X

Hislerini yönlendir: Evrenin muhteşem özüne uymaya hazır mısınız?

“Düşüncelerinizi ve hislerinizi eylemlerinizle uyum içinde tutun. Amacınızı gerçekleştirmenin en emin yolu, düşünüp hissettiğiniz şeyle günlerinizi geçiriş şekliniz arasında var olan çelişkiyi ve uyumsuzluğu bertaraf etmektir.” Dr. Wayne Dyer

Bugün neredesiniz? Bu kelimeleri hangi ortamda okumaktasınız? Belki kahvaltı etmek üzeresiniz? Başucunuzda muhteşem bir deniz manzarası mı bulunuyor? Yanınızdan güzel güzel esen rüzgar… Belki bir hastane koridorunda bekleme halindesiniz. İçeride canınızdan can olan can çekişiyor… Belki de bugün tatilinizin ilk günü… Bu tatilinizin ilk gününde keyif çayınızı yudumlamak üzeresiniz… Belki o kalbinizi deliler gibi çarptıran kızla buluşmak üzere Boğazı geçiyorsunuz, martılar da bağırıyor kalbiniz gibi, “Aşığım evet gerçekten aşığım” diyorsunuz… Belki bir beşiğin yanı başındasınız, o muhteşem nefesi dinliyorsunuz… Yıllarca hayalini kurduğunuz o güzel oğlunuz işte bu odada şimdi sizinle birlikte… Bugün ve şu anda neredesiniz?

Hangi hislerle yüklüsünüz? Dün ofiste yaşadığınız bir tartışmanın kırıklığını mı taşıyor yüreğiniz? Almak isteyip de bir türlü bütçe ayıramadığınız bir çantayı size bahşetmeyen evrene mi içerlediniz? Annenizin son sözleri hala kafanızın içinde mi yankılanıyor? Umduğunuz ticari başarıyı gösteremediniz ve ne yazık ki (sadece) para mı kaybettiniz? O çok sevdiğiniz kadınla dün geçen boşanma davanızda o koridorlarda ölüp ölüp dirildiniz mi? Şu an kalbinizi dolduran nedir; kin, öfke, özlem, haksızlığa uğramışlık hissi, eksiklik hissi, yetersizlik hissi, aşk, hoşlanma, kalp çarpıntısı… Tam olarak şu anda bir “duygu” olsaydınız ne olursunuz? Tam olarak şu anda sizi bir “renk” olarak görmek mümkün olsaydı hangi tonda parlardınız; kırmızının deliliği ile mi yoksa siyahın karamsarlığı ile mi?

Ben bugün bu yazımda sizlere sorduğum sorular kadar kendime de aynı soruları sormak istiyorum… Bu yine kolay bir yazı olmayacak. Bugün, bugüne olan inancımız nedir? Birçoğumuz isteklerimizin varlığını duyuruyoruz evrene, fakat o isteklere “layık” olacak şekilde yaşamayı biliyor muyuz? Bu şekilde gerçekten “hissetmeyi” biliyor muyuz?

Örneğin yeni bir ev almak istiyoruz ama diğer yandan para konusunda layık olmadığımız düşüncemiz var… Bu kadar parayı kazanamayacağımız inancımız. Paramızı kazanıyoruz ve sevmiyoruz… Belki de var olan paramızı kendimiz için harcayamıyoruz bile. Bu durumda nasıl olur da ev sahibi olabiliriz? Varlık “formları” arasında paradan eve dönüşecek olan bu form geçişinde bir tanesine inancımız varken diğer birine yok ise, kısacası hak ettiğimizi düşünmüyorsak, hak ettiğimizi tüm evrene bildirecek şekilde yaşamıyorsak nasıl sahip olabiliriz?

Son dönemde günümün çok önemli bir kısmında hayatımdaki bolluğu artırmak üzere meditasyonlar, hikayeler ve röportajlar dinlemekteyim. Akışa ve bugüne kadar kapattığım tüm bereket noktalarına ulaştığımı düşünürken bu yazımı size İstanbul’un en güzel otellerinde Les Ottomans Otel’in muhteşem deniz manzaralı Has Oda’sında kahvemle, müziğimle ve eşsiz bir keyif ile yazmaktayım… Sizce bugün bana evrenin verdiği “o muhteşem hediyesi” tesadüf olabilir mi? Bu yazının tam da burada yazılması gerekmiyor muydu? Bunu okuduğunuz anda içinize sızması için, hayatınızda istediğiniz her şey için varlığınızı her zerresiyle kodlamanız gerektiğini bundan daha güzel anlatabilecek bir akış olabilir miydi?

Bakın sevgili Sandra Anne Taylor, Kuantum Başarı isimli eserinde evrenle isteklerimizi kendimizi düşüncelerimizi kısacası her “zerremizi” uyumlandırmayı nasıl yorumluyor:

“…Uyum Yasası der ki; denge yaratmayı ve kendinizi evrenin safına geçirmeyi seçerseniz niyetiniz ve enerjiniz, dünyanın sunabileceği tüm kavrayışa, güce ve lütfa erişmenize izin vererek evrensel bereketin bent kapaklarını açarlar. Bu yüce mevkiye erişebilmeniz için enerjilerinizin, içinizdeki ve etrafınızdaki tüm titreşimsel kaynaklarla uyum içinde olması gereklidir. Enerjinizi kendinizle, başkalarıyla ve evrensel akışla uyumlu hale getirin.

Tüm yasalar – ve tüm çözümler- özle başlar. Kendinizle uyum yakalamanın anahtarı, günlük seçimleriniz yoluyla elde edilen düşüncelerinizde, duygularınızda ve eylemlerinizde denge kurmanızdır. Yaşam tarzınız – size önemsiz gelen düşüncelerinizden en hayati kararlarınıza kadar – kişisel enerjinizdeki uyumun tutarını belirler.

Dengelenmiş düşünceler dağınık ya da kaygılı düşünceler değildirler; sakin, merkezlenmiş ve ilgilenilen vazifeye odaklıdırlar… Gerçek öz sorumluluk, hayatınızın niteliğinden yüzde yüz mesul olduğunuz anlamına gelir. Siz duygularınızdan, düşüncelerinizden ve yarattığınız sonuçlardan yükümlüsünüz. Bu zor bir görev gibi görünüyor olabilir, bu nedenle bunu daha çok bir süreç gibi görmeniz önemlidir. Bizler, her daim yaşamanın, yaratmanın ve çekmenin ortasındayızdır. Düşünce ve eylemlerimizde daha onurlandırıcı seçimler yaptığımızda frekansımız yükselir ve bilincimiz değişir. Zaman ilerledikçe daha üst seviyedeki seçimlerimiz daha spontane gerçekleşir ve daha da büyük bir uyumu destekler.”

Bugün bu yazımı okuyorsanız, hayata dair istekleriniz, kendinize ve özünüze dair düşüncelerinizi daha yakından incelemenizi dilerim. Hangi çelişkileri görmektesiniz? Evrenin muhteşem bolluğu ve vericiliği ile uyumlu musunuz? Dengede misiniz? Kendi özünüze sonuna kadar inanıyor musunuz? Başarabilir misiniz? İstekleriniz kalbinizi en derinden titreştirebiliyor mu yoksa şimdiden hayal kırıklığı yaşamakta mısınız?

Bugün evrenle uyumlu hale gelmeye hazır mısınız?

 

İlginizi çekebilir: Her şey mükemmel olsaydı yine bu kadar mutlu olabilir miydik?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale