X

Ferahlatıcı okyanus suyu, tatlı bir serinlik ve dalgalar: Bali’de dalga sörfü bir başka

Geçtiğimiz haftalarda Bali seyahati için pratik bilgileri ve yeme-içme-gezme önerilerini Bali seyahati için pratik bilgileri ve yeme-içme-gezme önerilerini olabildiğince toparlamaya çalıştım. Bu yazının konusu ise Levent’le Bali’ye gidişimizin asıl sebebiyle ilgili: Dalga sörfü. 

Dalga sörfü öğrenmek için yaptığımız “yatırımın” 3. yılında, bir önceki sörf tatillerimizden çıkardığımız önemli dersler sonucu rotamızı kimilerinin balayı destinasyonu olarak bildiği Bali adasına çevirdik. Önceki sörf tatililerimizi özetlersem, ilki için gittiğimiz Portekiz’in Peniche kasabası Temmuz ayında bile fazlasıyla soğuk, rüzgarlı ve okyanus çok haşindi. İkincisini yaptığımız Fransa’nın Lacanau kasabası ise biraz daha ılıman ve akıntısı daha dostaneydi. Bunlara karşın “Bali tam bir cennet” denebilir; hava sıcak, okyanus suyu ferahlatıcı ve tatlı bir serinlikte, dalgalar daha davetkar ve akıntı daha başa çıkılabilir (en azından bizim sörf yaptığımız Seminyak-Kuta arasında ve Canggu’da öyleydi). Ayrıca Tayland veya diğer Güneydoğu Asya ülkelerindeki gibi oksijen yokluğu çektiren nemli ve bunaltıcı bir havadan ziyade İstanbul’un yaz aylarına ve yer yer serin olabilen yaz akşamlarına benzemesi de cabası.

Bali’de düzen, insanın bir bütünün parçası olması ve dolayısıyla çevresiyle, doğayla uyum içinde olması gereken bir varlık olduğu üzerine kurulu. 

Detaylara girmeden önce, Avrupa’yla Bali arasındaki en önemli farkı aslında Doğu ve Batı kültürlerinin arasındaki farklılara benzettiğimi söylemeliyim: Burada baskın olan anlayış, Batı’daki “insanın ve rasyonelliğinin diğer her şey üzerinde hükmetmesi” bakışının aksine, insanın bir bütünün parçası olması ve dolayısıyla çevresiyle, doğayla uyum içinde olması gereken bir varlık olduğu üzerine kurulu.  Buna en güzel örnek belki de Bali’deki ilk sörf seansımızda takma adı “Mowgli” olan sörf eğitmenimiz bizi okyanusa karşı oturtup, teknik bilgilerden önce söyledikleridi: “Okyanusa bakın, rahatlayın, onu hissetmeye çalışın ve en önemlisi derin nefes alıp, gülümseyin, olumlu düşünün. Gülümser, keyif alır ve rahat nefes almaya devam ederseniz, okyanus size bu halinizle uyumlu bir deneyim yaşatır. Endişe, korku duyar ve tereddüt ederseniz, o da size bunu yansıtır ve çok kötü bir deneyim olur. Çünkü okyanus çok güçlü ve ona karşı mücadele ederek kazanamazsınız.” Böylece Mowgli’yle line-up’a her çıkışımızda suratımda endişe ifadesini gördükçe, “Rahatla Mimi, nefes al” diye (sık sık takılarak) hatırlatmasının sonucunda board’un üzerinde aslında ne kadar gergin olduğumun farkına vardım. Artık line-up’ta beklerken sürmeye çalışacağım her dalga için board’umu sahile doğru çevirdiğimde ilk yaptığım şey derin nefes almak.

Sörf kampları

Eğer bizim gibi halen öğrenme sürecinde olup bir eğitmenin eşlik etmesi, günün doğru saatlerinde en uygun sörf spotlarına yönlendirmesi, malzeme kiralamak ve genel anlamda sörf tatilinizin kolaylaştırılmasına ihtiyacınız varsa en doğrusu bir sörf kampıyla anlaşmak. Bali’nin farklı bölgelerinde pek çok sörf kampı (yani sörfe dair ihtiyaçlarınızın yanı sıra kalma imkanı da sunan yerleşkeler) mevcut. İki ayrı arkadaşımızın önerisi üzerine Seminyak ve Canggu’da yerleri olan Kima Surf Camp ve Canggu’daki Wave House Bali’yi araştırdık. Fakat her iki kampın da “başlangıç-orta seviye dostu” yerleşkeleri dolu olduğu için Seminyak’taki Bali Green Surf’te karar kıldık (eğer kalacağınız yeri kendiniz ayarlayıp, yalnızca ders almak isterseniz bazı kamplarda bu da mümkün olabilir, fakat kamp ile kalacağınız yerin birbirlerine çok yakın olmasına dikkat edin). Kima ve Wave House’un aksine Bali Green Surf’ün sahibi “Widi” bir lokal ve kamp tam teşekküllü bir yerleşkeden ziyade daha “mütevazi” toplaşma alanı ve hostelden oluşuyor. Biz çift olarak kendimize ayrı oda tercih ettiğimiz için bize kampın hemen karşısındaki Destiny Boutique Hotel’den yer ayarladılar.

Bali Green Surf’ün en çok hoşumuza giden yanı ayda 1-2 kere Pazar günleri adanın kuzeyinde turistik olmayan bir bölgesinde, çevredekilerin yardımlarıyla yaşayan yetim çocuklar için yaptıkları destek.

Bali Green Surf’ün en çok hoşumuza giden yanı ayda 1-2 kere Pazar günleri adanın kuzeyinde turistik olmayan bir bölgesinde, çevredekilerin yardımlarıyla yaşayan yetim çocuklar için yaptıkları destek. Kampın sahibi ve eğitmenleri kendi imkanlarıyla veya destek olmak isteyen öğrencilerin katkılarıyla pirinç çuvalı, sabun gibi malzemeler alıyor, çocuklara bizzat götürüyor ve hatta beraber sörf yapıyorlar.

Bali Green Surf’ten Domi’yle Batu Bolong maceramızdan sonra…

Buradaki deneyimimiz pek çok açıdan eğlenceli ve geliştirici oldu: Balililer tarafından yönetilen ve çekip çevrilen bir kamp olarak daha samimi ve insancıl bir ortamda olduğumuzu hissettik. Örneğin kampta bulunanların çoğunluğu Bali’ye gezmek amacıyla gelip, bir kaç günlüğüne sörf yapmak isteyenlerden oluşuyordu ve neredeyse her sörf seansında farklı seviyelerden oluşan gruplara denk geliyorduk. Böyle olunca 2 günün sonunda Mowgli ve Domi gibi eğitmenlerle 2 kişilik özel ders kıvamında seanslar yapar bulduk kendimizi. Ayrıca tatilimizin sonuna doğru bir gün Domi  arabayla (trafiğe bağlı olarak) yaklaşık 15-30 dakika mesafedeki Canggu / Batu Bolong sahilinde sabah çok erken saatte bir seans ayarladı (bu seansın detayları az aşağıda). Fakat eğer aradığınız şey sarsılmaz bir disiplin, öngörülebilirlik ve akıntı ile “swell”e (fırtına ve rüzgarların gücüne, zamanlamasına göre oluşan ve sahile doğru taşınan dalga) göre önceden planlanmış günlük sörf seansları ise Alman ortaklı Kima’ya göz atabilirsiniz.

Sörf noktaları ve sahiller

Seminyak ve Kuta arasındaki sahil şeridine “başlangıç ve orta seviye sörfçülerin cenneti” demeleri boşa değil: İnce kumlu sahilleri, dalga sizi yerden yere vursa bile yumuşakça bir sürtünme ile kurtulmanızı sağlıyor. Dalgaların boyutları ve güçleriyse genelde hem “beyaz köpük” kısmında yeni başlayanlara uygun, hem line-up’a yeni yeni çıkanları korkutmayacak şekilde, hem de minicik board’larıyla dalga üzerinde cut-back yapan deneyimliler için yeterince eğlenceli. Biz Bali Green Surf ile yaptığımız seansları neredeyse tamamını kampın yerleşkesinden yürüyerek 5-10 dakikada ulaştığımız Double-Six Beach’te yaptık. Burada sörfçülerin yanı sıra, sahil boyunca sıralanmış piyasa restoran-barlarda takılan, kumda veya şezlong üzerinde güneşlenen turistler için de cazip bir sahil. Ayrıca örneğin Çeşme’deki gibi “kumsal” mafyasının olmaması ve şezlonga para vermek istemeyenlerin hemen yanına havlusunu serip yatmasına kimsenin karışmadığını görmek çok güzeldi.

“Reef break”in kuma kıyasla en önemli farkı dalgaların hep aynı yerde kırılıyor olması.

Az önce bahsettiğim gibi tatilin son günlerinin birinde sabah çok erken saatte Domi ile Canggu‘daki Batu Bolong “reef break” yani dibi resiften oluşan sahile gittik. “Reef break”in kuma kıyasla en önemli farkı dalgaların hep aynı yerde kırılıyor olması (dalga, akıntı gibi etkenlerden dolayı dipteki kum yer değiştirip, farklı yerlerde çukur veya tümsekler oluşturabiliyor ve böylece dalgalar da kumdaki çukur ve tümseklere göre farklı yerlerde kırılıyor). Dolayısıyla acemiler için dalgayı nerede yakalayacağını anlama kolaylığı sağlıyor, fakat öte yandan sular sığken nispeten tehlikeli olabiliyor.

Sadede geliyorum…

Sörf tahtalarımızı alıp suya ilk girdiğimizde, hem daha önce hiç görmediğim kadar kalabalık bir line-up olmasından, hem de (kendimce) kocaman dalgaların arka arkaya kırılmasından nasıl da tedirgin olup korktuysam, Domi “sakin ol, sorun yok” deme gereği duydu. O noktada nefesimi rahat bırakma konusunda farkındalığım artmış olsa dahi, ilk dalgadan çok sağlam “laundry” oldum (dalgayı yakalayamazsanız üzerinize kırıldığı zaman aynen çamaşır makinesinin santrifüjü gibi sizi suyun içinde evirip çeviriyor ve Bali’liler buna haklı olarak “laundry” demeye bayılıyorlar).

Sabahın 6’sında gitmeden önce tüm huysuzluğum üzerimde olmasına rağmen Canggu’da bir üst seviyede bizi neyin beklediğine dair tedirgin edici ama heyecan verici bir deneyim yaşadık.

Canggu bölgesi keşfetmek pek mümkün olmadıysa da, bizim kaldığımız Seminyak tarafına göre kesinlikle çok daha sörf odaklı insanların tercih ettiği bir yer olduğunu söylemek mümkün. Batu Bolong sahilini dolduran sörfçüler hariç Hindu tapınağı önünde dua etmeye gelen lokaller dışında pek kimse görmedik sanırım. Ayrıca boyumuzu çok çok aşacağı için denemediğimiz ileri seviyelere uygun bölgeler arasında Uluwatu, Padang Padang ve Echo Beach sayılabilir.

Başımıza neler geldi?

Ben son günümüz hariç dengeli ama ağır “soft board”lardan kullanırken, Levent bir kaç gün içinde daha az stabil ama daha hafif olan “hard board”a geçti. Başlangıç-orta seviye sörfçülerin genelde kullandıkları board’ların stabiliteye karşılık ağır olmasından dolayı kollar onu yüzdürebilmek için çok yoruluyor. Daha da önemlisi “take-off”tan hemen önce, yani sürülecek olan dalga arkadan yaklaşırken, board’un dalgayla aynı hıza erişebilmesi için son derecede hızlı ve güçlü kulaç atmak (“paddle” yapmak) gerekiyor. Bu şahsen halen en çok zorlandığım kısımlardan biri ve o sırada bize eşlik eden eğitmen, dalga yaklaşırken board’umun arkasından itmese dalga yakalayabilmem çok zordu.

Tatilden önceki 1 ay boyunca rutin antrenmanlarıma sörf tahtası üzerinde dengede durmama yardımcı olacak egzersizler ekledim fakat bir sonraki tatilden önce “paddle” için başlı başına bir kol-omuz-göğüs-sırt programı gerekecek. 

Canggu bölgesi keşfetmek pek mümkün olmadıysa da, bizim kaldığımız Seminyak tarafına göre kesinlikle çok daha sörf odaklı insanların tercih ettiği bir yer olduğunu söylemek mümkün. Batu Bolong sahilini dolduran sörfçüler hariç Hindu tapınağı önünde dua etmeye gelen lokaller dışında pek kimse görmedik sanırım. Ayrıca boyumuzu çok çok aşacağı için denemediğimiz ileri seviyelere uygun spot’lar arasında Uluwatu, Padang Padang ve Echo Beach sayılabilir.

İlk günden birkaç küçük sürtünme ve çarpma sonucu ayaklarım ve ellerimde oluşan kesikler, sürekli suya girmekten dolayı kesinlikle kapanmadı (bknz. deniz ülseri). İleri derece miyobum yüzünden kullanmak zorunda olduğum lenslerin içine sürekli su sıçradı. Pek çok kere beynimize kadar su kaçtı, bir kaç kere üzerimize kapaklanan dalgayla kafa üzeri sektik, defalarca “laundry” olduk. Canggu’daki bir “laundry” sırasında kafamı ellerimle kapatmama rağmen board’um yüzüme resmen yumruk attı. Levent’in kaburgalarında tüm önlemlerimize rağmen sürtünme yaraları oldu. Tüm bunların arasında herhalde en trajikomiği, suya girmeye hazırlananların dehşet dolu bakışları eşliğinde, suyun üzerinde sahile yakın bir noktada board’un üzerinde yüz üst yatarak biraz dinleneyim derken arkamdan gelen müthiş güçlü bir dalga yüzünden sahile kadar resmen uçmam ve kuma çakılmamdı. Her şeye rağmen 1,5-2 saatlik boğuşma içerisinde Domi’nin de yardımıyla 2 tane çok güzel dalga yakalamış olmak paha biçilemezdi.

Her şeye rağmen 1,5-2 saatlik boğuşma içerisinde Domi’nin de yardımıyla 2 tane çok güzel dalga yakalamış olmak paha biçilemezdi.

Her şey bir yana, yalnızca “rash guard” giyerek sörf yapmak çok büyük bir keyifmiş. Levent deniz şortu ve uzun kollu bir rash guard ile, bense bikini üzerine tek parça, yarım kollu bir suit ile sörf yaptım. Daha önce tüm vücudu kaplayan wetsuit’ler giymiş olmaktan dolayı hesaba katmadığımız tek şey, açıkta kalan yerlerimizde tahtanın üzerine iner-çıkarken ve paddle yaparken oluşan sürtünmeler. Benim dizlerimde, kollarımın alt kısmının içlerinde ve kombinezonun fazla keskin dikişlerinden dolayı kasıklarımda yaralar oldu. Levent’inse dizlerinde. Tabi bu yaralar da dönene kadar kapanmadı.

Son günümüzde Levent’in kullanmış olduğu “hard board”u ben aldım, Levent’se biraz daha kısasına terfi etti. Böylece tadı damağımızda uzun süre kalacak, döndüğümüz günden beri Bali nostaljisi hissetmemize sebep olan bir deneyim yaşama şansımız oldu.

Son olarak, Bali’yi fazla turistik bulursanız hemen doğusundaki Lombok adasındaki sörf kamplarına veya Endonezya adalar zincirinin en batısında bulunan ve halen yerlilerinin dış dünyayla minimal düzeyde iletişim kurdukları Mentawai Adası’ndaki sörf kampına göz atabilirsiniz.

Fotoğraflar: Adhie

İlginizi çekebilir: Bali’nin kurtarılmış bölgesi: CangguBali’

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Gözde Mimiko Türkkan: Gözde Mimiko Türkkan, fotoğraf, sanatçı kitabı, video gibi çeşitli medyumları kullanarak toplumsal olarak inşa edilmiş kimlikler ve cinsiyet rolleri üzerine çalışmalar üretir. Eserleri, 2010’da Londra’da Central Saint Martins’de güzel sanatlar bölümünde yüksek lisansını tamamladığından beri yurtiçi ve yurtdışında çalışmaları sergilenmektedir. Öte yandan 15 yıl kadar önce başladığı dövüş sporlarına olan ilgisini ve deneyimini paylaşmak için Muay Thai ve CrossFit temelli dersler verdi. Ayrıca İstanbul’un ilk amatör koşu gruplarından olan İstanbul Koşu Kuvvetleri’nin ve Sosyal Güçlendirme için Spor ve Beden Hareketi Derneği BoMoVu’nun kurucularından. Muay Thai haricinde partneriyle beraber hayatlarında düzenli yer edinmiş snowboard, dalga sörfü, CrossFit, koşu ve yoga gibi sporlar ve bedensel aktivitelerini @sync.riders hesabından paylaşmaya devam ediyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale