X

Feminist bakış açısı hem kadınlar, hem erkekler için gereklidir: Feminist terapi nedir?

Kadın danışanlarımdan sıklıkla şunu işitirim: “Yeterli ve değerli hissetmek istiyorum”. Bu yetersizlik ve değersizlik duygusunun, içinde bulunulan kültür ve çevre ile doğrudan ilgisi var. Kendisini değersiz ve ikinci planda hissetmesine yol açan bir sosyal çevrede yetişen kadın, haliyle sağlıklı bir ilişki de kuramıyor ve bu çarpık sistem çocuklar vasıtasıyla sonraki nesillere aktarılıyor. Bu konuda bir farkındalık yaratması umuduyla bu yazımda size biraz feminist terapiden bahsetmek istiyorum.

Psikolojik danışmaya gelen danışanların büyük bir bölümü kadın. Hatta master düzeyindeki psikoterapi pratisyenlerinin büyük bir bölümü de kadın. Dolayısıyla kadınların düşünce sisteminden ve deneyimlerinden kaynaklanan bir kurama ihtiyaç duyulduğu açık. Psikanaliz başta olmak üzere birçok terapi yaklaşımı Batı (Amerikan veya Avrupalı) beyaz erkek tarafından oluşturulmuştur.

İşte feminist terapistler, ruh sağlığı yerinde olmayan bir bireyin özellikleri ile ilgili erkek kaynaklı sayıltılara meydan okumuşlar ve birtakım önemli sorular yöneltmişler: Neden erkeklere oranla kadınlara daha sık depresyon teşhisi konuluyor? Batı kültüründen gelen beyaz erkekler tarafından geliştirilmiş kuramlar psikolojik danışmada kadın danışanların ihtiyaçlarını karşılayabilir mi? Peki ya farklı ırklardan kadınlarınkini? Ya da baskılama ve değersizleştirme ile karşılaşan kadınlarınkini?

Feminist bakış açısı hem kadınların, hem de erkeklerin kabul etmek için sosyalleştikleri rolleri anlamaya yönelik eşsiz bir yaklaşım sunması açısından önemli. Çünkü feminist terapiye göre bir kişiyi (kadın veya erkek fark etmez) anlamak için o kişinin problemlerine katkıda bulunan sosyal ve kültürel unsurları göz önünde bulundurmak gerekiyor. Feminist terapinin tek bir kurucusu yok, bu terapi pek çok kişinin ortak çabaları sonucu oluşturulmuş. Jean Baker Miller, Carolyn Zerbe Enns, Olivia Espin ve Laura Brown gibi isimler feminist terapiye önemli katkılarda bulunmuşlar.

Feminist terapide iki temel kavram var. Bunlardan ilki kadınların psikolojik baskı altında bulunmaları, diğeri ise indirgendikleri sosyopolitik statünün yarattığı kısıtlılıklar. Buna göre baskın kültür kadınların itaatkar ve fedakar davranışlarını destekliyor. Feminist terapiye göre psikolojik danışma/psikoterapi karşı konulmaz bir şekilde kültüre bağlı. Terapinin başlangıcı 1960’lardaki kadın hareketlerine dayandırılıyor. Bu dönem kadınların geleneksel kadın rollerinin sınırlandırıcı doğasıyla ilgili hoşnutsuzluklarını belirtmek için birlikte seslerini yükselttikleri bir dönem. 1980’lerde ise feminist terapiyi başlı başına bir oluşum olarak tanımlama çabaları artıyor ve bireysel terapi feminist terapinin en sık uygulanan şekli haline geliyor.

Feminist terapistler toplumsal cinsiyet rolü beklentilerinin bir insanın kimliğini doğumdan itibaren derin şekilde etkilediğini ve yetişkin kişiliğinde derinlere kök saldığını vurguluyor. Cinsiyet politikaları özellikle batı toplumlarının içine işlediğinden bu politikalar kendimizi yaşamımız boyunca erkek çocukları ve kız çocukları, kadınlar ve erkekler olarak görmemize neden oluyor. “Kız çocukları tipik olarak sevimli, duyarlı ve uslu iken erkek çocukları güçlü, dayanıklı ve cesurdurlar” (Prochsaka ve Norcross, 2003).

Feminist psikolojinin ilkeleri

Bazı feminist terapistler, feminist terapi uygulamalarının temelini oluşturan ilkeler öne sürüyor. Bu ilkeler birbiriyle ilişkili ve iç içedir.

Birey politiktir.

Danışanın bireysel sorunlarının toplumsal ve politik kökenleri vardır. Problemlerin dış kaynaklarını tanımlamak beraberinde genellikle öfkeyi de getirir, öfke ise değişimin gerçekleştirilebilmesi için harekete geçme enerjisine dönüştürülebilir. Çevre, kadınların ve erkeklerin yaşamlarında önemli bir patolojik kaynaksa bireysel değişimin mümkün olması içen çevrenin zararlı özellikleri değiştirilmelidir. Amaç, hem kadınları hem de erkekleri cinsiyet rolü beklentilerince konulan kısıtlamalardan kurtaran farklı bir toplumsal organizasyon bakış açısı geliştirmektir.

Kişisel ve sosyal kimlik birbirleriyle bağlantılıdır.

Danışanların en iyi şekilde anlaşılması onların sosyokültürel çevrelerini anlamakla olanaklıdır. Danışanların sorunlarını kültürel bir bağlamda çerçevelemek güçlendirmeye yol açar, bu da sadece sosyal değişimle olanaklıdır. Asıl hedef, işlevsel olmayan sosyopolitik çevremizde değişimi getirecek şekilde müdahale edebilmektir.

Stres ve “ruh sağlığı” kavramları yeniden formüle edilmiştir.

Feminist terapi ruhsal hastalığın “hastalık modelini” reddeder. Psikolojik stres bir hastalık olarak değil, adil olmayan sistemler hakkındaki bir iletişim biçimidir. Acı çekmek bir noksanlık veya kusur değil, direnç ve yaşama becerisi ve isteğidir.

Feminist terapist bütünleştirilmiş bir şekilde bastırılmışlığın analizini gerçekleştirir.

Feminist terapistler hem kadınların, hem de erkeklerin cinsiyetlere farklı ayrıcalıklar tanınan bir kültürde yetişmiş olmaktan etkilendiklerini belirtirler. Kırılganlığın bir zayıflık olduğunu öğrenen erkekler duygularını gerek terapötik ilişki esnasında, gerekse bu ilişki haricinde ifade etmekte zorlanabilirler. Ailesine bakmak için kendi isteklerinden vazgeçmeyi öğrenen kadınlar terapiden ne beklediklerini tarif etmekte ve buna değer vermekte zorlanabilirler. Feminist terapi sadece kadınlara yönelik baskılamaya değil her türlü sosyal baskılamaya karşı çıkar.

Psikolojik danışma süreci eşit düzeyde ilişki ilkesine dayanır.

Feminist terapiye göre danışanlar kendilerinin ve hayatlarının uzmanıdır. Terapötik ilişki danışanların kendilerini yeniden tanımlamada etkin katılımcılar olarak görüldükleri işbirliğine dayalı bir süreçtir. Danışanlarla gücü paylaşmak ve terapinin gizemini çözmek için yöntemler geliştirmek gereklidir çünkü feminist terapistler tüm ilişkilerin eşitlik, hatta daha da iyisi, karşılıklılık (danışan ve psikolojik danışman arasında gerçek bir ilişki hali) için çabalanması gerektiğine inanırlar.

Kadınların bakış açısı değerlidir.

Kadınların bakış açıları onların karşılaştıkları güçlükleri anlamakta son derece önemlidir.

Feminist terapistler DSM (Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) sınıflandırma sistemini sert şekilde eleştirmişlerdir. Günümüzde birçok feminist terapist teşhis tanımlarını kullanmıyor ya da isteksiz bir şekilde kullanıyor. Çünkü onlara göre teşhis tanımlarını kullanmak ciddi şekilde sınırlandırıcı. Teşhis koymanın neden sınırlandırıcı olduğunu da şu sebeplere bağlıyorlar:

Teşhis tanımları, işlevsel olmayan davranışa neden olan sosyal faktörlere değil bireyin belirtilerine odaklanır.
Bu tanım ve sınıflandırmalar büyük ölçüde beyaz erkek psikiyatristler tarafından geliştirilen bir sistemin parçası olarak bir baskılama aracıdır.

  • Özellikle kişilik bozuklukları cinsiyet rolü stereotiplerini destekler ve statüko normlarına uyumu teşvik eder.
  • Teşhis tanımları gücün terapötik ilişkide uygunsuz kullanımını yansıtabilir.
  • Teşhis koymak sosyal değişim yerine, bireysel çözümlere aşırı önem verilmesine yol açar.
  • Birine teşhis koymanın, insanların o kişiye olan saygısını azaltma potansiyeli vardır.

Tüm bu nedenlerden dolayı feminist terapi, pek çok belirtinin patolojinin (hastalık, bozukluk) kanıtı olmadığını, bu belirtilerin bir tür başa çıkma veya yaşama stratejisi olduğunu söylüyor. Ne kadar işlevsiz ve zorlayıcı görünürse görünsün, her belirtinin altında bir hayatta kalma çabası vardır. İşlevsiz bir yaşama stratejisine “hastalık” teşhisi koymak kişiyi etiketlediği gibi sorunu da mühürlüyor. Mühürlenen bir şeyi çözmek daha da zorlaşıyor. İşte feminist terapinin teşhis odaklı olmayan bakış açısı, hem bireyin hem de toplumun iyi oluşu açısından çok önemli.

Online psikolojik danışmanlık hakkında bilgi almak isterseniz ayselkeskin2004@yahoo.com adresine eposta gönderebilirsiniz. Sağlıkla ve sevgiyle kalın.

Kaynaklar:
Corey, G. (2008). Psikolojik Danışma Kuram ve Uygulamaları (T. Ergene, Çeviren). Ankara: Mentis Yayıncılık.
Prochaska, J. O., ve Norcross, J. C. (2003). Systems of psychotherapy: A trans theoretical analysis (5th ed.). Pacific Grove, CA: Brooks/Cole.

İlginizi çekebilir: Psikolojik danışma nedir: Neden psikolojik danışmanlık almalısınız?

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale