ile dezenfekte edebilirsiniz. Kimyasal katkı maddesi kullanmadan temizlik sağlayan Hypo Clean, aynı zamanda buzdolabı, mutfak dolapları, lavabo, banyo gibi devamlı hijyen isteyen yerleri de mikrop ve kötü kokulardan arındırıyor ve size sadece pratik temizliğin tadını çıkarmak kalıyor.

Başta mutfak ve banyo olmak üzere farklı yüzeylerde ve farklı cisimler üzerinde de güvenle kullanabileceğiniz Hypo Clean’i salonda, zeminde, yatak odalarında da tercih edebilir; mobilyalarınız üzerindeki görülmeyen bakterilerden kurtulabilirsiniz. Farklı yüzeyler için tek çözüm sunan Hypo Clean, mobilya kumaşlarına, perdelere ya da halılarınızın dokusuna zarar vermediği için bir anda vazgeçilmeziniz olabilir.

Marketten ya da pazardan aldığınız, yemek için sabırsızlandığınız, çocuklarınıza sağlıklı tarifler yaratmak için heyecanlandığınız ama bir türlü yeterince temizlendiklerinden emin olamadığınız meyve-sebzeler için de gönül rahatlığıyla kullanabileceğiniz Sağlık Bakanlığı onaylı Hypo Clean, sentetik kimyasallar içeren başka bir temizlik ürününe gerek kalmadan %99’a kadar bakterileri yok ediyor.

Her yerde pratik hijyen

Hypo Clean, evde, okulda, arabada, iş yerinde, kafede kısacası ihtiyacınız olan her yerde sizinle. Yalnızca evdeki odalarınızı ya da eşyalarınızı temizlemek ya da sevdiklerinizin cildinizi korurken güvende kalmalarını sağlamak için değil, tüm yaşam alanlarınızda kullanabileceğiniz Hypo Clean’i şık ve pratik şişesi ile yanınıza alabilirsiniz. Çalışma prensibinin yanında kolay bir kullanım için geliştirilen yarı otomatik sprey başlığına sahip Fakir Hypo Clean, farklı bir şişe kullanma sorununu ortadan kaldırıyor. Mikro damlacık püskürten şişesi, geniş bir alana püskürtme yaparak her alanında pratik bir kullanıma erişmenizi sağlıyor.

İster arabanızdaki yüzeyleri ister ofisteki masanızı temizlemek için kullanın; Hypo Clean’i dilediğiniz yüzeye sıktıktan sonra mikropları öldürmesi için yüzeyde 3-5 dakika bekletmeniz ve ardından silmeniz yeterli. Hypo Clean ile en doğal temizlik her an sizinle. Unutmayın, sağlığınızı korumak sizin elinizde!

Fakir Hypo Clean ile hemen tanışmak ve satın almak için tıklayın.

*Ürün Yeditepe Üniversitesi’nde test edilmiştir ve Sağlık Bakanlığı tarafından alınmış Biosidal ruhsata sahiptir.

*Bu yazı Fakir katkılarıyla hazırlanmıştır.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale