X

Etkili bir tedavi yöntemi: Bedensel terapiler

Hayatı bir nehir gibi düşünün. Bu nehir akarken; bazen taşlar, bazen kayalar düşer. Bazen akışın yönü değişir ancak nehir hep akacak alan bulur.

Travma bu akışı bozacak bir enerji ile gelir. Nehrin kıyılarını yarar ve bir girdap yaratır. Girdaba yaklaşırsan içine çeker ve tekrar travmatize oluruz. İnsanlar bu durumdan kaçındığı için girdaba yaklaşmak istemezler. Bu durumda travmatik semptomlar ortaya çıkar ve yaşamsal alanları daraltır.

Aslında travmanın çözülmesinin sırrı fizyolojimizde saklı; çünkü travma, sinir sisteminde sıkışmış ve akacak yer bulamayan enerjidir.

Bir tehditle karşı karşıya kalındığında, sinir sistemi kaçma – savaşma ya da donma tepkisi verir. Bu, hem hayvanlarda hem de insanlarda aynıdır. Zira yaşamsal konular, alt beyin ve limbik sistem aracılığıyla istemsiz tepkiler doğurur.

Hayatta kalma konusu sebebiyle alt beyne, survival beyin de denmektedir. Kontrolü beyin sapı tarafından yapılır ve tehlike sezdiği zaman sadece tehlike unsuruna odaklanarak diğer sistemleri devre dışı bırakır.

Kaçma ya da savaşma tepkileri, enerjiyi organizmadan boşaltabilir ve travma ortaya çıkmaz. Ancak donma tepkisinde, travmanın yarattığı yoğun enerji, sinir sisteminde sıkışır. Aynı anda hem sempatik hem de parasempatik sinir sistemi devreye girer.

İnsanlarda neden travma oluşur?

Donma tepkisinin çözülmesi hayvanlarda içgüdüsel olarak tehlikenin geçtiğinin sezilmesiyle, derin nefes almalar, seğirmeler, istemsiz titremeler gibi sinir sisteminin doğal deşarj yöntemi ile olur. Dolayısıyla savunma mekanizması tepkileri döngüyü tamamlar ve travma oluşmaz. İnsanlarda travmanın oluşma nedeni, çoğunlukla bu doğal döngünün tamamlanamamasındandır. Üst beynin (neokorteks) yani düşünen beynin devreye girmesiyle, içgüdüsel tepkiler engellenir ve biz travmatize oluruz.  

İnsanlarda travma oluşmasının nedeni, temelde savunma mekanizması tepkileri ile döngüyü tamamlayamamasındandır.

Yaşam sürecimizde karşımıza çıkan; ani olaylar, kayıplar, terk edilmeler, fiziksel veya cinsel taciz, kazalar, düşmeler, sürekli maruz kaldığımız çevresel stres kaynakları, doğum, cerrahi müdahaleler, doğal afetler gibi bedenimiz açısından yaşamsal tehdit olarak algılanmış çoğu olay sinir sistemimizde iz bırakır.

İlgili yazı: Travmatik olayların yarattığı stresle nasıl başa çıkılır?

Hayatımız boyunca yaşadığımız bu zor durumlar karşısında bedenimizin derinliklerinden gelen, ancak çeşitli nedenlerle gösteremediğimiz içgüdüsel savunma tepkilerimiz, sinir sistemimizde birikerek strese, küçük, büyük travmalara ve bunlara bağlı semptomlara neden olabilir.

Ne kadar tehdit içerdiği, kişisel özellikler, mevcut stres durumu gibi konular travmanın şiddetini ve niteliğini belirlese de, bir döngü başladıysa, sistemi tekrar dengeye getirmenin yolu bu döngünün tamamlanmasıdır.

Amerika’da bazı fizyoloji kökenli travma terapistleri, yıllarca bu döngünün insanda nasıl tamamlanacağı üzerine araştırmalar yapıyor ve bir takım terapi yöntemleri geliştiriyorlar. Bu terapilerin ortak noktası ve temel amacı otonom sinir sistemine etki ederek titreme, seğirme gibi istemsiz tepkileri ortaya çıkarmak ve sıkışan enerjinin akmasını sağlamak.  

Psikobiyolojik yaklaşımlı bedensel terapiler psoas kasını işaret ediyor

Son yıllarda yapılan araştırmalar; sempatik sinir sistemi sinirlerinin özellikle core bölgesinde toplandığına işaret ediyor. Burada karşılaştığımız, bedendeki en uzun kaslardan biri olan ve omurgayı, pelvisi, bacakları birbirine bağlayan psoas kası. Psikobiyolojik yaklaşımlı bedensel terapiler özellikle bu kas üzerinde yoğunlaşıyor. Psoas kasının üst taraftan nefes ile ilişkili diyafram kası ile bağlantıda olduğunu ve travmanın nefes ve hareketin kilitlendiği noktada oluştuğunu düşünürsek, bu yeni bulgu çok mantıklı görünüyor.

Yoga pozlarının bir çoğu psoas kasını esnetip uzatır. Yoganın beden farkındalığı yaratmasının yanında psoasla çalışması da bu sistemin bir şifa kaynağı olmasında etkili diye düşünüyorum. Ancak psikobiyolojik yaklaşımlı terapilerde sadece esnetmek yetmiyor. Psoas kasını uyararak buradan ortaya çıkıp yayılan istemsiz bir titreme hali gerekiyor. Bu da, psoası uyaran bazı yoga pozlarında uzun kalarak deneyimleniyor.

Sistemin iyi tarafı, pozları öğrendikten sonra evde kendi kendinize de yapabilmeniz. Ancak titremeler başladığında, bedeni serbest bırakabilmek ve bu titremenin bütün bedene yayılmasına izin vermek kontrolü elden bırakmayan parçamız için bazen engel teşkil edebiliyor. Bu nedenle başlangıçta meditasyon süreçli terapi ile birlikte gitmesi daha etkili oluyor.

Azize Şahin: 2006 yılında, Osho’nun meditasyonlarıyla yoga ve meditasyon öğrenciliğim başladı. Bu yolculukta bir workshop için gittiğim Hindistan’da eğitmen olmaya karar verdim ve ilk hocalık eğitimimi, 2009 yılında Zeynep Aksoy’dan aldım. Eğitimden hemen sonra Cihangir Yoga’da dersler vermeye başladım. David Cornwell ile Meditasyon Eğitmenlik Eğitimi, Mindfulness, Svagito Liebermeister ile Danışmanlığın Zen Yolu, İnsanlarla Çalışmak, Travmaları İyileştirmek, Somatic Experiencing gibi dönüşüm sağlayıcı eğitimler aldım. Çeşitli eğitimler ve sertifika programlarıyla özellikle aktif meditasyonlar, mindfulness ve bedensel terapi alanında kendimi geliştirmeye devam ederken, akademik olarak Üsküdar Üniversitesi’nde Uygulamalı Psikoloji alanında yüksek lisans yapıyorum. 2006 yılından beri hem kendi deneyimlerim hem de birlikte çalıştığım insanlarda, farkındalık çalışmalarının şifayı beraberinde getirdiğine tanıklık ettim. Her türlü konuda, çözüm dışardan değil, içerden geliyordu ve yöntemler alışık olduğumuz gibi karmaşık değil çok basitti. Bu farkındalığım, hayatımın amacını belirlememi sağladı: “Meditasyon öğretmek ve her insanın kendi içindeki bilgeliği ortaya çıkarmakta bir rehber olabilmek.” Bu amaç çerçevesinde, kişisel dönüşüme meditatif bir bakış açısıyla bireysel terapiler ve nörobilim temelli farkındalık, odaklanma ve stres yönetimi konularında workshoplar ve kurumsal eğitimler veriyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale