X

Göz ardı edilemeyecek kadar önemli: Sezgilerinize güvenmeyi öğrenin

Altıncı his olarak adlandırdığımız sezgi, herkeste mevcuttur. Ancak bu hissin gelişmesi bizim ona dikkat etmemiz ve güvenmemiz sayesinde gerçekleşir. Birçok insan sezgilerini farkında olmaksızın göz ardı ediyor. Hatta belki siz de farkında olmadan bunu yapıyorsunuz. Nasıl mı? Bunu farklı şekillerde yapıyor olabilirsiniz. İşte sezgilerinizi göz ardı ettiğinizin işaretleri:

1- Sık sık ‘Keşke içgüdülerime güvenseydim’ diyorsunuz

Hava tahmin raporları o günü güneşli gösteriyor, ancak sizin içinizden bir ses yanınıza şemsiye almanızı söylüyor. Sonuç olarak siz hava tahminlerine güveniyorsunuz ve o akşam eve ıslanmış halde dönüyorsunuz. Bu, kariyer değiştirmek, farklı bir şehre taşınmak ya da sevgiliden ayrılmak gibi ciddi konularda ortaya çıkan bir içgüdü olmayabilir. Ancak bu tür küçük içgüdülere güvenmek, iç görünüzü arttıracak ve daha büyük meselelerde hissettiğiniz sezgilerinizi fark etmenizi sağlayacaktır.

Sezgiler herkeste mevcuttur, ancak sadece onlara güvendiğinizde gelişir.

2- Hiç dinlenmiyorsunuz

Bir görevden diğerine, bir aktiviteden başka birine mi koşuyorsunuz? Eğer kendinizi sürekli bir telaş içinde buluyorsanız yapmanız gereken şey her gün 15 dakika da olsa kendinize biraz zaman ayırıp düşünceleriniz, hisleriniz ve hayalleriniz üzerinde kafa yormak. Meşgul insanlar olarak bunu yapmaya zaman bulamıyor olabilirsiniz, ancak sezgilerinizle iletişimde değilseniz potansiyelinizi tam anlamıyla gerçekleştiremezsiniz.

3- Sağlıklı riskler almaktan kaçınıyorsunuz

Altıncı hissiniz size ne zaman sağlıklı bir risk almanız gerektiğini söyler; ve bu genellikle egonuz kendini buna hazır hissetmeden hemen önce olur. Eğer yeni şeyler denemekten sürekli kaçınıyorsanız, sadece sezgilerinizi göz ardı etmiyor; aynı zamanda küçük oynuyorsunuz demektir. Sezgilerinizi dinleyin, size bir yenilik yapmanızı söylüyorsa bu muhtemelen o deneyimden faydalanacağınızı bildiği içindir.

4- Temelsiz hissediyorsunuz

Hayatın bazı aşamalarında kaybolmuş ya da korkmuş hissetmek oldukça normal. Geçiş süreçlerinde, önemli ilişkiler başlar ya da biterken, kariyerinizde ya da ruhsal anlamda gelişme kaydederken… Fakat sezgilerinizle iletişimde olduğunuzda dayandığınız temel, şartlar değişse de hep aynı dengede kalan ruhunuz oluyor. Sezgileriniz aynı zamanda karşılaştığınız durumlara farklı bakış açılarıyla yaklaşarak faydalı adımlar atmanızı veya bunları büyük resmin içinde görmenizi sağlar. Gelecek belirsiz göründüğünde dahi sezgilerinize güvenebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Kalple ilgili bilinmeyenler: Kalbin sezgisel zekası

Yukarıda anlattığımız durumları yaşıyorsanız, sezgilerinize kulak vermiyor, onları göz ardı ediyorsunuz demektir. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi sezgilerimiz, onlara güvendiğimiz sürece gelişir. Peki sezgilerimize güvenmeye nereden ve nasıl başlamalıyız? İşte bununla ilgili birkaç ipucu:

  • Birden aklınıza gelen fikirlere önem verin

Çünkü bu fikirler, üzerinde düşündüklerinizden farklıdır. Bunların kaynağı sezgilerinizdir. Dolayısıyla bu fikirlere güvenmeyi öğrenin.

  • Test edin

Sezgilerinize güvendiğinizde ve güvenmediğinizde neler olduğuna dikkat edin. İç sesinizi bilinçli olarak bazı zamanlar dinleyin ve bazı zamanlarda da dinlemeyin. Bir diğer deyişle sezgilerinizi test edin. Bu şekilde onları dinlemeniz ya da dinlememeniz gerektiğini kendiniz keşfedeceksiniz.

  • Hissettiğiniz şeyleri konuşmayı deneyin

Bu bir risk olsa da denemelisiniz. Sezgilerinizin size fısıldadığı şeyleri insanlara sormaktan çekinmeyin. Mesela sokağınızdaki kafenin önceki gün kapalı olmasının nedeniyle ilgili bir hissiniz varsa, bunu orada çalışanlara sorabilirsiniz. Hissettiğiniz şey doğru çıkarsa, sezgilerinizi test etmiş ve haklı olduklarınız görmüş olacaksınız. Nitekim yanlış çıksa da denemeye değer.

Son olarak sezgilerinize güvenmek, sizi, hayatta belki de hiçbir şeyin sağlayamayacağı bir güven duygusuyla donatacaktır. Onları göz ardı etmeyin.

İlginizi çekebilir: Özel hayatımızda sezgilerin yeri

Kaynak:

mindbodygreen.com

huffingtonpost.com

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale