X

Geri Çağırma Terapisi nedir: Bellek yeniden yapılandırılabilir mi?

“Arşive girer gibi belleğe girilmez.”
Ahmet İnam

Hatırladığınız bir anının, gerçekte olanın aynısı olduğundan nasıl emin olabilirsiniz? Güncel sinir bilim çalışmaları gösteriyor ki, farkında olmadan geçmişte meydana gelmiş olaylara yönelik anılarınızı, şu anda sahip olduğunuz veya tercih ettiğiniz imgelere uyacak şekilde yeniden yapılandırıyorsunuz.

Bu bilgi size rahatsız edici gelmiş olabilir ancak işlevsel yönleri de var. Yapılan bir çalışmada daha önce oldukça sorunlu bir ev yaşantısı geçirmiş ve bir süre psikiyatri kliniğinde kalmış çocuklarla 30 yıl sonra görüşülmüş, daha durağan ve geleneksel bir yaşam kurmuş olanların, çocukluklarını “daha normal” hatırladıkları bulunmuş. Başka bir şekilde söyleyecek olursak, bu insanlar geçmişte yaşadıkları deneyimlere ilişkin hatıralarını, bugünkü durumları üzerinden yeniden yapılandırmış ve böylece olumsuz olayların kendi üzerlerindeki etkisini azaltmışlar (Karakelle, cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr).

Tüm bu bilgiler, günümüzde etkili olan psikoterapi yöntemlerinin neden etkili olduğunu da açıklıyor. Çünkü danışanlardan geçmişlerini anlatmaları istendiğinde, mevcut andaki durumdan geriye doğru giderek (veya daha doğru bir tabirle geçmişi şimdiye çağırarak) mevcudun çizdiği çerçeveye uygun şekilde anılarını yeniden yapılandırabiliyorlar. Ahmet İnam bu bilgiyi destekleyecek şekilde “Arşive girer gibi belleğe girilmez” diyor ve devam ediyor: “Belleğimizle ilişkimiz bir arşivle ilişkimizden farklıdır. Belleğimize bir arşive girer gibi girip istediğimizi alabileceğimiz düşüncesi çok safça bir düşüncedir. Belleğimizi kucağımıza alıp ona bir albüme bakar gibi bakabileceğimizi sanmak belleği hiç tanımadığımızın işaretidir. Belleğin bir dinamizmi vardır. Belleğin kayıtları durdukları yerde durmazlar. Kayıtlar birbirini etkiler. Olup bitenlerden, yaşananlardan etkilenir. Kayıtlar çeşitli etkilerle dönüşürler, oluşurlar. Silinirler, yeniden yazılırlar. Bellek anımsadıklarımızdan hem farklı hem fazladır” (Ahmet İnam, psikeart dergisi, sayı:73).

Bellek ve hatırlama her zaman inşa edici bir eylemdir. Bir diğer ifadeyle, geçmiş deneyimleriniz, olay sonrasında aldığınız bilgiler, algısal faktörler, hatta belirli olayları diğerlerinden daha fazla hatırlama arzusu gibi unsurlar neleri hatırlayacağınızı etkiliyor.

Görgü tanıklığı ile ilgili yapılan çalışmalarda, görgü tanıklarının daha sonra birbirleriyle olay hakkında konuşmalarının kişisel hatıralarını bozduğu, insanların kendi hatıralarıyla diğerinin hatırasını birbirinden ayırmakta güçlük çektiği ve hatırlananların ortaklaşma eğilimi gösterdiği bulunmuş. Görgü tanığı olunan durumlarda hatırlamanın nasıl bozulduğunu ve yanıldığını gösteren son derece ilginç pek çok çalışma var (Loftus, 1975). Görgü tanıklığı, belirli bir önemi olan olaylara şahit olunan durumları kapsamakla birlikte, aslında hepimiz kendimizin ya da başkalarının hayatlarının birer şahidiyiz. Bu çerçevede bu alandaki çalışmalar aynı zamanda hafızanın normal işleyişi hakkında da bir fikir veriyor. Görgü tanıklığı çalışmaları, insanların hatırladıklarının orijinal olaydan farklı olabileceğini ve çıkarım yapmak yoluyla olay örgüsündeki küçük boşlukların doldurularak yeniden inşa edildiğini gösteriyor.

Özetleyecek olursak, farkında olmadan geçmişteki anılarınızı, şu an sahip olduğunuz veya tercih ettiğiniz inanç sistemine uyacak şekilde yeniden inşa ediyorsunuz. Görgü tanıklığı çalışmaları da insanların hatırladıklarının gerçekte olan olaydan farklı olabileceğini ve çıkarım yapmak yoluyla olay örgüsündeki küçük boşlukların doldurularak yeniden yapılandırıldığını gösteriyor. Zaten psikoterapi dediğimiz teknikler de, beynin ve belleğin bu çalışma prensibine uygun yapıldığı için işe yarıyor.

Bir bellek yeniden inşa tekniği olarak Geri Çağırma Terapisi (Call-Back Therapy)

Geri Çağırma Terapisi, 15 yıllık mesleki tecrübe ve eğitimlerime dayanarak geliştirdiğim, birçok terapi yaklaşımının işe yarayan noktalarıyla sentezlenmiş bütüncül bir terapi tekniği. Zihnin (sinir sisteminin) çalışma prensibine uygun, travma temelli ve sorunun kaynağına odaklı bir teknik. Bir Geri Çağırma Terapisi seansında, öncelikle yaşam öykünüz dinleniyor. Bugüne kadar olan yaşam öykünüz sizin “zaman çizginizi” oluşturuyor.

Öncellikle 0-7 yaşları arasındaki zaman çizginizde nasıl bir duygusal ortamda büyüdüğünüz, ebeveynlerinizle ilişkileriniz tespit ediliyor. Bu dönemde beynin gelişim hızı (nöroplastisitesi) çok hızlı olduğu için, yaşananların etkisi de kuvvetli oluyor. Çünkü bu dönemde yaşanmış ve iz bırakmış herhangi bir şey, ileride aynı sahneyle tekrar karşınıza çıkarak iş, ilişkiler veya sağlık konusunda çeşitli problemler yaşamanıza sebep olabiliyor. Genellikle anne ve babayla olan “bitirilmemiş işler” ergenlik ve yetişkinlik döneminde çözülmeyi bekliyor.

Bunları yaparken olay, kişi, beden ve nesne yöntemleri kullanılıyor. Geçmişi, yani başlangıcı bilinen bir sorununun üstesinden gelmenin ilk ve en kolay yolu olay yöntemi. Olay yönteminde sorun “geri çağrılarak” hikaye ediliyor. Bu olay, travma, kriz gibi beklenmedik bir anda gerçekleşen, bundan sonra hayatın eskisi gibi olmadığı olaylar ile duygusal olarak yalnız, çaresiz ve değersiz hissettirmiş herhangi bir olay olabilir. Buna göre zihnin akışı bir olay yüzünden kesintiye uğruyor ve zihin soruna dikkat çekmek için sürekli aynı olayı tekrarlıyor ve bunu sorun ele alınıncaya kadar sürdürüyor. Buna “var oluş olayı” da deniyor. Zihnin zaman çizgisinde olaydan öncesi, var oluş olayı ve olaydan sonraki yankılar olarak kaydoluyor. Olaydan sonraki yankılar olayın tekrarları gibi oluyor ve kişiler, dekor ve ortam değişse bile senaryo hep aynı kalıyor.

Günümüzde artık teknolojinin de gelişmesi ile, beynin temel çalışma prensipleri konusunda bir takım önemli bilgilere sahibiz. Özellikle hafızadan bir olayı geri çağırdığımız her defa anıyı mevcut duygu ve birikimlerimizle yeniden hikaye ettiğimiz gerçeği oldukça önemli. Yukarıda da belirttiğim gibi psikoterapinin iyileştirici olmasının en temel sebebi de bu. Sonuç olarak size şunu sormak istiyorum, isteseniz de istemeseniz de beynininiz sürekli değişiyorsa (nöroplastisite) ve anılarınızı her çağırışınızda yeniden hikaye ediyorsanız, bunu neden işinize yarayacak bir hikayeye dönüştürmeyesiniz? Bu noktada bir psikolojik danışmandan destek almak ve süreçle ilgili detaylı bilgi edinmek isterseniz ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresine yazabilirsiniz. Sağlıklı ve bütün olduğunuz günler dilerim.

Kaynaklar:

Barlett, F. C. (1995). Remembering: A Study in Experimental and Social Psychology. (2. ed.) Cambridge University: Cambridge
İnam, A. (2021). “Bellek-Şimdi-Gellek Kardeşliği.” Psikeart Dergisi. Sayı:73. Ocak-Şubat 2021
Karakelle, S. “Yeniden Yapılandırılma (İnşa) Süreci Olarak Bellek.” cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr
Loftus, E. F. (1975). Reconstructing Memory: The Incredible Eyewitness. Jurimetrics Journal, 15(3), 188-193. Doi:10.2307/29761487
Reconstructive Memory. psychology.iresearchnet.com

İlginizi çekebilir: Travmaların izlerini iyileştirmek: Geri Çağırma Terapisi (Call-Back Therapy) nedir?

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale