X

Friends: Bazı diziler vardır yıllar geçse de üstünden her zaman ilk günkü tadı verir

Komedi dalında bugüne kadar yayınlanan en başarılı dizilerden birinin Friends olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. 1994-2004 yılları arasında 10 sezon yayınlanan diziyi defalarca izlememe rağmen, her seferinde ilk defa izliyormuşçasına heyecanlanıyor ve kahkahalara boğuluyor olmam benim için bunun en büyük kanıtlarından biri olabilir.

22 Eylül’de ilk gösterim tarihinin üzerinden tam 25 yıl geçen dizinin şerefine, dünyanın birçok yerinde birkaç aydır markaların Friends temalı ürünler piyasaya sürmüş olmaları bizleri mutlu etmiş olsa da, bir yandan da kanayan yaramızı (dizinin bitişi) gün yüzüne çıkarttı diyebiliriz.

Peki, yayınlandığı 10 yıl boyunca sayısız ödül alan, final bölümünün üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen hala hafızalardan silinmeyen dizinin bu denli başarılı olmasının sebebi neydi?

Bu satırları yazarken bile yüzümde tebessüm oluşturan dizinin başarısının ardında elbette sayısız sebebi vardı yıllardır bizleri etkileyen. Aslında hayata dair o kadar çok şey öğretti ki bizlere Friends, sanırım saymakla bitmez. Bana göre bunlardan en önemlilerini sizin için listeledim. Bakalım sizler de benimle aynı düşüncede misiniz?

Ve tabii eğer oldu da hala izlemediyseniz, 2019 bitmeden kendinize bir güzellik yapıp tüm zamanların en fenomen dizisi Friends ile tanışmanızı öneririm.

Dostluk, dostluk, dostluk

Hepimizin hayatında biriktirdiği güzel dostluklar vardır. Hayatımıza kattıkları, bize kazandırdıkları, hatta bazen bizden aldıkları ile aslında onlar bizi biz yapan en önemli deneyimlerimizdir. Hiç kuşkusuz Friends’in bize öğrettiklerinin başında gelir dostluk.

Birbirinden tamamen farklı 6 karakterin bu kadar güzel dostluk kurabilmeleri izleyen herkesi derinden etkilemiştir eminim. Birbirleri ile olan tatlı didişmeleri, en zor zamanlarında hep birlikte çözüm üretebilmeleri, gerek kahkahaları, gerek birlikte ağlamaları…

O kadar çok şey var ki onlardan öğrendiğimiz dostluk adına, elbette herkes kendinden bir şeyler bulmuştur onların bu samimi dostlukları içerisinde.

Arkadaş / Sevgili vs. sevgili / Arkadaş

Aşka, sevgiye dair öğrenilen onca şey bir kenara, belki de dizinin ilişkilerle ilgili hayatımıza kattıklarının başında sevgiye olan inancımızı asla kaybetmememiz gerektiği gelmektedir.

İki insanın birlikte olması gerekiyorsa tüm zorluklara göğüs gerip mutlu sona ulaşabileceklerinin televizyon tarihindeki en güzel örneklerindendi belki de Ross ve Rachel. Ancak dizimizin mutluluğu yakalayan diğer 2 çiftini ve yaşadıklarını göz ardı etmemiz mümkün değil elbette.

Aynı zamanda dizi, sıkı fıkı dostluklardan çok güzel bir ilişkinin başlayabileceğini ya da biten bir ilişkiden sonra dost olmanın mümkün olduğunu da ispatlamıştı izleyiciye.

WE WERE ON A BREAK!

Tabii ki başlığı Türkçe’ye çevirebilirdim, ancak yıllara damga vurmuş bu cümleyi orijinal dilinde paylaşmayarak diziye büyük saygısızlık edeceğimi düşündüm bu yazıyı hazırlarken.

Dizinin 3. sezonundan neredeyse final bölümüne kadar en çok tekrar edilen cümlesi aynı zamanda dizinin tüm hayranlarını kahkahaya boğan en önemli replik olmuştu.

Aslında gerçek hayatta da birçok ilişkinin bitmesine sebep olan “Bir ilişkide ara verildiği zaman başkası ile birlikte olarak ilişkiye ihanet etmiş olur musun?” sorusu birçok insana göre “Kesinlikle evet” yanıtını almaktadır. Ancak karakterlerimizden biri tüm dizi boyunca bu durumun aldatılma sayılmadığını o kadar çok iddia etti ki, seyirci olarak bizler de bir an olsun buna inanmak istedik.

Şüphesiz dizinin erkeklere öğrettiklerinden en önemlisi ilişkilerine ara verdikleri zaman karşı tarafı aldatma haklarının olmadığıdır. Elbette bu yalnızca erkekler için geçerli değildir. Günümüzde aldatma, ilişkilerde o kadar sık karşılaşılan bir durum oldu ki ilişkinize sahip çıkmak istiyorsanız, karşı tarafa ihanet etmeden önce iki kere düşünün derim. Diziyi izleyenler ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirler sanırım.

Hayallerimizi gerçekleştirmek mümkün

Çok şey öğrendik onlardan. Phoebe’den başkalarının ne düşüneceğine önem vermeden içimizden geldiği gibi yaşamayı, Joey’den bir yanımızın hep çocuk kalması gerektiğini, Ross ve Monica’dan kardeşliğin önemini, Chandler’dan ise birlikte olduğumuz insanı her hali ile sevebilmeyi öğrenmiştik. Ama en çok da Rachel’dan öğrendik hayatı.

Zengin bir aileden gelen, hayatı boyunca hiç çalışmamış ve belki de hayata hiçbir katkısı olmayan bir karakterin, kariyer basamaklarını adım adım çıkıp başarılı bir iş kadınına dönüşmesini izledik 10 sezon boyunca.

Ailesinden tek bir kuruş almadan Central Perk’te uzun süre garsonluk yaparken, Ralph Lauren’de yöneticiliğe kadar yükselmesini izlerken hayallerimizin peşinden gitmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlamıştık onunla.

6 başrol ve yüzlerce dev yan rol

Kariyerlerinin başında olan 6 oyuncu başrol oldu her zaman. Bir tanesi yoktu ki daha az sevdiğimiz. Tüm karakterlerin gerek oyunculukları, gerekse hafızalarımıza kazınan sözleri yıllar geçse de üstünden hala konuşulmakta tüm dünyada, ne bir eksik ne bir fazla…

Hepsi kahkahalara boğdu bizi. Hangisi daha komikti diye düşündüğümde cevabı veremiyorum açıkçası. Sıra dışıydı dizide yer alan tüm karakterler. Birçok oyuncu geçti 10 yıl boyunca diziden, kimi yeni başlamıştı oyunculuğa, kimi yılların oyuncusuydu.

Düşünsenize 90’lı yılların ortasına gelmeden başlayan bir diziden bahsediyoruz. Birçok benzeri yapıldı yıllar içerisinde. Hepsi de birbirinden başarılı oldu eminim. Ama belirtmek isterim ki, neredeyse izlediğim tüm komedi dizilerinde Friends’e benzeyen en azından bir bölüm ile karşılaşıyorum, bilmiyorum siz ne düşünüyorsunuz bu konuda…

Kısacası bir tek bizlere değil, televizyona da çok büyük katkısı oldu efsane dizinin. Birçok oyuncu, birçok replik, birçok senaryo ile unutulmayacak diziye mutlu yaşlar dilerim!

İlginizi çekebilir: Kadınları dinlemek isteyenlere: Kadınların hikayesini anlatan 5 dizi önerisi

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale