X

Everest Maratonu’nda koşan ilk Türk Ece Vahapoğlu’nun maraton deneyimi ve wellness serüveni

Gazeteci kimliğinin yanı sıra sağlıklı yaşam tarzı, spora olan tutkusu ve wellness sektöründeki adımlarıyla öne çıkan Ece Vahapoğlu, geçtiğimiz aylarda dünyanın en zor ve en yüksek maratonu olan Everest Maratonu’na katılan ilk Türk unvanını aldı. 

Hayatta imkansız diye bir şey olmadığını, istediğin her şeyi başarabileceğini bize kanıtlayan Ece Vahapoğlu’na en büyük başarısını, yaşam biçimine dair merak edilenleri sorduk ve ilham verici yanıtlar aldık.

Ece Vahapoğlu

1. Ece Vahapoğlu ismini ilk duyduğumuz zamanlarda mesleğiniz ön plandayken şu anda sağlıklı ve iyi yaşam odaklı yaşam tarzınız öne çıkıyor. Sizce bu değişimin sebebi nedir?

İşletme ve ardından Uluslararası İlişkiler okumuş biri olarak mesleğe önce bankacı sonra televizyoncu ve gazeteci olarak başladım. Tanınmam ise yazdığım kişisel gelişim kitapları ve sunuculuklarım ile oldu. Haberci iken sonraki yıllarda gelen şöhretle haberi yapılan oldum.

Ben tüm süreçte hep sağlıklı yaşıyordum aslında ama yakın çevrem hariç insanlar bunu pek bilmiyordu. Son yıllarda aldığım wellness eğitimleri, kitaplarımın konusunun sağlıklı yaşama geçişi, bizzat kendi bedenim ve zihnimin değişimi ve sonunda kendimin wellness eğitmeni olması hem tanınma şeklimi hem de profesyonel işimi değiştirdi. 30’lı yaşların başında iç sesimi daha çok dinlemeye ve hayatımla ilgili kararları tek başıma almaya yöneldim. Ne okumuş olursam olayım, altyapım ne kadar sağlam olursa olsun, imajım ne kadar ciddi ve bilgili olursa olsun, ben ruhumun istediği yaşam şeklini yaşamak istiyordum. Spor yapmak ve bunu herkese aşılayarak paylaşmak istiyordum. İyi yaşam odaklı tarzım artık mesleğim de oldu ve kitleleri etkiliyor.

2. Sizce sağlıklı yaşamın tanımı nedir? Yaşam tarzınızı daha iyiye doğru değiştirmek için hangi adımları attınız ve nasıl bir yöntem izlediniz? Okuyucularımıza bu konuda verebileceğiniz ilk tavsiye nedir?

Sağlıklı yaşam, yani wellness, bütünsel bir tanım bence. Sadece fit ve ince olmak, diyet yapmaktan ibaret değil. Ruhunu da beslemek, orada da huzuru ve dengeyi yakalamak, sinirleri alınmış biri olmak, zihinsel ve duygusal olarak da sağlıklı kalmak bedensel olduğu kadar önemli; hatta daha önemli.

Kendi hikayeme gelince; üniversiteyi yurt dışında okurken de içki içen ve geç yatan biri değildim. Alkolü hiçbir zaman sevmedim. 18 yaşından beri spor yapıyorum. O zamanlar kendi kısıtlı bilgimle sağlıklı yaşamaya çalışıyordum. Ama son 8 senede asıl değişimimi yaşadım. Gerçekten sağlıklı ve iyi beslenmeyi öğrendim. Etkili spor yapmaya geçtim. Sadece spor salonunda değil; açık havada da spora yöneldim. Önce beslenme şeklimi değiştirdim. Tuzu, şekeri, unu gerçekten kestim. Beyaz ekmeğe 8 yıldır elimi sürmedim. Tahılın ve baklagillerin önemini anladım. Akşamları hafif yemeye çok dikkat ettim. Akşam saatlerinde karbonhidrat ve meyve yemem. Belirli besinlerin yenme saatlerini öğrenip uyguladım. Daha çok su içtim.

Ve tutkum haline gelen koşuya başladım. Koşuda hızlı ve dayanıklı olduğumu keşfettim. Yarışlara katılan ve derece elde eden bir atlete dönüştüm.

İlk tavsiyem; önce beslenme şeklini değiştirin; sporla destekleyin. Fit bir vücudun ortaya çıkması için yüzde 70 oranında beslenme, yüzde 30 spor önem taşır.

3. Günlük spor ve beslenme rutininizden biraz bahsedebilir misiniz? Bu rutin sizin için alışkanlık haline gelmiş bir şey mi yoksa gün geçtikçe değişen ve güncellenen bir rutin mi?

Yıllardır zihnimde ana hatları oluşmuş belli bir rutinim var. Güçlü sabah kahvaltısı, karbonhidrat ve proteinli öğle yemeği ve sebze ağırlıklı hafif akşam yemeği. Ve sağlıklı ara öğünler. Bu ana çerçeveye uyarak İstanbul’dayken de böyle besleniyorum, seyahatlerde de. Tabii belli dönemlerde öne çıkan besinler oluyor; ben de deniyorum. Genetik ve besin intolerans testleri yaptırıyorum. Mesela, süt laktozuna karşı hassasiyetim var; o yüzden laktozsuz süt veya soya sütü içiyorum. Geçen sene Avusturya’da Vivamayr Kliniği’ne gittiğimde gluten hassasiyetimi öğrendim ve bir süre glutensiz beslendim. Yeni bilgiler karşımıza çıktıkça ona adapte oluyoruz tabii.

4. Fit ve zinde bir vücudun yanı sıra kendinizi zihinsel olarak daha iyi hissetmek için neler yapıyorsunuz?

Başarıyorum. Başarı benim ilacım. Eminim çoğu insana iyi gelen bir kavram ama bana çok iyi geliyor. Başarma duygusuna bağlıyım. Başarıya giden yol zihnimi epey yorsa da sonucunda tatmin ve rahatlık hissediyorum.

Zihinsel olarak rahatlamak için açık havada yürürüm. En az bir saat yürüyün; hemen etkisini hissedersiniz.  Yazın denizde yüzmek yani tuzlu su iyi geliyor. Su sanki stresi alıp götürüyor ve bir yazar olarak yazdığım kadar okumayı da çok seviyorum.

5. Sizce Ece Vahapoğlu nasıl bir hayat yaşıyor, hayatının şeklini ve yönünü belirleyen şeyler neler?

Bence Ece Vahapoğlu iyi anlamda “hızlı” bir hayat yaşıyor. Tempolu, renkli, seyahatli, projeli, sağlıklı bir yaşam yaşıyor. Masajımı yaptırmak için spaya gidip rahatladığım zamanlar da sık oluyor. Hayatımı büyük ölçüde kendi isteklerim belirliyor. Bu kadar yoğun olmayı da ben seçiyorum farkındayım. Önceliğim spor; bazen toplantı saatlerimi spor programıma göre değiştiriyorum.

6. Hiç vaktiniz olmadığı zamanlarda bile olmazsa olmaz dediğiniz ve mutlaka yaptığınız kısa bir egzersiz seansınız var mı? Varsa Uplifers okuyucularıyla paylaşabilir misiniz?

Enerjiyi hemen yükselten, esneklik sağlayan, mümkün olduğunca her sabah yapmaya çalıştığım beş yoga egzersizinden oluşan Tibet’in gençlik Pınarı. Kitaplarımda hep açıklamalı ve görselli yer veririm. Hatta en son YouTube kanalıma da video yükledik.

7. “60 Günde İdeal Vücut, Ece Gibi Hisset, 21 Günde İyi Hisset” isimli kitaplarınız var ve artık sertifikalı bir wellness antrenörüsünüz. Wellness ve sağlıklı yaşama dair farkındalığı arttırmak için bir sonraki adımınız nedir?

Beni Everest Maratonu’nda destekleyen Gençlik ve Spor Bakanlığı ile zaten 8 yıldır elçisi olduğum Herkes İçin Spor Federasyonu ile Türkiye çağında sporu yaymak için büyük projelerde yer alacağım. Projeleri de beraber oluşturuyoruz. Projelerin hem sahne kısmında hem de fikir mutfağında yer alıyorum.

Markalarla da toplumu hareket ettirmek ve sağlıklı beslenmeye yönelik çalışmalarımız olacak. Marka elçisi oluğum Nestle Pure Life Su ile sahnede ısınma ve esnetme hareketlerini yaptırdığım ve koştuğum yarışların yanı sıra daha kapsamlı projeleri de hayata geçireceğiz.

Kendi girişimim olan fit21 spor giyim markamın da ürün çeşitliliğini ve satış kanallarını artıracağım. Ayrıca, Everest deneyimimin belgesel filmi hazırlanıyor. Herkesin artık bana Everest Kızı demesiyle beraber yine ilginç coğrafyalarda koşacağım. Şirketlere ve topluma motivasyon seminerleri veriyorum.

8. Uzun mesafe koşuyor olduğunuzu biliyoruz ancak son zamanlarda isminizi “Everest Maratonu’na katılan ilk Türk” olmanızla oldukça fazla duyurdunuz. Bize biraz bu maratona katılmaya karar verme aşamanızdan bahseder misiniz?

Everest Maratonu, 29 Mayıs 1953’te Everest’e ilk çıkan iki kişi Tenzing ve Hillary anısına 15 yıldır her sene yapılıyor. Bu zamana kadar yarışa hiç Türk katılmamış. Bu bilgiyi üç sene önce Nepal’e kısa bir trekkinge gittiğimde ve o coğrafyadan büyülendiğimde keşfettim. Yarışa katılmayı kendime önce gerçekleştirmesi zor bir hayal sonra da gerçek hedef olarak belirledim.

Ece Vahapoğlu / Everest Maratonu

Yeniliği ve kendimi geliştirerek sınırlarımı aşmayı seviyorum. Zoru başarma isteği ruhumda var. Yeni şeyler denemek beni heyecanlandırıyor ve zorlarken kişiliğimi besliyor. Üstelik uzun mesafe koşuya katılmak hem ruhen hem bedenen geliştiren bir süreç. Üç senedir aklımda ama daha çok hayalimde olan bir şeydi. Bu sene kendimi hazır hissedince kimselere söylemeden kaydımı yaptırdım.

9. Maratona fiziksel ve zihinsel olarak nasıl hazırlandınız? Bu süreçte sizi en çok motive eden şey neydi?

Ne kadar antrenman yaparsanız yapın, Everest’te olmadıkça, o yüksek irtifaya çıkmadıkça hazırlığınızın aslında pek bir anlamı yok. O yüksek rakımda fizyolojik olarak o kadar çok değişime uğruyorsunuz ki, bunu oraya gitmeden yaşamanız ve alıştırma yapmanız pek mümkün değil. Sadece düzenli spor faaliyetlerimi sürdürmüştüm. Her ay bir yarışa katılarak koştum. Koşu, fitness, pilates ve yoga yaptım. Çok sık olmasa da oksijen oranı azaltılmış hipoksi odasında koşu bandında koşu idmanı yaptım. Kaslarımı güçlendirmek için eksi 110 derecede soğuk odaya girdim. Yıl boyu işlerim ve projelerim öyle yoğundu ki Everest Maratonu gibi dünyanın en zor yarışına pek de sağlam hazırlanamadım diyebilirim.

Bu süreçte beni en çok motive eden şey, dünyanın en yüksek yarışında koşan ilk Türk kadın olma unvanını sürekli hatırlamamdı.

10. Maraton sırasında sizi en çok zorlayan anlar nelerdi? Bu zorlukların üstesinden nasıl geldiniz?

Sosyal medyada genelde güzel manzaraları paylaşıp iyi yönlerini gösterdim ama asıl gerçek belgesel filmde izlenecek. İlk gün itibariyle zorluklar barındıran bir süreçti. Hijyen, geceleri eksi 10’a varan soğuk ve en önemlisi yüksek irtifaya uyum açısından çok zor geçti. Gündüz hava normal gibiyken bir anda yağmur yağıyor, bir anda sert rüzgar çıkıyor. Her an hazırlıklı olmalısın. Hava eksi 10 dereceyken geceleri kutu gibi pis buz gibi bir odada uyku tulumunun içinde uyumak zordu. Günlerce duş yapamıyorsun. 20 kişi tek bir umumi tuvalet ve lavabo kullanıyor. Tavan arasında fareler dolaşıyor. Her gün saatlerce kilometrelerce tırmanış şeklinde yürüyorsun ki ben sportif açıdan her gün trekkingi güçlenmek adına iyi buldum ama yorucuydu. İlk birkaç günden sonra hep hastaydık.

Yarış sadece kondisyonla veya koşuyla alakalı değil. Psikolojik ve fiziksel dayanıklılık gerekiyor. Günlük hayatından çok uzaktasın. 21 gün boyunca yarış psikolojisi yaşıyorsun. Sadece yarış başlangıç noktasına varmak için 15 gün boyunca toplam 120 km yürümek zorundasın.

Geriye dönüp baktığımda beni en üzen ve zorlayan an; ateşli bir halde ve korkunç baş ağrısıyla 5.000 metrede akşam eksi 10 derecede, ısıtıcı olmayan bir odacıkta, uyku tulumunun içinde sıcak su şişeme sarılıp ısınmaya ve uyumaya çalışmaktı!

11. Geriye dönüp baktığınızda Everest Maratonu’nun sizde en çok iz bırakan yanı neydi? Bu deneyimi nasıl tarif edersiniz?

Hayatımın en zor, en cesaret isteyen, en azimli, en kararlı deneyimiydi. 21 gün kaldığım Nepal’de ilk gün itibariyle zorluklar başladı. Pes etmemeyi, kararlı kalmayı, dayanıklılığını ölçmeyi, sınırlarını keşfetmeyi ve aşmayı ve her anında yaşadığım hayat için şükretmeyi öğrendim. İnsan istersen her koşula adapte olabilir. Kendi konfor alanından çıkarak uzaklara, ilkel şartlara gidip kendini zorluyorsun.

Ben Everest Maratonu tecrübesini isteyerek ama zorlanacağımı bilerek gidip yaşadım. Maddi ve manevi fedakarlık yaparak senenin benim için en verimli döneminde 21 gün dağa gittim. Sunuculuk ve spor etkinlikleri açısından bana en çok iş gelen dönemdi. Kendime ayırdığım, fiziksel ve zihinsel dayanıklılığımı ölçmek istediğim muhteşem bir maceraydı. Ve tabii ki tarihi bir unvan alarak Everest Maratonu’nda koşan ilk Türk oldum.

12. Sizce sporsuz bir hayat mümkün mü? Eğer spor hayatınıza hiç girmemiş olsaydı neler eksik kalırdı?

İnsan bedeni hareket etmeye göre yaratılmış. Vücudu bir makine gibi düşünün; bakımını yapmanız şart! Spor yapmazsanız, hareket etmezseniz yaşlanır, çürür, hastalanır, yorgun düşer. Sporsuz bir yaşamı hayal etmek istemiyorum. O güzel enerjilerden, güçlü ve sağlıklı bedenden mahrum kalırdım.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale