X

Flört etme şeklin, hayatla ve kendinle ilişkine dair ne anlatıyor?

Flört etme şeklimiz, kişiliğimizi, hayatla ve kendimizle olan ilişkimizi ortaya seriyor.
Ne kadınlar dişiliklerini, ne erkekler erilliklerini olan doğallıklarında ortaya koyabiliyor. Oyun oynamaktan, kaçıp kovalamaktan kimse “gerçek” ile hemhal olmaya yanaşmıyor.
İsteniyor mu? Emin değilim.
Açıklık, dürüstlük, bunlar herkesin kaldırabileceği şeyler değil, değil mi?
Duygularını, o anlık duyumsamalarını ifade etmekten imtina ediyor herkes!
“Ya yanlış anlaşılırsa?”
Ya “çok ilgili ve talepkar” görünürse, ya “hayır” dediğinde “yalnız” kalırsa, ya karşısındakinin taleplerini “karşılayamazsa”, ya “başaramazsa”, ya “aşık olursa”, ya “üzülürse”… Aslında, ya gerçekten “görünür olursa”…
Tüm korkaklığımız, dürüstlükten uzak tavırlarımız, sevgiyle olan bağımız, kararlılığımız, aslında “kim” olduğumuz, flört etme şeklimizden belli oluyor.
Ve bizler, insanların kendilerini ortaya koyma şekillerini üzerimize alıyoruz. Bize “öyle” davrandığını düşünüyoruz.
Oysa kendisi “öyle.”
Davranmıyor, sadece olduğu hali sergiliyor. Korkaklığını, kararlılığını, zarafetini, neyi ne kadar var ve onu nasıl kullanıyorsa öyle. O kadar.

İlişki “eş zamanlı” yapılan bir alışveriştir ve bir anlayış, bir olgunluk gerektirdiği çok aşikardır.
Bilinçli olarak alıp verirsin, sürekli bir değiş tokuş halidir. Bu değiş tokuşun yarattığı şeydir ilişki.
Fakat şimdiye kadar geldiğimiz yerde, almak ya da vermek, aldıkça vermek, verdilerse vermek, hesaplı adım atmak, bir plan ve eski tecrübelerin yol haritalarını birleştirerek “yeni gibi görünen” eski metotlarla kendi kalbine co-pilotluk yapmak ilişki diye adlandırılıyor.
Aynı anda bir değiş tokuş hali için, zihnin bizi yöneten, korku güdümlü haritalarını ateşe atmamız gerekir.
Bunun için de cesarete ihtiyacımız var.
Korkaklıkla bir ömür geçmez!
Üzülme ihtimalinden korkulmaz, üzüleceğiz. Sevme ihtimalinden korkulmaz, seveceğiz. Yoksa, insanlığı redde gider bu iş. Nitekim ki öyle… Özelliklerimizden, zarafetimizden, kalbimizle olan bağlantılardan kopuyoruz, yavaş yavaş…

Sevişirken bile almak ve vermek! Dilimizde bile böyle.
Ne acıdır, ahenkten öte yaşanan her “alışveriş”!
Açık market: İhtiyacın olanı al, istediğin kadarını al, bedelini öde.
Oysa ortak söylenen bir şarkıdır ilişki, tek kişinin söyleyip diğerinin not verdiği veya kritik ettiği bir yer değil. Orada kakafoni varsa, bileşenlerden en az birisinin mevcudiyeti orada, samimi veya köklenmiş değildir.

Kimin arayacağı, o mesaja nasıl cevap verileceği, ilk karşılaşmada nasıl davranılacağı, hangi taktiği uygulayacağı, nerede kaçıp nerede yürüyeceği… Bu şekilde flört edip hayatı geldiği gibi yaşadığımızı söylüyorsak…
Ardımızda kocaman ışıklı tabelada yazanı dönüp okumalıyız:
“Kendine büyük yalan söylüyorsun!”
Nasıl flört ediyorsan öyle yaşıyorsun. Kaçıyorsan, ürkeksen, hayata karşı da öylesin.
Saldırgan ve cezalandırıcıysan, yaşama karşı da ilişkin öyle.
Alıngan ve küskünsen, hayata da öylesin.
Aceleci ve ısrarcıysan, emek vermektense alıp çıkmak daha kolayına geliyorsa, yaşamla olan ilişkin de aynen öyle olur. Hazır olanı beklersin…
Olana tamam deyip alan açabiliyorsan, yaşama da aynısını yapıyorsundur.
Ne kadar dürüstsen, yaşama da o kadar dürüst, ne kadar açıksan yaşama da o kadar açıksındır.
Ve yaşam da, seninle senin konuştuğun dilden konuşur. Senin sözlüğündeki kelimelerle…

Canının yanmasından korkan sayısız insan, içlerindeki açlığa da karşı koyamadığından, marketten elma, ekmek çalıp kaçma derdinde. Hepimizde az çok var bu. Bir lokma atayım ağzıma.
Bu yüzden hep anlık çarpışma ilişkileri/ilişkilenmeleri yaşıyoruz.
Sürdürülebilirliği bilmiyoruz. Emek vermeyi, özeni, zarafet ile örmeyi…
Fast food? Aynı sebepten herkes obez, herkes sağlıksız, herkes doyumsuz..
Uzun ilişkiler içinde bile böyle, duygu paylaşımına girmekten, derinleşmekten korkup ilişkiyi boy hizasını geçmeyen sularda tutmak! Bildiniz mi?

Dönüp bakalım kendimize, nerede ne kadar kendi duygumuzu ortaya koyabiliyoruz. Tüm varlığımızla kendi hissimizin arkasında durabiliyor muyuz? Yoksa bizi, korkularımız, kendimize acıyan hallerimiz mi yönetiyor?

Dürüst olabiliyor musun, kendi istek ve seçimlerinde kendine?
Flört ettiğin, ilişkilendiğin kişilere aynı dürüstlükle davranma cesaretin var mı, yoksa “niyet”, “davranış” okumalarını mı bekliyorsun?
Dürüstçe soru sorabiliyor musun? Yoksa sen de “niyet okuma” oyununa mı dahil oluyorsun?

Dürüstlük ve açıklık karşındakini ve kendini “değersizlik” çukurundan çıkarır.
Her birimiz bunu kendimize ve diğerlerine borçluyuz.
Her insan dürüstlüğü, açıklığı ve buradan gelen “zarafeti” hak eder. Netliği hak eder.
Biz de hak ediyoruz, onlar da!

İnsanlık iyi bir yere gitsin istiyorsak, iyi bir yere gidelim kendi içimizde.

İyi haftalar!

İlginizi çekebilir: Kırılganlığınızı korkusuzca açın: “Ne olursa olsun!” diyebilmek

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale