X

Evde sirke yapımı hakkında merak edilen tüm sorular ve denenmiş bir tarif

Processed with VSCO with f2 preset

Biri sana bir iyilik yaptığında ne hissediyorsun?

Mesela seni hiç tanımadan ve samimiyetle güleryüz gösterdiğinde; mutfağında pişirdiğinden ayırıp ayırıp getirdiğinde, biri sana tarhana veya salça yapmayı öğrettiğinde, hatta oturup seninle onları yaptığında; bahçesindeki zeytinden toplar toplamaz, sana getirip verdiğinde; normalde sattığı şeylerden ısrar kıyamet para almadan ikram ettiğinde; sen seversin diye seni bahçesindeki kabak çiçeklerini toplamaya çağırdığında; biri yine sen seversin diye hiç bilmediği nar ekşisi yapımına giriştiğinde, biri senin için bir kap yaprak sarması sarıp yolladığında, muhabbet ve anlayış gösterdiğinde, biri ‘sen benim kızım oldun artık’ dediğinde, biri ona ablalık yapmana müsaade ettiğinde, aileden sayıldığında, yuvada hissettirdiğinde… İşte o zaman ettiğin teşekkürler yetmez gibi gelir.

O zaman sözlü bir teşekkür ile veya parayla satın aldığın bir hediyeyle değil, emeğinle karşılık vermek istersin sen de. Küçücük bir karşılık…

Bunlar benim yeni elma sirkelerim. Hem yeni hem de ilk. Şile’de dalından toplayıp getirdiğim, çocuk bakar gibi bakıp ilgilendiğim sonunda karşılığını alabildiğim ilk sirkelerim. Şimdi o bahsettiğim güzellikleri üreten, paylaşan, iyi ki varlar dediğim komşulara teşekkür niyetine birer küçük hediye olacaklar diye süslenip püslendiler.

Elma sirkesi nasıl yapılır?

Bu süreçte kafamdaki dolaşan deli soruları tek tek cevaplayayım.

Bu elmalar sirke yapımı için uygun mu?

Ben elmaları eşimin annesiyle birlikte Şile’de bir komşusunun bahçesindeki 2 farklı elma ağacından topladım. Yeşil ağırlıklı olarak kırmızıyla karışık topladık. Yerlere düşmüş, yarısı çürümüş, kararmış olanları da ayırmadık. Ağaç ilaçsız, aşısız, kendi kendine büyümüş bir bahçe ağacı. Sahipleri de pek toplamadıkları için epey vardı. Biz 2 koca poşet topladık ama miktarının o kadar önemi yok, çok daha azıyla da sirke yapabilirsiniz.

Ben de hayatımda ilk defa sirke yapacağım için, topladığımız elmalar sirkeye uygun mu acaba diye merak ettiğimden biraz araştırmak istedim. Ancak internette farklı bilgiler buldum. Kimisi sarı elma daha iyidir demiş, kimi illa ekşi olsun demiş. Bizimkiler fotoğrafta gördüğünüz gibiydi. Vira bismillah deyip başladım.

Elmalar sirke yapımından önce yıkanır mı?

İşin doğrusunu açıkçası bilmiyorum. Yine internette “yıkayın” diyen de buldum, “yıkamayın, asıl kabuklarındaki kısımlar mayalanmayı sağlayacak” diyen de. Ben yıkadım, hem de tek tek gıcırdata gıcırdata ve hatta suyuna biraz da sirke damlatarak. Zaten araştırmayı yıkadıktan sonra yapmayı akıl edebildiğim için artık çok geçti. Şimdi düşünüyorum da, baştan yapacak olsam, belki o kadar yıkamazdım çünkü topladığımız ağaç ilaçsızdı. Neyse…

Not: Fotoğraftaki bambu bıçakla kesmedim elbette, o fotoğraf için girmiş kareye.

Elmayı nasıl doğrayacağım ve çöpünü sapını ne yapacağım?

Tariflerde çekirdekleri ve saplarını atın yazıyordu. Ben şöyle yaptım; önce dikkatlice kurtlu, kararmış, çürük yerlerini temizledim ve elmaları küp küp doğradım. Bazı elmanın yarıdan fazlası gitti ama yine de sadece temiz kısımlarını almaya gayret ettim. Saplarını da attım ama çekirdeklerini tariflerdekinin aksine atmayıp sirke yapacağım kısma ekledim. Bunu da kaynanamdan öyle öğrendiğim için yaptım 🙂

Nasıl bir kap kullanmalıyım? 

Tabii ki cam. Plastik sağlık açısından uygun değil. İçinde uzun süre bekleyip mayalanacağı için kesinlikle cam kullanın. Ben ağzı geniş büyük cam kavanozlardan aldım, çok rahat oldu.

Kavanozları deterjanla temizlesem olur mu?

Kavanozları kullanmadan önce deterjanla yıkamadım. Sirkenin iyi mayalanabilmesi için kaplarınızın kimyasal maddelerden arındırılmış olması gerekiyor. Ben biraz zeytinyağlı sabunla köpürtüp, ardından sirkeli su ile duruladım. Ama illaki deterjan kullanacaksanız da, bol su ile güzelce durulayın mutlaka.

Kavanozun ne kadarını elma ile dolduracağım?

Temizlediğim ve küp küp doğradığım elmaları kavanozların yarısını geçmeyecek şekilde doldurdum. Geri kalan kısmını ise içme suyu ile doldurdum. Suyu ekleyince elmaların hepsi yüzeye doğru yaklaşıyor, su altta kalıyor. Zaman içerisinde elmalar dibe batmaya başlıyor.

İçine mayalanmayı hızlandırması için bal ve tuz koydum. Bunun ölçüsünü ise kafama göre yaptım. 3 ve 5 litrelik kavanozlar kullanmıştım, her birine birer tatlı kaşığı bal ve kaya tuzu koydum.

İşte bu kadar!

Kavanozların kapaklarını hemen kapatacak mıyım?

Hayır! İlk etapta hava alması gerekiyor. Ancak tozlanmaması ve tamamen havayla da temas etmemesi için kavanozların ağzını bez ile kapatıyoruz.

Bir iki tanesine ince tülbetleri birkaç kat yaparak kullandım, diğer kavanozlara ise mutfakta kullanılan pamuklu kurulama bezi tarzı bezlerden koydum. Acaba kalın gelir mi diye endişelendim ama olumsuz bir durum olmadı. Tülbent veya bezleri koyup, etrafına da paket lastiği geçirdim.

Nerede bekleteceğim?

Serin ve karanlık bir yer gerekiyor. Buzdolabı olmaz, fazla serinde mayalanma duruyor. Ben misafir odasındaki dolabın içine koydum hepsini. Ve heyecanla beklemeye başladım.

Beklerken bir şey yapacak mıyım?

Yukarıda bahsettiğim gibi elmaların üstüne su ekleyince hepsi yüzeye doğru yaklaşıyor, su altta kalıyor. Zaman içerisinde elmalar dibe batması gerekiyor. Bu yaklaşık 1 hafta, 15 gün sürüyor. Bu süre içerisinde her gün kavanozları altüst yapmamız gerekiyor. Yoksa üstteki elmalar suyun dışında kalıyor ve çürümeye, küflenmeye başlıyor ve bu da sirkenin bozulduğu anlamına geliyor.

Zahmetli gibi görünüyor ama o kadar değil aslında. Sadece unutmamanız gerekiyor. Alarm kurabilirsiniz.

Yaptığım şey şuydu; kavanozları mutfağa getirip, bezlerini açıp kavanozların kapaklarını kapattım bir iki kez baş aşağı çevirdim. Sonra yeniden kapağını çıkartıp bezini lastikleyip dolabına geri koydum. Kapakla çevirirken kenarlarından akıp ziyan oluyor diye üzüldüğümden ilerleyen günlerde baş aşağı çevirmeden tahta kaşık yardımıyla üsttekileri alta ittim ve suyunu fazla bulandırmadan nazikçe alttakileri biraz hareketlendirdim.

Ne kadar süre bekleyeceğim ve sonra ne yapacağım?

Normalde elmalar dibe çökene kadar bekleniyor ama ben çöktükten sonra hemen süzmeyip karıştırmadan öylece bekletmeye devam ettim. Başlarda çok bulanık bir su oluyor, zaman içinde elmaların çökmesiyle tortular da dibe iniyor ve berraklaşmaya başlıyor. Benimkiler sanırım 10 günde çöktü, toplamda da 1 ayı geçmiş oldu.

Sırada süzme işlemi var ama öncesinde size sirke anasından bahsetmek istiyorum.

Sirke anası nedir?

Sirkenizin yüzeye yakın kısmında gün be gün beyazlıklar oluşmaya başlayacak. Buna sirke anası deniyor. www.ciftlikhayati.com sayfasında şöyle anlatmışlar;

“Doğal yolla sirke üretiminde önce alkol fermantasyonu gerçekleşir. Alkol oranı %10-13 düzeylerine çıktığında, sıvının yüzeyinde ince bir zar oluşur. Sirke anası denilen bu zar  asetik asit bakterileri içerir. Yüzeyde oluşan sirke anası etil alkolün asetik aside dönüşmesini gerçekleştirir. Bu yöntemle oldukça yavaş sirke üretilir. Ama üretilen sirkenin kalitesi oldukça yüksektir. Alkol sürekli sirke anasıyla temas halindedir. Sirkeleşme devam eder ve 6-8 hafta sonra tamamlanır. Üretilen asetik asit alkolden daha yoğun olduğundan dibine çöker. Sirkeleşmenin sona erdiği sirke anasının kendiliğinden dibe batmasıyla anlaşılır. Yani sirke anası sirke yapımı sürecinde oluşan doğal bir üründür, sirkenin kendine has koku ve tadının oluşmasını sağlar, tek parça halinde ve kaygan yapıdadır.”

Sanırım ben biraz erken süzmüş oldum. Çünkü benim sirke analarım tamamen dibe inmemişti. Yapacak olursanız bunu biraz daha araştırın derim.

Ama yine de kendimi çok şanslı hissettim çünkü birçok insandan sirke yaptıklarını ama sirke anası oluşmadığını okudum ve duydum. Demek ki bu sirke anası kıymetli bir şey. Beyazlıklar arttıkça sevindim. Hatta her gün sirke analarıyla konuştuğumu itiraf etsem bana deli demezsiniz inşallah. 

Nasıl süzeceğim?

Önce sirke analarını geniş, tahta bir kaşık yardımıyla nazikçe ayrı iki kaba ayırdım. Üzerlerine biraz sirke de ekledim. Sirke analarını, yeni sirke yapmak isteyen komşum ve arkadaşıma maya niyetine verdim. Onlar kuracakları sirkeye bunu ekleyecekler.

Genişçe bir kabın üstüne süzgeci koydum. Süzgecin içine de ince bir tülbent yerleştirdim ki tortular süzgeçte geçmesin. Bu şekilde süzdüm. Elma posalarını bahçedeki komposta attım. Suyunu yani artık hazır olan elma sirkemi de minik cam kavanozlara ve cam şişelere doldurdum.

Nerede muhafaza edebilirim?

İnternette buz dolabında saklayın diyenler fazlaca. Ama bir yandan da emin olamıyorum. Sanki daha beklemesi gerekiyor gibi geliyor. Ben de yarısını buzdolabına yarısını da aynı dolaba -serin ve karanlık- geri koydum. Ve 1 hafta daha beklettim.

Buzdolabındakiler berrak ve iyi durumdalar. Diğer dolaptaki sirkeler ise mayalanmaya devam etmiş ve yeniden sirke anası oluşmuş! İnanamadım. 🙂 Yine bir kısmını süzüp buzdolabına aldım ama sirke anasıyla birlikte bir miktar sirkeyi mayalanmaya devam etmesi için dolaba geri koydum. Belki ondan yeni sirke yaparım ilerde veya yapmak isteyen birilerine veririm.

İşte böyle 🙂

Sirkenin kullanım alanları:

Bu kadar sirkeyi nerede ne amaçla kullanacaksın diye merak edenler varsa biraz ondan da bahsedeyim bitirmeden önce.

  • Salatalarınız için kullanabilirsiniz. Sirkenin suyunu içme suyundan koymuştum zaten. Katkısız, tertemiz bir ev sirkesi. Gönlüm rahat bir şekilde salataya koyabilirim.
  • Unutmazsam sabahları bir kaşık içiyorum veya içme suyumun içine ekleyip tüketiyorum.
  • Cilt temizliğinde kullanıyorum. Pamuğa bir miktar sirke alıp yüzümü siliyorum, tonik niyetine.
  • Saçlarımı sabunla yıkadığımda çok sertleşiyor. Durulama suyuna bir miktar sirke katınca saçım sanki saç kremiyle yıkanmış gibi yumuşacık ve pırıl pırıl oluyor.
  • Mutfak temizliğinde kullanıyorum. Ahmet’in ekşi mayadan ekmek yaptığı kapları deterjan yerine sirke ile yıkıyorum ara ara.
  • Yine mutfakta veya evin başka kısımlarında koku olursa, sirkeli su ile siliyorum. Sirke kokuyu anında yok ediyor ve kendi kokusu da uçup gidiyor.
  • Boğaz enfeksiyonu olduğunda gargara yapıyorum.
  • Sebzeleri, yeşillikleri yıkarken yıkama suyuna bir kaşık koyuyorum.

Bu yazdıklarım sadece benim yaptıklarım. Biraz araştırma yaparsanız dünya kadar faydası var. Bir kere şifasını ve faydasını görünce insan bırakmak istemiyor.

Başta yazdığım gibi bu benim ilk elma sirkesi yapışım. Bu süreçte öğrendiğim her şeyi yazmaya çalıştım. Eğer yanlış yaptığımı düşündüğünüz bir yer varsa lütfen yorumlara yazın ki, okuyacak olanlar faydalansın.

Veya siz de heves edip denemek isterseniz, mutlaka tecrübenizi yine yorumlara yazın. Paylaşalım ki birbirimizden yeni ve faydalı şeyler öğrenmeye devam edelim.

“Sirke ne güzel katıktır! Sirkesi bulunan bir ev, katıktan mahrum sayılmaz!’” Hz. Muhammed

İlginizi çekebilir: Elma kaç kalori?

Seval Yılmaz: İstanbul’da doğdum, büyüdüm. Üniversiteyi Eskişehir’de okudum. Bir süre İspanya’da yaşadım. Uzun yıllar sivil toplum kuruluşlarında ve firmalarda eğitmenlik yaptım. Şimdilerde ise boyaların ve renklerin büyülü dünyasındayım. Çizip boyadıklarım ve tasarladıklarım, aşkla yürüdüğüm bir yola dönüştü. Çalışmalarımı @miniminidesign instagram hesabından görebilirsiniz. Kendimi bildim bileli yazı yazarım. Son zamanlarda hayata dair, her telden yazdığım yazılarım bir araya geldi ve www.sevalyilmaz.com oluştu. Hayatı sade yaşamayı, az eşyayı, yogayı, temizlik ve bakım ürünlerimi kendim yapmayı, fotoğraf ve video çekmeyi, kamp kurmayı, denizi ve ormanı, her mevsimi, öğlen kestirmelerini ve gün ortası kahvesini, işini aşkla yapan insanları seyretmeyi ve insan hikayeleri dinlemeyi, doya doya yaşamayı, insan olmayı, içinde güzellik, naiflik ve aşk olan her şeyi çok seviyorum.

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale