X

Follow Up: Farklı sektörlerin uzmanlarının iş yaşamında hedef belirlemenin önemi hakkındaki görüşleri ve önerileri

İş hayatı hakkında önemli tüyolar

Uplifers olarak sektörlerin farklı alanlarına dair fikir sahibi olabilmek ve sektörün önde gelen isimlerinin fikirlerine yer verebilmek için hazırladığımız Follow Up köşesinde bu ay, farklı sektörlerin önde gelen isimleriyle ‘hedeflerin iş hayatında ve özel yaşamdaki önemi’ üzerine konuştuk.

Melis Abacıoğlu – Actifit Genel Müdürü

Alman Lisesi ve Columbia Üniversitesi Matematik ve Sanat Tarihi çift anadal mezunu. 2009-2013 arasında sağlık sektöründe iş geliştirme pozisyonlarında yöneticilik yaptı.

2012 yılında Yunus Sezener ile, insanların hareketi hayatlarının bir parçası haline getirmeleri için onlara ilham veren bir spor oluşumu olan ‘Hareket Candır!’ı kurdu. Grup, günümüzde 2000’in üzerindeki üyesi ile sosyal sorumluluk projelerine destek olarak, tamamen gönüllüler tarafından, sevgiyle yürütülüyor. 

Abacıoğlu, 2013 yılında kendi şirketi olan Actifit’i kurdu. Kurumsal firmalara sağlıklı yaşam projeleri üreterek özel sağlık sigortası giderlerini düşürmeyi ve çalışan bağlılığını arttırmayı hedefliyor. Actifit’in kadınları özgürleştirirken güçlendiren etkinliği ‘Kızlar Sahada’, Türkiye’nin ilk kadınlar kurumsal futbol turnuvası olma özelliği taşıyor.

1.İş hayatında ya da özel yaşamda başarıya ulaşmak için hedefler neden önemlidir?

Eğer bir şeyi zaten yapabiliyorsam o benim hedefim değildir. Bu nedenle de konfor alanımın dışına çıkıp bir şeyler başarmak ya da fark yaratmak istediğimde kendime hedef koyuyorum. Hep aynı yerde kalmamak, sürekli değişmek ve sınırlarımı tanımak adına hedefler benim için çok önemli.

2. Kendinize uzun dönemli hedefler mi kısa dönemli hedefler mi koyuyorsunuz? Bu hedefler genelde ne kadar gerçekçi oluyor ve hangi ölçüde başarıya ulaşıyor? Hedefin uzun ya da kısa dönemli olması başarınızı nasıl etkiliyor?

Hedeflerimi daima kısa vadeli koyuyorum. Eğer uzun zamanda ulaşılacak bir hedefim varsa bile bunu parçalara bölüyorum.

Hedeflerimde genelde gerçekçi olmamayı tercih ediyorum ancak aşırı uçmadan tabi… Evet, gerçekçi olunduğunda başarma ihtimalimin çok daha yüksek olduğunun ve hedefe giderken daha az stresli olacağımın farkındayım. Ancak bu da ister istemez bir trade-off u beraberinde getiriyor. Konforumuzu bozmadan ulaşılabileceğimiz tüm hedefler bence olası bir sıçramayı ve yeniliklere açık olmamızın önünü kesiyorlar. Öte yandan konforlu olmasa da galaktik uzaklıkta olmayan hedefler bize ‘İNNOVASYOOON’ diye çığlık atıyor. Bu şekilde koyduğum hedefler beni daha açık, daha yaratıcı, daha büyük düşünmeye itiyor.

3. Kendinize hedef koyarken nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Mutlaka rakama dökülebilecek hedefler koyuyorum. Misal; koşucu olmak istiyorum demek yerine haftanın en az üç günü koşan bir kadın olmak istiyorum diyorum. Daha da abartırsam haftanın üç günü yarımşar saatten 12.0 km/s hızla koşan bir kadın olmak istiyorum diyorum. Yukarıda da bahsettiğim gibi bu hedefler genelde konfor alanımın biraz üstünde oluyor.

Benim için bu süreçte en önemli şey hedef koymak değil, niyet etmek. Koyduğum hedefin hizmet ettiği, hayatımda yaratacağı değişikliğe niyet edip orada hissedeceğimi bildiğim duyguyu yaşamak uzun vadede motive olabilmem ve vazgeçmeden bu hedef uğruna çalışabilmem için en kuvvetli araçlar. O kadar ki, bazen hedefime ulaşmadan, farklı yollarla bu niyetin yerine geldiğini görüyorum.

Bence niyet etmek hedef koymaktan çok daha kuvvetli bir süreç. Çünkü yolda giderken bazen şartlar değişiyor; ancak siz hedefinize o kadar takılmış oluyorsunuz ki niyetinizi unutuyor ve bir takım fırsatları göremiyorsunuz. Bu körlüğü aşmak için her gün yaptığım şey, kendi kendime tekrar tekrar kendi niyetlerimi hatırlatmak.

4. Hedeflerinizi belirledikten sonra bu hedefleri gerçekleştirmek için attığınız ilk adım ne oluyor? Sonrasında nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Benim için en önemli şey ilk adım. İlk adımın nasıl olduğu önemli değil; önemli olan hızla ve hedef konulduktan hemen sonra o adımı atmak. Ondan sonra gelen geri dönüşler bana zaten doğru yolda olup olmadığımı gösteriyor ve sonraki adımları da buna göre değiştiriyor ve şekillendiriyorum.

5. Belirlediğiniz hedeflere ulaşmaya çalışırken izlediğiniz süreç iş-yaşam dengenizi nasıl etkiliyor?

İş-yaşam dengesine inanmıyorum. Günümüzde 7/24 işteyiz, çünkü cebimizdeki minik alet bize zaten sürekli işi hatırlatıyor ve her ortamda bizi tekrar tekrar ofise sokuyor. O yüzden de iş-yaşam bütünlüğüne inanıyorum. Buna inandığım için de aşık olduğum işi yapıyorum. İş hedeflerim de bu nedenle iş-yaşam bütünlüğümün tam göbeğinde yer alıp bana hizmet ediyorlar.

6. Hedeflerinize ulaşmak hayatınızı nasıl etkiliyor? Başarının hayatınızdaki yeri nedir?

Hedeflerim niyetlerimi yaratmak için araç olduklarından, onlar da başarıya ulaştıklarında hayat kalitem gerçekten çok pozitif bir şekilde değişiyor.

Zaman ne gösterir bilmiyorum ama bugüne kadar kalbimin sesini dinleyerek ve bir çok zor karar alarak bana hizmet etmeyen ilişkiler ve işlerden sıyrıldığım için kendimle gurur duyuyorum. Hayatımdaki en büyük başarı, bunlar yerine kurduğum dünyamdır.

7. Bir yönetici olarak kariyerinizle ilgili gelecek hedefleriniz neler?

Gelecek hedefim, daha çok insanın hayatına dokunup kendi potansiyellerini gerçekleştirirken birbirine özen gösteren insanlardan oluşan bir dünya yaratmak.

Bu mega hedefin şemsiyesi altında, hareket etmeyi ve sağlıklı yaşamayı araç olarak kullanıyorum. ‘Kızlar Sahada’ ile 2014’te 32 takımla kadınları güçlendirerek özgürleştirmek; Actifit ile daha çok firmaya ulaşarak sağlıklı yaşam projeleri başlatmak bu senemin hedefleri.

Orçun Kuyucuoğlu – EY Danışmanlık Hizmetleri Performans Geliştirme Müdürü

ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü’nden 2004 yılında şeref öğrencisi olarak mezun olduktan sonra sırasıyla Procter&Gamble, aile işi, ve Henkel’de çeşitli kademelerde çalıştıktan ve yöneticilik yaptıktan sonra; Dünya’nın önde gelen iş okullarından olan Nottingham Üniversitesi İş Okulu’nda İşletme alanında (MBA) yüksek öğrenimini tamamladı.  Bir süre İngiltere’de danışmanlık yaptıktan sonra Türkiye’ye dönerek EY Danışmanlık Hizmetleri’ne katıldı ve şu anda Müdür olarak EY’da yönetim danışmanlığı görevini sürdürmekte. 

1. İş hayatında ya da özel yaşamda başarıya ulaşmak için hedefler neden önemlidir?

Burada ben iş hayatı ile özel hayatı ayırmak gerektiğini düşünüyorum.

İş hayatı için hedef koymak enerjimizi ve zamanımızı doğru kullanmak anlamına gelir ki günümüzün karmaşık iş yapısında bu, başarı için çok önemlidir. Öte yandan, artık çok daha hızlı ve dinamik olan iş hayatında hedeflerimize saplanıp kalmak da doğru değil. Sürekli okuyarak, gelişmeleri takip ederek hedeflerimizde değişiklikler yapabilecek esneklikte olmalıyız.

Özel hayat konusunda ise farklı düşünüyorum; akışına bırakmak tarafındayım hayatı. Zaman bize doğrusunu gösterir, bir hedef koyulması gerekiyorsa da gerçekten hisseder insan ve o hedefe doğru yola koyulur.

2. Kendinize uzun dönemli hedefler mi kısa dönemli hedefler mi koyuyorsunuz? Bu hedefler genelde ne kadar gerçekçi oluyor ve hangi ölçüde başarıya ulaşıyor? Hedefin uzun ya da kısa dönemli olması başarınızı nasıl etkiliyor?

Ben bu seneye kadar kariyerimde uzun dönemli hedefler koymadım, uzun dönemli hedef koyabilmek için insanı kendini tanıma yolculuğuna çıkmış ve belirli bir noktaya ulaşmış olması gerekir diye düşünüyorum.

Kısa dönemli hedeflerime ulaşmakta genelde başarılı oldum, ama başarısız olduğum ve canımın yandığı anlar da yaşadım. Kısa dönemli hedefler, motivasyonumu yukarıda tutmamı sağlıyor ve değişimlere karşı adaptasyon olanağı veriyor. Ancak dediğim gibi, kendini tanımayı başarmış ve hayattan ne istediğini, ne yapmaktan mutlu olacağını çok net bilen insanlar oldu çevremde ve tabii onlar için uzun dönemli hedefler koymak zor değil.

Bir de, hedefi nasıl tanımlandığınız çok önemli. Benim için mutlu olacağım, keyif alacağım bir işte çalışmak hedef iken; başka biri için tamamen ölçülebilir milyon dolarlı rakamlar kazanmak hedef olabilir.

3. Kendinize hedef koyarken nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Büyük resimde belirli dönemlerde kariyerimin ilerleyişini gözden geçiririm. Kendimle kaldığım bu zamanlar çok özeldir ve mümkün olduğunca objektif olmaya çalışırım. Yılda 2-3 kere ‘Neredeyim?’ ve ‘Nerede olmak istiyorum?’ sorularını sorar, cevaplara göre yol haritamı oluşturur ve  hedeflerimi belirlerim. Bunun dışında günlük ve haftalık hayatımda sürekli gelişim prensibini ilke edinmiş bir kişi olarak, yaşadıklarımdan ve gözlemlerinden elde ettiğim bilgileri bir sonraki döneme adapte etmek için de hedefler koyarım. Bunları zaman zaman yazılı, zaman zaman da aklımda yaparım.

4. Hedeflerinizi belirledikten sonra bu hedefleri gerçekleştirmek için attığınız ilk adım ne oluyor? Sonrasında nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Aksiyon planı, uygulama ve takip önemli hedeflere ulaşmak için oldukça gerekli. Mutlaka yazılı ya da aklımda bir planım olur ve uygulama aşamasında takip ederek gelişimimi görürüm.  Bu süreci araba ile bir seyahata çıkmaya benzetebiliriz; gideceğimiz yeri belirliyoruz, gerekli hazırlıkları yapıyoruz, yola çıkıyoruz. Yol üzerinde bir arıza olabilir, tamir edip devam etmek  gideceğimiz yere varmak için önemli. Bu arada uzun dönemde başarılı olmak ve sizin farklılığınızı ortaya koyacak önemli bir düşünce yapısını burada vurgulamak gerekli; yani arızanın bir daha olmaması için gerekli önlemleri almak… Bunu da yapmaya çalışıyorum.

5. Belirlediğiniz hedeflere ulaşmaya çalışırken izlediğiniz süreç, iş-yaşam dengenizi nasıl etkiliyor?

Güzel soru 🙂 Bu konu üzerinde çalışmam gerek. Ben şu anda yaptığım işten gerçekten keyif alıyorum, ve bu durum iş-yaşam dengesinin işe doğru kaymasına neden oluyor.

6. Hedeflerinize ulaşmak hayatınızı nasıl etkiliyor? Başarının hayatınızdaki yeri nedir?

Tabi ki mutluluk veriyor. Özellikle özel ve iş çevreme, müşterilerime, çalışma arkadaşlarıma, firmama ve kendime bir katma değer yaratabiliyorsam; çok daha mutlu ediyor bu başarılar. Başarı, yolumda ilerken ihtiyacım olan enerjiyi veriyor bana.

7. Bir yönetici olarak kariyerinizle ilgili gelecek hedefleriniz neler?

Dediğim gibi bu seneye kadar uzun dönemli bir hedef koymamıştım kendime ama şimdi yönetim danışmanlığında uzun dönemde bir kariyer planı yapmış durumdayım. Neden derseniz; firmalara, topluma ve çalışanlara ciddi katma değer yaratma potansiyeline sahip bir işte çalışıyorum ve benim için ‘o an’lar işte bu değerleri yarattığımı hissettiğim anlar. Kendimi tanıdığım kadarıyla işte bu anlarda mutluluk ve keyif seviyem yukarıya çıkıyor. Bu hedefime ulaşma yolunda ilerlerken özellikle şimdiye kadar başarımda büyük etkisi olduğuna inandığım etik değerlerimi koruyarak ulaşmak konusunda da bir hedefim var.

Volkan Biçer – Mobilike Kurucu Ortağı, Genel Müdürü

1984 İstanbul doğumlu olan Volkan Biçer, Boğaziçi Üniversitesi’nde Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü’nde lisans eğitimini aldıktan sonra Galatasaray Üniversitesi’nde MBA eğitimini tamamladı. Türkiye’nin lider mobil operatörü Turkcell’in Mobil Pazarlama & Reklam Departmanı’nda Ürün Yöneticisi ve Yahoo! EMEA ekibinde Ülke İçerik Yöneticisi olarak çalışan Biçer, aynı zamanda Yahoo! EMEA Pazarlama Ekibinde Hedef Kitle ve Topluluk Yöneticisi görevlerini yürüttü. 

2009’da Türkiye’nin lider mobil reklam ağı Mobilike’ı kurdu; şirketin Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü olarak görevini sürdürmekte. 

1. İş hayatında ya da özel yaşamda başarıya ulaşmak için hedefler neden önemlidir?

İş hayatının her adımında gidilecek yol, ulaşılacak nokta ve ara duraklar belirlenmezse hiç bir şekilde istenilen tatmin seviyesine ulaşılabileceğini sanmıyorum. Diğer taraftan bakarsak, özel hayat tarafında da insanlar biraz daha kendilerini tesadüflere bırakacak kadar özgür olmalılar; sonuçta yargılayan kişi ne olursa olsun gene kendileri olacaktır. Ancak iş hayatında plansız ve hedefsiz olmak, rekabetin bu kadar ciddi olduğu bir dünyada geri dönülemeyecek kayıplar getirebilir.

Sonuç olarak özel hayat içerisinde değil ama iş hayatında kaybetmeyip kazanmak istiyorsak ve en önemlisi kişisel tatmin arıyorsak, hedefsiz bir hayat düşünülemez. Kişisel olarak ben de özel hayat tarafında nispeten geniş planlar ve az hedef/takip ile; ancak iş hayatında her daim hedefleri belirleyip onlara göre hareket ediyorum. Çok da fena oldu diyemem bugüne kadar 🙂

2. Kendinize uzun dönemli hedefler mi kısa dönemli hedefler mi koyuyorsunuz? Bu hedefler genelde ne kadar gerçekçi oluyor ve hangi ölçüde başarıya ulaşıyor? Hedefin uzun ya da kısa dönemli olması başarınızı nasıl etkiliyor?

Her ikisini de yerine göre yapıyorum. Sadece uzun dönemli plan yapamazsınız; aynı şekilde sadece kısa zamanlı planlar yaparak da hayatınızı ancak mutluluk oyununa çevirirsiniz ve hayat bir anda korku filmine dönüşebilir. Bence yerine göre ilgili hedefi koymakta fayda var. Bugüne kadar sanırım bu şekilde bir deneyimim oldu ve hiç bir şekilde sıkıntı çekmedim. Sanırım uzun veya kısa olmasından ziyade, kişinin gerçekleştirilebilir hedefleri belirlemesi daha önemli.

3. Kendinize hedef koyarken nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Mümkün olabildiğince gerçekleştirebileceğimin biraz daha fazlasını hedef olarak koymaya çalışıyorum.

4. Hedeflerinizi belirledikten sonra bu hedefleri gerçekleştirmek için attığınız ilk adım ne oluyor? Sonrasında nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Ne olursa olsun günlük olarak takip benim için oldukça önemlidir. Bu noktada ortada bir hedef varsa öncelikle bunu nasıl takip edebileceğimi çözmeye çalışırım. Bu alanlarda oldukça çılgın bir kontrol hastalığım da vardır.

5. Belirlediğiniz hedeflere ulaşmaya çalışırken izlediğiniz süreç iş-yaşam dengenizi nasıl etkiliyor?

Sadece iş tarafında kalıyorum diyebilirim. Ağırlıklı olarak hedefleri iş yaşamında koyduğum için, iş tarafındaki hedeflerim günlük yaşamımın da önemli bir kısmını sömürüyor. Çok sağlıklı olmamakla beraber bir şekilde değiştirmeye çalışıyorum.

6. Hedeflerinize ulaşmak hayatınızı nasıl etkiliyor? Başarının hayatınızdaki yeri nedir?

Sanıyorum başarmaktan daha güzel bir tatmin insanoğlu için henüz keşfedilmemiştir. Hedefin küçük veya büyük olmasına bağlı olmaksızın hedeflerime ulaşmak günlük modumu oldukça etkiliyor. Başarı her insanın hayata bağlanması ve kendisini gerçekleştirmesi için gerekli olan ana unsurlardan. Benim için oldukça vazgeçilmez bir ihtiyaç. Tabii şunu da unutmamak gerek; başarısızlık da dünyanın sonu değil, tecrübe olarak hayatımızda var olmalı.

7. Bir yönetici olarak kariyerinizle ilgili gelecek hedefleriniz neler?

Kurucu ortağı ve Genel Müdürü olarak çalıştığım Mobilike’ın kendi alanında liderleğini devam ettirmesi, mobil dünyanın büyüme ortalamasının altında kalmadan büyümeye devam etmesi ve çalışanlarımızın hiç bir gün pazartesi sendromu yaşamaması.

 

Farklı sektörlerde çalışan kişilerin görüşlerine yer verdiğimiz diğer Follow Up röportajlarımıza buradan ulaşabilirsiniz. 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale