X

Gıda israfını azaltmanıza yardımcı olacak 5 öneri

Gıda israfı, birçok insanın düşündüğünden daha büyük bir sorundur. Dünyada üretilen tüm gıdaların yaklaşık üçte biri çeşitli nedenlerle atılıyor veya israf ediliyor. Bu, her yıl yaklaşık 1,3 milyar tona denk geliyor. Son dönemde küresel ısınma nedeniyle artık mutfaklarda ve sofralarda da sürdürülebilirlik kavramının yerleşmesi için küçük önlemler ile büyük farkındalıklar yaratılabileceği öngörülüyor.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde ABD gibi sanayileşmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerden daha fazla yiyecek harcadığı saptansa da, ülkemizdeki yiyecek israfının sizi etkilemeyeceğini düşünmeyin.

Yenilebilir yiyecekleri atmak sadece parayı boşa harcamak anlamına gelmez. Atılan yiyecekler, çürüyerek en yaygın ikinci sera gazı olan metan gazı üretirler çöplüklerde. Başka bir deyişle, yiyeceğinizi atmak iklim değişikliğine katkıda bulunur.

Aynı zamanda çok fazla su israfı da yapılıyor. Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne göre, tarım için kullanılan tüm suyun %24’ü her yıl gıda atıklarıyla kaybediliyor. Bu 45 trilyon galon (yaklaşık 170 trilyon litre) ediyor. Bu makalede önerilen küçük ipuçlarıyla israfı azaltmaya yardımcı olabilirsiniz.

1. Akıllı alışveriş yapın.

Çoğu insan ihtiyaç duyduğundan daha fazla yiyecek satın alma eğilimindedir. Toplu olarak satın almak ekonomik olarak uygun olsa da araştırmalar bu alışveriş yönteminin daha fazla gıda israfına yol açtığını göstermiştir. İhtiyacınızdan daha fazla yiyecek almaktan kaçınmak için haftada bir toplu alışveriş yapmak yerine birkaç günde bir markete gidebilirsiniz. Ayrıca alışveriş listesi yapmayı deneyin ve bu listeye sadık kalın. Bu, anlık satın almayı azaltmanıza ve gıda israfını azaltmanıza yardımcı olacaktır.

2. Yiyecekleri doğru şekilde saklayın.

Yanlış depolama, büyük miktarda gıda israfına yol açar. Pek çok insan meyve ve sebzeleri nasıl saklayacağını bilemediği için meyve ve sebzeler nihayetinde çürüyebiliyor. Örneğin patates, domates, sarımsak, salatalık ve soğan asla buzdolabında saklanmamalıdır. Bu ürünler oda sıcaklığında tutulmalıdır.

Daha fazla etilen gazı üreten gıdaları, üretmeyenlerden ayırmak, gıda bozulmasını azaltmanın bir başka yoludur. Etilen gıdalarda olgunlaşmayı teşvik eder ve bozulmaya neden olabilir.

Olgunlaşırken etilen gazı üreten gıdalar:

  • Muz
  • Avokado
  • Domates
  • Kavun
  • Şeftali
  • Armut
  • Yeşil soğan

Erken bozulmayı önlemek için bu yiyecekleri patates, elma, yapraklı yeşillikler, çilek ve biber gibi etilene duyarlı ürünlerden uzak tutun.

3. Korumayı öğrenin.

Fermantasyon ve turşu yapmanın yeni moda olduğunu düşünebilirsiniz, ancak bunun gibi gıda koruma teknikleri binlerce yıldır kullanılmaktadır. Salamura veya sirke kullanarak yapılan bir tür muhafaza yöntemi olan turşu, MÖ 2400’lerden bu yana kullanılıyor olabilir.

Asitleme, kurutma, konserveleme, fermente etme, dondurma gıdaların daha uzun süre dayanmasını sağlar ve böylece israfı azaltmanıza yardımcı olabilir. Bu yöntemler sadece karbon ayak izinizi küçültmekle kalmaz, aynı zamanda paradan da tasarruf etmenizi sağlar.

Örneğin, fazla olgun elmayı konserve edip elma püresine dönüştürmek veya taze salatalık turşusu yapmak, size çocukların bile seveceği lezzetli ve uzun süre kalıcı bir yiyecek sağlayacaktır.

4. Buzdolabınızı karmaşadan arındırın.

Muhtemelen “gözden uzak, gönülden ırak” deyimini duymuşsunuzdur. Bu, özellikle yemek söz konusu olduğunda geçerlidir. İyi stoklanmış bir buzdolabına sahip olmak iyi bir şey olabilirken, yemek israfı söz konusu olduğunda aşırı doldurulmuş bir buzdolabı kötü olabilir.

Yiyecekleri net bir şekilde görebilmeniz ve ne zaman satın alındıklarını fark edebilmeniz için buzdolabınızı düzenli tutun. Buzdolabınızı düzenlemenin iyi bir yolu, “ilk giren, ilk çıkar” anlamına gelen FIFO yöntemini kullanmaktır. Örneğin yeni bir biber aldığınızda, yeni alınanları eskisinin arkasına yerleştirin. Bu, eski gıdaların israf edilmemesine, kullanılmasına yardımcı olur.

5. Kabukları ile tüketin.

Birçok kişi yemek hazırlarken sebzelerin kabuklarını, yerken meyvelerin kabuklarını ve pişirmeden önce tavuğun derisini çıkarır. Aslında meyve ve sebzelerin dış kabuk kısmında, başta yağ olmak üzere birçok vitamin ve mineral bulunur. Örneğin elma kabukları çok miktarda lif, vitamin, mineral ve antioksidan içerir. Tavuk derisi ayrıca A vitamini, B vitaminleri, protein de dahil olmak üzere pek çok besinle doludur. Dahası tavuk derisi, vücuttaki iltihapla mücadeleye yardımcı olan muhteşem bir antioksidan olan selenyum kaynağıdır.

Bu faydalar tavuk ve elma kabuğu ile sınırlı değildir. Patates, havuç, salatalık, mango, kivi ve patlıcanın dış kabukları da yenilebilir ve besleyicidir. Sadece kabuğunu yemek lezzetli olmakla kalmaz, aynı zamanda ekonomiktir ve gıda israfını azaltır.

Özetle her gün dünyanın en değerli kaynaklarından bazılarını korumak için değişim yaratmaya yardımcı olabilirsiniz. Alışveriş, yemek pişirme ve yiyecekleri tüketme şeklinizde yapacağınız en küçük değişiklik bile çevre üzerindeki etkinizi azaltmanıza yardımcı olacaktır. Az bir çabayla daha iyi bir dünyaya destek olabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Yağlı tohumların faydalarını keşfedin: 8 yağlı tohum ve sağlığınıza etkileri

Diyetisyen Müge Bozok: 2008 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden başarı ile mezun oldu. Türkiye’nin ilk Tıp Merkezi İntermed’de kariyerine başladı, bu merkezde çeşitli branşlarda doktorlar ile hastalıklarda beslenme tedavisi, sağlıklı beslenme, obezite tedavisi, adölesan çağı beslenme eğitimleri, hamile ve emzirme döneminde beslenme gibi birçok alanda çalıştı. 2011 - 2017 yılları arasında Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun kurucusu olduğu Yaşasın Hayat! Kliniğinde mesleğine devam etti. Diyetisyenlik mesleğinin yanı sıra sağlıklı yaşamın yapıtaşları olan beslenmenin ve egzersizin vazgeçilmez olduğunu düşünerek, uluslararası çeşitli eğitimlerden geçerek profesyonel olarak pilates eğitmeni oldu. 4 senelik profesyonel pilates eğitmenliğinin yanı sıra çok sevdiği yoga seanslarının ileri seviyesine giderek çeşitli yoga eğitimlerinde katılıp “Yoga Alliance” sertifikasını almaya hak kazandı. 2017 yılında ise mesleki bilgi ve tecrübesiyle danışanlarına ve öğrencilerine daha kapsamlı hizmet verebilmek için “Revita” isimli kendi beslenme danışmanlık ve pilates - yoga stüdyosu yaşam merkezini kurmuştur.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale