X

Food Fashionista Türkiye’nin en genç Çay Uzmanı Ece Erel’le çay hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdi

Önceki yazılarımı takip edenler, çaya ne kadar düşkün olduğumu, hatta tam bir çaykolik olduğumu,  gittigim mekanları; servis ettikleri veya edemedikleri çaya göre de nacizane değerlendirmeye aldığımı biliyorlardır. Daha önceki yazılarımdan birinde ‘Türkler için en vazgeçilmez sıcak içecekler in başında bir ‘çay’ bir de ‘Türk kahvesi’ gelir. İkisi de sadece sıcak içecek değil, aynı zamanda sohbetin bahanesi, yalnızlığın arkadaşı, hüznün sıkıntının gidericisi, dedikodunun en tatlı anı, mutluluğun pekiştiricisi, rahatlamanın, bir araya gelmenin, kalabalığın, en önemlisi de nefes almanın ‘en güzel kaçamağıdır demiştim.Onun için çay belki kelime olarak kısa ama etki olarak çok uzun, çok hikayeli 😉

Sevgili Ece ile de tanışmamız çok sevdiğim Türkiye’nin ilk çay evi olan Dem Karaköy (açılış sürecindeki çay danışmanlığını yapmış), sonra da ortak arkadaşlarımızın bir arada olması gibi tesadüflere dayanıyor. Uzun  zamandır çay konusundaki çılgın trendler almış başını gidiyorken ben de Ece’yi yakaladım ve sorularımı sordum. Buyrunuz…

Öncelikle seni tanıyalım, Ece Erel kimdir, neler yapar?

                                       Ece Erel

Ece Erel çay sever, çay içer, çay anlatır. Evet, uzmanlık eğitimim var ama bana daha çok çay perisi, çay leydisi, çaycı diyorlar, yani hep bir çay . Kısacası, çay insanıyım ben. Son 3 senedir çeşitli kafe, restoran ve markalara birçok farklı kapsamda çalışmalar yaptım. Bunu çay menüsü hazırlamaktan ideal çay bardağının ne olması gerektiğine kadar geniş bir yelpazede düşünebilirsiniz.

Çay konusuna olan merakını nasıl keşfettin? Ve bu uzmanlığını nasıl aldın?

Nasıl başladı tam hatırlamıyorum ama anaokulundan kalma oyuncak çay setlerim var, çok eski bir merak benimkisi. Daha sonra lise dönemlerimde tat arayışımla birlikte çay karışımları hazırlamaya, farklı çaylar denemeye başladım ve bunları çevremdekilerle paylaştım. Yüksek lisans yaptığım sırada İtalya’da çay konusunda eğitimli birçok kişi ile tanıştım ve onlarla ortak çalışmalara girdim. O kadar çok çay deniyordum ki bunları bir bloga taşımaya karar verdim (www.teapotea.com).Uzmanlık eğitimimle beraber çay dünyasını daha da derinlemesine keşfedince çayın benim için vazgeçilmez bir tutku olduğunu anladım.

Güney Kore’de bir çay tarlası

Aldığım eğitime gelecek olursak, benim eğitimim çaya dair her şeyi kapsıyordu. Çayın gerçekten ne olduğundan tutun da kültürel tarihi, üretim aşamaları, servis elemanı yetiştirme teknikleri, finans ve pazarlamaya kadar her detayını öğrendim. Dünyada çay uzmanlığının tam olarak bir tanımı yok. Hiçbir kurs sizi Uzakdoğu’daki “tea master”lar kadar donanımlı yapmasa da, eğitim genel vizyonu yakalamak için kesinlikle gerekli.

Peki seni hangi çaylar heyecanlandırır?

Arkasında hikayesi olan çay heyecanlandırır! Ve inanın her çayın arkasında hem teknik hem duygusal çok detay var.

Darjeeling

Teknik tarafına değinecek olursam, bir çay hangi tarlada yetişmiş, ne kadar yağış almış, hangi tarihte (hatta hangi saatte toplanmış), ne kadar/nasıl işlenmiş, hatta bazen hangi taşın yanındaki bitkiden toplanmış bilmek lazım. Çok bilinmeyenli komplike bir denklem aslında. Bazı çaylar bu mükemmel kombinasyona çok yaklaşıyor ya, işte o apayrı bir heyecan benim için.

Benim en büyük heyecanlarımdan biri Darjeeling hasatları mesela. Darjeeling, dünyadaki en özel siyah çay
çeşitlerinden biri. Her sene yağışları takip ederek değişik bölgelerden değişik hasatlarda çay topluyorum. 3 hasat için de değişik bölgelerden iyi çay bulmak çok büyük bir efor gerektiriyor, ayrıca tat da çok fark ediyor gerçekten. Bu gizemi çözmek bir uzmanı heyecanlandırır işte!

Peki biz çayı nasıl demlemeliyiz?

Burda kullanacağınız su, suyun sıcaklığı, demlenme süresi ve kullanılan ekipman içeceğiniz çayın kalitesini çok değiştiriyor. Öncelikle her çay tipi farklı sıcaklıklarda demlenmeli: Yeşil 70-80 °C, sarı 77-80 °C, beyaz 66-75 °C, oolong 85-90°C, siyah çay ve pu-erh 96-100°C sıcaklıkta demlenmelidir ve demlenme süresi bazı istisnalar dışında ortalama 3-8 dakika olmalıdır. Su ve ekipmana gelince, musluk suyu yerine, kaynak suyuyla demlemek çok iyi sonuç almanızı epeyce garantiler.

Bizim çayımız ise bambaşka dinamikler barındırıyor içinde. Mesela; ben Karadeniz çayında 95 – 100 derece arasında kaynamış/kaynamaya yakın suyu tercih ediyorum demlemek için. Demlerken ise şunları yapmaya özen gösteriyorum: Öncelikle, su daha kaynamadan, sıcakken çaydanlığı sudan geçiyorum ki porselen çatlamasın. İkinci olarak, özellikle açık çay aldıysam çayı hızlıca sudan geçirip içindeki tozdan, kirden..vs. mümkün olduğunca arınmasını sağlıyorum.

Çay demleme metotlarına dair ben kendi düşüncemi söyleyeyim; kaynamış suyu direkt yaprakların üzerine boşaltmak yanmasına sebebiyet verebilir, bu yüzden suyu dikkatli bir şekilde dökmekte fayda var. Yaprakların sonra konmasını tercih etmiyorum; çünkü su yapraklara direkt boşaltıldığında, suyun içinde hareketlenen yapraklar da güzel bir dem yakalamanıza yardımcı oluyor.

İşte size altın değerinde bir öneri! Genelde siyah çaylar 5 dakika civarında demlenir. Türk çayı hem servis edilme tarzı hem de yaprak özelliği bakımından biraz daha farklı olduğundan demleme süresi biraz daha uzundur. Ben 12 – 15 dakika demlemenizi öneririm. 15 dakikayı geçtiğinde yaprakları demlikten ayırabilirsiniz. Kalan çayı da yarım saat içerisinde tüketmeniz en iyisi. Çayın yeterince sert olmadığını düşünüyorsanız da önerim yaprak miktarını artırmanız yönünde, daha uzun süre demlemek çok da iyi değil; çünkü 15 dakikadan sonrası çayı iyi yapmaktan ziyade bozuyor. Günün sonunda ben tavsiyemi vereyim; ama diğer yandan keyif için içilen çayda çok kural aramamak gerekiyor.

Bildiğim kadarıyla doğru bardak da çay tadımını etkileyen bir şey. Biz Türkler olarak ince belli cam bardak severiz; ama en doğru, en güzel lezzet alabilecegimiz bardak hangisidir?

Doğru bardak kullanımı çay tadımını kesinlikle etkiliyor

Paşabahçe ile birlikte bu sorunun cevabını aramak için bir araya geldik geçtiğimiz senelerde. Bardakları çay tipi, aroma ve gövde uyumu, ısıyı muhafaze edebilirlikleri, dile temas alanı gibi birçok alanda değerlendirerek ideal bardağı bulmak adına bir takım çalışmalar yaptık ve değişik çay tiplerine farklı yaklaşımlar getirdik.

Evet, bunlar kesinlikle tadımı etkiliyor! Malzeme ve form olarak iki ayrı kolda düşünebiliriz bunu.

Malzeme, daha çok çay tipine ve kültüre göre değişen bir durum. Bugün birçok farklı kültürün çayının döküm, porselen, bambu, cam gibi farklı malzemelerde içildiğini görüyoruz. Teknik olarak da bu durum çayın gövdesine etki eden bir şey daha çok.

İnce belli bardağımız çok iyi bir forma sahip olup birçok içecek tadımında kullanılan profesyonel ekipmanlara da çok benziyor.

Form; daha çok aroma ve tadım aşamasını etkiliyor aslında. Bizim meşhur ince belli bardağımız mesela, bu anlamda gerçekten çok iyi bir forma sahip hatta birçok içecek tadımında kullanılan profesyonel ekipmanlara da çok benziyor. Boyut olarak küçükler, gövdeleri geniş ve yukarıya doğru daralan bir yapıya sahip böylece havanın içeri girmesini ve aromaların salınmasını sağlıyor ve bunlar da dar bölgelere doğru yoğunlaşarak çay keyfini artırıyor.

Son dönemde en çok talep gören çaylar nelerdir?

Bu sene çayda trendlerden çok kısa bahsetmek gerekirse:

1. Çayda alışagelmedik tatlar ve formlar: Tuzlu karamel çaylarından tutun da ballı-muz çayına kadar günlük hayatta çayla yanyana getiremeyeceğiniz değişik tatlar ve kapsülden tablete bir sürü değişik formda çay.

Detoks çayı

2. Çayda yeni sınıflandırma: Çayların hangi bölge yetiştiği, yetiştiricisinin kim olduğu, hasat bilgisinin çayı çok daha iyi değerlendirdiği; daha “specialty” çaylar.

3. Lifestyle, daha fonksiyonel çaylar: detoks, enerji, güzellik vaadi veren çay çeşitleri                      

Son olarak bize kış için güzel bir çay önerin olur mu?

Böyle havalar için hazırlaması çok kolay bir çay var ki, o da London Fog! Adını İngiltere’nin o büyüleyici (ama yağmurlu) şehrinden alsa da bu çay Kanada’ya ait aslında. Kısaca ne olduğunu da anlatmam gerekirse, aslında vanilyalı sütlü Earl Grey çayı.

Yapmak içinse ilk ihtiyacımız olanlar şey vanilya şurubu. Vanilya şurubunu yapmak için de şunlara ihtiyacımız var:

1 çubuk vanilya (dikey olarak kesilmiş)

1 kap su

Vanilya sütlü Earl Grey çayı

1 kap şeker

Bunları bir kapta karıştırıp ocağa koyunuz, kaynamaya başladığında altını kısıp 20 dakika kadar bekleyiniz. Daha sonra soğumaya bırakınız. Daha sonra ayrıca 1.5 yemek kaşığı yaprak Earl Grey çayını 5 dakika 1 bardak kaynar suda demleyiniz. Bu arada bir küçük kapta yarım bardak sütü ısıtın ve köpürtünüz. Bir fincanın yarısına hazırladığınız çaydan, 2 yemek kaşığı vanilya şurubundan ekleyiniz ve üzerini sütle doldurunuz.

Ve çayınız hazır!

Merve Hatipoğlu: Ekonomi okuyup bundan hiç de keyif almadığımı anladığım anda,rotayı sevdiğimi düşüneceğim ‘markalar’ dünyasına çevirip Ingiletere’de yüksek lisansımı tamamlayıp, bu dünyaya adım attım. Şans o ki, yemek yemeye bayılan, yeni lezzetler keşfetmekten hoşlanan ben; ilk işimde ve devamında hep gıda ürünlerinin gelişim ve pazarlama stratejisini yapma şansına sahip olup, hobimi işime çevirmiş oldum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale