X

Gerçek güç sahibi, olanın olduğu gibi olmasına ve ifade bulmasına alan açabilendir

Duyguları yok sayılarak, ifade edemeden/etmeden büyüyen çocuklar yetişkinliğe geldiklerinde olası bir duygu durum ifadesinde muhatabının anlamaya dair engeli ile karşılaştığında kendi duygu ve düşüncesinden şüpheye ve suçluluğa düşer.

Oysa yetişkin bir insandan beklediğimiz; karşı karşıya olduğumuz duygunun niteliğinden bağımsız olarak ifadesi ve dinleyen yetişkinin de bu duyguya kendi duygularından sıyrılarak alan tutmasıdır.  Alan tutma gerçekleşmediğinde duygunun sahibi kişi, kendini küçük, değersiz hisseder. 

Toplum olarak duyguların küçümsendiği ve yok sayıldığı bir kültürde büyüdüğümüzden basitçe durumlar karşısında ürettiğimiz duyguları görmezden gelme, halı altına süpürme, dondurma gibi eylemlere iteriz kendimizi. Bu da uzun vadede öfkeli varoluş halleri sergilememize neden olur.

Çünkü burada, kendi alanımızda, kendi habitatımızda varoluşumuz yargılanmaktadır ve gideceğimiz hiçbir yer yoktur. Bu yüzden de saldırıya ve/veya savunmaya geçeriz.  Açıkça bunun alan ihlali olduğunu söyleyebiliriz. 

Duygumu olduğu gibi ifade etmeme izin vermeyen, ifade ettiğim duyguyu yargılayan kişiler, benim kişisel alanıma izinsiz müdahale etmiş olurlar.

İlişkiler, karşılıklı kişilerin birbirlerinin alanlarına belirli bir mesafede ilerler. Her zaman kişinin kendine ait bir gizli mağarası vardır. Ve bu mağara, ister karanlığının ister gün görmemiş çiçeklerinin açtığı yerdir. Bunları ortaya koymak, kişinin kendi tasarrufundadır. Buradan çıkan her türlü duygu ve düşünce, ilk çemberine ulaştığında yeni doğmuş, kırılgan bir bebek gibidir. Bazen bu bebek alışılagelmemiş renklerde ve şekillerde bazen de beklenen formlardadır. Her ne olursa olsun, bebek, “bebek”tir. 

Anlaşmak ve ilişkilenmek isteyen kişiler birbirlerinin bebeklerine kucaklarına aldıklarında, o bebeğe doğuran kadar özenli olmalıdır ki, doğuranın o an yaşadığı duyguları anlayıp güven bağı kurabilsin. Aksi durumlarda, doğuran bebeğini hayal kırıklığı ve utanç ile geri alır ve sonraki bebeklerini de kendine saklar. İşte bu, duygularını biriktiren ve taşıyamadığı yerde tüm duygu torbasını bir anda ortaya saçan bir kişi olmasına sebep olur. 

Evrensel saygı, insanın insanlık deneyiminde yaşadığı her hale belirli bir mesafeden yargısız bakmasını gerektirir. 

Duygularımıza, hallerimize saygı duymayan kişiler ile kurduğumuz ilişki çatışma, rekabet, hiyerarşik bir ilişkidir. Göz hizasında değildir. Göz hizasında olmayan her ilişki de ego seviyesinde yaşandığından derinleşmeye veya “yakın ilişkiye” izin vermez. 

Yaşayan herkesin, olduğu gibi olmasına izin verme becerisi “yetişkinlik” seviyesini belirler. 

Duygu ifadesinde bulunanın içinde bulunduğu duygu durumuna, dinleyen ve alan tutan olarak dahil olmak ve katılmak zorunda değilizdir. 

Ancak olduğu hali, olduğu gibi ifade etmesine izin vermek durumundayız. Karşılığında kendi duygumuzu diğeri üzerinden okumadan, sadece kendimize ait kısmını ifade edebilir böylelikle sağlıklı bir iletişime geçebiliriz. Burada hemfikirlik aramayız. Burada birbirimizin dilini öğrenir, sınırlarımızı görürüz. 

Tanımak, tanıtmak ve tanışmak bu şekilde oluşur. 

Gücü domine etmek, manipüle etmek sanan bir kültür, duygular karşısındaki çaresizliğini yok sayarak, küçümseyip yargılayarak kamufle etmeye çalışır. Manipüle edenin, domine etmeye çalışanın duygular karşısında güçsüz kaldığını, kişisel algıladığını  görmemiz gerekir.

Olanın olduğu gibi olmasına ve ifade bulmasına alan açabilendir gerçek güç sahibi. Kontrol etmeye çalışmaz, şefkatini çekmez, tüm varlığı ile oradadır. 

Böyle bir dinleyiş, sonunda ne olursa olsun, şifalandırır ve güven ilişkisi oluşturur. 

Bu güven de doğuranın bebeklerini dinleyenin kucağına vermesine olanak sağlar. 

Çocuğumu sana verirsem, ona iyi bakar mısın görmek istiyorum der insan. 

Çocukluğunu, küçük kalmış filizlerini…

Yeni açmış çiçeklerini…

Kırılganlığımızı gösterebildiğimiz ve kırılganlığını kucaklayabildiğimiz kişiler ile yakın ilişkide oluruz. Bir olmak, tek olmak başka nasıl mümkün olabilir ki?

İlginizi çekebilir: Kendimi senin dünyanın güneşi altında izleyebilir miyim?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale