X

Evrensel yüz ifadeleri ve Charles Darwin’e övgü

Yüz ifadeleri ve özellikle de gözler, kişinin ruh hali ve olası niyetleriyle ilgili çok şey anlatıyor. Tanımadığımız birinin bile yüzüne baktığımızda ona karşı bir acıma, sevgi, korku vb. bir duyguya kapılıyoruz; çünkü beynimiz, biz dalgınken dahi işlemeye ve bize etrafımızla ilgili bilgi vermeye devam ediyor. İrkilme ve refleksler işte de, beynin geri planda çalışması sayesinde varlık gösteriyor. Peki, dünyadaki tüm insanlar, diğerlerinin yüzüne bakarak tüm duyguları ayırt edebiliyor mu? Uplifers okurları için araştırdık.

Bu yıl Cornell Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, insanların 6 evrensel yüz ifadesini okumakta zorlanmadığını ortaya koydu. İnsan Ekolojisi uzmanı araştırmacı Adam Anderson ve yardımcısı, psikolog ve nörobilimci Daniel Lee, ortak 6 yüz ifadesini modellediler: Bunlar üzüntü, tiksinme, öfke, sevinç, korku ve şaşkınlık idi. Çalışmaya katılan kişilere bu ruh hali modellerine dair fotoğraflar gösterildi, özellikle gözlere dikkat etmeleri istendi. Katılımcılar, sadece gözlere bakarak bile modelin bu 6 ruh halinden hangisine sahip olduğunu bulabildiler.

Anderson daha sonra gözlerin hangi durumlarının duygu durumunu ele verdiğini inceledi (gözlerin açıklığı, kaşın kalkması vb). Örneğin, bir yere bakarken gözlerin kısılması genellikle şüphe ya da tiksinti anlamına gelirken, fal taşı gibi açılmış gözler şaşkınlık belirtisi oluyor. Anderson daha sonra, ağız ve burun bölgesinin bu duyguların etkisinde nasıl değişim gösterdiğini ve katılımcıların bu değişimi algılayıp algılamadıklarını da inceledi. Beklendiği üzere, yargılar gözlerin ele verdiği kadar keskin değildi.

Gözler, insanların 6 evrensel ruh halinden hangisine sahip olduklarını söylüyor.

Buraya kadar bu araştırma sizi şaşırtmamış olabilir. Zaten bildiğinizi düşündüğünüz bu sonuçların daha bu yıl resmiyet kazanmasını garip bulmuş da olabilirsiniz… Öyleyse, bu çalışmanın temellerini ünlü biyolog ve evrimbilimci Charles Darwin’in atmış olması ilginizi çekecektir.

Darwin, ünlü evrim çalışmaları ve mercanlardan etçil bitkilere kadar türlü canlıyla ilgili yazdıklarının haricinde, aynı zamanda deneysel bir psikolog olarak da çalışıyordu. Kaynaklara göre, Darwin insanların yüzünden duygularını anlamakla ilgili, şimdi kabul görmeyecek ama zamanında çığır açan birtakım deneyler gerçekleştirmişti. Bu deneylere ait kayıtları yıllar sonra ortaya çıkaran, Brown Üniversitesi’nden Peter Snyder oldu ve bulgular 2010 yılında, söz konusu deneylerin üzerinden yüz yılı aşkın süre geçtikten sonra yayınlanabildi.

Darwin, 1872’de yayınladığı The Expression of the Emotions in Man and Animals (İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi) adlı eserinde tüm insanların ve hatta hayvanların da, duygularını benzer davranışlarla belli ettiğini iddia etti. Bu eser için beraber çalıştığı pek çok bilim insanından biri de Fransız doktor Guillaume-Benjamin-Amand Duchenne idi. Duchenne, insan yüzünün 60’tan fazla duyguyu iletebildiğini ve her birinin ayrı bir kas seti gerektirdiğini söylüyordu. Darwin ise yüz kaslarının beraber çalışarak sadece birkaç ana duyguyu dışa vurduğunu savunuyordu.

Duchenne, kişilerin yüzüne elektrik akımı verdi ve belirli kasları kasarak 60 duygu ifadesi yarattı.

Duchenne, savını kanıtlamak için katılımcılarına, yüzlerinde sabit bir kasılma yaratacak kadar elektrik akımı verdi ve belirli kasları kasarak “özgün” olduğunu düşündüğü 60 duygu ifadesi yarattı ve bunları fotoğrafladı. Darwin ise, kendi evinde yaptığı bir deneyle bu ifadelerin insanlar tarafından algılanıp algılanmadığını ölçmeye girişti. İşte işin ilginç tarafı burada ortaya çıktı: İnsanlar, elektrik akımı yardımıyla yaratılmış duygular içinden sadece evrensel ve ortak olan 6 duyguyu tanıyabildiler. Geri kalan fotoğraflardaki ifadelere çoğu kişi tarafından anlam verilemedi ya da farklı yorumlar yapıldı.

Darwin’in bu deneyi ve onu izleyen yüzlercesi, en son Cornell Üniversitesi’ndeki bulgularla beraber değerlendirildiğinde aynı sonuca ulaşılıyor: Yaşadığımız bölge ve kullandığımız dil ne olursa olsun, basit ve istemsiz yüz ifadeleriyle temel düzeyde iletişim kurabilme yetisine sahibiz.

İlginizi çekebilir: Aldatıldığınızı 5 dakikada anlayabilmeniz mümkün

Kaynaklar:

Psych Central

American Psychological Association (APA)

Scientific American

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale